Bahçeli'den Yavaş'a: Adaylıktan çekil
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Mansur Yavaş’ın ‘adaylıktan çekilmesi gerektiğini’ söyledi. Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “milliyetçilik” ile ilgili sözlerine de “2 Nisan’da milliyetçiliği kalmaz onun” karşılığını verdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye başkan adayı hakkında senet iddialarıyla ilgili olarak, “Kişinin, ‘Ben soruşturma sonucu alınıncaya kadar, siyasi olarak CHP’nin temsilinde hem şahsıma, hem partime bir zarar vermemek, hem de mahalli idareler seçimlerini gölgeye düşürmemek için adaylıktan çekiliyorum’ demesi en ahlaki yoldur. Yani diyorum ki yavaş yavaş ayrıl. Kimseyi sıkıntıya sokma” dedi. Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “milliyetçilik” ile ilgili sözlerine de “2 Nisan’da milliyetçiliği kalmaz onun” karşılığını verdi.
Bahçeli, dünkü Kırıkkale mitinginin ardından verdiği molada, kendisini izleyen bir grup gazetecinin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bahçeli, şunları söyledi:
19 gün tartışılacak: (Mansur Yavaş ile ilgili iddialar üzerine) Bu konuyu iki sebepten dolayı çok iyi düşünmek lazım. Bir: Tartışmaya muhatap olan kişi, Türkiye’nin çok kritik bir sürecinde, başkentin, ‘Zillet İttifakı’nın adayı olarak takdim edilen bir kişi. Diğeri ise olayın hukuki boyutu. Hukuki yönden bir ceza almış. Bu da Yargıtay tarafından onanmış. Bunun ikisi yan yana geldiğinde Ankara Büyükşehir Belediye başkan adayı olan bir şahsın, buna benzer yaklaşımlarla tartışılmaya açılması, dikkat çekici bir durumdur. Artık kalan 19 gün içerisinde sürekli tartışmaya zemin teşkil edecektir. Madem ki bir iddianame hazırlanmış ve bu mahkemece kabul edilmiş, öyleyse soruşturmanın sonucuna kadar konunun hukuki yönü üzerinde çok yönlü bir tartışmaya girmek doğru olmaz. Hukuku yönlendirmek de doğru olmaz. Ama bu gelişmelerin siyasi boyutu 19 gün tartışılacak. Böyle bir durum karşısında olacak?
Adaylığını noktalaması gerekir: Bana göre hem CHP’ye olan saygısından, hem Kılıçdaroğlu tarafından ‘dayatılarak’ yapılmış olması dikkate alındığında, o zaman kişinin, “Ben soruşturma sonucu alınıncaya kadar, siyasi olarak CHP’nin temsilinde hem şahsıma, hem partime bir zarar vermemek, hem de mahalli idareler seçimlerini gölgeye düşürmemek için adaylıktan çekiliyorum” demesi en ahlaki yoldur. Ve “soruşturmanın sonucu alınıncaya kadar” bu kararı aldığını söyleyecek. Sonucu aldıktan, adaylıktan çekildikten sonra tekrar bunun aday olması vesaire gibi şart da yok. Yani büyükşehir belediye başkan adaylığını noktalaması gerekir. Hem kendinin gelecekteki siyasetinin devamı açısından, hem CHP açısından, hem de hukuki yönden soruşturmanın sonucunu alınıncaya kadar böyle olmasında yarar var. Kendisinin seçimi kazanma şansının çok yüksek olduğu bir dönemde “Kumpas kuruluyor” gibi geçmişten bugüne kadar her boyutuyla tartışılan bir kavramı kendi şahsında gündeme taşıması da doğru değil.
CHP’yi tüketme sürecine girer: Diyelim ki soruşturmadan beklenilen şeyler olmadı. Kendisi çok haklı çıktı, bir iftirayla, kumpasla, komployla karşı karşıya kaldığı netleşti. Böyle bir durumda, siyasi bir kişi olması sebebiyle, mahkemenin bu kanaati millet vicdanında da kendisini rahatlatır. Ama tersi olursa o başka bir olay olur. Artık Türkiye’de tüm mahalli idareler seçimlerinde gündem bu olacak. Bu, CHP’yi tüketme sürecine girer. Kemal Kılıçdaroğlu Bey’in, bunun adaylığı üzerindeki ısrarı, sebep-sonuç ilişkisi yönünden incelenmek ister. Bunlar da çok farklı sonuçlar ortaya çıkartabilir. Yani, CHP Genel Başkanı’ndan herhangi bir şey gelmeden, bu kadar ‘samimi, dürüst, ilkeli’ ölçülerde siyaset yapan, büyükşehre kritik süreçlerde talip olan bir kişi partisini rahatlatmalı; seçimi rahatlatmalı; toplumsal gerginliği azaltmalı ve bunun için de adaylıktan çekildiğini ifade etmeli. Yani diyorum ki yavaş yavaş ayrıl. Kimseyi sıkıntıya sokma.
Ahmet Hakan programa davet etsin: (Soruşturma seçim sürecinde bitmezse?) Yetişip yetişmemesi önemli değil. Kendisini ve partisini rahatlatabilmesi açısından fedakarlığı kendisinin yapması lazım. Yoksa muhatap kılınan Necmettin Kesgin, onun üzerinde tartışmaya sürekli girmek doğru bir şey değil. Ahmet Hakan Bey, bugün veya yarın akşam bu iki şahsı ‘Tarafsız Bölge’ye davet etmeli ve karşılıklı tartışmalı.
Garantiyi nereden alıyor? (Yavaş’a ilişkin soruşturmanın zamanlamasının sorulması üzerine) Bunun doğru veya yanlışlığı madem ki iddianame kabul edilmiş, mahkeme soruşturması başlatılmış, oraya bırakılması lazım. Yani kalkıp da meydanlarda, bugün biz her şeyimizi söylüyoruz. Bundan vazgeçip, başka bir türlü bir iftara, fesatlıkla seçim kazanmanın bir ahlaki boyutu olmaz ki sonra kendisinin kazanacağından ne kadar emin ki böyle bir komployu ifade ediyor? Bu olacak şey değil. Yani bunu nasıl kestiriyor, kim kendisine söylüyor? Bu kadar garantiyi nereden alıyor ki, bunu gören muhalefet unsurları, yani kendisinin adaylığına karşı olan siyasi partiler oturup düşünüp FETÖ terbiyesiyle bir komplo kursun. Böyle şey olur mu? Bunlar Türkiye’de siyasete darbe vurur. Biz bir kanaat bir çıkış yolu söylüyoruz. “Bana güvenmiş olan Kemal Kılıçdaroğlu’nu da fazla yıpratmak istemiyorum, CHP’yi fazla yıpratmak istemiyorum” ahlakını ortaya koyması lazım. Allah göstermesin biz de bir şey olmuş olsaydı, ben şu saatte çağırırdım, “Mutlaka istifa edin, soruşturmanın sonucu bekleyin. Ne kendini ne partini yıprat’ derdim.
Kemal, Meral, Temel, hepsi 5 harf: (Meral Akşener’in ‘Terörist Denizlililer nasılsınız sözleri üzerine) Çok yanlış ve talihsiz bir açıklama. Böyle konuşma sırası kendisine geldiği bir anda Cumhurbaşkanı’nın ismini kullanarak, “Denizlili teröristler nasılsınız?” demek siyasetle bağdaşmayacak bir anlayıştır. Onun için de Cumhurbaşkanı zannediyorum kendi kişisel hakkını koruyacak tarzda bir müdahale yaptırmak istiyor. Bu tartışmanın içerisine siyaseti bütünüyle dahil etmek doğru olmaz. Biz, Türkiye’de ‘beka sorunu’ diyoruz ama gerçek sorun belli oldu: Kemal, Meral, Temel. Hepsi beş harften oluşan bir ittifakın kapsamı içerisinde bulunan anlamlı isimler olarak dikkat çekiyor.
2 Nisan’da milliyetçiliği kalmaz: (CHP’nin MHP’ye yönelik milliyetçilik eleştirileri üzerine) Onlar kendileri açısından 1 Nisan’a kadar söylenecek sözlerdir. 1 Nisan’dan sonra milliyetçilikle hiç alakası olmayan Kemal Kılıçdaroğlu’nun söyleyeceği bir tek şey vardır: “Milliyetçilik konusunda ben 1 Nisan şakası yaptım.” 2 Nisan’da milliyetçiliği kalmaz onun.
Coşku memnuniyet verici: (Mitinglerdeki atmosfer) Coşku, kalabalık gayet iyiydi; memnuniyet vericiydi. Ümitliyim. Cumhur İttifakı’nın kazanacağına inancım tam. X artı Y =Z’nin, yüzde 52’nin, üzerine çıkmasında yarar vardır. 1 milyon yeni oy kullanacak kişi var. 10 milyona yakın da 18-25 yaş grubu var. “Türk gençliği kararlı, karar cumhur ittifakı.”
Milli Takım’a karışmam: (Şenol Güneş’in Milli Takım ile anlaşması) Beşiktaş iyi gidiyor. Fenerbahçe maçı için, berabere kalacak demiştim. Beşiktaş 3-0 öne geçti. Ama biz iyi bir takımız, üç gol attık. Fakat karşımızda da bizim kadar tarihi bir kulüp var. Onu da incitmemek lazım dedim. Üç gol yedi, berabere kaldı. Şenol Güneş ile temasım olmadı. Vallahi hiç ona karışmam, Milli Takım (gülüyor).
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu