BDP'nin ilk grup toplantısı

Kapatılan DTP'nin ardından Meclis'te grup kuran BDP, ilk grup toplantısını yaptı. Toplantıya KCK operasyonu kapsamında gözaltına alınanların kelepçelenmesine yönelik protesto damgasını vurdu. Grup toplantısında kürsüye "Dün Halepçe bugün kelepçe" yazılı gözaltına alınanların fotoğrafı asıldı.

BDP'nin ilk grup toplantısı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 05.01.2010 - 13:21

BDP'nin Meclis'teki ilk grup toplantısında en çok ilgi çeken isim kapatılan DTP'nin genel başkanı ve milletvekilliği düşürülen Ahmet Türk oldu. Türk salona girişinde kadınlar zılgıt çekti. Türk, grup başkanvekili Gültan Kışanak tarafından "Onurlu Kürt siyasetinin direngen temsilcisi" olarak anons edilirken salondaki bazı partililerin ağladığı görüldü.

BDP'nin ilk grup toplantısına Türk'ün yanı sıra KESK Genel Başkanı Sami Evren, Prof. Dr. Mithat Sancar, EMEP Genel Yürütme Kurulu üyeleri, TEKEL işçileri ile sanatçı Ferhat Tunç da katıldı. Grup toplantısı öncesinde Meclis'te kelepçe eylemi yapan BDP, grup toplantısında ise kürsüye üzerinde "Dün Halepçe bugün kelepçe" yazılı, KCK operasyonu kapsamında gözaltına alınanların kelepçeli fotoğrafını astı.

 

"AKP'nin tek hedefi var; iktidarını ayakta tutabilmek"

Grup toplantısında konuşan Grup Başkanı Nuri Yaman, ön sırada oturan Türk'ü "Gönlümüzdeki genel başkanlığı hiç bitmeyen kapatılan DTP'nin genel başkanı"sözleriyle selamladı. 2009 yılının barış ve demokrasi adına kayıp yıl olduğunu, 'Kürt sorununun demokratik barışçıl yöntemlerle çözümü için onurlu bir mücadele veren DTP'nin' kapatıldığını söyleyen Yaman, Türkiye'nin 2010 yılına umuda ve barışa vurulan kelepçeyle girdiğini kaydetti. Yaman şunları söyledi:

"AKP'nin sanal Türkiye'sinde açlık, yoksulluk, işsizlik gibi bir sorun yaşanmayabilir. Onların dünyasında, siyasetçiler bedel ödemeyebilir. Ama 70 milyonun yaşadığı Türkiye'de bunlar, her gün yaşanıyor, hem de en ağır biçimde. Darbe Anayasası'na dayanılarak, halkın iradesi hiçe sayılırcasına 2,5 milyon oy alan bir parti kapatılabiliyor. 12 Eylül rejiminin ürünü olan siyasi yasaklar, halen bir devlet politikası olarak uygulanmaya devam ediyor. Seçilmiş belediye başkanları toplama kamplarındaki gibi tutuklanarak, cezaevine atılıyor. AKP'nin tek bir hedefi vardır, o da; kendi iktidarını ayakta tutabilmektir. AKP, karşısındaki toplumsal muhalefetin boynunu uzatacağını, olan bitenleri sessiz bir kabulle karşılayacağını sanmaktadır. Bu hayali tutmayınca, direnenleri, mücadele edenleri, şiddet yoluyla aşmaya çalışmaktadır. Kürtleri cezaevine tıkamakta, işçileri biber gazıyla püskürtmeye çalışmaktadır."

 

"DTP'nin kapatılması için kalkan 12'inci el AKP olmuştur"

"Kürt açılımı, Ermeni açılımı, Alevi açılımı, şimdiye kadar hangi açılım gerçekleşti?
"diye soran Yaman, AKP açılımının geldiği en trajik noktalardan birinin DTP'nin kapatılması olduğunu söyledi. DTP'nin 2007'den bu yana Kürt sorununun barışçıl çözümü için demokratik siyaset yürüttüğünü ancak AKP'nin dayattığı çözümsüzlük politikasının sonucu olarak kapatıldığını ifade eden Yaman, "Hükümet DTP'yi hedef haline getirmiş, Anayasa Mahkemesi de gereğini yapmıştır. Bir siyasi partinin kapatılması, siyasi idamdır.Bu zihniyetin 1938'deki mantıktan ne farkı vardır? "dedi. AKP'nin DTP'nin kapatılması konusunda Anayasa Mahkemesi'yle ortaklaştığını savunan Nuri Yaman, "Kendi içinde iktidar kavgası yaşayan güçlerin, konu Kürtler ve DTP olunca oy birliği sağlaması da manidardır. Bu oy birliğine AKP de dahil olmuştur. DTP'nin kapatılması için kalkan 12'inci el AKP olmuştur. DTP, AKP eliyle yürütülen Kürtlerin siyasal iradesini tasfiye projesinin bir sonucu olarak kapatılmıştır. "diye konuştu. AKP'nin 'Siyasal Kürtleri, tasfiye edebilirsek geriye kalan Kürtleri de kendi kontrolümüze alırız' hesabı yaptığını, bunun AKP'nin uyguladığı bir devlet projesi olduğunu öne süren Yaman, gerçek bir açılım için AKP'nin demokrat olması ve demokrasiye inanması gerektiğini ifade etti. Yaman "AKP'nin kimyası böyle bir niteliğe sahip mi? Değil. AKP ancak, kendine demokrat, kendine Müslüman" dedi.

 

"O kelpçeler demokrasiye vurulmuştur"

Yaşananları 'siyasal tasfiye' olarak nitelendiren Yaman, halkın özgür iradesini temsil eden belediye başkanlığının, Demokratik Toplum Kongresi'nin eşbaşkanı Hatip Dicle ve daha birçok siyasetçinin tutuklanacak cezaevine konulduğunu söyledi. Yaman "Ortaya çıkan manzarayı bütün dünya izledi. Diyarbakır adliyesi önündeki o görüntülerin Guantanamo Kampı'ndan, 12 Eylül'deki toplama kamplarından bir farkı var mıydı? Evet vardı. Çünkü demokrasi adına bir utanç tablosu olan bu gelişmeler, AKP Hükümeti'nin sahte demokrasi sahte açılım laflarının sürekli gündemde tutulduğu bir dönemde yaşanmıştır. Darbe dönemlerinden tek farkı budur. Orada aslında elleri kelepçelenen sadece belediye başkanlarımız olmamıştır. O kelepçeler demokrasiye vurulmuş kelepçelerdir" diye konuştu. Operasyonun ardındaki güçlerin "Halkın iradesini tanımıyoruz" mesajını vermek istediğini de öne süren Yaman yaşananların sorumlusunun ise AKP hükümeti olduğunu kaydetti.

 

"Hükümetin kozmik odasında görevli derin stratejistler"

Belediye başkanlarını hedef alan son operasyonun AKP hükümetinin bir operasyonu olduğunu ifade eden Yaman, "Operasyonu, Hükümetin kozmik odasında görevli derin stratejistler ve AKP'nin politikalarına yön veren bir takım güçler planlamıştır. Yürürlüğe koyan ve uygulayan bizzat hükümetin kendisi olmuştur. Nitekim, AKP MYK'sında yer alan ve öğretim görevlisi sıfatını taşıyan bir yönetici ile hükümete akıl hocalığı yapan kendisine strateji uzmanı diyen kişiler kanal kanal gezerek, operasyonun gerekliliğini savunmuştur. İşte AKP'nin geldiği nokta budur. AKP, halkın iradesine karşı kelepçe partisine dönüşmüştür."

Kürtlerin özgür iradesini kırmaya dönük kapsamlı operasyonların yürütüldüğü bir sırada Ankara'da Seferberlik Tetkik Kurulu'nun Kozmik odasında arama başlatıldığını belirten Yaman, "Eğer bir takım gizli yapılar açığa çıkartılmak isteniyorsa, elbette devlet sırrı adı altında gizlenen, üstü örtülen gerçekler, kontgerilla faaliyetleri bir bir açığa çıkartılmalıdır. Üzerine gidilmelidir. Burada elbette yargı da görevini yapmalıdır. Ama gerçek anlamda bir temizeller operasyonu başlatılacaksa bunu tek başına yargı yürütemez. Yargı bu sürecin sadece bir ayağıdır. İktidarı ve muhalefetiyle tüm siyaset kurumunun, parlamentonun ve demokratik kamuoyunun, bu sürece dahil edilmesi, aktif katılımının önünün açılması gerekir. Kozmik odalarda yapılan aramaların sonucunda bu ülkenin tüm karanlık geçmişi ortaya çıkartılabilir. Ancak hükümetin şu anki tutumunu bunu açığa çıkartmaya yönelik bir yaklaşım olarak görmüyoruz. Hatta Hükümetin kozmik büro aramasına yönelik yaklaşımının Kürtlere karşı operasyonları gölgeleme girişimi olduğuna dair kuşkularımız da bulunmaktadır" dedi.

 

"Bizlere demokratik siyaset kanallarını kapatmayın" çağrısı

AKP'nin tasfiye projesine ortak ve taraf olmayacaklarını ifade eden Yaman, "Halkın iradesine karşı uyguladığınız bu baskılara biran önce son verin. Halkın üzerinden elinizi çekin.Tutuklu bulunan Kürt siyasetçileri, Belediye Başkanlarını biran önce serbest bırakın.Bizlere demokratik siyaset kanallarını kapatmayın" çağrısında bulundu.

 

"Balonlar ibret olarak orada kalamalı"

Grup toplantısında İstanbul Milletvekili Ufuk Uras da bir konuşma yaptı. Uras, kendilerinin Türkiye bütünlüğünün teminatı olduğunu belirterek "Deniz Gezmiş idam sehpasına giderken yaşasın Türk ve Kürt halkının kardeşliği demiştir. AKP, sahada Terörle Mücadele Yasası, Siyasi Partiler yasası gibi bütün yapamadıklarını balonlarla Meclis'e asmıştır. O balonlar ibret olarak orada kalmalı"diye konuştu.

Uras konuşmasını "Biji aşıti (yaşasın barış) ve yaşasın halkların kardeşliği" ifadesiyle tamamladı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler