Balbay ve Özkan'dan Baro'ya mesaj

Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan, İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve yönetim kurulu üyelerinin 6 Nisan Cuma günü yapılan duruşmaya gelerek kendilerine destek vermelerine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.

Balbay ve Özkan'dan Baro'ya mesaj
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 12.04.2012 - 09:00

İkinci Ergenekon davasının 175'inci duruşması başladı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen duruşmaya, CHP İzmir Milletvekili gazeteci Mustafa Balbay ile gazeteci Tuncay Özkan ve emekli Orgeneral Hurşit Tolon'un da aralarında bulunduğu 11 tutuklu sanık katıldı.

Odatv davası kapsamında tutuklu yargılanan bu davanın tutuksuz sanığı Yalçın Küçük ile başka suçtan tutuklu olan Yüksel Dilsiz de duruşmada hazır bulundu.

Tutuklu yargılanan CHP Zonguldak Milletvekili ve Başkent Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Levent Göktaş, İbrahim Özcan, Oğuz Bulut ve Mustafa Dönmez ise duruşmaya katılmadı.

Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, dosyaya sonradan gelen telefon mesajlarıyla ilgili soruları olduğunu belirterek, Dilsiz'i salondaki kürsüye çağırdı.
Duruşma, Dilsiz'in mesajlarına ilişkin açıklamalarıyla devam ediyor.

Baro hakkındaki suç duyurusu savcılığa ulaştı

Bu arada Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan, İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve yönetim kurulu üyelerinin 6 Nisan Cuma günü yapılan duruşmaya gelerek kendilerine destek vermelerine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.

Açıklamada, İstanbul Barosu'nun hukuk ve savunma hakkı mücadelesini saygıyla selamladıklarını belirten Balbay ve Özkan, üye bakımından dünyanın en büyük barolarından biri olan İstanbul Barosu'nun, aynı büyüklüğü hukukun üstünlüğünü koruma mücadelesinde de gösterdiğini kaydetti.

Öte yandan, ''Balyoz Planı'' davasına bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Ümit Kocasakal ve baro yönetim kurulu üyesi olan 10 avukat hakkında yaptığı suç duyurusu yazısı da Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na ulaştı.

Beraberindeki yönetim kurulu üyeleriyle 6 Nisan Cuma günü yapılan duruşmaya gelen Kocasakal'ın açıklamalarının ardından mahkeme heyeti, ''davranışları adil yargılamayı etkilemeye yönelik olduğu'' gerekçesiyle Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmuştu.


Vural'ın savunması alındı

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmanın öğleden sonraki oturumunda tutuksuz sanıklardan Hakan Akdoğan ile Hüseyin Vural Vural'ın savunması alındı.
Akdoğan, iddia edilen ''Ergenekon'' terör örgütüyle ilişkisinin tutuklu sanık İbrahim Özcan ile bir telefon görüşmesinden dolayı olduğunu söyledi.

Özcan ile tanıştığında kendisine yardımcı olacağını söylediğini ifade eden Akdoğan, ''Rize'ye gidecektim. 'Orada yabani hayvanlar var yanına giderken av tüfeği al' demişlerdi. İbrahim Özcan'ı arayarak tüfek konusunda yardımcı olmasını istedim. O da bana 'benim bu işlerle ilgim yok. Beni bir daha arama' dedi. Bir daha da kendisini görmedim'' dedi.

Duruşmada daha sonra savunmasını yapan Hüseyin Vural Vural, Deniz Kuvvetleri'nde uzun yıllar çalıştığını, ve MİT'te görev yaptığını, 9 Eylül 1980 tarihinde de kendi isteğiyle emekliye ayrıldığını söyledi.

''78 yaşında terör örgütü üyeliğiyle yargılanmaya başladıktan 3 yıl 3 ay 2 gün sonra hakim karşısındayım. Hakkımdaki suçlamaları reddediyorum'' diyen Vural, kendisiyle ilgili arama kararında ''Ümraniye'de bulunan el bombaları ve Danıştay saldırısı ile Ergenekon terör örgütüne üye olmak suçunun'' yer aldığını dile getirdi.

Vural, ''Ben emekli deniz subayıyım. Top, tüfek bilirim ancak el bombasını görmedim, hiç kullanmadım. Ümraniye'deki el bombaları beni alakadar etmiyor. Ümraniye, yıllardır tapulu olmasına karşın işgalcilerden alınıp bir türlü bana verilemeyen büyük arazimi hatırlatıyor. Danıştay saldırısı ise kınadığım bir olaydır. Şahsıma yöneltilen 'Ergenekon terör örgütü üyeliği' iddiası ise bana göre bir safsatadır. Ben böyle bir çeteyi ne duydum, ne de üyesi oldum'' diye konuştu.

Telefonuma numara kaydettiler


Hüseyin Vural Vural, 7 Ocak 2009'da göz altına alındığında kendisinin iki cep telefonuna el konulduğunu belirterek şunları anlattı:
''11 Ocak'ta serbest bırakılmamın ardından 16 Ocak'ta bazı malzemelerimle beraber bu iki adet telefonum da bana iade edildi. Ben istihbaratçı olduğum için telefonlarımı inceledim. 129 isim olan telefonumda bir şey yoktu. Diğerinde ise kayıtlı 347 isim olması gerekirken 1205 telefon numarası ve isim vardı. Yani 858 numaranın bana ait olmadığını tespit ettim.''

Bu telefonlarını mahkemeye veren Vural, inceleme yapılarak numaraların ne zaman ve nerede eklendiğinin tespit edilmesini istedi.

Kızının Bodrum'daki evinin kendi evi zannederek giren polislerin, kilidi kırdıklarını, mobilyalara zarar verdiklerini ifade eden Vural, evde arama sırasında verilen zarara ilişkin 100 liralık tamir masraflarının da karşılanmadığını söyledi.

Adının da Atatürk tarafından konulduğunu ifade eden Vural, emekli olduktan sonra ticari gemilerde kaptanlık yaptığını, gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan sonra Nijerya'ya yük götürdüğünü anlattı.

Gemilerinin Nijerya'da 4 kere deniz korsanlarının saldırısına uğradığını belirten Vural, korsanları gemiden atmayı başardıklarını kaydetti.

Vural'ın savunmasına ara veren mahkeme heyeti, duruşmayı yarına erteledi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler