"BM'nin çağrısını destekliyoruz"

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısıyla ilgili olarak, BM Güvenlik Konseyi'nin çabuk, tarafsız, güvenilir ve şeffaf soruşturma yürütülmesi çağrısını en güçlü biçimde desteklediklerini belirtti.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 02.06.2010 - 06:01

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, İsrail'in, bu kriterleri karşılayan bir soruşturma yapmasına destek verdiklerini de söyledi.

Hillary Clinton, Dışişleri Bakanlığındaki bir görüşmesi sırasında gazetecilerin sorusu üzerine, olayda verilen trajik can kayıpları ve yaralanmalardan derin üzüntü duyduklarını, hayatını kaybedenler ve yaralıların ailelerine taziyelerini sunduklarını ifade etti.

Türkiye ve İsrail'in ABD'nin iyi dostları olduğunu söyleyen Clinton, bu trajik olayın sonuçlarının nasıl ele alınması gerektiği konusunda her iki ülkeyle de çalıştıklarını belirtti.

Clinton, ABD'nin BM Güvenlik Konseyinin bu trajediye yol açan eylemleri kınamasını desteklediğini kaydetti.

Hillary Clinton, İsrail'i, filodakilere konsolosluk girişinin tam olarak sağlanmasına izin vermeye ve ilgili ülkelerin hayatını kaybedenlerle yaralılarını derhal geri almalarına izin vermeye çağırdıklarını ifade etti.

Uluslararası katılım da dahil olmak üzere, olayla ilgili olarak güvenilir bir soruşturmayı temin eden farklı yollara açık olduklarını kaydeden Clinton, "Bu fikirleri gelecek günlerde İsrailliler ve uluslararası ortaklarımızla tartışmaya devam edeceğiz" dedi.


"Gazze'deki durum sürdürülemez"

Gazze'deki durumun sürdürülemez ve kabul edilemez olduğunu belirten Clinton, Filistinlilerin sürdürülebilir insani yardım ve yeniden yapılanma malzemesine düzenli erişim için "meşru ihtiyaçları"nın teminat altına alınması gerektiği gibi, İsrail'in de "meşru güvenlik ihtiyaçlarının" karşılanmasına ihtiyaç olduğunu söyledi.

Clinton, yeniden yapılanma ve inşaat malzemesini de içeren insani yardımlara yeterli erişimin sağlanması için uluslararası bağımsız kuruluşlar ve BM ile beraber, İsrail ve Filistin yönetimleriyle yakından çalışmaya devam edeceklerini belirtti.

Gazze ve Batı Şeria'nın meşru ve uluslararası çapta tanınmış bir Filistin yönetimi altında birleştirilmesini destekleyen çabaları memnuniyetle karşıladıklarını kaydeden Clinton, bu soruna çözümün, taraflar arasında müzakere edilen iki devletli bir çözümü temel alan bir anlaşma üzerinden bulunması gerektiğini vurguladı.

Olayın, bu hedefe ulaşılmasının aciliyetinin altını çizdiğini söyleyen Clinton, bu müzakerelerde ilerleme sağlanması için her iki tarafla birlikte çalışma kararlılıklarını sürdürdüklerini ifade etti.

 

Beyaz Saray Sözcüsü Gibbs

Beyaz Saray Sözcüsü Robert Gibbs, Beyaz Saray'da düzenlediği günlük basın toplantısında, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısıyla ilgili BM Güvenlik Konseyi başkanlık açıklamasının hem ABD hem de uluslararası toplum tarafından desteklendiğine işaret ederek, konseyin olayda neler yaşandığına dair, uluslararası standartlara uygun, hızlı, tarafsız, güvenilir ve şeffaf bir soruşturma yürütülmesi çağrısını desteklediklerini söyledi. "ABD Başkanı Barack Obama'nın, İsrail güçleri tarafından Gazze Şeridi'ne uygulanan ablukanın kaldırılmasına yönelik uluslararası çağrıları destekleyip desteklemediği" sorusuna Gibbs, "Hayır. Daha önce de söylediğimiz gibi, Gazze'deki insani durumdan kaygılıyız ve bu koşulları geliştirmek için İsrailliler ve uluslararası ortaklarla birlikte çalışmaya devam ediyoruz. BM Güvenlik Konseyinin belirttiği gibi, bu savunulamaz bir durum" yanıtını verdi.

Gibbs, "bu ablukanın, silahların Hamas'ın eline geçmesine izin verilmemesini amaçladığını" söyledi. Olayın İsrail ile Filistinliler arasındaki dolaylı görüşmelere olası etkisine dair bir soru üzerine Gibbs, Obama'nın dün İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile üç ayrı vesileyle görüştüğünü, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın 9 Haziran için öngörülen Washington ziyaretinin tarihinde de değişiklik olmadığını belirterek, kapsamlı bir Orta Doğu barış planına her zamankinden çok ihtiyaç duyduklarını vurguladı.

'Önceden bilgimiz yoktu'

Gibbs, olaya dair bir soruşturmanın İsrail tarafından mı yürütülmesi gerektiğini düşündüklerinin ve uluslararası toplumun buna katılımına nasıl baktıklarının sorulması üzerine, BM Güvenlik Konseyi başkanlık açıklamasının hızlı ve şeffaf bir soruşturma çağrısında bulunduğunu hatırlatarak, uluslararası katılım da dahil olmak üzere güvenilir bir soruşturmayı temin eden yollara açık olduklarını söyledi.

Gibbs, BM Güvenlik Konseyinin açıklamasında, "eylemlerin kınanmasından" bahsedilirken, "bu eylemlerle kimin kastedildiğine" ilişkin bir soru üzerine, "Uygun bir soruşturmayla belirlenecek bir dizi gerçek hakkında konuşuyoruz" ifadesini kullandı. Bu olayın, Obama'nın, ülkesi ile Müslüman dünyası arasındaki ilişkileri onarma yönünde gösterdiği çabaları bir gecede mahvedip mahvetmediğine dair bir soru üzerine Gibbs, Başkan'ın Müslüman dünyasıyla ilişkiler konusuna özel bir zaman ve dikkat harcadığına dikkati çekerek, bu son olayın buna büyük bir etkide bulunacağını düşünmediğini belirtti.

Gibbs, bir soru üzerine, ABD'nin, İsrail'in gemilere saldıracağından önceden bilgisi olmadığını söyledi. Bu durumun Türk-Amerikan ilişkilerine olası etkisine ilişkin bir soru üzerine de Gibbs, Obama ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın önemli birer dost olduğunu ve iki ülke arasındaki ilişkilere büyük değer verdiklerini belirtti.

 

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Crowley

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Philip Crowley, ABD Dışişleri Bakanlığında düzenlediği günlük basın toplantısında, ABD Dışişleri Bakanı Clinton'ın, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile planlanandan çok daha uzun süren, çok ayrıntılı ve derinlemesine bir görüşme yaptığını, görüşmenin ilk bölümünü İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısı, ikinci bölümünü de İran konusunun oluşturduğunu bildirdi. Sözcü, görüşme boyunca hem Clinton hem de Davutoğlu'nun, iki müttefik olarak burada bulunduklarını ve bölgede önemli hissiyatlara yol açan çok trajik olaylar üzerinde çalışmakta ortak çıkarlarının olduğunu birçok kez tekrarladıklarını aktardı.

Crowley, Davutoğlu'nun, olayda trajik biçimde hayatını kaybeden Türk vatandaşlarının Türkiye'ye iadesine dair kaygılarını dile getirdiğini, Clinton'ın da bunu tam olarak anladığını, Türkiye'nin bu konudaki arzularını İsrail'e ileteceklerini belirttiğini ve bunu da yaptıklarını ifade etti.
Sözcü Crowley, ''Aslında bizim de kendi kaygılarımız var ve filoda yer alan 11 Amerikan vatandaşına bugün konsolosluk yardımı sağladık'' dedi. İsrailli yetkililerle diyaloglarında sadece Türkiye'nin değil, farklı ülkelerin vatandaşlarının salıverilmesinin önemini vurguladıklarını belirten Crowley, bir soru üzerine, görüşmede Gazze'deki durum ve Hamas konusunun ele alınmadığını kaydetti.

Crowley, ''(Görüşme) şu anda hangi noktada olduğumuz ve kısa ve orta vadede neler yapılması gerektiği hususları üzerine odaklandı'' diye konuştu. BM Güvenlik Konseyinin acil, tarafsız, güvenilir ve şeffaf soruşturma yapılması çağrısını desteklediklerini kaydeden Crowley, ''İsrail'in soruşturma yapmasını destekliyoruz, ancak uluslararası katılım da dahil olmak üzere güvenilir soruşturmayı sağlayacak farklı yollara da açığız'' ifadesini kullandı.
 

'Soruşturmayı yürütmede en iyi pozisyondaki ülke İsrail'

Basın toplantısında gazetecilerin, İsrail'i kastederek, ''olaya ilişkin yürütülecek olası soruşturmanın bir tarafının, kendisi hakkındaki bir soruşturmada nasıl tarafsız olabileceğine'' dair ısrarlı sorularıyla karşılaşan Crowley, "Bu soruşturmayı yürütmede en iyi pozisyondaki ülkenin İsrail olduğuna inanıyoruz. Daha geniş katılımın nasıl olabileceği konusundaki fikirlere de açığız. Bu eylemi yapanlar İsrail güçleriydi. Bunun, bu güçlere hangi talimatların verildiği, filoya yaklaşırken durumu nasıl gördükleri ve gemide neler olduğu konularının araştırılmasında en iyi pozisyonda oldukları anlamına geldiğini düşünüyoruz" diye konuştu. Bu soruşturmanın acil, tarafsız, güvenilir ve şeffaf olması gereğini yineleyen Crowley, "İsrail'in, kendi halkına karşı sorumlu canlı bir demokrasi olarak, bu olayı soruşturmada tam kapasiteye sahip olduğuna her yönüyle inanıyoruz" dedi.

Crowley, olası soruşturmaya uluslararası ögenin nasıl katılabileceği konusunda ise BM Güvenlik Konseyi bünyesinde çalışacaklarını söyledi. Gemide tam olarak neler olduğunu hala tespit etmeye çalıştıklarını belirten Crowley, İsraillilere Gazze halkına insani yardımların miktarını genişletmeleri için baskı yaptıklarını kaydetti. ''Gazze'ye yeni bir gemi gönderilmesi yönünde yeni bir girişimin olacağı'' hatırlatılarak, ''ABD hükümetinin İsrail'e, 'bunu durdurmak istiyorsanız, bu sefer bunu farklı şekilde yapın' gibi bir uyarı mesajı gönderip göndermediğine'' dair bir soruya da Crowley, Clinton'ın dün telefonda görüştüğü İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak'a, olaydaki can kayıpları ve yaralanmalardan ve bunun bölgedeki hissiyatlara yönelik etkisinden duyduğu kaygıyı dile getirdiği karşılığını verdi.

Crowley, ''Clinton bu noktada, ABD, İsrail ve diğer ülkeler açısından, olanların ışığında önümüzdeki günlerde neler söylediğimiz ve neler yaptığımız hususlarında çok dikkatli olmamız gerektiğini ifade etti'' dedi. Gazze'ye doğru hareket eden bir ya da daha fazla geminin varlığının farkında olduklarını kaydeden Crowley, ''Yaşanan olay çok ciddi. Can kayıpları trajik. Bakan Clinton, can kayıplarından dolayı Davutoğlu'na taziyelerimizi iletti. Hiç kimsenin önceki gün olanların bir daha yaşandığını görmeyi istemediğini düşünüyorum'' diye konuştu.
 

'Davutoğlu, spesifik bir talepte bulunmadı'

Crowley, Davutoğlu'nun İsrail'in gemilere uluslararası sularda müdahale etme hakkının olmadığı yönündeki sözlerinin hatırlatılması ve ABD'nin bu konudaki görüşünün sorulması üzerine, bu konunun da ilerleyen safhalarda inceleneceğinden emin olduğunu belirtti. İsrail'in kendini savunma hakkının olduğunu söyleyen Crowley, yine de geçinmeleri ve yeniden toparlanmalarına yardım etmek için Gazze halkına insani yardım malzemesi tedarik edilmesi gereğinin de farkında olduklarını vurguladı.

Sözcü, Gazze'deki durumun sürdürülemez olduğunu ve İsrail'in kendini savunma yönündeki meşru hakkını muhafaza ederken, Gazze halkına nasıl daha fazla yardım sağlayabilecekleri konusu üzerinde durduklarını kaydetti. ABD'nin Orta Doğu Özel Temsilcisi George Mitchell'ın bugün bölgeyi ziyaret ederek Filistinli yetkililerle görüşmesinin öngörüldüğünü belirten Crowley, olayın bölgedeki barış çabalarına olası etkisine dair soru üzerine, gelecekte bu tür durumların oluşmaması için tek yolun kapsamlı barıştan geçtiğini belirtti. Crowley, bir soru üzerine, Davutoğlu'nun görüşmede Clinton'dan, olayı kınaması yönünde spesifik bir talepte bulunmadığını da söyledi.

 

İran

Crowley, Davutoğlu'nun, görüşmesinde, Tahran'da neler olduğuna dair birtakım bilgiler verdiğini, Clinton'ın ise İran'ın davranışları konusundaki kaygılarını dile getirdiğini bildirdi. Clinton'ın, İran'ın uluslararası ek baskıya maruz kalmadıkça tavrını değiştirmeyeceği yönündeki görüşünü ifade ettiğini belirten Crowley, Türkiye'nin, BM Güvenlik Konseyinde olası yaptırım oylamasında nasıl tutum takınacağı konusundaki kararı kendisinin vereceğini söyledi.

Crowley, tasarının çeşitli unsurları üzerindeki çalışmaların devam ettiğini ve bunun önümüzdeki günlerde tamamlanmasını beklediklerini aktardı. Görüşmede ele alınan konunun genellikle, Tahran'daki araştırma reaktörüyle ilgili teklifin içinde neler olduğuyla değil, İran'ın neyi yapmayı seçtiğiyle alakalı olduğunu kaydeden Crowley, Clinton'ın, Türkiye'nin diplomatik çözüm arayışı çerçevesinde yaptığı ve yapmaya devam ettiklerini takdir ettiğini bildirdi.

Bakan Davutoğlu'nun görüşmede, Türkiye'nin, ABD ile aynı kaygıları taşıdığını, komşusu İran'ın nükleer silah sahibi olmasının etkilerini hisseden ilk ülkelerden biri olacaklarını ve tıpkı ABD gibi buna hoşgörüyle bakmadıklarını söylediğini ifade eden Crowley, ''Paylaşılmış stratejik görüşü temel alarak ileriye doğru en iyi yolun hangisi olduğu hususunu tartışıyoruz. Önümüzdeki günlerde de Türkiye ile konuşmaya devam edeceğiz ve Türkiye, BM Güvenlik Konseyinde yaptırım tasarısı oya sunulduğunda bir karar vermek durumunda kalacak'' diye konuştu. Sözcü, İsrail'in yardım gemilerine saldırısının, İran'a karşı güçlü yaptırımlar getirilmesi çabalarını karmaşıklaştırıp karmaşıklaştırmadığı sorusuna da "hayır" yanıtını verdi.

Bir gazetecinin, Türkiye'nin, "İran'a olası yaptırımları en çok hissedecek ülkeler biri olacağına" işaret ederek, Davutoğlu'nun bu konuda Clinton'dan güvence talep edip etmediği ya da ABD'nin Türkiye'ye böyle bir öneride bulunup bulunmadığına ilişkin sorusu üzerine Crowley, "BM Güvenlik Konseyi tasarısının detayları üzerinde çalışırken, Türkiye ile ayrıntılı biçimde temas halinde olduklarını, Türkiye'nin ekonomisinin İran'ınkiyle bağlantılı olduğunu çok iyi anladıklarını ve uluslararası toplumun destekleyebileceği bir tasarının hazırlanması açısından bu hususu hesaba kattıklarını" belirtti. Crowley, bir soru üzerine, terör örgütü PKK'nın İskenderun'da düzenlediği saldırıdan kaygı duyduklarını da sözlerine ekledi.

 

Fransa Dışişleri Bakanı Kouchner

Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, İsrail'e yaptırımları konuşmadan önce, süratle "inandırıcı bir uluslararası soruşturma'' yapılması gerektiğini savundu. İsrail'in Gazze'ye giden yardım gemilerine saldırısı ve uluslararası olası bir yaptırım kararıyla ilgili olarak RTL radyosunun sorularını yanıtlayan Kouchner, ''Fransa'nın öncelikle BM Güvenlik Konseyi kararının uygulanmasını beklediğini'' söyledi.

Fransız bakan, ''İnandırıcı bir soruşturmanın yürütülmesini istedik. Bunun çabuk olması gerekiyor. BM Genel Sekreteri, bunun nasıl yapılacağını belirleyecek. Yaptırımlardan önce, olaylarının nasıl gerçekleştiğini anlamamız gerekir'' diye konuştu. Kouchner, olayın sorumlularının cezasız kalmaması gerektiğini de sözlerine ekledi. İsrail'in saldırısını ''büyük bir hata'' olarak niteleyen Kouchner, bu saldırının İsrail'in dünyadaki imajına büyük zarar verdiğini ifade etti. Fransa Dışişleri Bakanı Kouchner ayrıca, İsrail ve Filistinlilere doğrudan görüşmelere başlamaları çağrısını yineledi.

 

Nikaragua, İsrail'le diplomatik ilişkilerini askıya aldı

Nikaragua Devlet Başkanlığı sözcüsü Rosario Murillo'nun radyoda okuduğu başkanlık bildirisinde, "Nikaragua'nın İsrail hükümetiyle diplomatik ilişkilerini derhal askıya aldığı" belirtildi. Saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine ve ülkelerinin hükümetlerine başsağlığı mesajının iletildiği bildiride, gözaltına alınanların serbest bırakılması çağrısında bulunuldu. Bildiride ayrıca, Nikaragua'nın "Filistin halkının mücadelesine şartsız" desteği dile getirilerek, Gazze Şeridi'ndeki ablukanın kaldırılması istendi.

 

Tacikistan saldırıyı kınadı

Tacikistan Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail'in insani yardım götüren gemilerin içindeki silahsız insanlara düzenlediği saldırı kınandı ve saldırının "hukuka aykırı olduğu, dünya kamuoyunun buna ilgisiz kalamayacağı" ifade edildi. Açıklamada, Tacikistan'ın, ortaya çıkan gelişmelerden tedirgin olduğu, onlarca kişinin ölümü ve yaralanmasına yol açan saldırının, BM Güvenlik Konseyi ve dünya kamuoyu tarafından tarafsız ve detaylı olarak araştırılacağına inandığı vurgulandı.

 

Yahudiler, New York'ta İsrail'i protesto etti

ABD'nin New York kentindeki İsrail Başkonsolosluğu önünde toplanan, aralarında Yahudilerin de bulunduğu kalabalık bir grup, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırmasını protesto etti. Manhattan'da 42. caddede yapılan eylemde Türkiye ve Filistin bayrakları taşıyan göstericiler, sık sık İsrail devleti aleyhinde slogan attı. New York polisinin de geniş güvenlik önlemi aldığı eyleme katılan göstericiler, "Gazze'deki ablukaya son verin", "Amerikan Doları, İsrail'in savaş suçlarını besliyor", "Ellerinde beyaz bayrak sallıyorlardı, sopa değil", "İsrail katliamı", "Gazze'ye özgürlük" yazılı pankartlar da taşıdı.

Üzerine "çarpı" işareti yaptıkları İsrail bayraklarıyla eyleme katılan dini kıyafetli kalabalık bir grup Yahudinin de Manhattan'a gelerek eyleme destek vermesi dikkat çekti. "Hasetik" olarak da bilinen Yahudi grubun, yakalarına "Yahudi siyonist değildir" yazılı rozetler astığı gözlendi. İsrail Başkonsolosluğu önünde eylemlerini yaklaşık iki saat sürdüren göstericiler, daha sonra polisin belirlediği güzergahı kullanarak Times Meydanına gitti. Burada da bir süre eyleme devam eden İsrail karşıtı grup, olaysız şekilde gösteriye son verdi.
 

İsrailliler ile Türkler arasında kısa süreli gerginlik

Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM) önündeki diğer bir eylemde, İsrail taraftarı grup ile aralarında Türkler ve yine dini kıyafetler giyen Yahudilerin de bulunduğu bir başka grup arasında sözlü sataşmalar oldu. BM binası karşısında bulunan Türk Evi'nin yan sokağında öğle saatlerinde bir araya gelen İsrailliler, Güvenlik Konseyinin aldığı kararı protesto etmeye başladı.
Daha sonra bu grubun bulunduğu kaldırımın karşısına gelen Young Turks (Genç Türkler) derneği üyeleri ile bir grup Yahudi, İsrail devleti aleyhine slogan attı. Eylemler sırasında iki grup arasında yaklaşık yarım saat süren söz düellosu yapıldı. New York polisinin buradaki eylem sırasında da sıkı güvenlik önlemleri alması sonucu, gösteriler herhangi bir olay meydana gelmeden sona erdi.

 

İran Dışişleri Bakanı Menuçehr Mutteki

Düşünce kuruluşu Avrupa Politika Merkezi'nde konuşan İran Dışişleri bakanı Menuçehr Mutteki, Gazze'ye insani yardım götüren gemilere "vahşice saldıran" İsrail'in kurulduğu günden bu yana bölgeyi kan ve şiddete buladığını anlattı. Mutteki, "Ben tarihçi değilim, Yahudi soykırımı olup olmadığını bilemem. Ama Avrupa'da bazı Avrupalı liderlerce milyonlarca kurban bırakan bir savaş suçu işlenmiştir ve hayatta kalan kurbanlardan bazıları başka bir bölgeye gönderilmiştir. Savaş Avrupa'da oluyor, yapanlar sizin liderleriniz, gerçek ya da değil, soykırımı yapan da sizlersiniz, ama bedelini neden Filistinliler ödüyor" ifadesini kullandı. İsrail'in yerlerinden zorla sürdüğü, her dinden 5 milyon Filistinliye geri dönüş ve kendi geleceklerini belirleme hakkı tanınmasını isteyen Mutteki, İran'ın gerçek Filistin halkının alacağı her türlü kararı tanımaya ve desteklemeye hazır olduğunu vurguladı.

"Filistin sorununun çözümü için bugüne dek hazırlanan binlerce sayfalık belgelerin, BM kararlarının, uluslararası çağrıların, başlatılan sayısız girişimin hepsi neden başarısız oldu? ABD ve bazı Avrupa ülkeleri BM'de ve diğer platformlarda İsrail aleyhine kararları neden sürekli engelliyor" diye soran Mutteki, Lübnan'daki iç sorunun bölge ülkeleri tarafından çözüldüğünü hatırlatarak Filistin sorununun da aynı şekilde, bölgesel dinamiklerle çözülebileceğini kaydetti. Mutteki, "Avrupa'da Yahudi soykırımını sorgulayanlar hapse atılıyor, bu konuda araştırma yapmak isteyen bilim adamları ve tarihçiler işinden atılıyor. Avrupa'nın ifade özgürlüğü bu mu" dedi. İran-Irak savaşında onlarca Avrupalı ve Amerikalı şirketin Saddam Hüseyin rejimine kimyasal silah sattığını, savaşın 22 yıl ardından İran'da hala tedavisi süren insanlar bulunduğunu hatırlatan Mutteki, Batı değerlerinin kimyasal silah ticaretini içerip içermediğini sordu.

 

'Batı, İran'ın sivil nükleer teknoloji hakkını sözde tanıyor'

İran'ın nükleer programının tamamıyla barışçıl olduğunu yineleyen ve nükleer silahı "haram" kabul ettiklerini anlatan Mutteki, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'yla (UAEK) İran'dan daha fazla işbirliği yapan hiçbir ülke bulunmadığını söyledi. İran'ın nükleer programından endişe eden ülkelerin, "güvensizliğin tek değil iki taraflı olduğunu kabullenmelerini" isteyen Mutteki, ABD ve Avrupa'ya güvenmedikleri için Türkiye ve Brezilya'yla uranyum takası anlaşması imzaladıklarını bildirdi. Bunun kabul edilmemesi halinde ihtiyaçları olan yüzde 20 zenginleştirilmiş uranyumu kendilerinin üreteceğini kaydeden Mutteki, UAEK'den de olumlu görüş aldıklarını, bunun İran'ın en doğal hakkı olduğunu belirtti.

Mutteki, "Batılı ülkeler, biraz mahcubiyetten olsa gerek, İran'ın sivil nükleer teknoloji hakkı olduğunu kağıt üzerinde kabul ediyor. Ama bunu kullanmamızı istemiyor. 5 yıl önce dönemin Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, bir görüşmemizde bana 'nükleer teknolojiyi kullanmamızı istemediklerini' söylemişti. Ben de 'Hakkımız değil mi' diye sordum. Hakkımız olduğunu, ama kullanmamamız gerektiğini söyledi. Ben de 'Hakkımızsa tabii ki kullanırız' dedim. Ben gökteki hakkı ne yapayım? Hakkım ise yanı başımda olmalı" ifadesini kullandı.

 

Japonya'nın Ankara Büyükelçisi Tanaka

 Japonya'nın Ankara Büyükelçisi Nobuaki Tanaka, Türkiye'de 2010 ''Japon Yılı'' kutlamaları kapsamındaki etkinlikler için geldiği Karabük'ün Safranbolu ilçesinde Belediye Başkanı Necdet Aksoy'u ziyaret etti. Tanaka burada gazetecilere yaptığı açıklamada, İsrail'in badece bugün değil her zaman Araplara zulüm yaptığını belirterek, ''İsrail, bu tür saldırıları her zaman yapmıştır. Japonya bu nedenle İsrail'e kızgındır. Japonlar olarak İsrail'i çok güçlü bir şekilde kınıyoruz. Olabildiğince çabuk Orta Doğu'da barışın sağlanması gerekmektedir'' diye konuştu.
 

Kardeş şehir olma isteği

Safranbolu'nun, Dünya Mirası Listesinde yer aldığını ve bu nedenle Japonya'da büyük ilgi gördüğünü anlatan Tanaka, şöyle konuştu: ''Dünya Mirası Listesinde yer alan eserlerimiz çok fazla değil. İlçeniz çok özel bir yer ve halkımız tarafından da seviliyor. Özel ilişkilerimiz olan Safranbolu ile bizim tarihi bir kentimizi kardeş şehir yapabiliriz. Bir kardeş şehrimiz olsun istiyorum.'' Aksoy da ilçelerini en çok Japon turistlerin ziyaret ettiğini, bundan dolayı her yıl dostluk günü düzenlediklerini belirtti. Öte yandan Aksoy Tanaka'ya, üzerinde '2010' yazılı, Türk ve Japon bayraklarının şekillendirildiği Safranbolu lokumu verdi.

 

İsrail'in Berlin Büyükelçisi Ben-Zeev

İsrail'in Berlin Büyükelçisi Yoram Ben-Zeev, Alman Sol Parti Federal Meclis üyeleri Annette Groth ve İnge Höger'i Gazze'ye gemilerle giden yardım filosunda yer almalarından dolayı eleştirdi. Ben-Zeev, Süddeutsche Zeitung adlı gazeteye yaptığı açıklamada, bu eylemin maksadının insani yardım götürmek değil, ablukayı delmek olduğunu savundu. Soruna daha geniş bir perspektiften bakmak gerektiğini ifade eden Ben-Zeev, sol parti milletvekillerinden Gazze'den İsrail'e 8 bin roket atıldığını ise hiçbir zaman duymadığını belirtti. İsrail askerlerinin gemilere saldırmasını da savunan Ben-Zeev, bunun suç olmadığını, uluslararası hukuka uygun olduğunu iddia etti. Ben-Zeev, Sol Parti Meclis Grubu Başkanı Gregor Gysi ile bir araya geleceğini de ifade etti. İsrail askerleri tarafından saldırılan ''Mavi Marmara'' gemisinde bulunan Höger ve Groth, İsrail'in kendilerini serbest bırakmasından sonra dün Berlin'e dönmüşlerdi.

 

İspanya Savunma Bakanı Chacon

İspanya Savunma Bakanı Carme Chacon, Gazze'ye uluslararası yardım götüren "özgürlük filosuna" İsrail askerlerinin saldırısını kınayarak ölenlerin ailelerine başsağlığı dileğinde bulundu. Uluslararası sularda meydana gelen olayın sorumlularının ortaya çıkartılması için "tarafsız, şeffaf, eksiksiz ve acil" bir soruşturma başlatılması gerektiğini vurgulayan Chacon, Akdeniz'de benzer bir olayın yaşanmaması için "AB ve NATO arasındaki işbirliği ve istikrarı sağlayacak yeni mekanizmaların çok önemli olduğuna" işaret etti.

Öte yandan İspanya'nın eski başbakanlarından Felipe Gonzalez, İsrail'in saldırısıyla ilgili İspanyol basınına yaptığı açıklamada "Bu, Ortadoğu barışına ölümcül bir darbedir" ifadesini kullandı. İsrail-Filistin meselesini, "dünyadaki birçok çatışmanın merkez üssü" olarak tanımlayan ve İsrail'in bu saldırıyla "barışçıl çıkış yolu beklentilerine korkunç bir darbe vurduğunu" belirten Gonzalez, saldırının, ABD Başkanı Barack Obama'nın barış girişimlerini de zora soktuğunu kaydetti.

 

Azerbaycan Milli Demokrat Partisi'nden İsrail'e kınama

Azerbaycan Milli Demokrat Partisi, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırmasını kınadı. Kınama bildirisinde, İsrail askerlerinin insani yardım götüren gemilere saldırısı "devlet düzeyinde terör eylemi" olarak tanımlandı, "uluslararası hukuk kurallarına aykırı ve katliam niteliğindeki bu eylemin bölgedeki barışa darbe vurduğu" ifade edildi. İsrail'in "işlediği bu cinayetler için cevap vermesi gerektiği" belirtildi. Azerbaycan Milli Demokrat Partisi'nin, "bu faciada Türk halkının yanında olduğu", parti üyelerinin, İsrail'i protesto etmek için 4 Haziran'da İsrail büyükelçiliği önünde protesto mitingi düzenleyeceği kaydedildi.

 

Arap Birliği Dışişleri Bakanları Mısır'da toplanıyor

Arap Birliği Mısır'ın Başkenti Kahire'de, Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa başkanlığında bugün toplanıyor. El Cezire televizyonunun internet sitesinde yer alan habere göre, İsrail'in Gazze'ye insani yardım taşıyan gemilere saldırısı üzerine bugün üye ülkelerin dışişleri bakanlarının toplanacağı belirtildi. Suriye'nin daimi temsilcisi Yusuf Ahmet, Arap Birliği'nin dünkü toplantısında, Suriye'nin birlikten üç talepte bulunduğunu aktardı.

"Gazze üzerindeki ambargonun bir an önce kaldırılması gerekiyor" diyen Ahmet, "İsrail'le dolaylı görüşmeler durdurulmalı ve İsrail'le ilişkisi olan Arap ülkeleri bir an önce ilişkilerini kesmelidir" dedi. Dünkü Arap birliği toplantısına Türkiye'nin Kahire büyükelçisinin katıldığı ve birlikte bir konuşma yaptığı kaydedilen haberde, Suriye'nin birlikten üç talepte bulunduğu ve birliğin bu talepleri değerlendireceği kaydedildi.

 

Papa 16. Benediktus

Roma Katolik Kilisesi'nin lideri Papa 16. Benediktus, Gazze'ye yardım götürülen gemilerin İsrail'in saldırısına maruz kalmasıyla yaşanan olaylardan üzüntü duyduğunu ve bölgede yaşananları derin bir endişeyle izlediğini söyledi. Papa 16. Benediktus, bugün Vatikan'daki genel kabul merasiminde yaptığı konuşmanın akabinde, bölgede yaşanan olaylara İsrail'in adını anmaksızın değinmeyi yeğleyerek, "Şiddetin ihtilafları gidermek için bir çözüm olamayacağını büyük bir teessürle bir kez daha tekrarlıyorum. Şiddet, başka dramları tetikler ve de başka şiddetleri doğurur" uyarısında bulundu.

Alman Papa 16. Benediktus, "Gazze şeridi yakınlarında yaşanan trajik olayları derin bir endişeyle izliyorum. Bölgede barışa gönül veren herkesi kaygılandıran bu elim hadiselerin kurbanları için en derin taziye dileklerimi sunmak istiyorum" dedi. Papa, "Yerel ve de uluslararası siyasi sorumluluk sahibi herkese, diyalog aracılığıyla adil çözümler üretme çabalarını yoğunlaştırma çağrısında bulunuyorum. Bölge halklarının, uzlaşı ve sükunet içinde daha iyi hayat koşullarında yaşamaları sağlanmalıdır" diye konuştu. Papa 16. Benediktus, Katolik dinleyicilerini dua etmeye çağırarak, "Hepinizi, kurbanlar, aileleri ve acı çeken herkes için benimle birlikte duaya çağırıyorum. Rab, uzlaşı ve barış için usanmaksızın çalışan insanların çabalarının destekçisi olsun" ifadelerini de kullandı.


 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler