Büyük dedemizin Meclisindeyiz

İlk Meclis’teki milletvekillerinden Hüsrev Gerede’nin torununun çocukları 95 yıl sonra büyük dedelerinin görev yaptığı Meclis’i ziyaret etti ve izlenimlerini Cumhuriyet’e yazdı:

Büyük dedemizin Meclisindeyiz
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 22.04.2015 - 16:24



Daren ve Dilan Gerede…
15’er yaşında ikizler…
Büyük dedeleri Hüsrev Gerede, Atatürk’ün silah arkadaşlarından biriydi. Atatürk ona, “inkılap ve müşkülat arkadaşım” derdi. Binbaşı Hüsrev Bey’in torunu Bennu Gerede’nin ikiz oğulları, 23 Nisan için dedelerinin oturduğu sıranın başında poz verirken o günlerin heyecanını yeniden yaşadılar.
İşte Daren ile Dilan’ın ilk Meclis izlenimleri:
Cumhuriyet Gazetesi, bizi büyük dedemiz Binbaşı Hüsrev Bey’in görev yaptığı ilk Meclis’e götürüp izlenimlerimizi yazmamızı isteyince çok heyecanlandık.
Her hangi ziyaret olmayacaktı bu…
O Meclis artık müzeydi . Koridordan girer girmez birbirimize baktık . O güzel eski binanın, her bir köşesi yaşanmışlık kokuyordu. Zaman tüneline girmiştik sanki:
Silah ve top sesleri, bağrışmalar, savaş günleri...
Ürperdik. Sanki bir yanımızda Atatürk, diğer yanımızda Binbaşı Hüsrev Bey ellerimizden tutup bizi ilk Meclis’in odalarında gezdiriyordu.
Bu salon, o zaman yokluktan var edilmişti. Oturma yerleri çevredeki okulların sıralarından oluşturulmuştu. Aydınlatmak için yakındaki evlerden getirtilen gaz lambaları tavanlara asılmıştı. Devasa bir soba, ısıtmak için kurulmuştu.
Para yoktu ama saygı, cesaret, vatan aşkı vardı.
Ve kültür tabii…

O güzel insanlar arasında…

O salonda ne coşkular, ne kavgalar, ne umutlar yaşanmıştı. O Meclis toplantılarında ne kararlar alınmış, bağımsız bir Türkiye için ne anlaşmalar imzalanmıştı. O duvarlar, bu tablolar, kimbilir nelere şahit olmuştu.
Saatler, dakikalar akıp geçiyordu ve biz, zaman tüneli içinde kendimizi o güzel insanlar arasında buluyorduk.
Bayrağımızın önünde dururken elimiz bir iskemleye değdi. Aynısı bizim evde vardı. Binbaşı Hüsrev Bey’den bize kalmıştı.
Büyük büyük babamız Binbaşı Hüsrev Gerede, Atatürk’ün yakın silah arkadaşıydı. O’nunla birlikte bu vatanı düşmandan kurtarmak için savaşmıştı.
Bağımsız, laik bir Türkiye kurmak için...

Sonsuza dek mücadeleye devam

Bir yandan da üzülüyorduk; çünkü artık bambaşka bir dünyada, insani değerlerin yok olduğu bir dönemde yaşıyorduk.
Aradan kaç nesil geçti? Nereye gidiyoruz ? Biz neyin mücadelesi vereceyiz?
Bu soruları sorduk kendimize o geçmişin içinde...
Ama umutsuzluğa yenilmedik.
Onlar, bu ülkenin en umutsuz anında bile umudu yitirmemişlerdi.
Ve Atatürk bu ülkeyi bizlere, gençlere emanet etmişti. “Sonsuza dek mücadeleye devam” dedik ayrılırken... Hüzün ama gururla çıktık zaman tünelinden…

Daren ve Dilan Gerede Erkaya

Hüsrev Gerede'nin anılarından: Bir yoktan varoluş öyküsü


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon