Balkanlar'da cazın rengi Mavi

'My Blue Color' Sabri Tuluğ Tırpan Trio'nun yeni albümünün ismi. Müzisyen bu sefer de Balkanlı dostlarıyla kurduğu triosu ile Balkan cazının izini sürüyor.

Balkanlar'da cazın rengi Mavi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 20.01.2013 - 09:39

“My Red Color” ve “My Green Color” albümlerinden sonra Sabri Tuluğ Tırpan Trio’nun yeni albümü “My Blue Color” raflardaki yerini aldı. Balkan topraklarında her şey coşkuyla yaşanır, hüzün de sevinç de. İşte bu albümdeki beş parça da bu yoğunluğu anlatıyor. Albümün bir diğer özelliği de Tuluğ Tırpan Trio’nun üyelerinin Balkan kökenlere sahip olmaları. Trionun davulcusu Ediz Hafızoğlu, Bulgar asıllı. Volkan Hürsever, Kosovalı. Sabri Tuluğ Tırpan da Selanik göçmeni bir aileden geliyor. İşte bu üç Balkanlı bir araya gelip, “Balkan caz”ına hayat veriyorlar. Tuluğ Tırpan’ın caz müziğe tutkusunu besleyen isimler Ligetti, Berio, Shonberg, Webern gibi çağdaş besteciler. Ona göre de caz özgürlük demek. Tırpan, hikâyesini bir solukta anlatıyor: “Cazdaki doğaçlama beni büyülüyordu. Liseye giderken Ali Perret de İstanbul’a gelmiş, caz dersleri veriyordu ama benim ders alacak param yoktu. Annemin bana hediye ettiği altın kolyemi gizlice sattım ve Timur Selçuk’un dershanesinde Ali Perret’ten armoni dersleri almaya başladım. Sonra Bilkent Müzik Fakültesi’ne girdim. Martin Berkowsky ve Namık Sultanov’la çalıştım. 1992’nin şubat tatilinde bir arkadaşımı ziyarete Viyana’ya gittim ve kendimi Viyana Devlet Konservatuarı’nda buldum.” İlk piyanosu mu? Onun hikâyesi daha da enteresan: “Sanırım beş yaşındaydım. Ümraniye’de oturuyorduk. Ümraniye o zaman İstanbul’dan ayrı bir köy gibiydi. Babam elektrik mühendisiydi ama sanata karşı çok duyarlıydı. Bir gün ‘Piyano çalmak ister misin?’ diye sordu, ben de herhalde bu güzel bir oyuncak, diye düşündüm ve kabul ettim!”

Tuluğ Tırpan’ın caz yolculuğunda şimdiki durak Balkanlar, ailesinin geldiği topraklar. Ayrıca Balkan cazı da yeni yeni su yüzüne çıkıyor. “Balkan cazında bakır nefesliler geleneğinin yeri büyük. Müzisyenler bol doğaçlama yaparak, müzikal bir kavgaya tutuşuyorlar. O yüzden hareketli ve kana çabuk karışıyor. Öte yandan Balkanlar çok katliam ve kıyım gördü. Bu da müziğin içinde kendine epey yer buluyor. Benim albümümdeki ‘mavi’ de bu hüzünden geliyor. Caz ağıtlar benimkisi. Şarkılar başladığında nereye gidebileceğimizi hiç bilmiyoruz, trio’daki ruh o yüzden kutsal bir bütünleme” diyor Tırpan yeni albümünü özetlerken, “Goethe’nin renk teorisini severdim. Bethoowen’da da her tonun, her rengin, her akorun, her armoninin bir renksel karşılığı vardır. Ben de öğrenciyken gözlerimi kapayıp, do majör basıp sarıyı, re majör basıp başka bir rengi görmeye çalışırdım.” Sabri Tuluğ Tırpan bu coğrafyanın yetiştirdiği en yetenekli piyanistlerden ama klasik müziğin Türkiye’deki handikaplarının da farkında. “İnsanlar önce karnını doyurmalı, ruhu sonra doyar. Bu değişmez bir gerçek. Klasik müzik dinlemek bu nedenle lüks. Türkiye’de de klasik müzik kültürü bunun gibi pek çok nedenden oluşamıyor. Bir de sanatçıların egolarını yenmeleri çok zor. Zaten öncelikle bu dünyaya adalet ve eşitlik gerekli. Hani derler ya insan sosyal bir hayvan diye, aslında insan egoist bir hayvan. Bunun farkında olmalıyız. Dünyaya sterilize edilmiş evlerimizden bakarak yardımcı olamayız. Pizza fikri dediğim bir şey var benim, İtalya’da pizza bir adamın kalabalık ailesini eşit miktarda doyurmak istemesiyle ortaya çıkıyor. Adam bunun için de hamuru açıyor, üstüne evde ne varsa atıyor, pişiriyor ve paylaştırıyor. İşte olay budur.” “My Blue Color”, Tuluğ Tırpan’ın renk serisindeki üçüncü ve en duygusal albümü. Balkan cazının ne olup olmadığı hakkında da iyi bir fikir vermesi açısında önemli. Konserler ise çok yakın. l


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler