Bahçeli: Tıpatıp şark kurnazlığı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "'Başbakan Erdoğan çözüm ve barış sözleri ile milletimizi kandırmaya merhum Erbakan ve Özal'ı kullanarak ulaşacağını zannediyorsa kesinlikle yanılmaktadır. Yaşarken vefa göstermediklerini, ebediyete göçtükten sonra hatırlaması geçtir, istismardır ve tıpatıp şark kurnazlığıdır" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, gündemdeki konuları değerlendirdi. Uluslararası Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası'nın 3-11 Mayıs arasında kutlandığını anımsatan Bahçeli, "Bugünkü ortamda, ihtiyacımız olan sevgi ve hoşgörüyü Yunus'un mesajlarına nüfuz ederek bulabileceğimizi biliyor ve inanıyorum" diye konuştu.
AKP iktidarında milletin aleyhine, devletin zararına olacak ne varsa harekete geçirildiğini öne süren Bahçeli, milli ve manevi değerlerin anlamsızlığa ve boşluğa bırakıldığını savundu. Bahçeli, "Türkiye'nin son 10,5 yıllık zaman diliminde doğruluk gerilemiş, yalan ilerlemiştir. Dürüstlük irtifa kaybetmiş, aldatma ve kandırma itibar elde etmiştir. Milli kimlik zayıflamış, Türkiyelilik saçmalığı zafere yaklaşmıştır. Türkçe inmiş, anadil talepleri irileşmiştir. Milli ve üniter devlet sistemi kayıplar vermiş, özerklik, federasyon ve konfederasyon talepleri adım adım mevzi kazanmıştır. Milli tez ve iddialar kötülenmiş, bölücü ve terörist emeller kibirlenmiş, iyice kinlenmiş ve keskinleşmiştir" şeklinde konuştu.
Çözüm sürecinde Başbakan Erdoğan ve hükümetin en sık başvurduğu konunun ise annelerin gözyaşları olduğunu ifade eden Bahçeli, şunları söyledi: "Analar ağlamasın sözü PKK ile yapılan pazarlıkların adeta paratoneri olmuş, hainliklerin gizlendiği bir sığınak olarak görülmüştür. Annelik elbette yüce bir duygudur. Hiçbir anne acı çekmemelidir. Annelerimizin mübarek gözyaşları mezar taşlarının başında dökülmemeli, kınalı elleri evlatlarının sere serpe yattığı kara toprağa değmemelidir. Başbakan ve hükümetinin annelerimizin gözyaşlarını istismar etmeleri, tarifi ve tanımı olmayan bir çarpıklıktır. Ana yüreğinin, ana kalbinin ve ana vicdanının kanatılmaması, teröristlerle pazarlıklara yol yapılmaması bir şeref ve ahlak meselesidir. Annelerimizin yaşlı gözleri, üzgün yüzleri bölücülerin geçim kapısı değildir."
Türk vatanının kendisini feda etmekten kaçınmayan evlatları konusunda talihli olduğunu dile getiren Bahçeli, bunun arkasındaki tek gücün anneler olduğunu belirterek, Anneler Günü'nü kutladı.
'1 Mayıs kana, gaza ve tazyikli suya bulandı'
Devlet Bahçeli, İstanbul'daki 1 Mayıs kutlamalarında yaşanan olayların üzücü olduğunu ifade ederek, hükümetin, muhtemel hadiselerin seyrini okuyamadığını, gerekli tedbirleri alamadığını savundu.
Hükümetin, 1 Mayıs kutlamalarına katılanlara orantısız güç kullanarak, Türkiye'yi üçüncü dünya ülkesi seviyesine indirdiğini öne süren Bahçeli, "Hedef ayrımı yapılmaksızın gerçekleştirilen kontrolsüz ve ölçüsüz müdahaleler 1 Mayıs'ı kana, gaza ve tazyikli suya bulamıştır" dedi.
Ortamı fırsat bilen marjinal ve aşırı uç örgüt militanlarının sahneye çıkarak, şiddet ve saldırılardan nasıl geçindiklerini bir kez daha gösterdiğini anlatan Bahçeli, "Sınır ötesine çıkma hazırlığı yaptığı ileri sürülen teröristlerin uzantıları şehirleri mesken tutmuşlar; resmen 1 Mayıs'ı kundaklamışlar ve terörize etmişlerdir. İstanbul'daki manzaralar, teröristlerin dağdan şehre indiğinin en açık kanıtı olarak değerlendirilmelidir" diye konuştu.
Bahçeli, yasa dışı örgüt üyesi olarak gösterilen 17 yaşındaki Dilan Alp'in başına gaz bombası isabet etmesiyle 1 Mayıs'ın anlam ve özelliğinin tamamen gölgelendiğini dile getirerek, "Günlerdir bu kız çocuğunun elinde taşıdığı şişenin sirke mi, molotof mu olduğu yazılmış, çizilmiş ve tartışmaların odak noktasına yerleştirilmiştir. Diğer provokatörlerin, saldırganların ve azmettiricilerin üzerine gidilmesi gerekirken, meselenin magazinleştirilmesi, söz düellolarına boğulması elbette kabul edilemeyecektir" şeklinde konuştu.
Bahçeli, bazı münferit aşırılıklar ve sert tutumlar dışında talimatları uygulayan emniyet güçlerini topyekun suçlamanın doğru olmadığını ifade etti.
Akil İnsanlar Heyeti'ni 150'liklere benzetti
Bir devletin üç kurucu unsurunun ülke, millet ve egemenlik olduğunu belirten Bahçeli, Türk devlet sisteminde beka meselesi ve bütünlük kaygısının her zaman ilk sırada olduğunu söyledi.
Tarihin her devrinde Türk milletine dönük ayak oyunları ve kumpasların, açık veya gizli operasyonların hiç bitmediğini ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti: "Zorbalar ittifak halindedir. Türk milletini bölünmeye ikna etmek, PKK'yı meşrulaştırmak için tüm imkanlar seferber edilmektedir. 63'lükler yurdumuzun her köşesinde bölücülüğün propagandasıyla meşguldür. Başbakan şimdi de bunları milli mücadele yıllarında teşekkül ettirilen 'İrşad Heyeti'ne benzetmiş ve akıllara durgunluk veren bir cahilliğin içine batmıştır. Bırakınız 63'lükleri İrşad Heyeti ile bir görmeyi, bu ikisi arasında benzerlikler ya da paralellikler kurmak dahi kimsenin harcı değildir. Eğer kast ettiği sonu 't' ile biten irşat kelimesinin 'çirkin ve suratsız' olan diğer anlamıysa, diyeceğimiz bir şey yoktur. 63'lükler, Öcalan canisine 'bebek katili' denmesin diyerek taraflarını belli etmiştir; İrşad Heyeti de Anadolu'daki isyan ve işgal konusunda milletimizi aydınlatmış, milli mücadeleye çağırmış ve milliyetçiliğin yanında durmuştur. Sormak lazımdır ki bu 63 kişi Başbakan'a göre kimleri irşad, yani doğru yola getirmekle görevlendirilmiştir? Türk milleti yanlış yolda mıdır ki birileri irşadla vazifelendirilmiştir? Türk milleti terbiye edilmesi ve hizaya getirilmesi gereken kuru bir kalabalık mıdır ki irşad edilmektedir? Başbakan'a göre bunlar irşad heyetiyse, mürşid kimdir, kimlerden oluşmaktadır? Bu zihniyet ilginç şekilde 63'lüklere tepki gösterenlerin toplamda 4 bin 980 kişi olduğunu ifade etmiştir. Sayın Başbakan; ya sen dört işlemi bilmiyorsun, yeniden abaküs başına oturman lazımdır; ya da birileri seni ciddi şekilde yanıltmaktadır. Bugün kalemiz içten tahrip edilmektedir. Başbakan ve 63'lükler bu amaçla yekpare ve yekvücut olmuş, asil milletimizi yanlışa ortak etmek ve PKK'nın tezlerini onaylatmak için her kılığa girmektedirler. Şundan emin olun ki milli mücadele kahramanları aleyhine fetvalar veren din bezirganlarıyla, milli ruhu kırmaya çalışan BOP'çuların ve 63'lüklerin arasında asla bir fark yoktur. İşgalcilerin menfaatini gözeten, emperyalizmin uşaklığından terfi uman şahsiyetsizlerle; bölücü terörün aklanması, canilerin itibar ve saygınlık kazanması için uğraşan dışı İslam, içi küresel proje olan sefalet yuvaları yakın akrabadır ve birinci dereceden de hısımlardır. Sayın Başbakan, 63'lükleri ille de benzeteceğin birileri varsa, o da milli tarihimize 150'likler olarak geçen sabıkalı hainlerden başkası olmayacaktır, olmamalıdır."
'Pazarlık başka bir şeydir'
Bahçeli, çözüm sürecinde Türk milletinin ve devletinin pazarlık konusu edildiğini öne sürerek, "Başbakan Erdoğan İmralı'da pazarlıkçı, Kandil'de barışçı, Ankara'da çözümcü, haftaya gideceği Washington'da BOP'çu, Erbil'de peşmergeci, Brüksel'de AB'ci, Erivan'da Taşnak'çı, geçmişte milli görüşçü, şimdilerde hamuduyla götürücü ve iftiracı olarak oldukça farklı özellikleri üzerine almıştır" ifadelerini kulandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, MHP'nin koalisyon ortağı olduğu 57. hükümet döneminde terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşüldüğünü söylediğini anımsatan Bahçeli, Öcalan yakalandığında 56. hükümetin işbaşında olduğunu belirtti. Öcalan'ın yakalandıktan sonra bağımsız yargı tarafından sorgulandığını, işlediği cinayetlerin hesabının sorulduğunu ifade eden Bahçeli, "Pazarlık başka bir şeydir, sorgulama, ifade alma, soruşturma ve kovuşturma başka bir şeydir. Nasıl bir yalana batmışsın ki sorgulamayla pazarlığı birbirine göz göre göre karıştırıyor, bundan da çıkar umuyorsun?" dedi.
Erdoğan'ın, kendisine, "Genelkurmay mı size bağlıydı, yoksa hükümetiniz mi Genelkurmay'a bağlıydı? MİT mi size bağlıydı, siz mi MİT'e bağlıydınız? Jandarma mı size bağlıydı, yoksa siz mi Jandarma'ya bağlıydınız? Adalet Bakanlığı mı size bağlıydı, yoksa siz mi Adalet Bakanlığı'na bağlıydınız?" sorularını yönelttiğini anlatan Bahçeli, şöyle konuştu: "Sayın Başbakan, acaba vereceğim cevapları idrak edebileceğin ve özümseyebileceğin bir algılama kabiliyetin var mı, doğrusunu istersen merak ediyorum. Bizim kime bağlı olduğumuzu cümle alem bilmektedir ve bu da büyük Türk milletinden başkası değildir. Pazarlık yapa yapa senin gözün hiçbir şey görmemekte, kafan bir şeyi almamaktadır. Sayın Başbakan asıl sen kime bağlısın? İmralı'ya mı bağlısın, Kandil'e mi bağımlısın? İcazeti kimden aldın, kimler tarafından yetkilendirildin, bu hallere nasıl düştün? Sen Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı mısın, yoksa BOP'un kıdemli Eşbaşkanı mısın? Uyguladığın politikaların fikir babası kim ya da kimlerdir? MHP'ye dil uzatmak dil uzatmak ve yalanlarla karalamaya çalışmak Başbakan'ı kurtaramayacaktır. Beşşar Esad'a 'bebek katili, cani ve katil' diyerek yüklenen ama bir adım ötesinde bu sıfatların Türk milleti tarafından verildiği teröst başıyla pazarlıklar yapan Başbakan Erdoğan yaptıklarının bedelini bir bir ödeyecektir. Süreç ihanetinin seli hem kendisini hem de bölücü yandaşlarını önüne katıp sürükleye sürükleye adaletin karşısına çıkaracaktır."
'Olası referandum plebisite olacak'
Bahçeli, AKP zihniyetinin sosyo-kültürel bir zenginlik olan millet mefhumunu baştan beri ırk ve kavim körlüğü içinde değerlendirdiğini savunarak, bu mantık kapsamında, etnik ve kültürel farklılıkların anayasal zemin bulması halinde iki milletli, iki devletli bir yeni yapının mukadder hale geleceğini ve yeni anayasa hazırlığının böyle bir risk taşıdığını iddia etti.
Önümüzdeki döneme ilişkin bazı iddialarda bulunan Bahçeli, şöyle devam etti: "Anayasa'nın kırmızı çizgileri, kurulan ittifaklar tarafından sorgulanacak, aşındırılacak ve bir noktadan sonra fırsat bulunursa üzeri çizilecektir. Bilhassa yüksek yargı yöneticilerinden gelen eleştirisel ve son derece düşündürücü çıkışlar bunun bir göstergesi olarak ele alınmalıdır. PKK'nın elinde silahla anayasa dayatması ve AKP'nin de buna meyyal ve müsait olması büyük sorunların önümüzde durduğuna işarettir. Süreç, bir ayrışma ve ikiye bölünmeyle sınırlı kalamayacak, Türklük kendi vatanında etnik unsur seviyesine indirgenecek, ilerleyen yıllarda yavaş yavaş silinip gidecektir. Türkçe dışındaki dilleri kamusal alana taşıyacak gelişmeler hem devlet yapısını, hem millet bütünlüğünü ortadan kaldırma tehlikesi taşıdığından dikkatle izlenmeli ve milletimiz tüm olan bitenleri bilmelidir. Süreç bu şekilde ilerlerse, bin yılda yoğrulmuş milli kimlik geri dönüş gösterecek, yaşanacak sosyolojik kırılmanın telafisi asla mümkün olamayacaktır. Devletin üç kurucu unsuru için büyük badireler ihtiva eden sürecin devamı halinde, milli devlet ve üniter yapı çözülecek ve çökecektir. AKP, BDP, PKK ve gözdağlarıyla rehin alınırsa bir de CHP, anayasa yoluyla Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkacaklar, yerine ismi değişmiş, milleti tükenmiş, küresel emellere kurban verilmiş derme çatma bir yapıyı hayata geçireceklerdir. Eğer bu olmazsa, Başbakan Erdoğan referandum kartını devreye sokarak, anayasa değişikliği için harekete geçecektir. Bu muhtemel referandum bir plebisite, yani Türk milletinin varlığını oyladığı bir ortama davetiye çıkaracaktır. Yakın gelecek bu kadar tehlikeli, bu kadar vahim gelişmelere gebedir."
'Çekilmeyi tepkisiz izlemek suç olacak'
Devlet Bahçeli, süreçte atılan ve atılması planlanan bütün adımların Anayasal suç olduğunu öne sürerek, hükümet iradesinin devleti dönüştürmeye ve değiştirmeye yetkisi olmadığını söyledi. Bu hakkın millet tarafından kimseye verilmediğini dile getiren Bahçeli, terör örgütü mensuplarının yurt dışına çıkışını tepkisiz takip etmenin de suç olduğunu tekrarladı.
Bahçeli, "Bile bile, göre göre terör örgütü mensuplarının çıkıp gitmesine sırt dönmek, sınırlarımızda cirit atan suçlulara mealen 'güle güle gidin' demek hangi kurumun, hangi faninin altından kalkabileceği bir teslimiyet ve kendini bilmezliktir?" diye sordu.
Türkiye'de milletin beklentileri hilafına değişim ve dönüşüm arzu edenlerin, iktidarda bile olsalar bu niyetlerini başaramadığını, milli vicdanın uyanıklığı ve baskısıyla düşüncelerini ertelemek veya terk etmek durumunda kaldığını ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti: "Türk milleti kaderine sahip çıkacak, çözülmeye ve yıkıma müsaade etmeyecektir. Şunlardan herkes emin olsun ki hiç kimse İmralı canisinin affını göremeyecektir. Hiç kimse Kürt kökenli kardeşlerimi PKK'ya kuyruk yapamayacak, temsilcisi gibi gösteremeyecektir. Hiç kimse PKK'nın Türkiye'yi rehin almasına şahit olamayacaktır. Hiç kimse aziz şehitlerimizin, kutlu ceddimizin kemiklerini sızlatamayacak, büyük Türk milletini mahcup edemeyecektir."
Bahçeli, konuşmasının sonunda, Beşiktaş taraftarı olarak, Galatasaray'ı şampiyon olmasından dolayı samimiyetle kutladığını da belirtti.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!