Balbay'ın avukatlarından AİHM'e başvuru

İkinci ergenekon davasının tutuklu sanığı Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay'ın avukatları, adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü ile özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurduğu belirtildi.

Balbay'ın avukatlarından AİHM'e başvuru
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 25.02.2011 - 08:59

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen davanın bugünkü duruşmasına, gazeteci Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay'ın da aralarında bulunduğu 20 tutuklu sanık katıldı. Tutuklu sanıklar eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, İbrahim Özcan, Hasan Atilla Uğur, Levent Göktaş ve Oğuz Bulut ise duruşmaya gelmedi.

Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, ara kararlar üzerine dosyaya gönderilen cevap yazılarını okudu. Buna göre, mahkemenin tutuksuz sanıklardan Arif Doğan ile ilgili açılan soruşturma ve kovuşturma olup olmadığına ilişkin talebine cevap veren Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Doğan ile ilgili herhangi bir kamu davasının açılmadığını bildirdi.

Mahkemenin TSK Güçlendirme Vakfı ve Mehmetçik Vakfına yazdığı 2005 yılından bu yana sanıklar Durmuş Ali Özoğlu ve Yusuf Erikel tarafından kurumlarına bir yardım yapılıp yapılmadığı şeklindeki yazıya da cevap verildi. TSK Mehmetçik Vakfı'ndan gelen yazıda, Erikel ve Özoğlu tarafından vakfa bağış yapıldığına ilişkin bir kayıt olmadığı belirtildi.

TBMM Genel Sekreterliğinden gelen yazıda ise Erikel'e ait araç kartı konusunda gerekli bilgiler gönderildi. Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı'nca da Erikel ve Hacı Ali Hamurcu hakkındaki tahkikat bilgilerinin gönderildiği kaydedildi. Duruşmaya, sanıkların taleplerinin alınmasıyla devam ediyor.

 

'Ben siyaset yapmak istiyorum'

Duruşmada söz alan tutuklu sanık gazeteci Tuncay Özkan, Mısır ve diğer Afrika ülkelerindeki isyanları anımsatarak, ''O halkın isyanını izlerken hiç Cumhuriyet mitingleri aklınıza geldi mi? Cumhuriyet mitingleriyle Mısır'da yaşananları karşılaştırdınız mı?'' diye konuştu. Mısır'da yaşananların Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından demokratik bir eylem olarak görüldüğünü ifade eden Özkan, ''Mısır'da darbe oldu. Başbakan bunu halk hareketi olarak gördü. Bir tek camın, burnun bile kırılmadığı o meydanların sesini darbeci diye yargılıyorsunuz. Libya'da, Tunus'ta, Cezayir'de, Mısır'dakilerin adı ne? Ben sesimi yükselttiğimde burada yargılanacağım. Onların asker gelir, tepesine vurur, herkesi dağıtır. Bu demokratik halk ihtilalidir. Bu çelişkinin farkında mısınız?'' dedi.

İddianameyi ''politik metin'' olarak yorumlayan Özkan, mahkeme heyetine hitaben ''Sizin bildiğiniz ve bana söylemediğiniz bir şey var mı? Kendi aranızda konuşuyorsunuz'' diye sordu. Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün ''Kendi aramızdaki konuşmalarınızı size söylemek zorunda değiliz'' demesi üzerine Özkan, heyetin kendisiyle ilgili peşin hükmü olup olmadığını sordu. Şengün de kendisiyle ilgili her şeyin dosyada olduğunu kaydetti.

Haziran ayında yapılması planlanan seçimlere de değinen Özkan, şöyle devam etti: ''Kadıköy 1. bölgeden milletvekili adayıyım. Fiilen bunu nasıl engellersiniz? Anayasal hakkımı kullanmak istiyorum. Siyaset yasağı uygulayamazsınız. Ben düşünce suçlusuyum. Ya bana eylemimi söyleyin, ya da prangalarımı çözün. Halkla kucaklaşarak siyaset yapacağım. Ben siyaset yapmak istiyorum. Seçim bölgemde çalışmak istiyorum. 30 aydır tutukluyum. Siyaseten benimle hesaplaşmak isteyen varsa halk orada, meydan orada.''
Duruşmaya, daha sonra öğle arası verildi.

 

'Biz uzay çağında suç yakalıyoruz'

Duruşmada konuşan Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay, Türkiye'nin Uluslararası Siber Suçlar Sözleşmesi'nin sadece bir maddesini yasaya geçirdiğini ancak bunu da uygulamadığını belirterek, kendisiyle ilgili dijital delillerin hukuka aykırı olarak toplandığını ileri sürdü. Mahkemenin bunların ne ölçüde delil olup olmadığına ilişkin karar vermesi gerektiğini ifade eden Balbay, ''Gelin, Türkiye'nin Uluslararası Siber Suçlar Sözleşmesi'ne imza atması için karar çıkarın'' dedi.

''Amerika'da gazetecilerin yaptıkları haber nedeniyle tutuklanmalarının üzerinden 1,5 asır geçtiğini, ancak Türkiye'de bugünkü iktidar mantığında, televizyon kurmanın bile terör örgütü kurmaktan daha tehlikeli göründüğünü'' savunan Balbay, ''Dünya iletişim çağından uzay çağını yakalamak istiyor, biz uzay çağında suç yakalıyoruz'' diye konuştu. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi hakimlerinden İdris Asan'ın Yargıtay üyeliğine atandığını belirten Balbay, sanıklardan Levent Göktaş'ın ''100'den fazla hata yaptı'' dediği hakimin vereceği kararların adil olamayacağını iddia etti.

 

Arap ülkelerindeki protestolar

Tunus, Mısır ve Libya'daki gelişmelere değinen Balbay, Türkiye'deki demokrasinin Ortadoğu ülkelerinden bile daha geriye gittiğini, Arap ülkelerindeki protestoların beğenilip demokratik ilan edildiğini savunarak, ''Türkiye'de hükümeti devirmeye teşebbüs etmek gibi ucu bucağı açık suç yaratacaksınız. Arap ülkelerinde tek adamdan demokrasiye geçiş koşulları aranırken, Türkiye'de demokrasinin bütün olanakları kullanılarak 'tek adam'la yönetime gidiş var'' şeklinde konuştu.

Mustafa Balbay, duruşma salonunun olduğu binada sanıkların beklediği alanın genişletilmesi için çalışmaların başladığını ifade etti. ''Bizi kim katletti? 2 yıldır kim öldürüyor? Türkiye'yi açık hava hapishanesine çeviren mantık nedir? Bu komployu da aramak zorundasınız'' diyen Balbay, ''Türkiye'de geçmişin intikamını alma güdüsü var. Bu havada intikam kokusu var'' diye konuştu. Adnan Menderes'in yargılanmasının 9 ay 15 gün, Mithat Paşa'nın yargılanmasının 14 ay sürdüğünü anlatan Balbay, ''Sizi İngiliz hakimlerle karşılaştırmak istemem ama Mithat Paşa'yı yargılayan hakimler 'Bu delillerle bu dava açılmaz' dediler'' ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İran'da tutuklanan 2 Alman gazetecinin serbest bırakılması için aracı olduğunu ve Almanya Cumhurbaşkanı'nın kendisine teşekkür ettiğini belirten Balbay, Türkiye'de ise bu davada aydınlar ve gazetecilerin tutuklu yargılandığını kaydetti. Normal ağır ceza mahkemelerinin işleyişine göre 30 yıldır yargılandıklarını ifade eden Balbay, ''30 yıllık yargılama sonunda geldiğiniz noktayı tekrar gözden geçirin. Sabır taşı olsa çatlar. Bakış açınızı ortaya koyun. Bu hem davanın seyrini değiştirecek hem de bizi siyasi iktidarın önünde malzeme yapmaktan kurtaracaktır. Ben yaşamımı, bu ülke için ortaya koydum. Balbay'ı ne kadar kazırsanız kazıyın, altından Atatürk Türkiyesi için kendini adamış bir insan bulacaksınız'' dedi. Duruşma, sanıkların taleplerinin alınmasıyla devam ediyor.

 

Balbay'ın AİHM başvurusu

Bu arada, Mustafa Balbay'ın avukatları, müvekkillerinin adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü ile özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle AİHM'e başvuruda bulunduklarını belirtti. Avukatlar Mehmet İpek, Aydın Metin ve Hasan Hüseyin Altaş tarafından hazırlanan dilekçede, Balbay'ın ergenekon kapsamında tutuklanması sürecine değinildi.

Dilekçede, Balbay'ın soruşturma ve yargılama aşamasında tahliyesi için yapılan itirazların hep aynı gerekçelerle reddedildiği ifade edilerek, yargılamanın 28. celsesinden itibaren müvekkillerinin tahliye talebinin ayrı olarak değerlendirilmeye başlandığı, ancak mahkeme başkanının karşı oyuna rağmen yine basmakalıp ifadelerle hukuki gerekçelere dayandırılmadan reddedildiği kaydedildi.

Balbay'ın tahliyesi için yapılan bütün taleplerin aynı gerekçelerle reddedilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 6. maddesinde belirtilen ''makul sürenin'' aşılmasına neden olduğu vurgulanan dilekçede, itirazlara karşı verilen itirazın reddi kararlarına karşı başvurulacak başka bir iç hukuk yolunun bulunmadığı, bu durumda da bütün iç hukuk yollarının tükendiği anlatıldı.

Tazminat istendi

Dilekçede, Balbay'ın tutuklandıktan 9,5 ay sonra savunmasını yapabildiği, sanık sayısının fazla olmasından dolayı savunmaların tamamlanamadığı ve yargılamanın uzun süreceği ifade edilerek, tahliye taleplerinin sürekli ve yasal olmayan gerekçelerle reddedilmesinin AİHS'nin 5'inci maddesindeki ''özgürlük ve güvenlik hakkını ihlal ettiği'' kaydedildi. Yargılamanın, cezaevi kampüsü içinde özel olarak hazırlanan duruşma salonunda oluşturulan ayrı bir heyet tarafından yapıldığı ifade edilen dilekçede, yargılamanın tabii olmayan olağanüstü mahkeme tarafından yürütüldüğü, bunun AİHS'nin 6'ıncı maddesinde yer alan ''adil yargılama hakkını ihlal ettiği'' savunuldu.

Dilekçede, Balbay'ın 24 kitabı olduğu, yegane amacı habere ulaşmak olan müvekkillerinin yaptığı görüşmeler, gazetedeki yazıları, televizyon, radyo programları, haber kaynaklarından aldığı bilgi ve belgeler nedeniyle kendisine suç isnat edilmesinin hukuken mümkün olmadığı belirtildi. Balbay'ın gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklu yargılandığı dile getirilen dilekçede, bunun da AİHS'nin 10. maddesi ile güvence altına alınan ''ifade özgürlüğünü ihlal ettiği'' vurgulandı. Dilekçenin sonunda, AİHS'nin 5, 6 ve 10. maddelerinin ihlal edildiğinin tespit edilmesi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tazminata hükmedilmesi istendi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler