Atatürk'ün gerçek sesi daha tokmuş

Atatürk'ün 1936 yılında kaydedilen görüntüsünde, bugüne kadar kulak alışkanlığı haline gelen sesinin aslında o dönemin teknik kayıt sisteminden dolayı yanlış algılandığı ifade edildi. Bilimsel olarak da insan sesi değişebiliyor, yaşlanınca kalınlaşabiliyor.

Atatürk'ün gerçek sesi daha tokmuş
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 12.08.2010 - 11:07

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın talimatıyla başlatılan bakanlık arviş çalışmasında, Atatürk’ün orijinal sesine ulaşıldı ve sesinin bilinenin aksine daha tok ve gür olduğu ortaya çıktı.

Atatürk’ün 1936 yılında kaydedilen görüntüsünde, bugüne kadar kulak alışkanlığı haline gelen sesinin aslında o dönemin teknik kayıt sisteminden dolayı yanlış algılandığı ifade edildi.

Habertürk gazetesinin haberine göre, Kültür Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürü Abdurrahman Çelik, “Tiz ses o dönemin tüm filmlerinde görülüyor. Çünkü o zaman elle çevirmek suretiyle çekim yapılıyordu. El hızıyla çekim yapıldığı için kişilerin orijinal sesini elde etmek mümkün olmayabiliyor. Bu da Atatürk’ün sesinin normal halinden daha tiz çıkmasına yol açıyordu. Şimdi ulaştığımız görüntüler sayesinde belki de ilk kez Atatürk’ün orijinal sesine en yakın sesini duyma fırsatını yakalayacağız. Atatürk’ün sesi herkesi şaşırtacak” dedi.

Eski Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu, Kültür Bakanlığı’nın ulaştığı yeni görüntülerin Atatürk’ün orijinal sesine daha yakın bir ses tonunu bize verebileceğini söyledi.

“Kültür Bakanlığı’nın ulaştığı görüntüler yüzde 90 doğrudur”
ifadesini kullanan Halaçoğlu, “Atatürk’ün sesinin bugüne kadar alıştığımız gibi ‘tiz’ olmadığı görüşüne ben de katılıyorum. Çünkü ses kalitesi, filmin çekim tekniğiyle bağlantılı bir durumdur. Ama yeni görüntü de Atatürk’ün yüzde 100 sesini vermeyebilir” dedi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yayın hayatına geçmeye hazırlanan “Belgesel TV”de yakın gelecekte yayınlanacak olan görüntülerde 100 yıldır devletin tozlu raflarında bekleyen, bugüne kadar kimsenin el sürmediği belgeler yer alacak. Bakanlık arşivinde bulunan 2 bin 400 kutudan oluşan filmlerin orijinal ses ve görüntülerinin korunarak, günümüzün teknolojisine uyarlanması için Mimar Sinan Üniversitesi ile anlaşma yapıldı.

Film kutuları açılmaya başladığında hazine değerinde görüntülere ulaşılmaya başlandı. Osmanlı Padişahı Abdülhamid’in bir tören sırasındaki görüntülerine de ilk kez ulaşıldı. Osmanlı dönemindeki görüntülerin Abdülhamid ile sınırlı olmadığı, bugüne kadar hiçbir yerde yayınlanmamış birçok tarihsel görüntünün gün ışığına çıkacağı ifade edildi.

Çelik, kamuoyunda büyük ses getirecek görüntüler arasında İsmet İnönü, Celal Bayar ve Adnan Menderes’e ait bugüne kadar hiçbir yerde yayınlanmayan görüntülerin de yer aldığını söyledi. Görüntülerin daha çok resmi tören ve gezilerden oluştuğunu belirten Çelik, filmlerin makaradan çıkarılması durumunda kendi kendini imha eden tekniğe sahip olduğu için bugüne kadar kimsenin el sürmediği bilgisini verdi.

Arşivlerde bekleyen ve bugüne kadar kimsenin el sürmediği filmleri tabederek, bakanlığın internet sitesinde yayınlama talimatını veren Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay “Elimizde, telif hakları bize ait olan çok sayıda belgesel var. Bunlar depolarda duruyordu. Bunları genç kuşaklara ulaştırmaya karar verdik. O yüzden internet ortamında bu hazinenin yeni nesillere ulaşmasına karar verdik. Elimizdeki nitelikli belgeselleri burada yayınlamaya başladık” dedi.

İnsan sesi değişebiliyor

İnsan sesi, ses tellerinin yanı sıra kişinin gırtlak ve ağız yapısı, boy, kilo, akciğer özellikleri ve hatta konuşurken kullandığı vurgu alışkanlıklarıyla bağlantılı olarak değişebiliyor. Özellikle eğitilerek değiştirilmediği sürece, insan sesinin doğal halinin hızlı değişim geçirdiği ilk ve en önemli evre blu çağından ergenliğe geçiş dönemi. İleri yaşlarda ses tellerinin esnekliğini kısmen yitirmesi sonucunda seste kalınlaşmalar görülebiliyor. Yaşam koşulları, beslenme alışkanlıkları, solunan havadaki gaz bileşenlerinin oranları da sesin zaman içinde değişime uğramasına yol açabiliyor.

Öte yandan bilim adamlarına göre, tarihi kişilerin ses kayıtlarında farklı tonların olması, sadece kayıt tarihleri arasındaki farklılıklarla açıklanamaz. Zira audio teknolojilerinin ilk aşamalarında gerçekleşen kayıtlar, orta frekansta yani bas veya tizlerin uç değerlerini barındırmayan kayıtlar olarak biliniyor.  Kaydın çalınma hızı, sesin kalın (bas) veya ince (tiz) duyulmasını da etkiliyor. Dolayısıyla kişilerin gerçek sesinin nasıl olduğu bilmek için, orijinal kaydın hiçbir çalma hızı değişikliği yapılmadan oynatılması gerekiyor. Bu da pek çok kayıt için imkansız, çünkü kayıt ve sonrasındaki işleme sürecinde bilerek veya bilmeden hız değişimi olabiliyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler