Bahçeli'den 'yeni darbe' iddialarına ilişkin açıklama

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 15 Haziran'da yeni bir darbe yapılacağına ilişkin iddialara sert tepki göstererek, "Buna kalkışacak olursa, bilinsin ki bu aziz topraklarda gömülecek ne bir yer, ne de mezarının başına dikilecek bir mezar taşı bulamayacaklardır" dedi.

Bahçeli'den 'yeni darbe' iddialarına ilişkin açıklama
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 06.06.2017 - 10:35

<video:755243>

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Yeni darbe iddialarına ilişkin konuşan Bahçeli, "Bir grup darbecinin 15 Haziran'ı işaret ederek, 'Bu sefer çok kan akacak. Bayramı kimin yapacağını göreceğiz' dedikleri belirtilmektedir. Eğer yeni bir teşebbüsü olursa, buna kalkışacak olursa, bilinsin ki bu aziz topraklarda gömülecek ne bir yer, ne de mezarının başına dikilecek bir mezar taşı bulamayacaklardır. Gelecekleri varsa, görecekleri de vardır" dedi.

Devlet Bahçeli, son bir hafta içinde Bağdat, Kabil, Manila ve Londra'da yaşanan terör saldırıları sonucu çok sayıda insanın hayatını kaybettiğini bu manzaranın dehşet verici olduğunu söyledi. Bahçeli, terörizme karşı hala ortak bir cephe kurulamamış olmasından kaygı duyduklarını kaydederek şunları söyledi: Ne zaman batı ülkelerinde terör eylemi olsa, ne zaman masumların kanı dökülse haklı olarak yer yerinden oynamaktadır.Oysaki Londra'da, Berlin'de, Paris'te istisna olan terör; Kabil'de, Bağdat'ta, Şam'da, Hakkari'de, Şırnak'ta olağandır, her gün vasat bulmaktadır. Birleşik Krallık Başbakanı, keşke “artık yeterö ikaz ve infial dolu mesajını yalnızca Londra saldırısından sonra dile getirmemiş olsaydı. Bilindiği üzere, Türkiye terörizm illetinden uzun senelerdir muzdariptir ve çok çekmiştir. Şehit haberleri yüreklerimizi kavururken, terör örgütleri sırayla suikast düzenlerken, batı başkentlerinin derin sessizliğe gömülmesi, üç maymunu oynamaları unutulması imkansız olan iki yüzlü bir tavırdır. Hans ölürken kıyamet kopar, John ölürken dünya ayağa kalkar, ama Mehmet vurulup Hasan toprağın koynuna girerken kimseden çıt çıkmaz, insanlık sanki dilini yutar. Londra patlarsa, Paris kurşunlanırsa muazzam bir tepki ve itiraz çığlığı yükselir; ne var ki Ankara bombalanır, İstanbul yanarsa derin bir sükût cihana yayılır. İşte bu çifte standart, işte bu maksatlı ve köhne bakış terörizmin aşı suyu, sırtını yasladığı kirli tezat ve kanlı tezgâhıdır. İnsan her yerde insandır. Terör de her yerde terördür.O zaman ölenlerin, şehadete yürüyenlerin adı Müslüman olunca, adı Türk olunca içine düşülen hissiyatsızlık neden, duyarsızlık niyedir? Çıkış tek, çözüm bir, çare aynıdır. Terörizme karşı el ele, omuz omuza, sırt sırta vermek kaçınılmaz bir ihtiyaçtır."

"İNCİRLİK ÜSSÜ YOL GEÇEN HANI DEĞİLDİR"

Devlet Bahçeli, Almanya'nın terör örgütlerine kol kanat gerdiğini belirterek, Alman Dışişleri Bakanının Türkiye ziyaretini değerlendirdi. Alman parlamenterlerin İncirlik Hava Üssü'nü ziyaret etmeleri isteğinin iyi niyetli olmadığını savunan Bahçeli şöyle konuştu:, "Mesela Almanya'nın bir yanda sığınma talebinde bulunan FETÖ'cülere destek ve himayesi, diğer yanda PKK'ya kol kanat germesi iki ülke arasındaki ilişkileri geren açık bir ihlal ve meydan okuma halidir. Dün Türkiye'ye gelen Almanya Dışişleri Bakanı'nın eften püften açıklamaları, suya sabuna dokunmayan gri sözleri kuşku ve tereddütlere yeni bir boyut kazandırmıştır. PKK'nın Almanya'daki illegal faaliyetleri ortadadır. Mali ve finansal kaynakları da gizli değildir. Almanya kimin yanındadır? Almanya hangi emel ve hedeflerin safındadır? Bu soruların netliğe kavuşma zarureti vardır. Aksi halde iki ülke arasındaki ilişkilerin düzelme, dengeye kavuşma şansı çok az olacaktır.Resmi ve diplomatik pasaport taşıyan 400'den fazla FETÖ'cü Almanya'ya iltica talebinde bulunmuştur. En son iki FETÖ'cü Yunanistan üzerinden Almanya'ya geçmiştir. Bu gerçekler ortadayken, Almanya'nın damgalı hainleri görmeyip, hukuk karşısında hesap veren sözde bir gazeteciyi mesele yapması kabul edilir şey değildir. 
Almanya Dışişleri Bakanı Türkiye'ye gelmeden megafon siyaseti sona ermeli mesajı verirken, dünkü açıklamasında da hala ülkesinde saklanan hain FETÖ'cülerle ilgili “delillere ihtiyaç varö demiştir. Megafon siyasetine heves eden var mıdır bilemem; ama melez ve melanet siyasi duruş ve tasavvurun fazla sayıda taliplisi olduğu gözümüzden kaçmamıştır.Bu bakan bilmelidir ki, en büyük delil 249 vatan evladının şehadeti, 2 bin 195 vatan evladının yaralanmasıdır. Delil 15 Temmuz gecesindeki tüm Türkiye'dir. Almanya'da iltica kararlarını bağımsız mahkemeler veriyormuş. Söz konusu bakanın iddiası budur. Peki, Türkiye'de tutuklu bulunan terörist sevici sözde gazeteciyle ilgili kararın siyaset tarafından verilmesi nasıl beklenmekte, böyle bir yanlışa nasıl düşülmektedir? Teröristlerin iltica talepleri konusunda topu mahkemelere atan Alman zihniyeti, Türkiye'deki mevcut ve malum sözde gazeteciyle ilgili kararın nerede verileceğini zannetmektedir? Bu pişkinlik, bu gafillik nasıl yorumlanmalıdır? İncirlik Üssü Adana'dadır. Bilinmelidir ki, yolgeçen hanı da değildir. İpini koparanın, canı sıkılanın, keyfi yetenin, kafasına göre kafileler halinde gelip tur atacağı, fitne tohumları ekeceği, gizli hedefleri için basamak yapacağı yer değildir İncirlik. Bir devlet geleneğimiz vardır. Teamüllerimiz vardır. Ülkeler arasında kurduğumuz köprüler, ittifaklık hukuku kapsamında üstlendiğimiz sorumluluklar vardır ve bunlar elbette tek taraflı işleyemeyecektir.Alman parlamenterlerin İncirlik Üssü'nü ziyaret etmek istemeleri iyi niyetli, karşılıklı anlayış, çıkar ve yardımlaşmaya dayanıyorsa, doğal olarak bunda herhangi bir mahsur olmayacaktır. Lafta kalmasını temenni etmediğimiz dostluk hukukunun gereğini Almanya yerine getiriyorsa diyecek bir şey de yoktur. Hükümetin İncirlik Üssü konusunda göstermiş olduğu hassasiyet ve haysiyetli tavır bize göre son derece isabetlidir. Almanya Dışişleri Bakanı'na Konya'daki NATO Üssü'nü ziyaret etmeleri konusunda açık çek verilmiştir. Alman bakan diyor ki, “Türkiye bu durumda Alman askerlerini İncirlik'ten çıkarmak zorunda olduğumuzu anlamalı.öTürkiye'nin neyi nasıl anlayacağını tayin ve tespit makamı bir yabancı hükümet mensubunun işi ve görevi değildir. Herkes kendi işine bakmalıdır.Alman askerleri bu hafta veya gelecek hafta çekilecekmiş, diyeceğimiz odur ki, durduğunuz kabahat, hepinize uğurlar olsun. Yetmezse Konya'dan da tası tarağı toplar en yakın zamanda Ürdün'e mi gidiyorsunuz, Fizan'a mı gidiyorsunuz, ardınıza bakmadan çeker gidersiniz.ö

"RAKKA OPERASYONU DANIŞIKLI DÖVÜŞTÜR"

Devlet Bahçeli Rakka operasyonuna ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: "IŞİD kanlı bir terör örgütüdür ve Rakka'dan derhal temizlenmelidir. Buraya kadar pürüz yoktur. İtiraz eden de yoktur.IŞİD'e yönelik harekâtta Suriye Demokratik Güçleri asıl ve öncelikli konumdadır.Bu yapılanmanın ana omurga ve gövdesini de pek tabii ABD'nin tepeden tırnağa silahlandırdığı YPG teşkil etmektedir. Rakka operasyonun yöntemi sakattır. Başbakan Yıldırım da bu görüş ve noktadadır. ABD, YPG'ye verilen silahların ayrıntısını ülkemizle paylaşacağını duyurmuştur. İlaveten şeffaf olunacağının teminatını da vermeyi ihmal etmemiştir.Bu kapsamda aklımıza takılan sorular vardır: Bol keseden dağıtılan silahların ülkemizle paylaşılmasının anlamı nedir? Türkiye kanlı terör örgütüne silah vermeyin uyarısını üst üste yapıyor, fakat ABD kulağının üstüne yatıp verilen silahları paylaşacağız diyor. YPG'ye silah vermek PKK'ya vermek, namlular Türk milletine doğrultuluyor demek iken; ABD hala şeffaflıktan bahsedebiliyor.Bunların her yeri şeffaf olsa ne yazar, olmasa ne çıkar. Kato Dağı'na bakmak, mağaralardan çıkarılan silahları incelemek başlı başına kafidir. Bu silahları kim temin etmiştir? Kato Dağı sanki silah fabrikası, sanki hain panayırıdır. Bir defa şunu hiç kimse unutmasın ki, dağ da bizim, ferman da bizim, yani Türk milletinindir. Mücavir alanlardaki karambol ve kaostan istifade ederek sınırlarımıza yaklaşmayı göze alanlar, milli bekamızı yıkmayı planlayanlar, tavsiyem odur ki, kefenlerini de beraberinde getirmelidirler.Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri, erinden en üst rütbelisine kadar muazzam bir mücadele ruhuyla vatan nöbetindedir ve hainlere göz açtırmamaktadır. ABD'nin YPG'yle aynı kareye girmesi, el ele tutuşup IŞİD'in üstüne gitmesi Türkiye'ye güç gösterisi, tuzak kurulmasıdır. İşin özünde YPG neyse IŞİD odur. PKK eşittir FETÖ'dür. IŞİD'in Rakka'dan Palmira'ya hareket etmesi için YPG'nin IŞİD'le anlaşarak güvenli koridor açtığı iddiaları son günlerde yoğunluk kazanmıştır. Rusya Dışişleri Bakanı bu görüştedir. Türkiye'nin de bu soysuz ilişkiyi takip ettiği anlaşılmaktadır. Eğer bu doğruysa, ulaşacağımız sonuç şu olacaktır: Rakka operasyonu danışıklı dövüştür."

"ÜLKEMİZİN DEVREYE GİRİP KRİZİ ÇÖZME KONUSUNDA YAPICI KATILAR SUNMASINDA YARAR VARDIR"

Bahçeli, Katar'a uygulanan siyasi diplomatik ambargoya ilişki şu ifadeleri kullandı: "Günlerdir tırmanan kriz Katar'ın ablukaya alınmasıyla farklı bir duruma ulaşmıştır. ABD Başkanı'nın Suudi Arabistan ziyaretinin üzerinden kısa bir süre sonra bu gelişmelerin ortaya çıkması etraflıca değerlendirilmeli, enine boyuna analiz edilmelidir. Katar'a uygulanan tedbirler; saldırgan, dayatmacı, izole edicidir. Ve bu tedbirlerin ABD'den bağımsız, İran'la da bağlantısız olduğunu düşünmek safça bir bakıştır.Suudi Arabistan'dan Basra Körfezi'ne uzanan bir yarımada olan Katar'ın tecrit edilmesi beklenmedik, öngörülmedik hadiselere kapı açabilecektir. Bu kapsamda İran'ın kuşatmaya alındığı, Katar'a uygulanan yaptırımlarla yeni bir sıcak temas ve çatışma atmosferinin doğduğunu söylemek temelsiz bir yorum olmayacaktır.Türkiye, bölgesel barış, güvenlik ve istikrar bakımından kayda değer bir pozisyonu olan Körfez İşbirliği Konseyi üyelerinin kendi aralarındaki görüş ve yaklaşım farklılıklarını diyalog yoluyla çözmelerini tavsiye etmiştir. Çok yönlü, çok aktörlü tehditlerin olduğu bir dönemde, bu tavsiye anlamlı ve yerindedir.Ülkemizin, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın zirve dönem başkanı olarak devreye girip katılaşan kriz düğümünü çözme konusunda yapıcı katkılar sunmasında yarar vardır. ABD Başkanı'nın Riyat'taki kılıç danslı silah anlaşması, dileğim odur ki, Körfez ülkelerine, tüm Ortadoğu'ya daha şiddetli bir darbe olarak inmesin, tarihi ve kültürel miraslara kast etmesin."

"DARBECİLER KONUŞTUKÇA ŞEHİTLERİMİZİN KEMİKLERİ SIZLAMAKTADIR"

Yargılanan FETÖ'cülerin hiçbirinin üzerlerine atılı suçları kabul etmediğini vurgulayarak şöyle devam etti: "FETÖ'cü darbeciler mahkemelerde üzerlerine atılı suçları inkarla meşguldür. Zannedersiniz ki, bu alçaklar sütten çıkmış ak kaşıktır. İfadelerine baksanız, cezaevleri masumlarla dolup taşmaktadır. Birisi diyor ki, darbe girişiminden haberim yok, 15 Temmuz'da torunlarımı özlediğim için Ankara'ya geldim.  Bir diğeri diyor ki, darbeyle uzaktan yakından ilgim yok. Bir başkası diyor ki, benim üye olduğum tek örgüt TSK'dır. Kendilerini darbeci olarak gösterilmesini anlayamayanlardan tutun da, yaşananlardan haberdar olmadığını yüzsüzce söyleyene; darbenin sivil görünümlü olduğunu iddia edenden, benden FETÖ'cü türetemeyecekler diyene kadar yalan ve inkara sapmadık kimse kalmamıştır. Hatta Özel Kuvvetler'de görevli bir Albay, hakimin “Gülen için ne diyeceksinö sorusuna, “orada değildi, onu söyleyebilirimö diyecek kadar rahat, adeta alay eder gibi ifade vermiştir.  Hiçbir hain üzerine atılı suçlamaları kabul etmemiştir.Bilahare zeytinyağı gibi su üstüne çıkmaya çalışmış ve çabalamışlardır. Önemli olan FETÖ'cülerin ne söyledikleri değil, Türk adaletinin ne zaman ve hangi kati ve keskin hükmü vereceğidir. Darbeciler konuştukça şehitlerimizin kemikleri sızlamaktadır.FETÖ'cülerin kafasına adaletin demir yumruğunu vurmak ertelenemez bir zorunluluk, milli bir mecburiyettir. 15 Temmuz'un hesabı ya sorulacak ya sorulacaktır; bunun başka bir yol ve yordamı kalmamıştır."

"BU HAİNLERİ VATANDAŞLIKTAN ÇIKARMA KONUSUNDA ACELE ETMEK HEM ERKEN HEM MANTIKLI DEĞİLDİR"

Bahçeli  FETÖ lideri Fethullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 130 kişinin 3 ay içinde Tükiye'ye gelmemeleri durumunda vatandaşlıktan çıkarılacağı kararını anımsatarak "Bu hainleri vatandaşlıktan çıkarma konusunda acele etmek hem erken hem de mantıklı değildir. Çünkü bunların hepsinden Türk adaleti önünde hesap sorulmalı 15 Temmuz'un diyeti alınmalı ihanetlerinin bedeli kesinlikle ödetilmelidir." dedi. 

“EĞER YENİ BİR DARBE GİRİŞİMİ OLURSA DARBECİLERİN GELECEKLKERİ VARSA GÖRECEKLERİ DE VARDIR"

Devlet Bahçeli, yeniden darbe yapılacağı iddialarının dolaştığını savunarak şöyle konuştu: "Yunanistan'a kaçmak üzere Rodos Adasında bekletilen bir grup darbecinin 15 Haziran'ı işaret ederek 'Bu sefer çok kan akacak, bayramı kimin yapacağını göreceğiz' dedikleri gündemdedir. Eğer yeni bir darbe teşebbüsü olursa buna kalkışan böyle bir ihanete yeltenen çıkarsa bilinsin ki bu aziz topraklarda gömülecek ne bir yer ne de cesedinin başına dikilecek bir mezar taşı bulamayacaktır. Darbecilerin gelecekleri varsa görecekleri de vardır. Ve görecekleri yalnızca azap ve dehşet olacaktır. Demokrasi yolundan dönmeyeceğiz. Hak yolundan hakikat çizgisinden millet sevdasından asla ayrılmayacağız. Kontrollü darbe çığırtkanlarına eyvallah demeyecek, 15 Temmuz'u sulandırmaya cüret eden kripto niyetlere, köksüz nankörlere müsaade etmeyeceğiz. Bu milleti yenemeyecekler. Bu devleti alt edemeyecekler. Bu aziz vatana yan gözle dahi bakamayacaklar, aksi halde acı verici sonuçlara katlanacaklardır."
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler