"Bunların kafası üçkağıda çalışır"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Denizli'de çiftçi ve üretici birlikleriyle buluştu. CHP lideri, Başbakan Erdoğan'ın 2002 yılında Denizli'ye gelerek akaryakıttan bütün vergileri silme sözü verdiğini söyleyerek 9. seneye girilecek olmasına rağmen bu sözün tutulmadığını belirtti. ''Çünkü bunlar düzgün adam değil. Bunların kafası üçkağıda çalışır" diyen Kılıçdaroğlu, mazottan ÖTV'yi kaldırma sözü verdiklerini ve fiyatların yarı yarıya düşüreceklerini belirtti.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 22.01.2011 - 11:15

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Deda Düğün Salonu'nda çiftçi ve üretici birlikleriyle düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, Denizli'de kriz döneminde binlerce işçinin işsiz kaldığını, sanayide kayıpların olduğunu belirterek, Denizli'nin bu bölgenin gözbebeği olduğunu ifade etti. AKP iktidarı döneminde pamuk çiftçisinin yüzünün gülmediğini, pamuğun Yunanistan'dan alındığını dile getiren Kılıçdaroğlu, kimsenin pamuk ekmek istemediğini belirtti. Mevcut hükümet ne yaparsa yapsın, geleceğe umutla bakılması gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Ne yapacağız ona bakmalıyız. Türkiye'yi nasıl aydınlığa çıkarırız, ona bakmalıyız. Ve biz karanlıkları aydınlığa çıkarmak için ortak mücadele etmek zorundayız, beyez geleceğe bakmalıyız. Bu mücadeleye var mısınız? İşçisiyle, çiftçisiyle, köylüsüyle, sanayicisiyle, emeklisiyle, memuruyla beraber mücadele etmek zorundayız. Türkiye bir süreçten geçiyor. Özgürlüklerimiz sınırlandı, bize 'Üretmeyin' diyorlar, 'Sadece tüketin'. 'Çalışmayın' diyorlar, 'İşsiz kalın. Yoksul olun' diyorlar, 'ekmeğe ve makarnaya muhtaç olun' diyorlar. Çalışmak sadece benim, sadece sizin göreviniz değil, hepimizin ortak görevi olmalı. Hep beraber AKP'nin yarattığı karamsarlığı dağıtmak için mücadele edeceğiz. Bu mücadelenin yolu, ortak çalışmaktan geçiyor.''


"Recep Bey'i bir telaş aldı"

CHP'nin önerilerinin bulunmadığının iddia edildiğini, kurultayda bu önerileri saydığını belirten Kılıçdaroğu, 41 önerileri bulunduğunu anlattı. Önerilerin daha da artacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, o önerilerin büyük kısmının hak ve özgürlerle ilgili olduğunu vurguladı. Kılıçdaroğlu, öğrenciler üniversiteyi kazandığında anne ve babaların kalacak yer nedeniyle sıkıntı yaşadığını, yurt sorununun çözümlenmediğini belirterek, kendilerinin bu sorunu çözeceklerini dile getirdi. Bununla ilgili TOKİ'ye görev vereceklerini bildiren Kılıçdaroğlu, ''TOKİ yapacak dedik. Recep Bey çıktı, 'Efendim TOKİ'nin o görevi zaten var' dedi. Biz de biliyoruz, görevi var. Niye yurt yapma talimatı vermiyorsun, niye gençleri karanlık odaklara teslim ediyorsun. Biz bunu yapacağız dedik. Bunun sözünü verdik'' diye konuştu.

Gençlerin çağdaş, uygar, her şeyin tartışıldığı özgürlük ortamındaki üniversitelerde yetişeceğini, yoksulluğu bitireceklerini ve aile sigortası getireceklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Bir tek aç çocuk yatağa girmeyecek dedik ve bu kaynağın garantisi benim dedim. Benim adım Kemal ise, ben bu kaynağı bulurum dedim. Ve Recep Bey'i bir telaş aldı. Vay efendim, 'Siz bu vaatlerinizle, nereden bulacaksınız bu parayı. Bu kaynağı neden bulacaksınız' Yandaşına gelince kaynak var, malı götürenlere kaynak var, sıra fakir fukaraya gelince, 'Kaynak yok' Kaynak var bu ülkede. Dün Ardahan'da konuşmuş. Bana 'Kaynak' demiş. Şunu söyleyeyim. Ben bu ülkenin kaynağıyım. Bu ülkenin çimentosuyum ben.
Biz toplumu güçlü kılmak isteriz. Doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine hepimizin birleşmesi lazım. Zulme karşı birleşeceğiz. Baskıya karşı birleşeceğiz. Özgürlümüzü savunacağız. Ve bunun için bizler, bu ülkenin kaynağı olacağız, çimentosu olacağız. Ama unutmayın ben hiçbir zaman, 'Sabah tanıyordum, akşam tanımıyorum' demedim. Onu söyleyenlere 'Oynak Recep' denir biliyorsunuz. Bizim bu toplumda kaynak olmamız, bu toplumu birleştirmekten gelir, toplumu ayrıştırmaktan değil. Onların anladığın kaynak bizim anladığımız anlamda değil. Ne demiş, efendim 'Kuyruğa girersiniz, birisi gelir, yandan kaynak olur' Çünkü bunların kafası üçkağıda çalışıyor. Düzgün bir şeye çalışmaz bunların kafası. Biz diyoruz ki bu toplumda herkes, bütün yurttaşlar bir arada özgürce ve hepsinin karnı doyarak yaşayacak. Bunun mücadelesini yapacağız. Onların yaptığı gibi yapmayacağız. Toplumu bölmeyeceğiz. Toplumu kaynaştıracağız. Toplum bir arada olacak, huzur içinde olacak. Ve biz söyledik, Denizli'den bir daha söylüyoruz. Bizim coğrafyamızda halkın iktidarında bir tek çocuk bile yatağa aç girmeyecek diyoruz.''

 

"Bunlar düzgün adam değil"

2002 yılında Başbakan Erdoğan'ın Denizli'ye gelerek, akaryakıttan bütün vergileri silme sözü verdiğini savunan Kılıçdaroğlu, bunun için 3 sene izin istediğini ancak iktidarda 9. seneye girilecek olmasına rağmen bu sözün yerine getirilmediğini söyledi. ''Çünkü bunlar düzgün adam değil. Bunların kafası üçkağıda çalışır. Bunlar 'Milleti nasıl soyacağız' diye beklerler. Bunların kafasındaki düşünce budur'' diyen Kılıçdaroğlu, kendilerinin mazottan ÖTV'yi kaldırma sözü verdiklerini, fiyatları yarı yarıya düşüreceklerini belirtti. Bu konuda kendilerine kaynak sorulamadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Verdiği söz var ya. Birisi o sözü hatırlatır, korkusu oradan. Biz onu her yerde hatırlatacağız. Milletimiz bunların ne kadar üçkağıtçı olduğunu bilsin diye. Milletimiz nasıl soyulduğunu bilsin diye bunları anlatacağız. Onun için çiftçiyi destekleyeceğiz, ürünü destekleyeceğiz. Alınterinin karşılığını vereceğiz'' dedi.

 

Kılıçdaroğlu, Deda Düğün Salonu'nda çiftçi ve üretici birlikleriyle düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, AKP'nin milleti yoksullaştırdığını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dünyanın en zengin Başbakanlarından birisi olduğunu savundu.

Erdoğan'ın yırtık ayakkabıyla siyasete girdiğini, ''Ben yoksul bir adamım, fakir fukarayım'' diye milletten oy topladığını kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Peki geldiği nokta ne? Unutmayın, Türkiye kendi kendine yeten dünyadaki ender ekonomilerden biriydi. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye kendi kendine yetmiyor. En sonunda biz, kurbanlıklarımızı da ithal ettik. Önce hayvancılığı öldürdüler, milleti et yiyemez hale getirdiler. Şimdi ithalatı serbest bıraktılar, şimdi de üreticiyi öldürecekler. Amaçları o. Onlar ne yaparsa yapsın, siz hepsini biliyorsunuz, asıl önemli olan biz ne yapacağız? Hanımlar çalışacak, beyler çalışacak, gençlerimiz çalışacak. AKP kabusundan Türkiye'yi kurtarmak zorundayız. Bu ülkeye temiz siyaseti getirmek zorundayız'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, demokratik yollardan mücadele vereceklerini belirterek, ''çalışın derken'' beraber çalışmak, ''üretin'' derken beraber üretmek ve mücadele etmek anlamında söylediğini kaydetti. Kılıçdaroğlu, ''Elbette ki biz 1930'ların, 40'ların, 50'lerin, 60'ların ruhunu inkar etmeyeceğiz. Ama geleceği güçlü Türkiye kurmak için ortak mücadeleyi ve ortak savaşı beraber sürdürmek zorundayız. Siz tarlada çalışacaksınız, biz sahada çalışacağız, hanımlar evde çalışacak, erkekler kahvede söyleyecek, gençlere güveneceğiz. Ve gençlerin önündeki bütün engelleri kaldıracağız''dedi.


"Asla ve asla köle olarak gitmeyeceğiz"

Bir çiftçinin, ''Köle olarak geldik, köle olarak gideceğiz'' demesi üzerine Kılıçdaroğlu, ''Asla ve asla köle olarak gitmeyeceğiz. Mücadele edeceğiz. Alınterinin karşılığını vereceğiz. Özgürlüğümüzü sağlayacağız. Bakınız, bizim kitabımızda karamsarlığa yer yok. Biz güçlüyüz. Çünkü biz halkız. Halkın gücüne inanacağız. Gücümüzü halktan alacağız. Mücadelemizi böyle yürüteceğiz. İşçisiyle, çiftçisiyle, köylüsüyle, memuruyla, sanayicisiyle mücadelemizi yapacağız'' diye konuştu.

Referandumda Denizli'nin iyi bir sınav verdiğini, ''Al Anayasa'nı, başına çal'' dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, sıranın genel seçimlere geldiğini, 12 Haziran'da da aynı gücü, aynı dayanışmayı, aynı mücadeleyi beklediğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, kentin sanayide örnek olduğunu, yabancı sermaye olmadan Denizli'nin kalkındığını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Denizli'ye ciddi bir hava getirdiniz. Aynı şey siyasette de olmalı, aynı şey demokraside olmalı, aynı şey özgürlüklerde olmalı ve bütün Denizlili kardeşlerimin ortak mücadele etmesi lazım. Niye ortak mücadele? Kendimiz için değil, çocuklarımız için vereceğiz bu mücadeleyi. Eğer çocuklarımız için mücadele etmezsek, geçmişte yaptığımız mücadele tümüyle havada kalmış olur. Demokratik yollardan, sandığa giderek, özgürce düşünerek, çocuklarımızın geleceğini düşünerek, onlara güzel bir Türkiye'yi bırakmak için sandığa gideceğiz. Artık unutmayın yeni bir CHP var, güçlü bir CHP var, devrimci bir CHP var, unutmayın halkçı bir CHP var, unutmayın gençlerden kadınlardan yana olan bir CHP var, üretimden, emekten yana olan bir CHP var. Unutmayın toplumu kucaklayan CHP var. Niye söylüyorum, AKP toplumu ayrıştıran bir partidir, biz kaynaştıran bir partiyiz. AKP toplumu bölen bir partidir, biz toplumun bir arada olmasını isteyen bir partiyiz. AKP yoksulluğu sömüren bir partidir, biz karnının doymasını ve herkesin zenginleşmesini isteyen bir partiyiz. AKP üretimi yasaklayan bir partidir, biz üreten Türkiye'den yanayız, Türkiye'nin üretmesini isteriz. AKP köylüyü perişan eden bir partidir, Biz kurucu genel başkanımız 'Köylü milletin efendisidir' diyen bir siyaset anlayışına sahibiz. Onun için bizimle AKP arasında siyahla beyaz kadar bir fark var. Biz beyaz ve temiz bir kağıdız. En ufak bir siyah leke bile bizde görülmez. Onların tamamı siyahtır. Bakmayın kendileri 'Ak' diyorlar, tamamı siyahtır. Tamamı karadır. Tamamı malı götürür, malı götürmek üzere kurmuşlar düzeni. Biz bu düzeni değiştireceğiz. Mücadelesini vereceğiz. Ve bunun gücü sizin ellerinizdedir. Eğir gücünüzü birleştirir, bir arada olursanız, birliğinizi korursanız, sandığa giderken çocuklarınızın geleceğini düşünerek giderseniz çok şey kazanırız. Türkiye'ye demokrasiyi getiririz. Türkiye'ye özgürlüğü getiririz, Türkiye'ye barışı getiririz. Ayrışmayacağız, bu bizim için çok önemli, bölünürseniz ayrışırsanız birilerinin yemi durumuna gelirsiniz. Biz mücadeleyi yaparken beraber yapacağız. Türkiye'de çalışan üreten bir Türkiye'yi yeniden kuracağız ve geleceğe güvenle bakacağız. Bizim amacımız bu. Korku imparatorluğunu yıkmak bizim elimizde, mücadelesini beraber yapacağız. '12 Eylül'den hesap soracağız' dediler. Unutmayın bunlar hesap mesap sormaz. O hesabı inşallah biz soracağız. Hep beraber mücadelesini yapacağız.''

Kılıçdaroğlu, ''ön seçim istiyoruz'' yazan pankart üzerine de ''CHP'ye demokrasiyi getireceğiz, hiç meraklanmayın. Kardeşliği getireceğiz, hiç meraklanmayın'' dedi.

 

Denizlili sanayicilerden ekonomik isyan

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Denizli'de Organize Sanayi Bölgesi'nde sanayicilerle bir araya geldi. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından sonra söz alan 5 işadamı, dertlerini anlatıp destek istediler.

Sanayicilere seslenen Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle;

-Devlet adamı riski önceden görür. Eğer siz riskin geleceğini görüyorsanız, önlem almıyorsa kimseye suç atmamalı.

-Bizim milliyetçilik anlayışımızda önce kendi insanımız kazanacak.

-Türkiye Avrupa'nın en büyük otobüs üretim merkezidir. Biz gittik Hollanda'dan otobüs aldık. Dünyanın parasını ödedik. Ama bu otobüslerin bir kusuru var bu otobüsler yokuş çıkamıyor, çünkü Hollanda'da dağ yok.

-Onlar ekonomisini düzeltmek için gittik oradan aldık. Önce kendi insanımız kazanmalı, niye önce kendi insanımız kazanmıyor.Sanayicilerimiz zaten itiraz edemiyor.

-İtiraz etseler ertesi gün 2 memur kapıda, ceza kesecek. Ama bu korkuyu yıkacağız

-Demokrasi ve özgürlük bu ülkeye gerçekten gelecek. Defalarca söyledik teşvik doğru değil biz de biliyoruz bunu. Teşviki niye getirirsin? İlleri güçlendirmek için getirilir. Yeni teknoloji getiren firmaya teşvik getirirsiniz. Eğer bunu yapmazsanız kan kaybına yol açar. Denizli'de de kan kaybı oldu

-Risk üstlenmişsiniz, sizi riskle baş başa bıraktılar.

-Ben hükümet öyle yaptı böyle yaptı demek istemiyorum. Biz güçlü bir ülkeyiz ama kaynağı zamanında iyi kullanan bir ülke değiliz.

-Son TÜİK'in rakamları açıklandı. Yoksul sayısı arttı. Bu mudur geleceğe güvenle bakmak. Denizli'deki istihdam verilerine bakıldı. İstihdam verileriyle oynanıyor. Gerçek rakamları görmüyoruz.

-İş aramayan işsizlikten sayılmıyor. Gerçek işsizlik rakamları söylenenlerin çok daha altındadır

-İşsizliğin olduğu yerde huzuru sağlayamazsınız. Eğer çalışırsak ve üretirsek kazanırsız.

-Başbakan diyor ki kaynak yok. Niye kaynak yok. Başkalarına gelince kaynak var. Bu ülkenin kaynaklarını adam gibi kullanırsanız kaynak var.

-Bu ülkede ıslak çalanların suçlu, malı götürenlerin suçsuz olduğu bir düzen varsa tabii ki kaynak sorunu vardır.

-Biz vergi öderiz, herkes vergi öder bu ülkede.

-Madem herkes vergi veriyor, o zaman ödediğimiz vergilerin nereye harcandığını sorgularız.

-O nedenle biz geleceğe güvenli bakmak istiyorsak, harcadığımız paranın hesabını verebiliyorsak o toplum yücelir.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının ardından söz alan sanayiciler dertlerini şöyle sıraladı:

- Türkiye şarap üretiminde Denizli birinci sıradadır. Bizim sektörümüz bu iktidardan en rahatsız olan sektördü. Alkollü içecek olaylarını biliyorsunuz. Vergiler bizi çok sıkıntıya sokuyor. Dünyanın hiçbir yerinde ÖTV yok. ÖTV kaldırılsın, desteklerinizi bekliyoruz...

- Denizli tekstil sektörü topun ağzındadır. Başkanımız çok renkli bir tablo anlattı ama öyle değildir. Açılan alışveriş merkezleri üreten değil, tüketen bir il haline getirdi.

- Ben işadamıyım, sanayiciyim. Korkuyu nasıl gidereceksiniz, özgürlüğü nasıl sağlayacaksınız.

- Uygulanan yanlış para politikaları istihdamda kayıplar yaşandı. Bunun nedeni ise uygulanan yanlış para politikası. Sizin de gelecek dönemde para politakalarınız neler olacaktır?

-Buradaki insanların birtaraf ve bertaraf olmamaları için ne yapmaları gerekir.


Sanayicilerin isyanlarına Kılıçdaroğlu ise şu yanıtları verdi:

-Şarap üretimi çok önemlidir

-Başbakan ziyaretinde ''Denizli gerekli payı alamamıştır'' demişti. Burada bir Teknokent kurulacaktı. Tekstilde çalışma yapmak, yaratıcı düşünceyi egemen kılmak çok önemli

-Yaratıcılık özgürce düşünceyle oluşur. Biz niye tekstil alanından çıkmak istiyoruz. Daha tarım için konuşacağız, oraya gitmedik daha gideceğiz

-Sağlıklı bir planlama yapmak gerekiyor.

-Korku imparatorluğu için birlik olmak gerekiyor arkadaşlar. Bir bedel ödenecekse biz siyasiler bu bedeli ödeyeceğiz

-Politikacıların da eleştirilmesinin bir zorunluluk olduğuna inanıyoruz

-Gazeteciler kendilerine oto sansür uygulanıyorlarsa, medya patronları "bunu yazarsak Recep bey kızar mı" diye düşünürse olmaz

-Geçen gün statda ünlü bir spiker canlı yayında Başbakan'a protesto gelince "eyvah" dedi

-Ne demek eyvah! Bu korkunun dışa vurumudur arkadaşlar

-Herkes eleştiriliyorsa o da eleştirilir ne var

-Heykel tartışmasına girildi. Yok o heykeli. Heykeli yıkan Başbakan olarak tarihe geçersin

-Asıl sorun işsizliktir arkadaşlar. Önce üreteceğiz

-Bir Başbakan beğenmediği kişilere ''bitaraf olursanız bertaraf olursunuz'' derse, korku imparatorluğu işte burada başlayacak

-Bir bakan dinlenmek istemiyorsanız cep telefonu kullanmayın diyor, Ulaştırma Bakanı söylüyor bunu. Bazen konuşuyoruz telefonla, diyorlar ki "Ya dinleniyorsak" Bu nasıl özgürlük. Başbakan'ın dinlendi diye hapse girer, başkalarının açıklandı diye sırtını sıvazlar.

-Herkes yargı kararlarına saygı duymalı. İktidar evrensel hukuku değil kendi hukukunu oluşturmaya çalışıyor.

Asıl tehlike bu. Cumhuriyet tarihi boyunca karşılaştığımız en ciddi tehlikedir.

-Ne yapacağız? Çok basit. Güçlerimizi birleştireceğiz. Kim özgürlüğü, alın terini, sanayiyi, temiz siyaseti savunuyorsa onunla birlik olacağız

 -Alın teri diyorlar, kul hakkı yiyorlar. Artık biz temiz siyaseti egemenlik kılmak için güçlerimizi birleştireceğiz


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler