"Başkanlık sistemi son derece tehlikeli"

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başkanlık sistemine yönelik söylediği "çekincelerim var" açıklaması başkanlık sistemini tekrar gündeme getirdi. Yargıtay eski Başkanı Sami Selçuk, başkanlık sistemine karşı olduğunu açıklayarak, "Ben bunu demokrasinin sonu olarak görüyorum. Son derece tehlikeli buluyorum. Benim yaptığım ve bilimsel yapılan araştırmalara göre bu sonucun parlak olmayacağı kanısındayım" dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 27.01.2011 - 11:10

 Yargıtay eski Başkanı, Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr Sami Selçuk, başkanlık sistemine karşı olduğunu açıklayarak, "Ben bunu, demokrasinin sonu olarak görüyorum. Son derece tehlikeli buluyorum. Benim yaptığım araştırmalara ve bilimsel araştırmalara göre bu sonucun parlak olmayacağı kanısındayım" dedi. Adalet eski Bakanı Hikmet Sami Türk ise başkanlık sistemini değerlendirirken, "Başkanlık sistemi ABD'de başarıyla uygulanan bir sistem. Orada bile zaman zaman tıkanma olabiliyor. Çok iyi incelenmelidir. Bana göre, mevcut sistem olan parlamenter sistemin daha da güçlendirilmesi daha yerinde olur. Eğer, dengeler bozulursa başkanlık sistemi diktaya gider" diye konuştu.

Başkanlık sistemi tartışmaları referandumun ardından TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu'nun "Sağlıklı işleyecek tek sistem başkanlık modelidir" şeklindeki açıklamasıyla gündeme gelmiş ve tartışma yarattı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de başkanlık sistemine yönelik söylediği "çekincelerim var" açıklaması başkanlık sistemini tekrar gündeme getirdi. Başkanlık sistemini değerlendiren hukukçuların görüşleri şöyle:
 

"Denge bozulursa sistem diktaya gider"

Adalet eski Bakanı Türk, başkanlık sistemini değerlendirirken, söz konusu sistemin ABD'de başarıya ulaştığını fakat; ABD'de de sistemin zaman zaman tıkandığını savundu. Başkanlık sistemini "kuvvetler ayrılığının sert bir şekilde uygulandığı bir sistem" olarak yorumlayan Türk, şöyle konuştu:
"Parlamenter sistemde kuvvet ayrılığı yumuşak bir biçimde uygulanır. Başkanlık sisteminde yasama-yürütme ayrılığı sert bir biçimde görülür. Bizde Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle ilgili Anayasa hükümleri henüz uygulanmadı ama o yolda adım atıldı. Başkanlık sisteminde başkan sadece vatana hainlik suçu gibi suçlardan dolayı görevden uzaklaştırılabiliyor. Bizde de Cumhurbaşkanı sadece bu şekilde yargılanabilir.

Ayrıca, orada cazip gelen şey; insanlara 4 yıllık bir istikrar verilmesi. Onu da iki kez sınırlandırmışlar. Geçmişte bir tek Rossvelt 3 defa seçildi. Ondan sonra hüküm konuldu 'kimse 2 den fazla seçilemez' diye.

Şu da unutulmamalıdır: ABD, bir birleşik devlettir. ABD, federasyona bölünmüştür. Birde, Obama ve kongre var. Orada federal yapı içinde yüksek yargıyı da kapsayan bir denge var. Bu dengelerin olmadığı ülkelerde başkanlık sistemi diktaya gidebilir. Burada bir endişe var. Güney Amerika ülkelerinde bu açıkça görülüyor. Başkanlık sisteminde ayrı bir başbakan yok. Bakanlara da başbakanın sekreteri denir. Ayrıca parti başkanları partilerden çok daha önde. Bunu da söylemek lazım. Sosyal yönden bir güç yığılması olabilir. Endişe edilen şey bu zaten. Ülkeyi bölerek federasyonlara ayırmakta mümkün değil. Bu sistem Başbakanın kafasında var. Ama sistemin doğru kullanılması da önemli. O zaman Meclis ve başkan ayrı seçilecek. Parlamenter sistemde bir deniyim birikimimiz var. Bunun daha iyiye nasıl götürülür bu tartışılmalı. Sistem değişikliğine bence gerek yok."
 

"Tehlikeli sonuçlar doğurur"

Yargıtay eski Başkanı, Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr Sami Selçuk ise, Türkiye'nin kültürel yapısı nedeniyle başkanlık sistemine karşı olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu:

"Başkanlık sistemi, çok iyi incelenmeden, dünyadaki uygulamalar ve bunların sonuçları incelenmeden, sadece ABD'ye bakarak sonuca varmak son derece yanlıştır. Ben bunu demokrasinin sonu olarak görüyorum. Son derece tehlikeli buluyorum. Benim yaptığım araştırmalara ve bilimsel araştırmalara göre bu sonucun parlak olmayacağı kanısındayım. Buna benzer konuları bilimsel temelde tartışmak gerekir. Başkaları böyle yapıyor diye Türkiye'ye de uyarlamak suretiyle yanlış yollara sapılmasına karşıyım.

Ayrıca, Türk toplumunda hala demokrasi bilinci yerleşmiş değil. Bizde insanlar, kalıcı olan partilere değil, geçici olan genel başkanlara oy verir. Bu da toplumda hala lidere tapınma iş güdüsünün yaşadığını gösterir ki son derece tehlikelidir. Türkiye'de fetişizm derecesinde bir tapınma var. Kişiler sürekli değişir. Partiler kalıcıdır. Bu nedenle parlamenter sistemi savunuyorum."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler