"Bir halkın dilini engelleyen zihniyeti protesto ediyoruz"

BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Grup Başkanvekili Bengi Yıldız'ın Kürtçe konuştuğu grup toplantısında "Bir halkın dilini engelleyen zihniyeti şiddetle kınıyor ve protesto ediyoruz" dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 09.11.2010 - 13:24

BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, partisinin Meclis grup toplantısında, BDP Grup Başkanvekili Bengi Yıldız'ın Kürtçe yaptığı açılış konuşmasının ardından kürsüye geldi.

Türkiye halkının anadilin bir hak olduğunun farkında olduğunu belirten Kışanak, "Bir halkın dilini engelleyen zihniyeti şiddetle kınıyor ve protesto ediyoruz" dedi. Geçen hafta Irak Kürdistan Bölgesi'ne ziyarette bulunduklarını ve Erbil'e gittiklerini kaydeden Kışanak, Erbil'de büro açma çalışmaları olduğunu ve önümüzdeki günlerde en görkemli şekilde büronun açılışını gerçekleştireceklerini bildirdi.

Ziyaretleri sırasında Barzani ile de görüştüklerini söyleyen Kışanak, nezaket ziyareti yaptıklarını ancak görüşmeler sırasında siyasi konuların da gündeme geldiğini ifade etti. Irak Kürdistan bölgesine yaptıkları ziyaretle ilgili çıkan haberleri eleştiren Kışanak, bu haberlerin belli bir kaynaktan ve belli bir amaçla servis edildiğini düşündüklerini belirtti.

"Rezalet ve utanç tablosu"

Kışanak, Diyarbakır'da görülen KCK davasıyla ilgili de değerlendirmelerde bulundu. 20 günlük dava sürecinde tutukluların halen savunma yapacak noktaya gelemediğine işaret eden Kışanak, "Günlerce iddianame okundu, arkadaşlarımızın anadillerinde savunma yapma talepleri reddedildi. Mahkeme çözümsüzlük üreten bir sürece girdi. Kürt sorununu şimdiye kadar dağda silahla, tankla, topla bitirmeye çalışanlar, şimdi de sorunu mahkeme koridorlarına havale ettiler. Bu halk kendi özgücüyle bu çözümün olanaklarını mutlaka yaratacaktır. Anadil konusunda ortaya çıkan durumsa tam bir rezalet tablosudur. Bir mahkeme başkanı Kürtçe'yi tutanaklarda 'bilinmeyen bir dil' olarak geçiriyorsa bu rezalet ve utanç tablosudur" diye konuştu.

Kamusal alanda anadilin devletin insafına terk edildiğini, 85 yıllık politikanın şimdi başka üslup ve tarzlarla devam ettirildiğini savunan Kışanak, bu konudaki sorumluluğun yargıya değil, siyasi iradeye ait olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Gül'e tepki

Kışanak, KCK davasındaki anadilde savunma talepleriyle ilgili Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "Anadili dışında başka bir dil bilmiyorsa tabii ki olur. Fakat mahkeme safahatı bir mücadele aşamasına dönüştürülüyorsa ona da kimse müsaade etmez. İçlerinde Türkçe bilmeyen varsa tabii ki dilinde yapacak. Ama mahkeme, mücadelenin bir parçası haline getirilmemeli" şeklindeki sözlerine de tepki gösterdi.

Kışanak "Cumhurbaşkanı'nın bu söylemi, mahkemeye negatif etki yapma yöntemidir. Biz Kürtler de Türkçe öğrenerek kabahat mi işledik diye düşünüyoruz. Bundan sonra Kürtler de Türkçe öğrenmeme yolunu tercih edebilir. Bu söylem yeni sorunlar yaratan bir yaklaşımdır" dedi. Kürtlerin her alanda kendi anadillerini kullanma hakkı olduğunu, bundan sonra bu hakkı kullanacaklarını ifade eden Kışanak, "Mahkemenin bu tutumu devam ederse hayatın her alanında olduğu gibi mahkemelerde de Kürtçe daha aktif kullanılır" dedi.

Tüm uluslar arası sözleşmelerin anadili temel bir hak olarak tanımladığını hatırlatan Kışanak, Lozan Anlaşması'nın 39/5'nci maddesini kürsüden okudu ve hükümetin 'pervasız bir şekilde' bu maddeyi ihlal ettiğini savundu. Kışanak "Bu devlet bütün organlarıyla asimilasyoncu politikayı bir bütün olarak hayata geçirmek için uğraşıyor" diye konuştu.

"Asıl mahkeme başkanı anlaşılmaz bir dilde konuşuyor"

Kışanak'ın anadille ilgili konuşması sırasında İstanbul Milletvekili Ufuk Uras ise oturduğu yerden "Asıl mahkeme başkanı anlaşılmaz bir dilde konuşuyor" dedi.
 

"8 yılı heba ettin, 8 ayı heba etme"

Kışanak, PKK'nın eylemsizlik sürecini seçime kadar uzatmasını da değerlendirdi. Eylemsizlik sürecinin uzatıldığı 7-8 aylık dönemde adım atılması gerektiğini belirten Kışanak, çatışmasızlık ortamını devam ettirmek için herkese görev düştüğünü söyledi. Kışanak, "8 yılı heba eden AKP hükümetinin önündeki 8 ayı heba edip etmeyeceğini görmek lazım. 8 yılı barış için kaybedilen yıllar olarak görüyoruz. 8 yılı heba ettin 8 ayı heba etme. Adım atmanın tam zamanı" dedi.

Bu eylemsizlik sürecinin fiili olarak ölümleri durduracak bir sürece dönüşmesinin hükümetin tutumuna bağlı olduğunu kaydeden Kışanak, askeri operasyonların durmasının ölümlerin durmasına yol açacağını savundu. Kışanak, hükümetin 12 Eylül yasalarını değiştirmek için harekete geçmesi, demokratik siyasetin önünü açması, düşünce ve ifade özgürlüğü ile örgütlenme özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırması ve seçim barajını kaldırması gerektiğine işaret etti.

Kışanak, BDP olarak 'Gerçekleri Araştırma Komisyonu' kurulması için araştırma önergesi vereceklerini bildirdi.
 

"Darbeyle hesaplaşmak için siyasi irade gerekiyor"

Kışanak, grup toplantısında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 12 Eylül darbecilerinin yargılanması konusunda verdiği 'takipsizlik' kararını hatırlatarak, "Referandum sürecinde tam bir kandırmaca siyaseti ile karşı karşıya olduğumuz ortaya çıktı. Başbakan referandumdan sonra 12 Eylül'den hesap sormaktan bahsetmedi. Eğer darbeyle hesaplaşılmak isteniyorsa arkasına siyasi irade koymak gerekiyor" dedi. Kışanak, 12 Eylül'ün kurumları, kuralları ve yasalarına sahip olmaktan vazgeçilmediği sürece sorunların çözülemeyeceğini de kaydetti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler