Avrupa'dan haber nöbeti: Teslim etmeyiz

Gerçek şu ki, Türkiye’de iktidar gazeteciliği meşru bir meslek olarak görmüyor. Haberciliğin işaret ettiği gerçeğe ve sorunlara bakmıyorlar. Siyasi partileri dize getirmeye çalışıyorlar, toplumların sesi olan medya organlarından da korkuyorlar. Hâkim ideoloji, hırsızlık, sömürü, çevre tahribatı, kayırmacılık, işkence ve kötü muamele, adaletsizlik sürsün de, medya tarafından kamuoyuna yansıtılmasın stratejisini izliyor.

Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, Türkiye’nin son 20 yılında, hangi politik çevre, ideoloji ve inanç grubundan geldiğine bakmadan, ilkesel tutumla birçok gazeteciye omuz verdi. RSF, geçen yıl bu sıralar Cumhuriyet gazetesine Basın Özgürlüğü Ödülü’nü veriyordu. Bu ne bir kayırmaca ne de bir rastlantıydı.

Bu, kamunun bilmesinde büyük fayda olduğu konularda yerine getirilmiş bir gazeteciliğe övgüydü. Çünkü gazeteci hoşa gideni değil, bilinmesi gerekeni yazar! Önceki yayın yönetmeni Can Dündar’ın sürgünde yaşamaya, Erdem Gül’ün de mahkûmiyet altında çalışmaya zorlanması yetmiyormuş gibi son olarak da gazeteden dokuz arkadaşımız tutuklandı. Uluslararası Basın Ensitüsü Derneği (IPI) yönetim kurulu üyesi ve gazete yazarı Kadri Gürsel, haziranda Metris Cezaevi önünde tahliyemi isterken Can Dündar, Cumhuriyet’te yazacağım köşeyi hazırlamıştı bile. İşte bizler, Türkiye’de gazeteciliğe dayatılan bu kara yazgıyı bu şekilde reddediyoruz! RSF olarak da, Paris, Berlin ve Viyana’dan beş temsilciyle, demokrasiye, düşünce özgürlüğüne cesurca sahip çıkan dostlarımız özgür bırakılıncaya dek eylemdeyiz, Haber Nöbeti’ndeyiz. Mesleğimizin içini boşaltmaya kalkışanlara karşı TGC, TGS, DİSK-Basın İş, KESK Haber-Sen ve ÇGD ile hep birlikte direniyoruz. Tutuklu Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Musa Kart, Güray Öz, Bülent Utku ve tutuklu tüm Cumhuriyet çalışanlarına dayanışma mesajlarımızı gönderiyoruz. Haberciliği savunup “Bu işyerince cesaret var!” diyoruz.