Balyoz'daki tutuklamalara yapılan itiraza ret

İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, 162 sanıkla ilgili ''tutuklama ve yakalama emri kararının kaldırılması'' yönündeki talepleri, ''Gölcük Donanma Komutanlığında ele geçirilen belgelerin yeni deliller olduğu'' ve ''delillerin tam olarak toplanmış olduğu savının kabul edilemeyeceği'' gerekçesiyle reddetti.

Balyoz'daki tutuklamalara yapılan itiraza ret
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.03.2011 - 10:18

İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, taleplerle ilgili kararında, davaya bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince tahliye taleplerinin reddi yönünde karar verilmesinin ardından, itirazların incelenmek üzere üst mahkeme olan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yönlendirildiğini ve dosyanın incelendiğini hatırlattı.

Sanık avukatlarınca, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ne çeşitli zamanlarda verilen taleplere ilişkin dilekçelerin özetine de değinilen kararda, görüşü sorulan Cumhuriyet savcılarının sanık ve avukatlarının taleplerinin reddi yönünde mütalaa verdiği anlatıldı.

Davada, sanıklar hakkında ''tutuklama ve yakalama emri'' verilmesi süreci de anlatılarak, sanık avukatlarınca bu kararlara karşı yapılan itirazlar üzerinde yapılan değerlendirmede öncelikle yasal mevzuatın irdelenmesi gerektiği belirtilen kararda, sanıkların tutuklanmasına gerekçe gösterilen Ceza Muhakemesi Kanununun (CMK) 100/1, 2 ve 3, 247. maddeler ile eski Türk Ceza Kanununun (TCK) 147 ve 61, yeni TCK'nın ''Anayasal düzene karşı'' suçları düzenleyen 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315 ve 320. maddelerine değinildi.
 

Ölçülü mahkeme kararı

Kararda, sanıkların kaçak olmadıkları yönündeki itirazlara karşın İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 11 Şubat tarihli tutuklama ve yakalama kararlarının, CMK gereğince ölçülü olduğu ve itiraz nedenlerinin yasal dayanaktan yoksun bulunduğunu belirtilerek, sanıkların duruşmaya katıldıkları için kaçma şüphelerinin bulunmadığı yönündeki itirazlar içinde, ''mahkemenin verdiği kararda bu hususun tutuklama nedeni olarak yer almadığı'' ve ''itirazın gerekçesiz olduğu'' vurgulandı.

Sanık avukatlarından bazılarının müvekkillerinin ''sağlık durumu'' gerekçesiyle yaptıkları itirazlarının, hasta olmanın tutuklamaya engel hal olarak düzenlenmediği ve tutukluların cezaevinde tedavilerinin yapılabileceği öngörülerek yasaya aykırı bir uygulama bulunmadığı dile getirilen kararda, ''delillerin toplandığı'' ve ''delil karartma şüphesinin bulunmadığı'' yönündeki itirazlara karşılık da, ''yargılama devam ederken Gölcük Donanma Komutanlığında gizlenmiş halde çok sayıda yeni delil elde edildiği'' ve ''delillerin tam olarak toplanmış olması savının kabul edilemeyeceği'' anlatıldı.

Kararda, sanıklardan bir kısmının halen görev yaptığı, bir kısmının da emekli olmalarına rağmen emeklilikten önce görev mahalleri, konumları ve sosyal mecradaki iletişimleriyle görevde olan personel ile yargılamanın aşamasına, yeni delillerin elde edilmesine ve delillerin karartılmasına etki etme tehlikesinin devam ettiği savunularak, Gölcük Donanma Komutanlığından elde edilen yeni delillerin bu savı kuvvetlendirdiği belirtildi.

''Balyoz Planı'' davası kapsamında 163 sanığın tahliye edilmesine yönelik talepleri reddeden İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti kararına şerh koyduran Mahkeme Başkanı Şeref Akçay, ''Dosyalarda sanıkların 5-7 Mart 2003 tarihindeki toplantıdan sonra eylemleri devam ettirdiğine veya bu iradeyi taşıdıklarına dair herhangi bir delil yoktur'' görüşünü dile getirdi.

Muhalefet şerhinde, ''Demokrasilerde halkın seçtiği siyasi iktidarın yine bunun dışında hangi nedenlerle olursa olsun, görevden uzaklaştırılması kabul edilir bir şey değildir ve sanıkların yargılanmaması gerektiğini kimse söyleyemez'' ifadesini kullanan Akçay, davayla ilgili hazırlanan iddianamede yer alan iddialarla ilgili ele geçen CD'lerin orijinal olduğu veya herhangi bir ekleme çıkarma yapılmadığına dair bilirkişi raporlarının yanında, bu CD'lerin daha sonradan hazırlandığına dair bilirkişi raporlarının da dosyada bulunduğunu ve bu raporlardan hangisinin kabul edileceğinin mahkeme takdirinde olduğunu aktardı.


