"Bunu yapan sonucuna katlanır..."
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, "Hukuk devletinde pozitif hukuka aykırı eylem varsa, bunu yapan sonucuna katlanır" dedi.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Türkiye Noterler Birliği'nde Türkiye Adalet Akademisi ve Avrupa Birliği Komisyonu TAIEX Ofisi'nin birlikte düzenlediği "Yargının Bağımsızlığı, Tarafsızlığı ve Etkinliği" konulu uluslararası sempozyuma gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakan Ergin, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in "Yargıya sistematik baskı var" yolundaki görüşlerinin anımsatılmasını üzerine, şöyle konuştu:
"Hukuk kuralları vardır. Başkan neye dayanarak bunu söyledi bilemiyorum. Hukuk devletinde pozitif hukuka aykırı eylem varsa, bunu yapan sonucuna katlanır. Pozitif hukuk kuralları hukukçuların istikametinde belirlenir. Kimse pozitif hukuk uygulanıyor diye suçlanamaz. Eğer mevzuata bir sıkıntı var ise onun değişim yeri parlamentodur."
Bakan Ergin, Anayasa Mahkemesi'nde süren DTP'nin kapatılma davasına ilişkin bir soruyu yanıtlarken, "AK Parti'nin düşünceleri bellidir. Süreç devam ediyor. Mahkemeyi ve üyeleri etkileyecek bir açıklama yapmak istemiyorum" şeklinde konuştu.
Ergin'in konuşması
Konferanstaki konuşmasına Atatürk'ün, ''Adliye siyasetinde tek izlenecek amaç evvela halkı yormaksızın hızla, isabetle, güvenle adaleti dağıtmaktır'' sözünü anımsatarak başlayan Ergin, ''Bu ifade, insan odaklı ve etkili yargı sistemi anlayışının temel unsurlarını içermektedir. Belirtilen unsurları içeren adalet sistemleri vatandaşlarına güven vererek, toplumsal huzur ve barışın sürdürülmesine hizmet etmektedir'' diye konuştu.
Ergin, bakanlığın vizyonunu, ''güven veren bir adalet sistemi'' olarak belirlediğine dikkati çekerek, hukuk devletinin tüm yurttaşların hukuk güvenliğinin sağlandığı ve bütün faaliyetlerinin hukuka bağlı devlet olduğunu ifade etti.
Bu anlamda, hukuk devletinin sadece kanunu olan değil, hukukun üstünlüğüne dayanan ve evrensel standartlarla uyumlu hukukun egemen olduğu devlet olduğunu belirten Ergin, şöyle konuştu:
''Demokratik hukuk devletinin gereklerinden biri de 'kuvvetler ayrılığı'dır. Bu ilkenin gereği olarak anayasamızda, 'egemenliğin kayıtsız ve şartsız olarak millete ait olduğu, milletin egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanacağı' ifade edilmiştir. Esasen, devlette gerçek kuvvet tektir ve o da millettir. Yani milli iradedir. Egemenliğin kaynağı olan millet. Aynı zamanda bütün kuvvetlerin dayanağını oluşturmaktadır.
Günümüz demokrasi anlayışında kuvvetler ayrılığı ilkesi, kuvvetlerin birbirinden sert ve mutlak şekilde ayrı kalmaları anlamına gelmemekte, aksine kuvvetler arasında işbirliği ve dengeyi öngören anlayışı benimsenmektedir. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin tam olarak benimsenmediği ve hukuk devleti ilkesinin yerleşmediği sistemlerde totaliter rejimler ve oligarşinin hakim olduğu görülmektedir. Hukukun üstünlüğüne dayalı ve kuvvetler ayrılığı ilkesini benimseyen devletlerin amacı, evrensel ilkeler ışığında oluşturulan hukuk kurallarına vatandaşların ve devlet kurumlarının uymasını sağlamaktır. Böyle bir sistemde bu kuralların uygulanmasında herhangi bir kişi veya kuruma ayrıcalık tanınmayacak, kurallar hukukun üstünlüğüne göre yorumlanacaktır. Unutulmamalıdır ki hukukun üstünlüğü, hukukçunun üstünlüğü anlamına gelmemektedir. Üstün hukuk kuralları hukukçuları da bağlamaktadır.''
"Yargının bağımsızlığı kast ayrıcalığı değil"
Kamuoyunun yargıya güveninin hukuk devleti ilkesinin en önemli unsuru olduğunu vurgulayan Ergin, ''Bu güveni sağlamak için sadece kanunları uygulamak yetmez, aynı zamanda adaletli görünmek de gerekir. Adaletli görünmenin en önemli şartı ise yargısal görevin yerine getirilmesinde bir tarafın lehine davranmamak, veya ön yargılı olmamak şeklinde tarif edilen tarafsızlıktır. Tarafsızlık, yargı görevinin tam ve tarafları tatmin edecek şekilde yerine getirilmesinin esasıdır'' diye konuştu.
Ergin, ''tarafsızlık ilkesi''nin sadece karar için değil, aynı zamanda kararın oluşturulduğu süreç açısından da geçerli olduğunu söyledi. Yargının tarafsızlığının önemli araçlarından birinin de ''yargı bağımsızlığı'' ilkesi olduğunu anlatan Ergin, şöyle devam etti:
''Yargı bağımsızlığı, hukuk devletinin ön koşulu ve adil yargılamanın temel garantisidir. Yargı bağımsızlığı bir kast ayrıcalığı olmayıp, yürütülen hizmetin niteliğinden kaynaklanmaktadır. Buradaki temel amaç, yargıcın karar verirken tarafsızlığını ve özgürlüğünü sağlamaktır. Yargı mensuplarının özgür ve tarafsız olarak karar verebilmeleri yargı üzerinde iç ve dış etkilerin bulunmamasıyla mümkündür. Devlet kurumlarından ve her türlü baskı kurumlarından gelen müdahaleler dış tepkiyi, yargının kendi içinden gelen müdahaleler ise iç tepkiyi oluşturur. Her türlü dış etkinin ortadan kaldırılmasının yanında yargı içinden de hakimlerin kararlarına yön verebilecek müdahalelerin öngörülmesi ve bunları engelleyecek bir sistemin oluşturulması, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlamanın bir gereğidir. Bu çerçevede, konuyla ilgili tartışmaların sadece Adalet Bakanı ve Müsteşarının Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda (HSYK) bulunup bulunmamasına indirgenmesi büyük bir eksikliktir. Nitekim uluslararası belgelerde, 'yargı bağımsızlığı konusu ele alınırken yargı bağımsızlığı ve yargının kendi mensuplarınca idare edilmesi ile yargının hesap verebilirliği arasında denge kurulması gerektiği' belirtilmektedir.''
Adalet hizmetlerinin yerine getirilmesinde ''etkililik'' ve ''verimliliğin'' esas olduğunu anlatan Bakan Ergin, etkililik ve verimliliğin, adalet hizmetleri alanında kullanılan sınırlı kaynaklarla en iyi sonuçların alınmasını içeren sistemin kurulmasını ifade ettiğini söyledi.
Adalet hizmetlerinde kalitenin belirlenmesinde, evrensel ölçütler bulunduğunu belirten Ergin, bu ölçütlerin en önemlilerinden birinin, ''Avrupa Konseyi Rehber İlkeleri olduğunu'' anlattı.
Yargılanmaların makul sürede sonuçlandırılmamasının kişi ve kurumların yargıya olan güvenini etkileyen unsurların başında geldiğini ifade eden Ergin, şunları kaydetti:
''Yargının bağımsızlığının güçlendirilmesi, tarafsızlığının geliştirilmesi ve verimliliği ile etkililiğinin artırılması için bakanlığımızca hazırlanan, 'Yargı Reformu Stratejisi'nde önemli amaç ve hedefler netleştirilmiştir. Bu kapsamda, HSYK'nın yapısının geniş tabanlı temsil esasına göre yeniden yapılandırılması, Yüksek Mahkeme'nin ve HSYK kararlarının tamamına erişimin sağlanması, savunmanın etkinliğinin artırılmasına yönelik tedbirlerin alınması, hukuk eğitimi ve öğretiminin etkin hale getirilmesi gibi tedbirler bu strateji belgesinde ön görülmüştür.''
Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Tibor Varadi de konuşmasında, Türkiye'de yargı bağımsızlığının sağlanması adına yapılan çalışmaların etkileyici olduğunu söyledi.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'