'Başına bir şey geldiğinde, en son gideceğin yer polis olmalı...'
Herman Koch'un "Akşam Yemeği" adlı kitabı şu temel soruyu soruyor: Sevdiğiniz için ne kadar ileri gidebilirsiniz?
İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali'nin 'Şehir ve Korku' temalı etkinlikleri Hollanda Edebiyatı'nın best-seller yazarlarından birini ağırladı. Herman Koch. Yazarın Akşam Yemeği adlı kitabı bütün Avrupa'da patlama yaptı. Hollanda'da haftalarca en çok satanlar listesinde kalan kitap şu temel soruyu soruyordu? Sevdiğiniz için ne kadar ileri gidebilirsiniz? Herman Koch'la kitabını ve Avrupa'da başgöstermekte olan yeni ortamı konuştuk'
-Neden atmosfer olarak bir akşam yemeğini seçtiniz?
- Daha kitabı yazma fikri oluşurken kafamda bir akşam yemeği fikri vardı. Temel mesele şuydu; insanlar bir restoranda akşam yemeğinde otururlarsa aralarında küçük sorunlar çıksa bile masayı kolayca bırakıp gitmezler. Ayrıca akşam yemeğinin bir sahiciliği vardır. Samimiyet gerektirir... Ayrıca kitabın başlangıç, ana yemek, tatlı gibi bölümleri kitabın en önemli bölümleriyle birebir örtüşüyor... Bunun da iyi bir kitap yazma çatısı oluşturduğunu düşünüyorum.
İyi aile çocuğu zengin ve tahripkâr
- Hollanda, şiddetle anılmayan bir ülke, demokrasisi gelişmiş bir ülke. Çok ciddi savaş deneyimleri de yok. Kitaptaki çocukların şiddeti şaşırtıcı geldi...
- Evet Hollanda ile İskandinav ülkeleri arasında bir benzerlik var. Her şeyin genelde sakin, hoş olduğu ülkeler bunlar. Belki heyecan yok. Kitaptaki genç çocuklar gibi gençler de heyecan arıyorlar. Mesela geçenlerde Hollanda'da şöyle bir olay oldu: Bir sürü genç Facebook'ta bir parti duyurusu yaptı, bir köyde parti düzenlediler. Partiye 5 bin kişi katıldı ve köyün yarısı o gece darmadağın edildi. Gençler polisle çatıştılar, sarhoş oldular, süpermarketleri yağmaladılar, insanlara taş attılar. Katılanların Hollanda'nın iyi ailelerinin gayet refahı yüksek gençleri. Beyaz, öğrenci, çok normal gözüken çocuklar.
- Peki, bunun altındaki sebep ne?
- Sıkılmak. Hepsi heyecan arıyorlar. Durumdan çok memnun olduğumu söyleyemem ama olaylardan sonra o köye baktığımda benim kitapta yazdığım olayla çok büyük benzerlik taşıdığını söyleyebilirim. Zengin ve kültürlü iki ailenin oğulları heyecan arayışına girerler, verecekleri zararın çok da farkında olmadan...
- Acaba öldürülen kadının İspanyol olmasının biraz ırkçılıkla da ilgisi var mı?
- Evet, ben bu kitabı yazarken gerçek bir olaydan esinlendim gerçekte ölen kadın İspanyol'du ama kitaptaki değildi. Benim hikâyemin Avrupa'daki ırkçılıkla bir ilgisi yok, kast etmek istediğim bu değildi, elbette daha kuzeyliler Almanlar, Hollandalılar, Yunanlı, İtalyanlar, İspanyollar bizden daha tembeller. Angela Merkel'i düşünün bunun örneği ama bu kitapta bunun yeri yok.
- Gençler, evsiz kadını eşitleri gibi görmüyorlar değil mi? Yaşama hakkı olmadığına inanıyorlar...
- Hollanda gibi gelişmiş toplumlarda insanlar evsiz insanların olması gerekmediğini düşünüyorlar. Amerika Birleşik Devletleri'nde evsiz insanlar olabilir, başka Avrupa ülkelerinde de olabilir ama Hollanda'da evsiz olmaya gerçekten gerek yok. Devletin büyük sosyal desteği var çünkü. O insanlar kendi seçimleriyle evsizliği seçmiş insanlar, isterlerse hükümetten ev alabilirler, para da alabilirler, bu kitapta yer alan zengin orta sınıf insanlar evsiz insanlara çözümü devletin getirmesi gerektiğini düşünüyorlar ve 'bizim problemimiz değil' diyorlar. Bir banka kabininde ya da evinizin önünde uyuyakaldıklarında 'Ne istiyor bunlar?' diyorlar.
- Peki, sizce kitabınız neden bu kadar ilgi uyandırdı bütün Avrupa'da?
- Bunun en büyük nedeni bu kitapta Avrupa'da yaşayan birçok ailenin çocukları ile ilgili düşündüğü şeyleri yansıtıyor oluşu. Aileler çocuklarının ne yaptığını bilmiyorlar. Aileler çocuklarının çifte bir yaşam sürdürdüklerinden korkuyorlar. Ben de 16-17 yaşlarındayken aileme farklı hikâyeler anlatırdım. Ailem beni çok severdi ama benim öteki hayatımda neler yaptığımı pek de bilmezdi. Motosikletle hız yaptığımı, körkütük sarhoş olduğumu, bütün bunları bilmezlerdi. Sanırım kitabın en çok ilgi çeken tarafı bu oldu, aynı zamanda gençler de kitaptaki aile ilişkilerini çok çılgınca buldular. Elbette evsizlik meselesine dönersek bunun burada İstanbul'da Amerika'da çok ciddi bir sorun olduğunu biliyorum, ancak Hollanda'da orta sınıf insanlar şöyle düşünüyorlar. Neden evsizler ki?
'Politikacı seçmenin nedeni kamuya açık bir hayat olmasıydı'
- Neden bir tarih profesörü ve politikacı kahramanlar seçtiniz?
- Bir politikacı seçtim çünkü kamuya açık hayatı vardı. Sarkozy ya da Berlusconi gibi bir sağ politikacıyı değil de bir sosyal demokrat politikacıyı seçmemdeki amaç eşitlikten yana olması, ırkçı olmaması, kadın hakları ve insan haklarını savunmasıydı. Ve şimdi o böyle bir problemle karşı karşıya. Ama sonuç olarak anlıyorsunuz ki bütün bunlar çok da umurunda değil kendisinden başka hiçbir şey umurunda değil. Başta politik kariyeri nedeniyle olayları saklayacağını düşünüyorsunuz ama sonunda anlıyorsunuz ki düşündüğü oğlu filan da değil, kendisi. Eski tarih profesörü, kendisi sosyal olarak ağabeyine karşı kendini daha aşağı konumda hissetse de ahlaki olarak kendini daha yüksekte hissediyor çünkü 'ben tarihin ne olduğunu biliyorum' diyor. O daha daha iyi bir baba olmaya çalışıyor. İkisi de egosantrik.
- Kitapta bir kahraman her şeyi açıklayalım diyor, diğeri çocukların geleceği söz konusu, hiçbir şey söylemeyelim diyor, siz olsaydınız ne yapardınız?
- Ben onların yerinde olsaydım, çocuğumu korumak için elimden gelen her şeyi yapardım, böbreği verirdim, elbette gerekirse onun için ölürdüm bile, ama diğer soru şu çocuğunu bu durumda nasıl korursun? Gerçekten koruma dediğin şey ne? Evladın suçlu ise ki o bir başka mesele. Ama ben burada çocukların suçlu olduğunu düşünmüyorum, sadece suça ilişkin bir eylem yapmışlar. Çocuğunu korumanın bir yolu da belki onu polise götürmektir çünkü kitaptaki çiftin bulduğu çözüm belki de en iyi çözüm değil, onların niyetleri ama...
- Sadece sıkıldıkları için birini ölüme yolluyorlar ama yine de suçlu değiller sadece bir suç eylemi yaptıklarını söylüyorsunuz...
- Evet eğlence arıyorlardı ve biri de bunun kurbanı oldu. Bu çok kere olur. Elbette mesele çok korkunç burada bir problem yok. Bunu yapan 16-17 yaşındaki çocukların belki de sadece yüzde biri daha sonraki hayatlarında suçlu olacaklar, büyük bir çoğunluğu motosiklet kullanmak ya da kendini motosiklette tehlikeli hareketler yapmak gibi bir şey bu. Ben de o yaşlarda daha sonra bir daha yapmayacağım şeyler yaptım. Testosteron ya da her neyse genelde kendileri de bu duyguların kurbanı oluyorlar bazen futbol fanatizminde de birileri ölüyor. Bazen savaşa gidiyorlar. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları'nda sokaklarda böyle bir şiddeti göremezdiniz şiddet sadece cephede yaşanıyordu, heyecan içgüdüsünün bir şekilde kanalize olması gerekiyor.
- Bir de kitapta bir soru var, şu an imkânsız da olsa, genetik olarak ileride çocuğunuzun suça yatkın olacağını bilseydiniz onu aldırır mıydınız aldırmaz mıydınız sorusu.
- Elbette bu henüz fantazi düzeydi. Ama şunu söyleyebilirim. Bugün daha tehlikeli olan şey her yıl bebek hakkında daha çok şey öğrenmemiz. Henüz çocuklarınız gelecekte suçlu olabilecek potansiyele sahip diyemiyorlar ama bu bir fantazi, belki 10 yıl içinde bu durum imkânlı olacak, bu bebeğe sahip olacaksınız ama suçlu olacak. Ben ve karım bana böyle bir şey söylenseydi sanırım kabul ederdim, görelim bakalım ne olacak derdim...
- Ailelerin sırları olmalı mı sizce?
- Bana göre ailelerin sırları olmalı buna katılıyorum, bazen belki tutmamaları gereken sırları tutuyorlar olabilir ama olmalı. Kitaptaki kardeş Paul Lohman ve ailesi ne olursa olsun çocukları polise ihbar etmemek gerektiğini düşünüyor. Bu Sicilya'da ya da benzer yerlerde görülen bir aile kavramı. Sicilya'da böyle düşünülür bir sorunu çözmede gidilecek son kişi polistir. Her şeyi kendi başına çözmelisin. Ama modern toplumlarda bunu yapamazsın. Eğer hâlâ bunu yapabilseydik çok daha iyi bir dünyada yaşıyor olurduk.
Akşam Yemeği/ Hermann Koch/ Çeviren: Burcu Duman/Doğan Kitap/272 s.
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Suriye'nin yeni başbakanından ilk açıklama
- ‘Hepinize test yapalım, bakalım kim ne kadar geçiyor!’
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt