"Başbakan krizi örtbas etmeye çalışıyor"

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan'ın küresel mali krizi örtbas etmeye çalıştığını, krize karşı önlem paketinin IMF ile anlaşmaya varılmadığı için çıkmadığını söyledi. Baykal, çarşaflı kadınların CHP'ye katılımı konusunda ise "Kıyafetle siyaset arasındaki ilişkiyi birebir tutmak doğru değildir. Herkes istediği gibi kıyafetini yaşar" dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 02.12.2008 - 12:45

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın konuşmasından satır başları:

-Türkiye ihracatının % 22.3 oranında azaldığına tanık olduk. Kriz her geçen gün derinleşiyor, yayılıyor. Geçen yıl aynı dönemde yaptığımız ihracat yüzde 22.3 oranında azaldı. Bir yıl öncesine göre 4'te 1 faaliyet daralması var. İçeride de sıkıntı devam ediyor.

-AVM'lerin durumu ortada.

 

Bu krizi herkes gördü de Sayın Başbakan göremedi

-Bu krizi herkes gördü de Sayın Başbakan göremedi. Ankara'da doğalgaza daha dün zam yapıldı. İşsizlik rakamları kaygı verici. Hükümet krizi kabul etmek istemiyor. Önce "kriz yok" dedi. Sonra "kriz inişe geçti" dedi. Ülkenin en önemli kuruluşları kapanıyor. Kriz nedeniyle Denizli'de 22 fabrika kapandı. Aynı tablo Gaziantep ve Kayseri'de de var. Toplu Konut firmaları dahil olmak üzere birçok firma işçi çıkardı. Kredi kartları borçları ile ilgili takibat facia haline gelmiştir.

 

Başbakan krizi örtbas etmeye çalışıyor

-Başbakan krizi örtbas etmeye çalışıyor. İşadamlarını suçladı 'zulalarınızdakini çıkarın' dedi. Bankaları suçladı. İşadamlarına 'tedbirlerini almadılar, bizleri suçluyorlar' dedi.

-Başbakan onu bunu suçlayarak sorumluluğu üzerinden atmaya çalışıyor.

-Başbakan global kriz diyor ama bu sonuca ekonomiyi yönetenlerin hatalarıyla geldik. Türkiye'de diğer ülkelerden farklı olarak bir büyüme zafiyeti var. 2008'in son çeyreğinde bir küçülme oluşacağı netlik kazandı. Moody’s, 'Türkiye, IMF ile anlaşmazsa resesyone girer' dedi.

 

Türk ekonomisi 2001'de cari açık vermiyordu

-Bu hükümetten önce Türkiye ekonomisi cari açık vermiyordu. Türkiye bu hükümet ile cari açık vermeye başladı. 50 milyar dolar civarınd acari açığa ulaştık. 2001 yılında Türkiye'nin cari açık sorunu yoktu. Cari açık problemi bu hükümetin eseridir. Türkiye cari açık olmadan baca tüttüremez hale geldi. Cari açık sorunu, hükümetin borçlan-harca politikasının sonucu.

-Bir türlü krize karşı önlem paketi açıklanamıyor. Başbakan 'illa ambalajlı paket mi gerekiyor' dedi. Başbakan durumu idare etmeye çalışıyor. Paket neden açıklanamıyor biliyor musunuz? Çünkü IMF ile anlaşma sağlanamadı. Başbakan 'bizim paraya ihtiyacımız yok, ümmüğümüzü sıktırmayız' diyor. IMF, ile anlaşma olmadığı için çıkamıyor paket. IMF'den gelecek paranın adı konulamıyor. Konu para konusudur. Pakette kime ne verileceği IMF'den gelecek para ile belirlenecek.

-Madem kriz global, pek çok ülke paket hazırlarken IMF'ye mi güvendi. Sen niye yapmıyorsun? Bu tablo Türkiye'nin IMF'ye muhtaç hale getirildiğinin en somut delilidir. IMF olmadan kalkınma hızını yükseltemiyorsan namerdsin.

 

Başbakan'ın geometri dersine ihtiyacı var

-Başbakan 'kriz teğet geçti' diyor. Bir başbakan böyle bir şey söyleyince, ben dedim Acaba Başbakan'ın geometri dersi nasıldı? Teğet konusunu hocaları ona tam anlatmadılar galiba. Başbakan'ın bu konud açalışmay ihtiyacı var.

-Diğer bir acı tablo da bankacılık sektörünün içinde bulunduğu durum. Krizden önce eşe dosta dağıtılan kredilerin ne kadar yanlış bir uygulama olduğu ortay açıkmıştır. Sabah- atv ihalesi sırasında 750 milyon dolar kredi verildi.

-Ekonomik durumu dikkatle izlemeye devam edeceğiz.

 

Seçmen kütükleri

- Çok şaşırtıcı bir manzarayla karşı karşıya kaldık. 2007’de yapılan halk oylamasına göre, 2008 kütüklerindeki rakamın 6 milyon civarında bir seçmen bir yılda ortaya çıktı.Türkiye’de seçimlerin güvenilirliğinin sağlanması en önemli konu olmuştur 1950’den bu yana. Büyük mücadeleler verilmiş, anayasada da temel bazı hükümler yerleştirilmiştir. Ama ilgi çekici bir tabloyla karşı karşıyayız. O düzenlemenin altında yatan temel anlayış yargının seçim güvenliğinin sağlanmasında temel sorumlu olmasıdır.

- YSK’da bu anayasa emrini yerine getirmek üzere kütükleri düzenlemekle görevlidir. Ne zamana kadar. Son zamanlara kadar.

-Adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre İçişleri Bakanlığı nüfus işleri genel müdürlüğünün, devlet memurlarının, hükümetin tayin ettiği insanların düzenlediği kütük, YSK’nın izleme şansı olmaksızın, yapılan itirazları nüfus müdürlüğüne gönderiyorlar. Böyle bir düzen oturtulmuştur. Bu konu şaibelidir.

- 6 milyon seçmen artıyor. İş yargıdan çıkıp memurun eline geçtiği zaman.  İtirazlar için yine yasal çerçevede 14 gün süre verilme zorunluluğu varken 10 günle idare edin demiştir. O 10 gün içinde muhtarlara geçen listeler daha sonra görülmüştür. Bu itiraz süresi kesinlikle yetersizdir. Bu bir uygulama sorunudur.

- Derhal hukuku yargıyı bu konuda belirleyici kılacak bir kütük oluşumunu hızla gerçekleştirmek lazımdır. İtiraz süresini uzatmak gerekiyor.
 

Çarşaflı kadınların CHP'ye katılımı

Geçtiğimiz haftanın en önemli tartışma konusu örtülü kadınların CHP'ye katılımı oldu.
Bu tartışmaları dikkatle izledik. Örtünen kadınların CHP ile ilişkisi tartışma konusuydu. Bu tartışmaları değerlendirmek istiyorum. İki temel nokta var.

 - Birisi, CHP’nin örtülü kadınları şu yada bu biçimde örtülü, insanları üye olarak alması konusunda toplumumuzda iki tür değerlendirilmesi gereken tepki çıktı. Bazı insanlar iyi niyetle CHP’nin bu hoşgörülü insana saygı gösteren tutumunu laikliğe aykırı bir tavır olarak anlama eylemi içine girdiler. Bunu irdelememiz lazım.

- İkincisi, laikliğe bilinçli olarak karşı olan çevreler, CHP’nin bu tavrını, sadece bir saygı gösterme, anlayışının ötesinde, gerçekten laikliğe ayrı bir çizgiye çekebilirmiyiz diye bir gayretin içine girdiler.

- Bizim tavrımız çok açık. Herkes çok iyi bilmelidir ki, kadınlarımızın kendi şartları içinde, tercih ettikleri örtünme biçimi tek başına herhangi bir şekilde siyasetin ve laikliğin bir değerlendirilmesi için ipucu olarak alınamaz. Herkes istediği gibi giyinir. Onun kıyafeti ayrıdır, siyaseti ayrıdır. O iş ayrı bu iş ayrı. Birisi herkesin sosyal yaşamını icabı, diğeri devletin gereği. Toplumun her kesiminden insanlar bir şekilde örtünüyor. Her insana saygı göstereceksin. O onların kendi tercihidir.  Kıyafeti devlete meydan okuyor diye algılamak bir saplantının sonucudur.

- Ne diyosun anacım Cumhuriyet konusunda, Atatürk’ü seviyor musun? O ne söylerse onun söylediği önemlidir. Bizde onun düşüncelerine göre değerlendiririz. Madem başın örtülü sen bizden değilsin. Yok böyle bir şey.

- Türkiye’yi zaten bölmüşler, bir de biz mi böleceğiz. O nedenle herkes şunu iyi bilsin. Kıyafetle siyaset arasındaki ilişkiyi birebir tutmak doğru değildir.

- Elbette herkes istediği gibi kıyafetini yaşar. Toplumumuzun gerçekleri tarihleri ortadadır. Bugün Ertuğrul Özkök çok güzel bir aile fotoğrafı yayımlamış. İşte bizim aile gerçeğimiz bu diyor. Bizim tam yapmak istediğimizi ortaya koyan bir fotoğraf bu. O aile onu göstermiş.

- Bunları artık hepimiz anlamamız lazım. Kılık kıyafete saygı göstermemiz lazım. Bu oturmaya başladı. Eskiden buna da itiraz ediyorlardı.

- Neden böyle yaptınız diyorlar. Alacağım kardeşim alacağım. Bunu herkese göstereceğiz, öğreteceğiz. Demokratik bir toplumda böyle yaşayacağız.

- Cumhuriyet döneminde, Atatürk bulvarında kılık kıyafeti uygun olmayan insanları geçemiyordu. Tek parti düşüncesi buydu. İnsanları kılık kıyafetine göre yeniden tasnif mi edeceğiz. Türkiye bu ya. Kimse her şeye, her meydana da gider, her bulvarda da yürür, her istediği partiye girer, eğer yasalara saygılı bir insansa.

- Aşık Veysel ölmeden Atatürk’le buluşmak istedi görmek istedi. Birileri öncülük yaptı Ankara’ya getirdiler. Ama gidemedi. Çünkü bulvara çıkmasına izin vermediler.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler