"Bu Cumhuriyet çıt kırıldım bir Cumhuriyet değildir"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında "Tehlikede olan Cumhuriyet değil, imtiyazları olanlardır. Bu Cumhuriyet çıt kırıldım bir Cumhuriyet değildir" dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 26.10.2010 - 08:45

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sözlerine Cumhuriyet ve demokrasiye değinerek başlayan Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:

- Cumhuriyet'imizin kuruluşunun 87. yıl dönümünü idrak edeceğiz. Konuşmamın hemen başında Cumhuriyet'imizin kuruluşunun 87. yıl dönümünü kutluyor, başta Atatürk olmak üzere, kuruluş kararını alan TBMM’nin tüm üyelerini, tüm gazi ve şehitleri şükranla yad ediyorum.

-Bu millet çok büyük acılara şahit oldu. Tarih boyunca onlarca cephede şehit düşmüştür.

- Cumhuriyet ve demokrasi Türkiye için en uygun yönetim biçimidir. Cumhuriyeti zayıf bir varlık olarak görüp, demokrasiye müdehale edenler tarih boyunca Cumhuriyetimize en büyük zararı verdiler.

- Cumhuriyet asla ve asla belli bir kitlenin grubun rejimi değil bu milletin rejimidir ve sahibi de yalnızca bu aziz millettir. Tehlikede olan Cumhuriyet değil, imtiyazları olanlardır. Halkla rağmen halkçılık yapılamaz. Cumhuriyeti sevmenin korumanın göstergesi onu yüceltmektir. Türkiye Cumhuriyet bugün geçmişle kıyaslanamayacak kadar ilerlemiştir. Dünyada takdir edilen, örnek gösterilen, saygı gösterilen itibar edilen konumuna ulaşmıştır. Fakat Ankara’dan çıkamayanlar bunu hissedemezler. Sadece bedenen değil zihnen çıkamayanlarda bunu hissedemez.

 

"Korku sürecinde yetiştik"

-Bizden önceki nesillerde bizim neslimiz de korkuların egemen olduğu süreçlerde yetiştik.

-Sakal yasaklandı, bıyık yasaklandı. Şimdi olduğu gibi genç kızların başörtüsü yasaklandı. Darbecilerin eleştirilmesi yasaklandı. Bu ülkenin sorunlarını konuşmak yasaklandı. Bu yasakları koyanlar, Cumhuriyet koruma kollamanın arkasına sığınıyorlardı. Onlar aslında Cumhuriyeti küçülttüler. Halka yabacılaştılar. Bugün Cumhuriyet halkla birlikte yücelmekte ileri hedeflere doğru yürümektedir. Çözümsüz gibi görünen sorunları çözecek güce sahip olduğumuzu gösterdik. Şimdi o belgeleri gördükçe tarihimizin ne kadar zor sınavlardan geçtiğini görüyoruz. Biz o geçmişe asla dönemeyiz.

-Biz modern bir Türkiye'nin yeni temel taşlarını oluşturuyoruz. Bu o geçmişin sağlam temel taşları üzerinde yükselen bir Türkiye. İşte 2023 bunun ilk 10'da olduğu bir Türkiye olacak. Şuanda 26. sıradan teslim alıp 17. sıraya getirdiğimiz bir Türkiye var, bunu hazmedemiyoruz.

- Bu Cumhuriyet çıt kırıldım bir Cumhuriyet değildir. Şimdi cumhur, Cumhuriyetine sahip çıkıyor.

'- Eskiden başımıza gelen her musibetin ardında hep bir dış mihrak arardık. Hep öyle adresler verirdik. İçeride öcüyle, dışarıda dış mihrak ile hep korkutulurduk. Anlayış buydu. Statükonun devamı bu korku ile temin edilirdi, siyaset kurumu bu korku dili ile rehin alınırdı, siyaset kurumu, bu korkular ve evhamlar üzerinden itibarsız hale getirilirdi. Çaresiz ve iktidarsız koalisyon hükümetleri bu korku dili ile hareketsiz bırakılırdı. Artık biliyoruz ve öğrendik ki o savunmacı anlayış bizi içimize kapalı hale getiren, bizi sürekli savunma hattında tutan ve özgüvenimizi yaralayan sakat bir anlayıştı.

- AK Parti iktidarındaki Türkiye eski Türkiye değildir. 8 yıl önce iktidara yürürken 3Y ile kıyasıya mücadele edeceğimizi söyledik. Yolsuzluğun, yoksulluğun ve onlar kadar önemli olan yasakların artık kaderi olmadığını bu ülke için söyledik. Sözümüzü tutarak bu 3Y ile mücadele ettik, ediyoruz. Yolsuzluk ve yoksullukla olduğu kadar yasaklarla da mücadelemiz sürüyor.

8 yıllık süreç

- Şimdi soruyorum; lütfen herkes elini vicdanına koysun ve bu soruyu öyle yanıtlasın. Cumhuriyetimiz, bugün 8 yıl öncesine göre daha mı zayıftır, yoksa tam tersine daha mı güçlüdür? Bütün siyasi anlayışlardan, mantıklardan soyutlanarak başını iki elinin arasına alsın, nasıl olsa benim yanımda değil, şöyle bir düşünsün. 'Ya gerçekten 8 yıl önce neydik, bugün neyiz' diye bir sorsun kendine. Türkiye Cumhuriyeti, 8 yıl öncesine göre bugün dünya nazarında daha itibarlı mıdır, yoksa itibar mı kaybetmiştir. Bunu da kendine sorsun.

- Kaldırdığımız her yasağın ardından korkuların ne kadar yersiz ve gereksiz olduğu ortaya çıktı. Ama biz o yasakları kaldırırken nasıl kıyametler koptuğunu hatırlayın. Paralarda bile Türk Lirası'nın o altı sıfırını atacağımız zaman birilerinin o köşelerinde ne tür yazılar yazdığını ve şu anda da bulundukları yerden ne tür hakaretler ettiklerini düşünün. O zaman 'özür dileyeceğiz' diyenler, ne bu özrü dileyebilmişlerdir ne de paramızın kazandığı o onur sayesinde nasıl ayakta durduklarını hissetmişlerdir. Paradan altı sıfır atılması durumunda enflasyonun patlayacağını söylediler. Attık altı sıfırı ne oldu? Her şey ortada.

- TRT Şeş... 'Bir kanalı tamamen oraya tahsis edeceğiz' dediğimiz zaman da bunu söylediler. Ne oldu, gitti mi elden? Bölündük mü, parçalandık mı? Biz evhamlara prim vermedik. Yasakları kaldırdık, kaldırıyoruz; reformlarımızı yaptık, yapıyoruz. Pompalanan korkuların ne kadar boş olduğunu milletçe hep beraber gördük. Bu Cumhuriyet, çıtkırıldım bir cumhuriyet değildir. Bu Cumhuriyet kökü mazide olan bir atidir. Bu Cumhuriyet kökü derinlerde olan, büyük ve güçlü bir milletin kurduğu ve yaşattığı bir cumhuriyettir. Statükoyu muhafaza etmek, değişime direnmek, yasaklarda ısrar etmek, Cumhuriyetimize de bu aziz milletimize de yapılabilecek en büyük haksızlıktır.

- Bugün Türkiye'de hala öyle bir zihniyet var ki TBMM'yi, yasamayı, yürütmeyi, onlarla birlikte milleti reşit, mümeyyiz, muktedir görmüyor. Kendisine millet, yasama ve yürütme üzerinde muhafızlık görevi ihdas ediyor. Allah aşkına; siz bu yetkiyi kimden alıyorsunuz? Hangi Anayasal ve yasal yetkiyle TBMM'ye hiza vermeye kalkışıyorsunuz? Hangi vasfınızla, kerametinizle siz bu milletten daha iyi biliyorsunuz? Kendi iradenizi milli iradenin üstünde ne zamandan beri görmeye başladınız? Milleti küçümseme, milletin vekillerini yok sayma cüretini nereden alıyorsunuz? Siz milletin velisi ya da vasisi misiniz? Millet, Meclis, yürütme yanılıyor da en doğruyu siz mi biliyorsunuz? Yoksa siz millete patronluk mu yapmak istiyorsunuz? Cumhuriyet, işte sizin bu vesayetçi anlayışlarınızı, milletin üzerinde tasallut etme anlayışınızı çok ciddi manada tespit etti. Üzerinde tasallut kurmasın diye sizin gibi zümrelerin mevkilikleri, milli iradeyi baskı altına almasın diye Cumhuriyetimiz ilan edildi, şimdi de cumhur Cumhuriyetine sahip çıkıyor.

"Sesi çok çıkan zümrenin nasıl ipotek koyduğu anlaşıldı"

- Sesi çok çıkan bir zümrenin, yargı camiası içinde neye tekabül ettiği ortaya çıktı. Bir avuç insanın, nasıl binlerce insanın iradesine ipotek koyduğu anlaşıldı. HSYK seçimlerinde ilk defa 10 binin üzerinde yargı mensubu, kendi hür iradeleriyle şeffaf ve demokratik ortamda oy kullandılar. Şimdi buna yargının siyasallaşması denebilir mi? Türkiye'ye demokrasi, Cumhuriyet geldi ama birilerinin hala haberi yok. Hala birileri belli alanlarda hakimiyet kurmak, hükümranlıklarını sürdürmek istiyor. Kusura bakmasınlar, kimse demokratikleşmeden muaf değildir, milli iradenin hakimiyetinden azade değildir. Bizim yaptığımız Cumhuriyeti de demokrasiyi de tüm alanlarda hakim kılacak adımları atmaktır. Ortada siyasallaşan bir yargı yok, ortada, siyasallaşmış unsurlar tarafından sindirilmiş bir yargının artık tarafsız bir yargıya dönüşümü var. 1960 iradesi sonrasında oluşan statükocu, hizipçi, seçkinci yapının bugün artık değişimci, tarafsız, millet hassasiyetlerini gözeten bir yapıya dönüşümü var. Bizim hiç bir gizli gündemimiz yok. Bizim, birilerinin iddia ettiği gibi gizli bir ajandamız, gizli niyetlerimiz yok. Biz bu Cumhuriyetin nasıl, hangi idealler üzerine kurulduğunu biliyoruz. Bu Cumhuriyeti o ideallere ulaştırmanın samimi mücadelesini veriyoruz. Bizim Cumhuriyeti korumak, kollamak, ideallerini artırmak, itibarını yaşatmak... Bu noktada 8 yıl içinde yaptıklarımız, niyetimizi zaten açık açık ispat ediyor. 8 yıl içinde inşa ettiğimiz yollar, barajlar, okullar, üniversiteler, hastaneler; Cumhuriyeti nasıl yücelttiğimizin delilleridir. En ücra köşeye KÖYDES'le nasıl ulaştığımız ortadadır. 780 bin kilometrekarede 73 milyona ulaştırdığımız hizmetler, bu ülkeye ve millete aşkımızın ve sevdamızın açık delilleridir. Bitti mi? Bitmedi. Daha yapacağımız çok şey var.

''Hukukun zorlanarak tehdit edildiğimize şahit oldunuz"

- Kimse bu makamların sürekli sahibi değildir. Millet getirir, millet götürür. Kim milletin takdirini kazanırsa o göreve gelir, kime milletin de tepkisini çekerse, desteğini kaybederse görevi bırakır. Bizim için en büyük makam; ne iktidar olmaktır ne bakanlıktır ne de başbakanlıktır. Bizim için en büyük makam, milletimizin gönlündeki yerdir.

- Yasaklarla mücadelemizde nasıl yalnız bırakıldığımıza, önümüze nasıl engeller çıkarıldığına, hukukun zorlanarak nasıl tehdit edildiğimize sizler şahit oldunuz. Bunları mazeret olarak söylemiyorum. Birileri istemiyor, engel çıkarıyor diye yasaklarla mücadeleden vazgeçecek değiliz. Ama bugün bazı yasaklardan, sorunlardan dolayı bizi eleştirenlerin, önümüze ne tür zorlukların çıkartıldığını da görmelerini istiyoruz.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler