Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu sona erdi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK) toplantısı sona erdi. TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsündeki BTYK'nin 21. toplantısı yaklaşık 2.5 saat sürdü. Toplantıda, ana tema olarak savunma sanayi Ar-Ge çalışmaları gündeme getirildi.

Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu sona erdi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 22.06.2010 - 11:55

Türkiye'de bilim politikalarının oluşturulmasında en yüksek karar organı olan Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK), Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında toplandı. TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsündeki BTYK'nin 21. toplantısına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Devlet Bakanları Mehmet Aydın ve Hayati Yazıcı, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala, Savunma Sanayi Müsteşarı Murad Bayar, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, diğer bakanlıkların müsteşarları, bazı rektörler ile diğer ilgililer katıldı. Toplantıda, ana tema olarak savunma sanayi Ar-Ge çalışmaları gündeme getirilecek.

Toplantının açılışında konuşan Başbakan Erdoğan, savunma ve uzay araştırmalarının bizzat kendi himayesinde olduğunu ifade etti. Bu iki alanın, ''geleceği çizen, stratejik öneme sahip alanlar olduğunu" vurgulayan Başbakan Erdoğan, ''Bu alanları devletimizin bekasının, milletimizin güvenliğinin olmazsa olmazları olarak görüyoruz'' dedi. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bakınız daha önceleri ihtiyaç duyulan, savunma araç, gereç ve mühimmatları, ithalat yolu ile satanın verdiğiyle yetinilerek sağlanılıyordu. Bunlar ülkemizde üretilse bile, teknolojinin transfer edildiği, kaynağın izin verdiği kadar bilgi ve teknoloji sahibi olabiliyordunuz. Tabii başkasının silahı ile gözü, kulağı, bilgi ve teknolojisiyle ne kadar güvenlik sağlanabileceğini sizlerin taktirine bırakıyorum. 1990'lardan itibaren TSK'nın, Türk bilim insanlarına ve mühendislerine olan güveni ve TÜBİTAK enstitüleri, üniversiteler ve özel sektörün gayretleri sonunda, 'bunlar bizim ülkemizde yapılamaz' söylemi, yerini kritik teknolojilerin milli olarak üretilmesi kararlılığına bırakmıştır. Özellikle, 2005 yılından itibaren savunma ve uzay araştırmalarını himayem altına aldıktan sonraki dönemde söz konusu alanlara daha daha önceki dönemlerde ayrılan kaynağın katbekat fazlasını sağladık. 2006-2010 arasında TÜBİTAK Savunma Harcamaları Programı çerçevesinde 46 projeye, 558 milyon lira ödenek tahsis edildi. Ayrıca Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarlığı ve Savunma Sanayi Müsteşarlığının ortak faaliyetleri ve kaynaklarının müşterek kullanımı ile bu alanlarda önemli adımlar atıldı. Bugün üniversitelerimizde, özel sektörde ve TÜBİTAK enstitülerinde bu doğrultuda büyük bir çaba harcanıyor, bu atılım devam etmekte ve sonuca da ulaşmaktadır. Sonuçlarını da almaktayız. Ve artık bu sonuçları alırken bunu ihraç eder duruma da Türkiye olarak gelmiş durumdayız. Tüm sektöre buradan özellikle sesleniyorum. Bu alanda ülkemizde bilgi kimde ve nerede ise lütfen ona ulaşın. Ama bilginin bedelini ödeyin. Bilgiyi üretenlere değer verin ki ülkemizde bilgi üreten de bilgi de çoğalsın. Artık şu husus herkes tarafından anlaşılmalıdır. Türkiye pek çok alanda olduğu gibi savunma teknolojilerinde kendi kendine yeter hale gelmektedir.''
 

'Hedef, Türkiye'nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmesi'

Başbakan Erdoğan, dünyaya bakıldığında güçlü ekonomilerin ancak bilim, teknoloji ve yenilik ekseninde sürdürülebilir bir rekabet gücüne eriştiğinin görüldüğünü söyledi. Hedeflerini, ''Türkiye'nin rekabet gücünü artırarak, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmesi'' olarak belirlediklerini hatırlatan Başbakan Erdoğan, bu hedefe ulaşmanın AR-GE ve yenilik çalışmalarında son yıllarda yakalanan ivmenin daha da artırılmasıyla mümkün olacağını ifade etti. Başbakan Erdoğan, ulusal bilim, teknoloji ve yenilik sisteminin bilim ve teknolojiden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın koordinasyonunda güçlü bir şekilde yürüdüğüne işaret ederek, kendilerinin bu konudaki tercihlerinin diğer pek çok alandaki gibi ademimerkeziyetçi bir sistem olduğunu, ''tüm yumurtaları aynı sepete koymak istemediklerini'' söyledi. Zaman zaman mükerrerlikten söz edenlerin, merkezi sistemleri tercih edenler olabileceğini belirten Başbakan Erdoğan, ''Her şeyden önce bilimde mükerrerlik yoktur. Onun yerine farklı düşünme, farklı yöntem ve farklı sonuçlar vardır'' dedi.

Yenilik denilenin bilginin farklı ve üretken kullanımı sonunda yeni neticeler elde etmek, onları sosyal ve ekonomik yarara dönüştürmek olduğunu vurgulayan Başbakan, şöyle konuştu: ''Bizim tercihimiz her alanda olduğu gibi bu alanda da demokrasinin armonisi içinde çeşitliliktir. Ülkemizin refah toplumu olma yolundaki çabalarında araştırma, geliştirme ve yenilik çalışmalarının rolünün çok önemli olduğunu biliyoruz. Sürdürülebilir kalkınma, üretilen her mal ve hizmete artı değer eklenmesiyle mümkündür. Günümüzde artı değer eklemenin bilinen en önemli yolu da AR-GE ve yenilik çalışmalarından geçiyor. Üniversitelerimizde, kamu araştırma enstitülerinde ve özel sektörde çalışan bilim insanlarımızın, araştırmacılarımızın ülkemiz ihtiyaçları doğrultusunda ürettiği bilgileri hızla yaşama geçirecek mekanizmaları biz bu arada çoğalttık. Yeni programlar aracılığıyla bu mekanizmaları daha da çeşitlendirmenin çabası içerisindeyiz.''
 

Ar-Ge çalışmalarında 3 kata yakın artış

Başbakan Erdoğan, 2004 yılının Eylül ayında yapılan Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nun 10. toplantısında, ''Hükümet olarak bilim teknoloji ve yenilik çalışmalarından verimli sonuçlar alabilmek için uygun ve yeterli destekleri rekabet içerisinde vermek konusunda kararlıyız. Amacımız bilginin insanımız için zengin ve kaliteli bir hayatın aracı olmasını sağlamaktır. Aynı zamanda ülkemizin çağdaş dünyadaki yerini, seviyesini, itibarını yükseltmektir'' dediğini hatırlattı. Bu yol haritasında ne kadar başarı olunduğuna bakıldığında ülkenin uygulanan doğru politikalar ile son yıllarda bilim, teknoloji ve yenilik alanında büyük bir atılımı gerçekleştirdiğinin görüldüğünü belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''2002 ile 2008 yılları arasında 2008 sabit fiyatları ile AR-GE harcamalarında 3 kata yakın bir artış sağlanmıştır. Bu artış hızında Türkiye Çin'den sonra dünyada ikinci ülkedir. Ülkemiz dünyada araştırmacı sayısını en hızlı artıran ikinci ülke olmuştur. Bir sonraki toplantımızda 2009 verileri elimize ulaştığında daha da başarılı sonuçlara ulaştığımızı hep birlikte göreceğiz, buna inanıyorum. Özel sektörün AR-GE'ye ayırdığı finans kaynağı 2007 yılında tarihimizde ilk kez kamu kaynaklarından ayrılan miktarı aşmıştır. Yine ilk kez 2008 yılında özel sektör AR-GE harcamalarında kamuyu geçti. Özel sektörde çalışan araştırmacı sayısı 2002 yılına göre 2008 yılında dört buçuk kat artmıştır. TÜBİTAK, Dış Ticaret Müsteşarlığı aracılığıyla özel sektöre 2000-2004 yılları arasındaki beş yıllık dönemde verilen toplam hibe destek sabit fiyatlarla 360 milyon lira iken 2005-2009 yılları arasındaki beş yıllık dönemde 1.3 milyar liraya yükseldi. Yani yaklaşık 4 kat arttı. 2005-2010 arasında Devlet Planlama Teşkilatı'nın üniversiteler, TÜBİTAK ve diğer kamu kurumlarına tahsis ettiği teknolojik araştırma sektörü yatırım ödeneği 6.5 milyar liradır. Aynı yıllar için TÜBİTAK aracılığıyla akademik projelere verilen destek 50 milyon liradan 680 milyon liraya çıktı, 13 katlık bir artış gerçekleşti.''

Erdoğan, AR-GE konusunda verilen desteklere değindi. Projesini uluslararası standartlarda hazırlayan özel sektör kuruluşlarının, üniversitelerin, kamu araştırma enstitüleri için destek mekanizmalarının hazır olduğunu, kaynağın da bulunduğunu anlatan Erdoğan, AR-GE Teşvik Yasası hakkında bilgi verdi. 2008-2009 yıllarında bu yasa imkanlarından yararlanan 600 mükellefe, 2 milyar liraya yakın vergi indirimi sağlandığını anlatan Başbakan Erdoğan, yasanın olumlu yansımalarının yakın gelecekte yaşanacağını söyledi. Başbakan Erdoğan, ''Özel sektörümüzün verilen teşvikleri dikkatli ve amacı doğrultusunda kullanacağından eminim, aksi takdirde bu teşvikleri sürdürmemiz mümkün olamaz ve sonuç olarak hükümetimiz döneminde AR-GE ve yeniliğe yapılan doğrudan devlet yatırımları ülkemizdeki yenilik çalışmalarının artmasını ve bu alanlardaki kapasitenin gelişmesini sağlamıştır'' dedi. Özel sektördeki AR-GE faaliyetleri ve harcamaları ile kamu destekleri arasında pozitif ve güçlü bir ilişki bulunduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, hükümet olarak bu alana gerekli kaynağı aktardıklarını, dünyanın finansal kriz içinde olduğu dönemde bile ek ödenek ile bu alana, giderek artan miktarda kaynak ayırarak destek vermeyi sürdürdüklerini kaydetti.
 

Bölgesel Ar-Ge ve yenilik günleri

Tüm olumlu gelişmelere rağmen, gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında, AR-GE ve yenilik çalışmalarında birlikte yakalanabilecek yeni fırsatlarla, kat edilebilecek uzun bir yol olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Ülkemizin AR-GE ve yenilik potansiyelini ortaya çıkararak rekabet gücünü artırmak ve sürdürülebilir kılmak, bizim başlıca hedefimizdir. Bu hedefe ulaşmada hepimize görev düşüyor. Ülkemiz genelinde, bölgelerimizde, teknik olan veya olmayan her alanda yenilikçi düşünceyi yaygınlaştırmamız gerekiyor. Bu çerçevede yenilik çalışmalarının bölgelerimizin rekabet gücünü artırmasına yönelik olarak sürdürülmesi amacıyla 57 ili kapsayan bölgesel AR-GE ve yenilik günleri yapılmıştır. Bu etkinliklerde valiler, belediye başkanları, rektörler, sanayi ve ticaret odalarımız da yerel değerlerin AR-GE ve yenilik yoluyla ülke refahına nasıl katkıda bulunabileceği, nasıl küresel değerlere dönüştürülebileceği müzakere ediliyor. Ülke koşullarına uygun olarak, yenilik politikalarının, üretkenliği ve ekonomik büyümeyi artıracağına inanıyoruz. Bu yaklaşım sosyal, ekonomik, kültürel tüm bu alanlarda savunmaya kadar bütün bu sorunlara çözüm üretmede ve fırsatları yakalamada anahtar niteliğindedir. OECD yenilik stratejileri de bu gerçeğe işaret ediyor. Bu stratejiler, insanların yenilik faaliyetlerinde yetkinleşmesi, ekonomide yeniliğin tetiklenmesi, bilginin üretilmesi ve uygulanması, yeniliğin küresel ve toplumsal ihtiyaçların karşılanmasında kullanılması, yenilik için yönetişim ve politika ölçütlerinin iyileştirilmesi olarak sıralanabilir.''
 

Hükümetin yaklaşımı

Hükümet olarak, bilim, teknoloji ve yenilik çalışmalarına olan stratejik yaklaşımlarının başından itibaren sürdüğünü belirten Başbakan Erdoğan, ''Bilim, teknoloji ve yenilik politikaları uygulama planı 2005-2010 içeriğine baktığımızda OECD'nin gündeme getirdiği stratejilerin bir çoğunu bunun içinde bulabilirsiniz'' dedi. Türkiye'nin, bu alandaki gelişmeleri yakından takip ettiğini ve öngörüyle hayata geçirdiğini anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Yetişmiş insan gücü, bilim, teknoloji ve yenilik sistemimizde en önemli faktördür. 2005-2010 döneminde olduğu gibi, 2011-2016 döneminde de bilim ve teknoloji insan kaynağının geliştirilmesi en önemli önceliğimiz olacaktır. Ülkemizdeki AR-GE personeli sayısını artırmanın ve AR-GE personelinin mesleklere ve sektörlere göre dağılımını iyileştirmenin hazırlığı içindeyiz. TÜBİTAK koordinasyonunda hazırlanan bilim ve teknoloji insan kaynağı stratejisi ve eylem planının çalışmaları sonuçlanmak üzeredir. Bilim, teknoloji, insan kaynakları alanlarındaki ulusal stratejilerin yeni alanların oluşturulmasına ve geliştirilmesine, vizyonel bir bakış açısıyla katkı sağlanması gerekiyor. Bu amaçla TÜBİTAK koordinasyonunda bilim ve teknoloji insan kaynakları danışma korulu oluşturuldu. Danışma kurulundan beklediğimiz geleceğe yönelik önerilerin hazırlanmasıdır. Bu kurulun çalışmaları sonucunda oluşturulan önerilerin bazıları bugün konuyla ilgili ek karar taslakları olarak kurulun onayına sunulacaktır. Amacımız, bilim insanlarına, araştırmacılara uygun ortamın hazırlanmasıdır. Hükümet olarak başlattığımız AR-GE ve yenilik seferberliği, meyvelerini vermeye başladı. Otomotiv ve makina imalat sektöründeki AR-GE çalışmalarının sonuçlarını, burada değerlendirmiştik, bugün de savunma sanayindeki gelişmeleri yine özel sektörün ve kamu sektörünün içindeki temsilcilerinden dinleyecek ve hep birlikte izleyeceğiz.''
 

Bilim, Teknoloji, Yenilik Politikaları Uygulama Planı

HazırlaNmakta olan Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Uygulama Planı'nın, 2011-2016 döneminde, üç yaklaşımı esas aldığını anlatan Başbakan Erdoğan, ''Bunlar güçlü olduğumuz alanlarda hedef odaklı yaklaşımlar, ivme kazanmamız gereken alanlarda ihtiyaç odaklı yaklaşımlar, meraka ve yaratıcılığa dayalı, tabandan yukarı yaklaşımlardır'' dedi. Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: ''2005-2010 döneminde; himayemiz altına aldığımız ivme kazanmamız gereken ihtiyaç odaklı 4 alana karar verilmiştir. Bunlar ise savunma araştırmaları, uzay araştırmaları, bilim insanı yetiştirme ve geliştirme programı ile bilim ve toplum alanlarıdır. Bu alanlara ek olarak, 2011-2016 döneminde hız kazanmamız gereken üç alan daha belirledik; enerji, su, gıda olarak belirlediğimiz alanları da himayem altına alıyorum. AR-GE ve yenilik faaliyetlerin bu alanlar için taşıdığı önemi uzun uzun anlatmaya ihtiyaç duymuyorum. Ayrıca Türkiye araştırma alanına ilişkin vizyonumuzu, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nun Mart 2005 tarihinde yaptığı toplantıda belirlemiştik. Bugün 2011-2016 dönemi için bilim teknoloji ve yenilik vizyonumuzu yenileyerek kurulun onayına getireceğiz. Ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasında çok önemli rol oynadığına inandığımız AR-GE ve yenilik çalışmalarına daha önceki yıllarda verdiğimiz desteği artırarak devam ettireceğiz. Özveriyle çalışan bilim insanlarımızın ve araştırmacıların çalışma imkanlarını geliştirmek için ne gerekiyorsa bunu yapacağız. AR-GE'ye odaklanan firmaların önünü daha da fazla açacağız. Bilim, teknoloji ve yenilik seferberliğine katılanlara olağanüstü gayretleri için teşekkür ediyorum.''


 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler