Bu nasıl delil?
İnternet andıcı soruşturması kapsamında tutuklanan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ hakkında hazırlanan 39 sayfalık iddianame, Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay’la yapılan görüşme örgüt ilişkisi sayıldı!
Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız’ın hazırladığı iddianamede, Başbuğ’un, ‘Ergenekon silahlı terör örgütünün’ amaçları doğrultusunda, askeri bir darbe ortamı oluşturmak amacıyla, internet siteleri ve bu siteleri meşrulaştırmak amacıyla düzenlenen andıç vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiği ileri sürüldü. Andıcın, 14 Nisan’da sarı zarf içerisinde Başbuğ’a iletilip okey işareti alındığı, Kurmay Albay Dursun Çiçek’in, Iğsız’ın parafından sonra Başbuğ’un olurunu sözlü olarak da almış olabileceği belirtilerek, “Andıçta son paraf dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Hasan Iğsız’a aittir. Parafın karşısında, ‘Sn.K’a arz’ ibaresi yer almaktadır. Iğsız, ‘bu ibare Genelkurmay Başkanı’nı ifade eder’ demiştir. Dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu da belgenin 1 Nisan 2009’da Genelkurmay Başkanı’na arz edildiğini belirtmiştir” denildi. İrticayla Eylem Planı 12 Haziran 2009’da, deşifre olduğunda Başbuğ’un yurtdışında olduğu, Genelkurmay Başkanlığı’na Işık Koşaner’in vekalet ettiği belirtilerek, şu ifadeler kullanıldı:
“Genelkurmay 2. Başkanı Hasan Iğsız, Başbuğ’u telefonla arayarak aldığı emir sonrasında soruşturma açıldı. Koşaner’den doğrudan emir alarak soruşturma açılabilecekken, Başbuğ’u arayarak onay alması, resmi hiyerarşi dışında haraket etmesi, örgütsel hiyararşinin bir göstergesidir. Bu durum, Karargahta yürütülen evrak kırpma ve bilgisayar silme işlemi gibi tüm benzer faaliyetlerin İlker Başbuğ’un kontrolünde gerçekleştiğini de göstermektedir. İrticayla Eylem Planı, taslak halinde Başbuğ’a sunulduktan sonra Başbuğ’un bilgisi dahilinde, Hasan Iğsız’ın kontrolünde Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı anlaşılmıştır.”
Kapatma davası ekleri
AKP’ye açılan kapatma davasının ek klasörleri incelendiğinde, “irtica.org” adlı sitede 2007 yılında yer alan “Apronda Namaz Şovu”, “İşte AKP’nin Meclisi”, “AKP’nin türban mülakatı”, “AKP türbana dolandı”, “Kız yurdunda zikir sesleri”, “Lisede toplu namaz” başlıklı haber ve yazıların delil olarak yer aldığı ifade edilerek, sitede yer alan yayınların rastgele seçilmediği, belli bir amaca hizmet edecek şekilde derlendikleri, irtica.org’un kapatma davasına delil sağlayak derecede etkili olduğu kaydedildi.
Açıklamaları delil oldu
Ergenekon ve Balyoz soruşturma ve kovuşturmalarını etkisizleştirme görevinin Başbuğ’a verildiği, Başbuğ’un da soruşturmaları kara propaganda yöntemiyle itibarsızlaştırmayı, soruşturmayı ve kovuşturmayı yürüten adli birimleri baskı altına almayı, sindirmeyi ve yıldırmayı amaçladığı, resmi kimliğini de inandırıcılık noktasında kullandığı iddia edildi.
İddianamede, “TSK’de örgütlenen hukuk dışı yapılanmanın, hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik planlar hazırladıkları ve faaliyetlerin deşifre olmasıyla suç delillerini kararttıkları, yargılaması devam eden sanıkların şüpheli liderliğinde örgütlendiği anlaşılmıştır” denildi.
İddianameye şöyle devam edildi:
“Şüpheli açıklamalarında sert ulüp kullandı. Bazı açıklamaları kamuoyunda muhtıra şeklinde algılandı. Lav silahlarıyla ilgili ‘boru’ tabirini kullandı. İrticayla Mücadele Planı’nı ‘kağıt parçası’ olarak tabir etti. Amirallere suikast soruşturması sonucunda hazırlanan iddianamedeki hususları yok gibi göstermeye gayret etti. Koç Müzesi’nde bulunan patlayıcılarla ilgili gelişmeleri ‘saçmalık’ olarak nitelendirdi. Planın aslı ele geçirildikten sonra ise önceki beyanlarını düzeltmeye çalışmadı.”
Ergenekon ismi için uyardı
Genelkurmay Karargahı’nda 29 Nisan 2009’da yapılan toplantıda, Başbuğ’un Ergenekon silahlı terör örgütüyle ilgili de birtakım açıklamalarının olduğu ifade edilerek, “Bildiğim kadarıyla ilgili mahkemenin kararıyla özel isimle bu dava anılamaz. Saygı göstermeniz lazım” dediğine dikkat çekildi. Başbuğ’un Ergenekon ismini söyleyen gazeteciyi uyardığı belirtilerek, “Oysa İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ‘iddia olunan’ tabirinin kullanılmasına karar vermişti. Ergenekon kelimesinin kullanılmasıyla ilgili bir yasaklama getirmemişti” denildi.
Başbuğ’un Arena isimli programda, askerlerin haksız yere suçlanmasından rahatsız olduğunu söylediği, Fatih Altaylı ve Murat Bardakçı’ya verdiği röportajda, “Ne yazdılar aylarca, Deniz Kuvvetleri Komutanı’na suikast yapılacaktı... İşte 5. iddianame çıktı. Suikast girişimiyle ilgili tek bir satır var mı? Tek satır yok yahu. Bunun hesabını kim verecek, böyle rezillik olur mu? Sabrımız taştı diyoruz, bütün bunlar benim askerimin moralini bozuyor. Ben askerimin moralini bozan herkesle savaşırım” dediği belirtildi.
Trabzon’da 17 Aralık 2009’da Oruç Reis Fırkateyninde yapılan basın açıklamasında, “TSK'ya karşı asimetrik psikolojik harekat yürütülmektedir” dediği, açıklamaların basında “İlker Başbuğ’dan sözlü muhtıra geldi” başlığıyla kullanıldığı ifade edildi. Odatv internet sitesinde de açıklamaların tarihe “Aralık Bildirisi” olarak kaydedilmesi gerektiği yönünde haber yapıldığı ifade edildi.
İddianamede Ergenekon davası sanıkları İbrahim Şahin ve Fatma Cengiz arasındaki konuşmalarda, Başbuğ’la irtibatlı olduklarına dair bilgilerin yer aldığı öne sürüldü.
Başbuğ’un Cumhuriyet Çalışma Grubu organizesinde Atatürkçü Düşünce Derneği’nin sahipliğinde 2004’te düzenlenen panele katıldığının da anlaşıldığı, Başbuğ’un davet üzerine bu panele katıldığını söylediği de ifade edildi.
Balbay’la görüşmesi
İkinci Ergenekon davasında yargılanan Cumhuriyet gazetesi yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’a ait günlüklerde, Başbuğ’un Genelkurmay ikinci başkanı olduğu dönemde Balbay’la görüşmelerini gösterir bilgilerin yer aldığı, Başbuğ’un, görüşmeyi savcılık ifadesinde doğruladığı belirtildi. 9 Ocak 2004 tarihli görüşmenin Balbay’ın ‘Köşk Zirvesi’nin Sonuçları’ başlıklı köşe yazısıyla ilgili olduğu, yazıdaki kaynağın TSK'dan Mustafa Balbay’a sızdırılan Kıbrıs ile ilgili gizli bazı belgeler olduğu ve bu bilgilerin kurumu zor durumda bıraktığı, Başbuğ’un ise Balbay’dan haber kaynağını öğrenmeye çalıştığı belirtildi. Balbay’ın ise kaynağını söylemediği ve elinde bu konu ile ilgili daha çok belge olduğunu belirttiği anlatıldı. Balbay’ın yazısının kendilerini çok yaraladığını ve zarar verdiğini belirten Başbuğ’un, “Sayın Balbay, biz sizi seviyoruz. Cumhuriyeti seviyoruz. Kendi içimizde yaptığımız değerlendirmelere sizlerin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin zarar görmemesi gerektiğine inanan, yurtsever insanlar olduğunuzu konuştuk. TSK'ya zarar vermek isteyen bir yığın çevre var. Bunları siz de biliyorsunuz. Şimdi karşıda onlar varken, bizim sizi karşımıza almamız, Cumhuriyetle karşı karşıya gelmemiz istenmeyen bir durum. Olayı şöyle alın, devam eden bir süreç var. Bizim çalışmalarımız var. Ve tam bu sırada sizin haber çıkıyor. Ben sizin bunu kötü bir niyetle yapmadığınızı biliyorum ama, biz çok yaralandık” dediği ileri sürüldü ve şu değerlendirme yapıldı:
“Başbuğ’un bağlı bulunduğu kurumu zor durumda bırakan bir bilgi sızması neticesinde kurumun menfaatlarını savunmaması, Balbay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik, görüşmenin başında dile getirdiği hususların şüphelinin örgütsel ilişki ve irtibatının bir sonucu olduğu anlaşılmıştır.”
Başbuğ hakkındaki suçlamalar
“Örgütün amaçları doğrultusunda basın açıklaması yapmak. Devam eden Ergenekon silahlı terör örgütüne yönelik soruşturma ve kovuşturmaları etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunmak. Devlet yöneticilerini baskı altına almak. Devlet otoritesini zaafa uğratmak. Gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak. Halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak. Böylece cebir ve şiddet yöntemleriyle hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs emek. Suç tarihi itibariyle konumu ve diğer şüpheliler üzerindeki etkisiyle ara yönetici sıfatıyla psikolojik harekat faaliyetini yönetmek. Örgüt üyelerini yönlendirmek.”
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Colani’nin arabası
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması