Balyoz Planı davasında çapraz sorgu

Balyoz Planı davasının tutuklu sanıklarından emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri'nin ve tuğgeneral İzzet Ocak'ın çapraz sorgusu tamamlanıdı.

Balyoz Planı davasında çapraz sorgu
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 02.05.2011 - 11:22

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, sanık Süha Tanyeri'nin çapraz sorgusuna geçilmeden önce avukatı Celal Ülgen, mahkeme heyetine sormak istediği sorular olduğunu belirterek, bunlara cevap alana kadar savunma görevini askıya aldığını açıkladı.

Ülgen'in salonda okuyarak heyete yönelttiği 9 soru şunlar:

''Dünyanın neresinde olursa olsun, özellikle uygar ve gelişmiş ülkelerde, demokratik ve insan haklarının, hukukun beşiği sayılan ülkelerde, tek başına dijital veriler kanıt olarak kabul edilmez. Meçhul bir kişinin bavulu olarak yola çıkarak kendiliğinden Cumhuriyet Başsavcılığına gelmişken içindeki verilere dayanarak 163 kişinin tutuklanmasını hukuk devleti ilkesiyle bağdaştırıyor musunuz?

Sanık lehine sayılacak kanıtların ise ayrı klasörlere alınarak emanette bekletilmesini bir mahkemenin es geçmesini ve yasal 15 günlük sürede yeterli irdeleme ve inceleme olanağı bile yokken iddianamenin kabulü yönünde karar vermesini hukukun üstünlüğü ilkesi ile bağdaştırıyor musunuz?

Soruşturma aşamasında özel yetki ile donatılmış cumhuriyet savcılarının bir konuda araştırma yaparken çeşitli kuruluş ve kamu kurumlarına yazdığı yazılara gelen cevapları gizleyerek, iddianamelerinde sanki bu cevaplar gelmemiş gibi davranmasını, bir kısım cevapların ise gelen cevabın tam aksi yönünde çarpıtılarak iddianamede sanıklar aleyhine değerlendirilmesini, adil ve eşit bir yargılama ilkesi ile bağdaştırıyor musunuz?

Dijital kanıtların, özelikle CD'lerin renkli fotoğraflarının ve imajlarının talep edilmesine karşın üst üste bu taleplerin reddedilmesini yargı bağımsızlığı ve adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların denkliği ilkesiyle bağdaştırıyor musunuz?

Savunma makamı ile alay edilircesine bu fotoğrafların yandaş adı verilen bazı gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlanmasını, hatta bu CD'ler üzerindeki yazılar konusunda grafolojik incelemeler yapılarak yalan yanlış bilgilerle yargının ve kamuoyunun yanıltılmasını adil yargılamayı etkileme suçunu oluşturduğu açık iken bu konuda mahkemenin ve de görevli cumhuriyet savcılarının hareketsiz kalmasını tarafsızlık ve nesnellik ilkesi ile bağdaştırıyor musunuz?

Soruşturma savcılarının 11, 16 ve 17 numaralı CD'lerin içinde yer alan zaman çelişkilerinin bu CD'lerin 2003 yılı Mart ayında yazılmış olmasını olanaksızlaştırdığı halde bu gerçeği irdelememesini, bu çelişkileri yok saymasını, mahkemeniz başkan ve üye yargıçlarının ise savunmalar sırasında bu konuların görsel olarak işlenmesine karşılık hala bu çelişkilerin giderilmesi için ifadelerin alınması sürecinin tamamlanmasını beklemesini, 163 muvazzaf ve emekli askerin tutukluluk durumunu sürdürmesini hukuk devleti içinde olağan bir yargılama faaliyeti olarak görüyor musunuz?

Tahliye yönünde muhalefet şerhi veren yargıçlarla, tahliye kararları veren yargıçların bugün nerede ve hangi konumda bulunduklarını, 11. Ağır Ceza Mahkemesi başkanının muhalefet şerhini hiç sorguladınız mı? Bir yargıcın salt çevresine, devletin resmi görüşüne karşı değil kendi düşüncesine, kendi görüşüne karşı da tarafsız olması gerektiğini hiç sorguladınız mı? Susturulmuş ve kuşatılmış bir yargının, bağımsız karar verebilme yetkisi alınmış bir yargının salt yargı bağımsızlığı ilkesiyle değil anayasanın kuvvetler ayrılığı ilkesiyle de çeliştiğini düşünmüyor musunuz?''


Çapraz Sorgu

Duruşmada Ülgen'in savunmasının ardından, Tanyeri'nin çapraz sorgusuna geçildi.

Üye hakim Murat Üründü'nün, plan semineriyle ilgili hazırlanan belgelerde isminin yer aldığını belirterek, bu belgelerin doğru olup olmadığını sorduğu Tanyeri, bu belgelerde imzasının olmadığını kaydetti.

Üründü'nün, dijital evraklarda isminin yazılı olduğunu belirtmesi üzerine Tanyeri, dijital evrakların hiç birinin kendisiyle ilgili olmadığını savunarak, ''Son kaydeden olarak görülüyorum. 2006 yılında Süha Tanyeri bilgisayarda araçlar listesini nasıl hazırlasın. O zaman Tunceli'de hangi dağda olduğumu bilemem'' dedi.

Savcı Savaş Kırbaş da, Kara Kuvvetleri Komutanının 2003 yılındaki plan seminerinde olasılığı en yüksek tehlikeli senaryonun oynanmamasını bildirmesine rağmen, 1. Ordu Komutanı olan Çetin Doğan'ın bunu oynatmasına atıfta bulunarak, askeri hayatı boyunca, konusu suç olmayan bir emri ''Ben bu emri beğenmedim'' diyerek, yerine getirmediğinin olup olmadığını sordu.

Tanyeri'nin ''Hayır'' yanıtı vermesi üzerine Kırbaş, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanının 'uygulamayın' dediği bir emri, Çetin Doğan'ın uygulamasını nasıl yorumladığını sordu.

Tanyeri'nin bunu Doğan'a sormasını istemesi üzerine Kırbaş, ''Size soruyorum. Çünkü bu sizi sıkıntıya düşürmüş'' dedi.

Tanyeri de, kendisine bir emir verilmediğini, Kara Kuvvetleri Komutanı'nın 1. Ordu Komutanlığına emir verdiğini kaydetti.

Kırbaş da, ''Uygulamayın diye bir emir var. Komutanınız uygulayın diyor. Siz de uyguluyorsunuz. Burada bir üst komutanın emrine aykırılık var. Bu durumu nasıl karşılıyorsunuz?'' dedi. Tanyeri de, ''O zaman komutanların verdiği her emri sorgulayacaksınız'' diye yanıt verdi.


Savcı soru sorma hakkından vazgeçti

Avukat Celal Ülgen de araya girerek, savcının sorusuna itiraz etti.

Kırbaş ise avukatlar konuşurken kendisinin bir müdahale de bulunmadığını belirterek, avukatların da kendisine müdahale etmemesini istedi.

Ülgen'in, ''Bizim mikrofonumuz kapalı'' sözlerine Kırbaş, ''Sizin mikrofonunuz açıkken benim ki de kapalı. Usulden bahsediyorsunuz ama savcı konuşurken herkes ayağa kalkıyor. Hiç konuşmayayım o zaman. Çekip gidelim'' diyerek soru sorma hakkından vazgeçtiğini söyledi.

Araya giren Başkan Ömer Diken de, ''Kara Kuvvetleri Komutanı, 'tehlikeli senaryo ileriki tarihte oynansın' diyor. 1. Ordu Komutanı da 'şimdi oynayalım' diyor. Sizin durumunuz ne olurdu?'' diye sordu.

Tanyeri de, Çetin Doğan'ın kendisine direkt emir vermediğini, arada Kurmay Başkanı ile Yarbaşkanının olduğunu ifade ederek, ''Ne emir bana direkt verildi, ne de ben gidip emir aldım'' dedi.

Çetin Doğan da, bu konuyu savunmasında ayrıntılı olarak açıkladığını ifade ederek, ''Kara Kuvvetleri Komutanının emrine uymamak darbe planlamanın bir işareti midir? Bu askeri kabahattir. Siz çağırıp ifadesini almak yerine, onunla ilgili spekülatif sorular sormak zorunda kalıyorsunuz'' diye konuştu.

Tanyeri, plan seminerinde bir plan üzerinde çalışıldığını, plana olasılığı en yüksek tehlikeli senaryo hazırlandığını kaydetti.

Tanyeri, ilk defa mahkemeye çıktığını, savcının duruşmadaki görevini merak ettiğini belirterek, ''4 savcı tarafından hazırlanan iddianame var. Lehimize olan hiç bir konu yok.

Savcı bu 4 kişinin vekili mi değil mi? Vekiliyse yapacak bir şey yok. İddianameyi sonuna kadar savunmak zorunda. Eğer değilse, heyetin, 'başka belgeler çıktı, iddianameyi çürütüyor' demesi gerekmez mi?'' diye konuştu.

 

İzzet Ocak savunmasını tamamlandı

Balyoz Planı davasının tutuklu sanığı emekli Tuğgeneral İzzet Ocak savunmasını tamamladı.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasına devam eden Ocak, 26. duruşmaya gelindiğini ve birçok konunun açıklığa kavuştuğunu belirterek, ''Ben sizden beklerdim ki, iki üye hakimle ara karar almak için arkaya çekilin, sonra savcıyla birlikte gelin, (kral çıplak) deyin. (Şimdiye kadar yönlendirilmiş olabiliriz. Ama biz onurlu hakim ve savcılarız, artık bu oyuna alet olmayız) demenizi beklerdim. Silivri Belediyesine telefon edip çöp kamyonlarının ne zaman geleceği öğrenilir. Çöp kamyonuna bütün dava dosyası yüklenir, atılır'' diye konuştu.

Darbe planı yapıldığı iddia edilen seminer sırasında 1. Ordu İstihbarat Başkanı olduğunu söyleyen Ocak, ''Seminere katılmamam mümkün değil. Ama bu seminerde egemen harekat planı görüşüldü. Balyoz'un B'si bile yoktu. Balyoz'u Ocak 2010'da duyduk. Seminere kısmen planlamacı, kısmen de katılımcı olarak katıldım'' diye konuştu. Seminere dışarıdan geleceklere yer ayarlanması amacıyla katılımcıların listelerinin belirlendiğini ifade eden Ocak, kalacak yerlerin ve seminere gidiş gelişlerinin ayarlanması ile katılımcılara elektronik kartların verilmesinin planlanmasını sağladığını söyledi.

Ocak, ''40 yıl bu üniformayı giydim. Veremeyeceğim hiç bir hesabım yoktur. Beraatimi talep ediyorum'' diyerek sözlerini tamamladı. Mahkeme Heyeti Başkanı Ömer Diken de, sağlık nedeniyle gelemeyen sanıkların hastanede olduklarına dair yazıların mahkemeye ulaştığını belirterek, bazı sanıkların da tutukluluklara yapılan itirazlara ilişkin dilekçe verdiklerini kaydetti. Diken, duruşmayı yarına erteledi.



Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler