Başbuğ: Silah arkadaşlarımı bırakın!
Emekli orgeneral Hurşit Tolon ve Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgneral Mehmet İlker Başbuğ Silivri Cezaevi bitişiğindeki büyük duruşma salonunda görülen Ergenekon davasında son savunmalarını yaptılar. İlker Başbuğ mahkemede yaptığı son savunmasında; "Silah arkadaşlarımı bırakınız, gitsinler. Ne yapacaksanız, bana yapınız. Buradayım. Dimdik ayaktayım" dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi bitişiğindeki büyük duruşma salonunda görülen davanın 301. duruşması yapıldı. Oturumu açan Başkan Hasan Hüseyin Özese, tutuklu sanık emekli tuğgeneral Levent Ersöz’ün savunmasının tedavi gördüğü İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi’nden video konferans sistemiyle alınacağını açıkladı. Bağlantı yapılmasının ardından Ersöz’ün savunmasında hazır bulunan hakim Dursun Ali Gündoğdu, Acil Dahiliye Bölümü’nde 2 doktor, teknisyen, zabıt katibi ve Avukat Serkan Günel ve Avukat Celal Ülgen’in hazır bulunduğunu söyledi. Salondaki perdede, emekli tuğgeneral Levent Ersöz, hasta yatağında oturur durumda , ağzı maske ile kapalı, tıbbi ölçüm cihazlarına bağlı vaziyette görüldü.
Eski Jandarma İstihbarat Daire Başkanı emekli tuğgeneral Levent Ersöz savunmasına Gezi Parkı direnişine değinerek başladı. Ersöz “Son 10 gündür Atasına, bayrağına ve demokratik haklarına sahip çıkanların katıldığı olaylarda hayatını kaybeden Emniyet mensubuna, vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralananlara da acil şifalar diliyorum” dedi. Ersöz “Bugün ellerinde Türk bayraklarıyla Atatürk’e demokrasiye ve cumhuriyete sahip çıkan gençlerimiz yüce Atatürk’ün Cumhuriyet’i, Türk gençliğine emanet etmekte ne kadar haklı olduğunu göstermektedir” diye konuştu.
Turgut Özal davası
Ankara’da hakkında 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı zehirleyerek öldürmek suçlamasıyla dava açıldığını anımsatan Ersöz şöyle devam etti: “Benim ve avukatlarımın olmadığı bir celsede gizli tanık Selçuk dinlendi. 8. Cumhurbaşkanı Sayın Turgut Özal’ın vefatı konusunda bülbül gibi konuşmuştur. Ahlaksızca iftiralarda bulunmuştur. 20 yıllık zaman aşımına bir gün kala bana, ‘Turgut Özal’ı önceden planlayarak zehirlemek suretiyle öldürttü’ denilerek kamu vicdanında kabul görmeyen ve kamu vicdanını yaralayan bir dava açılmıştır. Bu mahkemede yargılandığım dava, başka bir davanın açılmasına neden olmuştur. Bunun neresi hukuk, neresi adalettir.”
Gezi Parkı eylemlerine karşı AKP çevrelerinin “Birini astırdınız, birini zehirlediniz, Tayyip’i yedirtmeyiz” söylemlerine dikkat çeken Ersöz “Halk hareketine karşı bazı siyasiler tarafından Özal’ı zehirlediniz diye bu durum kullanılmıştır” diye konuştu. “Bu dava Türk adalet tarihinin en büyük siyasi davalardan biridir” diyen Ersöz “12 Eylül askeri rejiminde bile görülmeyen tarzda TSK’nin 26. Genelkurmay Başkanı rektörler, yazarlar, gazeteciler, aydınlar, ülkenin gidişatından endişe ederek görüşünü açıklayan herkesin terörist olarak suçlandığı, siyasi bir ranta dönüştüğü başka bir dava daha yoktur. Bu davada siyasi müdahaleler, kanunsuz delil elde etme yöntemi, olmayan husuları var gibi gösterilmeye çalışılması, toplum üzerinde amaçlanan korku ve baskıyı sağlamıştır” diye konuştu.
Öldüremediler
Mütalaada hakkında darbeye teşebbüs suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen Ersöz şunları söyledi: “Benim suçum Türkiye Cumhuriyeti’ni, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerini, milli birliği, beraberliği yok etmek isteyen tüm şer örgütlerine, terör örgütlerine karşı mücadele etmektir. Meslek yaşantım boyunca ve sonrasında beni öldürtmek isteyen çok taliplerim oldu. Çok istemelerine rağmen kısmetim bağlı imiş öldüremediler. Hastalıklarım ve sağlık raporlarım dikkate alınmamakta rahatsızlığım arttırılarak hukuk eli ile ipim çekilmek istenmektedir.”
Daha sonra Ersöz’ün avukatı Celal Ülgen de savunmasını yaptı.Başkan Hasan Hüseyin Özese, Ersöz’e acil şifalar diledi.
Hurşit Tolon
Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda Malatya’daki Zirve Yayınevi davasından da tutuklu bulunan eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon kürsüye alındı. Özese’nin “esas hakkındaki mütalaaya karşı son savunmanızı hazır mısınız” sorusunu Tolon “2 bin 271 sayfalık mütalaa, 123 milyonluk dosya kapsamı, birleştirilen 22 dosya kapsamına karşı 2 saatle kısıtlı sürede savunma yapmam mümkün değil. Bazı beyanlarda bulunacağız” diye yanıtladı.
“TSK terör örgütü değildir”
Tolon, bu kadar kapsamlı bir dosyaya karşı 2 saatlik süre kısıtlamasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Adil yargılanma hakkı ilkesini” ihlal ettiğini belirterek, “Merasimin bir parçası olarak şeklen savunma hakkı verildi” dedi. Tolon “Yıllarca devlet terbiyesi almış biri olarak makama olan saygım nedeniyle mütalaanın bir parçası olarak gösterilen iddialar hakkında kendimi savumaya çalışıyorum” diye konuştu. Tolon esas hakkındaki mütalaada bulunan 3 yanlışı dünya kamuoyu önünde düzeltmek istediğini belirterek “1.TSK kesinlikle bir terör örgütü değildir. 2. TSK’ye sızılmaz. TSK düşman mevzisi değildir. 3. Darbe ortamı hazırlamak diye bir suç yoktur” dedi.Mütaalada “Ahmet Hurşit Tolon’un Ergenekon terör örgütü içerisinde faaliyet gösterdiği” şeklinde bir suçlama yer aldığına dikkat çeken Tolon “Bu çarpık bakış açısıyla TSK’ye 47 yılını vermiş olan ben terör örgütü içinde faaliyet göstermekle suçlanıyorum. Yani ‘TSK örgütü’ denilmektedir. Başka nasıl anlaşılabilir” diye sordu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 26. Genelkurmay Başkanı’nın silahlı terör örgütü üst düzey yöneticisi olduğunun iddia edildği iddiasını eleştiren Tolon “15-16 yaşlarında yedi sülalesi araştırılarak askeri okullara alınan insanlar nasıl terör örgütü üyesi olur” diye konuştu. Tolon, davadaki gizli tanıkları ve ihbar mektuplarına gönderme yaparak “Kendi ocaklarına sızanlar nadir de olsa olabilir. Böylelerine rastlanabilir. Onlar olsa olsa müfteri ve mübtezel tanık olular” iye konuştu. Mütalaada “71 kez sızma, 30 kez TSK’ye sızılma” sözlerinin geçtiğini anlatan Tolon “Bu mütalaa ile milletin zekasıyla alay edilmektedir”
dedi.
Başbuğ, son savunmasını Türk milletine seslenerek yaptı
Başbuğ son savunmasını yaptı: Ne yapacaksanız, bana yapınız. Buradayım. Dimdik ayaktayım.
Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese saat 16.50 sıralarında Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgneral Mehmet İlker Başbuğ’u kürsüye çağırarak “Esas hakkındaki mütalaaya karşı son savunmanızı yapmaya hazır mısını” diye sordu. Çantasından yazılı bir metin çıkaran Başbuğ, bazı düşünce ve değerlendirmelerde bulunacağını belireterek savunmasına “Ülkemizde yaşanan ve yaşanmakta olan bu olayları, ileride sebep sonuç ilişkilerine dayanarak yazacak tarihçilere yardımcı olmak üzere, ilk önce bugün burada bazı düşünce ve değerlendirmelerimi, tarihe not düşmek üzere ifade etmeyi, bir görev olarak kabul ediyorum” dedi.
“Yüce Türk Milleti” diyen Başbuğ “Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları Türk Ordusunu, senin askerine karşı duyduğun güven ve sevgi üzerine inşa etmişlerdir. Bu Ordu, senin güven ve desteğinle adeta yoktan var edilmiştir” diye seslendi. Başbuğ, Türk milletine seslenişini şöyle sürdürdü: “Bu Ordu, ülkenin riskler ve tehditlerle dolu jeopolitiğinde, İstiklal Savaşı’ndan bugüne kadar geçen sürede, canı ve kanı pahasına hiçbir fedakârlıktan kaçınmayarak, senin güvenliğini sağlamıştır. Türk Ordusunun, ‘milli ordu’ oluşundan rahatsızlık duyanlar dün vardı. Bugün de varlar. Yarın da olacaklardır. Aslında, Türk Ordusuna karşı bugün bilinçli ve kasıtlı büyük bir haksızlık yapılmaktadır. 2008 ile 2010 yılları arasında, Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı çok kapsamlı asimetrik psikolojik harekat yürütülmüştür.”
Başbuğ’un savunması sırasında Başkan Özese, “Hesap sorar şekilde konuşmayın, kimse mahkemeden hesap soramaz” diye uyarıda bulundu. Bunun üzerine avukatlar, sanıklar ve izleyiciler tepki gösterdi. “Sözlerimi, tarihe bir son not düşerek tamamlayacağım. Bunu da zorunlu bir görev olarak görmekteyim” diyen Başbuğ şöyle devam etti:
“Eğer, İnternet Andıcı adlı sanal davanın asıl amacı ki ben öyle olduğunu düşünüyorum. Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’nda benim komutam altında çalışan ve sadece yasal bir belge olan İnternet Andıcı üzerinde parafları bulunan sivil memurundan Orgenerale kadar olan personelin adeta üzerlerine basarak; Genelkurmay Başkanı’na, yani bana ulaşmak ise, bu silah arkadaşlarımı bırakınız, gitsinler. Ne yapacaksanız, bana yapınız. Buradayım. Dimdik ayaktayım.”
En Çok Okunan Haberler
- Yurttaşlar olay yerinden ayrılmadı, arbede yaşandı
- Polis katili için istenen ceza belli oldu
- İstiklal Caddesi’nde polise saldırı!
- CHP kurmayları, anketteki oylarını değerlendirdi
- Üçüncü gözleri açık olan burçlar hangileridir?
- AKP'li belediye camileri devrediyor
- Beşiktaş'tan Semih Kılıçsoy tepkisi
- Eşini ve 4 çocuğunu katletti, intihar etti!
- Halk Eğitim Müdürü makam odasında intihar etti
- İrfan, Milli Takım'a 'can' verdi!