"Bu soruya cevap verilmezse dava sonuçlanmaz"

Sanıklara isnat edilen eylemin, iddianamede belirtilen planların görüşüldüğü ve 162 kişinin katıldığı 1. Ordu Komutanlığında 5-7 Mart 2003 tarihlerinde yapılan toplantı olduğu bilgisini veren Akçay, sanıkların eyleminin TCK'nın 147. maddesinde belirtilen suça teşebbüs olduğu kabul edilerek kamu davası açıldığını hatırlattı.

Akçay, şöyle devam etti:
''Burada cevaplandırılması gereken ve bize göre de bu davanın temelini oluşturan bir soru vardır ve bu soruya hukuken cevap verilmediği müddetçe bu dava sonuçlanamaz. İddianamede de bu soruya herhangi bir cevap verilmemiştir. Sorulması gereken soru; 'Sanıkların 5-7 Mart 2003 tarihlerindeki bu toplantıdan sonra bu eylemlerini devam ettirecek herhangi bir faaliyette bulunmuşlar mıdır, herhangi bir icrai faaliyette bulunmuşlar mıdır?' sorusudur.
Gerek iddianamenin tümünde, gerek iddianame açılana kadar dosyaya konulan CD'lerde, gerek iddianameden sonra Gölcük'te çıktığı belirtilen dosyalarda bu tarihten sonra sanıkların eylemleri devam ettirdiğine dair veya bu iradeyi taşıdıklarına dair herhangi bir delil yoktur.''

Sanıkların bu planları yaparken görevlerinin tek tek belirlenmediğini, görev alacak sanıklar ve sivillerin de belirlenmediğini, o tarihten sonra ordu komutanı ve diğer görevli sanıkların bir kısmının emekli olduğunu, sanıkların bazılarının başka yerlerde görev aldıklarını ve sivil görevlilerin de çoğunun emekli olup görev yerinin değiştiğini anlatan Akçay, ''Böyle bir planı devam ettirme iradesinde olan insanların, doğal olarak bu kadar detaylı bir planda ayrılan, emekli olan kişilerin yerine gelecek kişileri de belirlemeleri gerekir. Ama yapılmamıştır'' ifadesini kullandı.

 

"Emekli olan komutanın hakimiyeti sona erer"

O dönemde belli bir silah gücüne hükmeden komutanların emekli olduktan sonra bu silahlı güç üzerindeki hakimiyetinin sona erdiğini, İbrahim Fırtına ve Özden Örnek gibi komutanların ise planların yapıldığı tarihteki konumlarından daha güçlü olan kuvvet komutanlıklarına geldiklerini ve daha büyük bir silahlı gücü hükmetme imkanına sahip olduklarını belirten Akçay, iddianamede söz konusu komutanların bu konumdayken o tarihte yapılan planları devam ettirme konusunda herhangi bir faaliyetleri olduğuna dair bir iddia bulunmadığını aktardı.

Gölcük'te ele geçirilen belgelerin dosyada bulunan CD'lerin birer kopyası olduğunu ve 2003'ten sonra sanıkların eylemlerini gösteren delil olarak kabul edilemeyeceğini ileri süren Akçay, ''Yani davanın açıldığı andaki delillerle bugünkü deliller arasında hiçbir şey yoktur. Mevcut CD'lere göre de böyle bir plan ve böyle bir toplantı yapılmadığını söylemek mümkün değildir. 2003'teki bu toplantıdan sonra sanıklar eylemlerini devam ettirmediğine göre, burada bu eylemler sadece plan aşamasında kalıp başkaca bir faaliyet olmadığına göre, teşebbüs müdür, yoksa ihtiyari ile vazgeçme durumu mudur?'' ifadesini kullandı.

 

"Darbe suçu meydana gelmemiştir"

''Netice gerçekleşene kadar her aşamada failin suç yolundan dönmesini vazgeçme olarak kabul etmek gerekir'' ifadesini kullanan Akçay, 'darbe yapma' suçunun meydana gelmediğini ve 'iradeyle vazgeçme' diye nitelenmemesi durumunda da 'tam fiil' denilemeyeceğini kaydederek, ''İşte hukuk burada lazımdır'' görüşünü dile getirdi.
Mahkemenin, eylemlerin teşebbüs olup olmadığı ve iradeyle vazgeçme konusunu tartışması ve bu tartışmanın da duruşmanın başında değil, yargılama yapılıp karar verildiği aşamada yapılması gerektiğini vurgulayan Akçay, ayrıca isnat edilen suçta gizli ittifak suçunun oluşup oluşmadığı, sanıkların katılmadıkları bir toplantıdan dolayı sorumlu tutulup tutulmayacağı ve suç vasfının değişme ihtimalinin tartışılması gerektiğini de dile getirdi.

Akçay, dosyadaki delillerin bulunduğu CD'ler ile Gölcük'te ele geçen CD'lerin benzer olduğunu ve başka toplanacak delil olup olmadığını sormak gerektiğini kaydederek, şöyle devam etti:
''Sanıkların bir kısmı bu planları ve toplantıyı yapan ve yapma konusunda emir veren kişilerken, bir kısmı bu toplantıda planlara göre görev alacak kişileri belirlemeye yetkili kişiler, bir kısmı da sadece listede ismi bulunan şahıslar. Bu şahısların bu listeye bilerek ve isteyerek katıldığına dair dosyada herhangi bir delil var mıdır? Yoktur. Pekala, sanıkların bu konumları ayrı ayrı belirlenmeden tümüne aynı gerekçelerle tutuklama ve yakalama kararı çıkarılması, ayrıca hangi adli kontrol hükmünün hangi sanık yönünden hangi nedenle yetersiz kalacağının belirtilmeden sırf kanunda belirtilen cümlelerin yazılması suretiyle tutuklama kararı verilmesi doğru mudur?
Daha önce aynı sanıkların 102'si hakkında 'kaçma şüphesi var' diye yakalama kararı çıkarılması ve o günden sonra değişen herhangi bir şey olmadan Gölcük'teki delillerin daha önceki delillerin bir örneği olmasına rağmen yeni delilmiş gibi kabul edilip bu kez tutuklama kararı verilmesi adil midir? Bunların hepsinin tartışılması gerekir.''

Sanıkların adil yargılanması ortamının sağlanması gerektiğini belirten Akçay, savunmaları alınmadan, toplantıdaki planlarını devam ettirdiklerine dair yeni bir delil ortaya konmadan ve değişme ihtimali mevcutken suç vasfının değişimine ilişkin konuların tartışılması yapılmadan sanıklar hakkında yeniden tutuklama ve yakalama kararı çıkarılmasına karar verilmesinin adil yargılama ilkeleriyle bağdaşmadığını öne sürdü.

 

İşlem yapılmayan 6 sanık

Akçay, adil yargılama ilkeleriyle bağdaşmadığı gerekçesiyle itirazların kabul edilmesi görüşünde olduğunu ve heyetin görüşüne katılmadığını ifadesine ekledi.

Bu arada, 163 sanık arasında yer alan ve mahkemeye itiraz başvurusunda bulunmadığı belirlenen emekli Albay Ali İhsan Çuhadaroğlu'nun avukatı Kemal Yener Saraçoğlu, itiraz başvurusunda bulunduklarını, bu başvurunun mahkemenin dikkatinden kaçmış olabileceğini belirtti.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince yürütülen 196 sanıklı ''Balyoz Planı'' davasının 11 Şubat 2011 tarihli duruşmasında, aralarında emekli orgeneraller Çetin Doğan ve Halil İbrahim Fırtına ile emekli Oramiral Özden Örnek'in de olduğu 163 sanıkla ilgili ''yakalama emri'' ve ''tutuklama kararı'' verilmişti.

Bu karar doğrultusunda çeşitli tarihlerde mahkemeye çıkarılan ve duruşma salonunda bulunarak karar yüzlerine okunan 157 sanık, cezaevine gönderilmişti.

Dava kapsamında haklarında yakalama kararı çıkarılan sanıklardan eski Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Ergin Saygun'un da aralarında olduğu 6 sanıkla ilgili henüz herhangi bir işlem yapılmadı.

Söz konusu 6 sanıktan, Tuğgeneral Hakan Akkoç'un da aralarında bulunduğu 5 muvazzaf subayın halen yurt dışında görev yaptıkları belirtildi.

Suç şüphesi var

Mahkeme heyeti kararında, söz konusu nedenlerle birlikte, sanıkların üzerine atılı suçun önemi, suç için öngörülen ceza süresi, atılı suçun vahamet arz eden niteliği, dosyadaki plan semineri ile ''Balyoz, Suga, Oraj, Sakal, Çarşaf, Döküm, Tırpan, Yumruk, Kürek, Testere, Urgan ve Orak'' planlarına ait yazılı ve ses kayıtları, sanık Süha Tanyeri'den ele geçirilen el yazısı notları, soruşturma dosyaları, dosyalardaki delil durumu, bilirkişi raporları, dijital materyaller ve diğer ses kayıtlarının göz önüne alındığında, haklarında tutuklama ve yakalama emri çıkarılan sanıkların tümü hakkında kuvvetli suç şüphesinin var olduğu kaydedildi.

Ayrıca kararda, sanıkların delilleri karartma ve yeni delil elde edilmesine engel olma tehlikesinin bulunduğu, sanıklar hakkında bu aşamada adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı da dile getirdi.
 

162 sanık

Mahkeme heyetinin kararında, ''tutuklama ve yakalama emrinin kaldırılması'' talepleri, Mahkeme Başkanı Şeref Akçay'ın ''muhalefet şerhi'' koyarak oy çokluğuyla reddedilen 162 sanık şunlar:
''Ahmet Necdet Doluer, Ahmet Yavuz, Ala Deniz Kutluk, Aytekin Can, Ali Aydın, Ahmet Küçükşahin, Abdullah Gavremoğlu, Ahmet Feyyaz Öğütçü, Abdurahman Başbuğ, Ahmet Türkmen, Ali Türkşen, Abdullah Dalay, Ayhan Gedik, Ahmet Topdağ, Ayhan Taş, Ahmet Şentürk, Ahmet Tuncer, Ali Rıza Sözen, Ali Demir, Ali Semih Çetin, Bülent Tunçay, Bahtiyar Ersay, Barbaros Kasar, Bekir Memiş, Behçet Alper Güney, Bulut Ömer Mimiroğlu, Behzat Balta, Burhan Gökçe, Bora Serdar, Cem Aziz Çakmak, Cemalettin Bozdağan, Çetin Doğan, Cemal Candan, Cemal Temizöz, Cengiz Köylü, Dursun Çiçek, Dora Sungunay, Doğan Fatih Küçük, Doğan Temel, Dursun Tolga, Ergün Balaban, Ercan İrençin, Erdinç Atik, Engin Baykal, Emin Küçükkılıç, Ergin Saygun, Erdal Akyazan, Erhan Koruner, Engin Alan, Fatih Uluçyeğin, Fuat Pakdil, Faruk Oktay Memioğlu, Fatih Musa Çınar, Faruk Doğan, Fatih Altun, Gökhan Murat Üstündağ, Gürbüz Kaya, Gökhan Çiloğlu, Gökhan Gökay, Hasan Gülkaya, Hasan Hoşgit, Hüseyin Hoşgit, Halil İbrahim Fırtına, Harun Özdemir, Hasan Basri Arslan, Hakan Akkoç, Hakan İsmail Çevikcan, Hamdi Poyraz, Hasan Fehmi Canan, Hayri Güner, Hüseyin Polatsoy, Halil Kalkanlı, Halil Yıldız, Hanifi Yıldırım, Halil Helvacıoğlu, Hakan Sargın, Hüseyin Özçoban, Hüseyin Topuz, Hasan Hakan Dereli, Hasan Nurgören, İzzet Ocak, İsmet Kışla, İbrahim Koray Özyurt, İlkay Nerat, İkrami Özturan, İhsan Balabanlı, Kadir Sağdıç, Kubilay Aktaş, Kasım Erdem, Kemal Dinçer, Kahraman Dikmen, Kıvanç Kırmacı, Levent Çehreli, Levent Erkek, Lütfü Sancar, Levent Görgeç, Mücahit Erakyol, Mustafa Kemal Tutkun, Mustafa Aydın Gürül, Mehmet Ferhat Çolpan, Mehmet Kemal Gönültaş, Meftun Hıraca, Mehmet Otuzbiroğlu, Mehmet Fatih Ilğar, Mehmet Fikri Karadağ, Muharrem Nuri Alacalı, Mehmet Alper Şengezer, Mustafa Yuvanç, Mehmet Ulutaş, Mehmet Kaya, Mehmet Yoleri, Memiş Yüksel Yalçın, Mustafa Çalış, Mustafa Koç, Mustafa Aydın, Mümtaz Can, Mustafa Önsel, Mustafa Erdal Hamzaoğlu, Metin Yavuz Yalçın, Mustafa Karasabun, Murat Özçelik, Murat Ataç, Nedim Ulusan, Nuri Ali Karababa, Nihat Altınbulak, Nejat Bek, Nurettin Işık, Namık Koç, Nihat Özkan, Orkun Gökalp, Özer Karabulut, Özden Örnek, Recep Rıfkı Durusoy, Refik Hakan Tuğan, Recai Elmas, Recep Yıldız, Ramazan Cem Gürdeniz, Suat Aytın, Süha Tanyeri, Soydan Görgülü, Salim Erkal Bektaş, Sırrı Yılmaz, Soner Polat, Şafak Duruer, Şükrü Sarıışık, Turgay Erdağ, Tayfun Duman, Taner Balkız, Taylan Çakır, Tuncay Çakan, Taner Gül, Utku Arslan, Ümit Özcan, Veli Murat Tolga, Yunus Nadi Erkut, Yusuf Ziya Toker, Yunus Nadi Erkut, Yurdaer Olcan, Yüksel Gürcan, Yusuf Kelleli, Yaşar Barbaros Büyüksağanak ve Zafer Karataş.''


 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon