"Bütçe açıklarının yönetimi en büyük sorun"

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanlar Konseyi'nde konuşan TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ ''Krizle mücadele ile başlayıp, teşvik ve istihdam paketi ile doğal olarak artması muhtemel bütçe açıklarının yönetimi önümüzdeki dönemin en önemli sorunu'' dedi.

Yayınlanma: 05.06.2009 - 11:44
Abone Ol google-news

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanlar Konseyi'nde yaptığı konuşmada, dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Yatırım ve İstihdam Teşvik Paketinin bir süredir, hükümetin sivil toplum örgütleri ile paylaştığı ve geniş görüş alışverişi imkanı tanıyarak geliştirdiği bir düzenleme olduğunu söyledi.

Paketin uluslararası yükümlülükler, yani Türkiye'nin Gümrük Birliği ve Dünya Ticaret Örgütü taahhütlerinin göz önüne alınarak şekillendiğini kaydeden Yalçındağ, şöyle devam etti:
''Özellikle aktif iş gücü politikaları ile yapısal işsizlik ile mücadele, gerçekten son derece yerinde ve uzunca bir süredir tartışılan konuydu. Bu düzenleme işsizliğin yaratacağı sosyal huzursuzluğu sınırlayacak ve gençlerin edinmiş olduğu tecrübe ışığında iş bulma olanaklarını kolaylaştıracak.
Paketin büyümenin önünde önemli bir yapısal engel oluşturan, bölgesel kalkınma farklarının azaltılması yönünde de katkı sağlayacağını ümit edebiliriz''

Yalçındağ, kriz ile mücadele ile başlayıp bu paketle doğal olarak artması muhtemel bütçe açıklarının yönetiminin önümüzdeki dönemin en önemli sorunu olarak karşımızda durduğunu bildirdi.

Yalçındağ,, ''bir yandan daralmayı kontrol etmek, öte yandan bütçenin finansmanını, ekonominin itibarını koruyacak şekilde gercekleştirmek gerekecek'' dedi.

Bunun son derece güç olduğunun farkında bulunduklarını kaydeden Yalçındağ, bu aşamada yeni büyüme sürecinin finansmanı konusunda iç ve dış tasarrufların ne şekilde oluşturulacağı konusunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini ifade etti ve şöyle konuştu:
''Bu teşvikler çok iyi. Krizi atlatmak için maliye politikasının biraz genişletilmesi TÜSİAD olarak bizce de doğrudur. Olağan üstü durumlar, olağan üstü önlemler gerektirir dedik. Ancak bu sürdürülebilir mi? Nereye kadar varır? Bankacılık sektörü, kamu açıklarını finanse ederek 90'lara mı geri döneriz? Eğer bankacılık sektörü Hazinenin borçlarını finanse ederse, reel sektöre nereden kaynak verecek? sorularına bir cevap bulmamız gerekir. Yapısal olan iç tasarrufun azlığını da göz önünde bulundurduğumuz da yüksek büyüme için, kaynağa nereden ulaşacağız? Bunlar cevaplamamız gereken ana sorular''

 

Küresel krizin atlatılması


Yalçındağ, kısa vadede krizin atlatılması için atılacak adımları tartışırken, kriz sonrasının da ihmal edilmemesi gerektiğini belirterek, krizin ardından şekillenecek dünyayı doğru anlamak ve bu dünyada Türkiye'nin nasıl bir yer alacağını tartışmanın da bu nedenle gündemin birinci maddesi olması gerektiğine işaret etti.

''Bu hazırlıkları yapmadığımız taktirde, geleceğin fırsatlarından potansiyelimiz ölçüsünde yararlanmamız çok olacak'' diyen Yalçındağ, çeşitli tahminlerin bu yıl için Türkiye ekonomisinin yüzde 3-5 aralığında daralacağını ön gördüğünü hatırlattı.

2001 yılındaki yeniden yapılanmanın ardından, sağlam temellere oturan ve zehirli varlıklara pek bulaşmamış olan Türk bankacılığının krizden fazla etkilenmediğininde söylenebileceğini ifade eden Yalçındağ, ancak krizin heybeti karşısında kredi mekanizmalarının çok sağlıklı çalıştığını söylemenin pek mümkün olmadığına bildirdi.

Uzun bir süredir sorun olan cari açıkta azalma gözlemlendiğine de işaret eten Yalçındağ, küçülmenin doğal sonucu olarak ithalatın ihracata göre daha fazla daraldığını söyledi.
Yalçındağ buna bağlı olarak, döviz kurlarının sonbahardaki sert yükselmeden sonra genelde istikrarlı seyrettiğini de hatırlattı.

Bugün için en önemli sorunlarından birinin kamu açığı olduğunu altını çizen Yalçındağ, kriz öncesi hissedilmeye başlanan kamu dengesizliğinin krizle birlikte kontrol edilmesinin daha zor bir şekle ulaştığını söyledi.
Yalçındağ şöyle devam etti:
''Bu gevşek maliye politikası tercihinin sonuçları ile bir süre daha yaşamak durumundayız gibi. Bu sorunun aşılamamasının tercümesi de Türkiye'nin uzun dönemde düşük büyüme hızlarına mahkum olmasıdır. 1990'ların özellikle ikinci yarısında olduğu gibi, bankacılık kaynaklarının kamuyu finanse etmesidir. Bir başka deyişle özel sektör yatırım kaynaklarının kurumasıdır. Önümüzdeki sorunları aşmak için 2 aşamalı bir yaklaşım benimsememiz gerektiğine inanıyoruz. Birinci aşamada kriz ile mücadelede şu ana kadar yapılanların yeterliliğini doğru analiz etmeliyiz. Ardından maliye ve para politikalarındaki bu genişlemenin sürdürülüp sürdürülemeyeceğini ya da, daha ne kadar sürdürülebilirliğine karar vermek gerekiyor. Yani talep tetikleyici politika yaklaşımını nasıl ve ne zaman terk edeceğimizi bilmek zorundayız.
Maliye ve para politikaları kullanılmadan uygun dönemli büyümeyi yakalamak mümkün değil. Asıl olan Türkiye'nin uzun dönem büyümesini, refahını ve istikrarının piyasa ekonomisi ve rekabet politikaları ışığında sağlayacak bir stratejinin tespiti ve uygulamasıdır. AB'ye uyum sürecini bu stratejiye bağlayarak düşünmek anlamlı olacak''

 

Yeni büyüme modeli

Yalçındağ yeni büyüme modelinin tam olarak bir bütünlüğe ulaşabilmesi için, şirketlerin elverişli koşullarda finansmana erişimini kolaylaştırmayı tetikleyecek mali derinleşme politikaları, firma ölçeklerinin optimal düzeye ulaşması için, şirket birleşme ve devralmalarını teşvikçi, enerji piyasalarının liberalleştirilmesi gerektiğini söyledi.

Enerji arz güvenliğinin, hem arz çeşitlendirilmesi, hem de yurt içi ara kapasitesinin artırılması suretiyle sağlanması gerektiğine de işaret eden Yalçındağ, inovasyon kapasitesini geliştirmeyi ve teknoloji üretimini ve seçiminin ödüllendirilmesi, eğitimin iş gücü talebine duyarlılığının geliştirilmesi, kalifiye iş gücünü artıracak ve vasıf uyumsuzluğunu en aza indirecek meslek eğitimi ve yüksek öğretim plan ve politikalarının geliştirilmesi gerektiğini de işaret etti.

Yalçındağ, hem iç hem de dış rekabet koşullarını son derece olumsuz etkileyen kayıt dışı ekonomi ile samimi ve somut mücadelenin büyüme modelinin önemli bir ayağını oluşturacağını da söyledi.

Yalçındağ, ''böylelikle yüksek ve sürdürülebilir büyümeyi belirleyecek olan rekabet altyapısı da sağlanmış olacak. Geleceği kurmaya yönelik bu adımları atabilmek için kamu kesimi dengesizliklerinin yarattığı belirsizliklerden kurtulmak zorundayız'' dedi.

Gelecekte Türk sanayinin rekabetçiliğini korumak için, iklim değişikliği konusunun ekonomik önemine dikkat edilmesi gerektiğini belirten Yalçındağ, geleceğin dünyasında iklim değişikliği ile mücadele ile bağlantı konular karlılığı ve ekonomik canlılığı doğrudan etkileyeceğini söyledi.

 

"Türkiye önde gelen enerji nakil yollarından biri olacak"

TÜSİAD Başkanı Yalçındağ, Türkiye'nin bir yandan yeni dönemin önde gelen enerji nakil yollarından birisi olacağını belirterek, batı ülkelerinin enerji talebinin karşılanması ve Rusya dışında kaynak ve yol bulmalarının, kısaca enerji güvenliği açısından birinci derecede bir role sahip olacağını söyledi.

Yalçındağ, "Türkiye ekonomisinin stratejik geleceğinde enerji hatırı sayılır bir rol oynayacaktır'' dedi.

Yalçındağ, devletin de iklim değişikliği ile mücadeleyi destekleyici bir sistem geliştirmesi gerektiğini söyledi.

Tüm bunların yapılabilmesi için, içeride istikrarlı yapıcı barışçı geleceğe yönelik söylem ve plan üreten bir siyasi yapısının olmasının şart olduğuna dikkat çekti.

Türkiye'nin gerginleşme ve kutuplaşma ile kaybedecek zamanı olmadığını ifade etti.

 

Terörle mücadele

21. yüzyılda hala Türkiye'nin terörizm ile uğraşmak zorunda olmasının bir diğer talihsizlik olduğunu vurgulayan Yalçındağ şöyle devam etti:
''Toplumumuz terör ve şiddet ile muhatap olmaktan bitap düşmüştür. Demokratik sistemin her şeye rağmen derinleştiği bir ortamda şiddet yolu ile siyasi mücadele yapılmasının kabul edilmesi mümkün değildir. Ancak bu güne dek olduğu gibi, terör bitmeden kürt meselesine yönelik ekonomik, sosyal ve kültürel çözüm arayışlarını tartışmamak da gerçekçi değil.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler