Bağış'tan çağrı
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, muhalefet partilerine, ''Gelin, bu seçimsiz yılı iyi değerlendirelim. Gelin, hepimizin ortak paydası olan Türkiye'nin daha demokratik, hür, çağdaş, şeffaf olması için AB yasalarını hep birlikte gerçekleştirelim'' çağrısında bulundu.
TBMM Genel Kurulu'nda, AB Genel Sekreterliği'nin 2010 yılı bütçesi üzerinde konuşan Bağış, AB ile müzakerelere başlanmasının önemine işaret ederek, ''AB ile müzakereye başlayıp da bitiremeyen bir ülke yok. Zor olan, Türk trenini AB rayına oturtmaktı. Onu da burada hep beraber gerçekleştirdiğimiz yasa ve Anayasa değişiklikleri ile Türkiye'nin ortaya koyduğu kararlılıkla hep beraber yaptık'' diye konuştu.
Bağış, 2002 yılından beri TBMM'de 225 yasa çıkarıldığını ve bin 100 ikincil düzenleme yapıldığına işaret ederek, şöyle konuştu:
''Bu değişiklikler neticesinde Türkiye, daha demokratik, daha müreffeh, daha zengin, daha şeffaf, daha çağdaş ülke haline geldi. Birkaç hafta öncesinde yayınlanan İlerleme Raporu, çok önemli vurgular yapıyor. Geçmişteki raporlar, Türkiye'deki işkencelerden, insan hakları ihlallerinden, faili meçhullerden bahsederken, bu yıl ülkemizin reform konusundaki gelişmelerinin desteklenip takdir edilmesi, bu Meclisin üyeleri adına çok önemli gelişmedir. Bu rapordaki her şeye katıldığımız anlamında değildir. Ama geçmişte başımızı öne eğmeye sevk edecek sebeplerden dolayı eleştirenlerin artık ağızlarını açamamaları ve kalem oynatmamaları ülkemiz adına gelişmedir.''
Bağış, Türkiye'de tabuların artık geçmişte kaldığını, alevi açılımı, gayrimüslim azınlıklarla sürdürülen diyalog, Ermenistan ile imzalanan protokoller, bölgede aralarında sorun olan ülkeler arasındaki arabuluculuk çalışmaları, dış politikadaki aktif süreç, Türkiye'nin ekonomide oynadığı rolün AB tarafından da teyit ve tescil edildiğini söyledi.
TCK'nin 301. maddesinde yapılan değişiklik sonucu bu yıl sadece 8 davanın Adalet Bakanı'nın izniyle açılmış olmasının Türkiye'nin nereden nereye geldiğinin önemli göstergesi olduğunu kaydeden Bağış, AB İlerleme Raporundaki bazı eleştirilerin bir kısmının Reform İzleme Grubu ve altında çalışan siyasi komitede ele alınan ve kararları alınan konular olduğunu, ayrıca Mecliste gündemde bekleyen bir çok tasarı ve teklifle bu konularda önemli gelişmeler sağlayacağını anlattı.
''Türkiye 10 yıl öncesine göre..."
Türkiye'nin gerçekleştirdiği siyasi reformların AB sürecindeki önemli kazanımlar olduğunu, siyasi kriterlere uyumun sürecinin içinde olunduğunu belirten Bağış, ''Ekonomi, sosyal, kültürel ve diğer alanlarda da yeni reformların önü, bu siyasi reformlarla açılmaktadır. Bu çerçevede Türkiye, 10 yıl öncesine göre çok daha demokrattır, özgürdür, zengindir, müreffehtir ve itibarlıdır'' dedi.
Gerçekleştirilen reformların sadece siyasi konuları değil, teknik konuları da da içerdiğini belirten Bağış, çevre faslının açılabilmesi için 1500 sayfalık Çevre Strateji Belgesi hazırlandığını kaydetti. Bağış, ''Bizim insanımızın rahat bir havayı teneffüs etmesi için kırsalda kullanılması gereken motorinin şehir merkezlerinde kullanılmaması için yönetmelikler hazırlanmıştır. AB sürecinde teknik detaylarla uğraşırken, kendi insanımızın hayat standardını yükseltmek için de çok önemli adımlar atıyoruz'' diye konuştu.
Türkiye'nin geçmişte kendini tanıtması ve yaptıkları reformları anlatmada sıkıntıları olduğunu, ancak AB Genel Sekreterliği Teşkilat Yasası kapsamında yeni bir birim oluşturulduğunu, bu birimin sivil toplum ve iletişim stratejisi hazırlandığını anlattı. Bu strateji kapsamında AB'yi daha iyi anlatmak ve Türkiye'nin AB'ye olası katkılarını anlatmak için yoğun çaba içerisine gireceklerini belirten Bağış, bu konuda da Meclisin desteğini beklediklerini ifade etti.
Bağış, AB sürecinin devlet politikası olduğunu kaydederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''2010 yılı seçimsiz bir yıl olacaktır. Muhalefet partilerine sesleniyorum; gelin bu seçimsiz yılı iyi değerlendirelim. Gelin burada hepimizin ortak paydası olan Türkiye'nin daha demokratik, hür, çağdaş, şeffaf olması için AB yasalarını hep birlikte gerçekleştirelim. O çerçevede, bugüne kadar verdiğiniz desteği devam ettirmenizi rica ediyorum. Türkiye'de AB, sadece beş yıldızlı otellerin toplantı salonlarında konuşulan bir süreç değil, Türkiye'nin her ilinde, ilçesinde, beldesindeki proje ve işbirliklerle hissedilen bir proje haline gelmiştir. Birlikte yapacağımız çok işler vardır. AB'de bir takım ülkeler Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili farklı düşüncelere sahip olsalar bile, biz ülkemizin AB standartlarına kavuşması amacıyla yapılması gereken yasal değişiklikleri yapmak için birlikte çalışmak durumundayız.''
Türkiye'nin sorunun değil, çözümün parçası olduğunu belirten Bağış, yani kabul edilen Lizbon Anlaşması ile AB'nin önündeki kavram karmaşasının son bulduğunu vurguladı.
Dicle ve Fırat konusunun hiçbir müzakere pozisyon belgesinde veya herhangi bir toplantıda gündeme gelmediğini kaydeden Bağış, ''Dicle ve Fırat'ın yönü nasıl değiştirilemezse, Türkiye'nin egemenlik hakları, çıkarları, bölgesel ve küresel güç olması da hiç kimse tarafından değiştirilemez'' dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Suriye'nin yeni başbakanından ilk açıklama
- ‘Hepinize test yapalım, bakalım kim ne kadar geçiyor!’
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt