Büyükada davası görülüyor
“Terör örgütüne üye” olmakla suçlanan ve haklarında 15 yıla kadar hapis cezası istenen 11 insan hakları savunucusunun yargılandığı, Büyükada davasının 11'inci duruşması bugün İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Avukat savunmaların ardından mahkemeye heyeti duruşmayı 3 Nisan 2020 tarihine erteledi.
5 Temmuz 2017'de İstanbul Büyükada'daki bir otelde insan hakları savunucularının düzenledikleri, "İnsan Hakları Savunucularının Korunması Dijital Güvenliği” başlıklı toplantı basan polis, 10 insan hakları savunucusunu gözaltına almıştı. Gözaltına alınan 8 hak savunucusu tutuklanmış, ardından 25 Ekim 2017'de görülen ilk duruşmada ise tümü serbest kalmıştı. İlk duruşmada, telefonunda ByLock bulunduğu iddiasıyla Haziran 2017'de tutuklanan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi'nden Taner Kılıç'ın dosyasını da bu davayla birleştirmişti.
KARARIN AÇIKLANMASI BEKLENİYOR
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç'ın "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği'nden Nejat Taştan, İnsan Hakları Gündemi Derneği'nden Veli Acu ve Günal Kurşun, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser ile Helsinki Yurttaşlık Derneği'nden Özlem Dalkıran'ın da "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçundan yine 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istenen dava da mahkeme heyetinin bugün kararını açıklaması bekleniyor.
SALON KÜÇÜK KALDI
CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP Milletvekili Ahmet Şık, birçok elçilik görevlisi, çok sayıda yabancı gözlemci ve insan hakları savunucuların katıldığı duruşmanın yapıldığı salonun küçük olmasından dolayı bir çok kişi dışarıda kaldı. Saat 10.30'da başlayan duruşma da sanıklardan Taner Kılıç, Nejat Taştan, İlknur Üstün, Günal Kurşun ve Veli Acu önceki celse sunulan esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını yapmak üzere hazır bulundu.
'YANLIŞ TESPİTLE BİRÇOK KİŞİYİ ETKİLEDİ'
Duruşmada savunma yapan Taner Kılıç, iddia edilenin aksine telefonuna ByLock programını kurmadığını, uzman kişilerin raporlayla da bunun teyit edildiğini söyleyerek, “ByLock programını 15 Temmuz’dan önce adını bile duymamıştım. Bylock ile ilgili yapılan teknik tespitler yetersizdir. Yapılan yanlış tespitler sadece beni değil, Türkiye'de birçok kişiyi etkilemiştir. Terör örgütü üyesi olma suçlamasına delil olarak Bank Asya'ya para yatırmam gösteriliyor. 2014'de Bank Asya'ya para yatırma kampanyasında tam tersi olarak paramı çektim. Büyükada toplantısının suç teşkil eden bir durumu olmadığı çok aşikardır, biz insan hakları savunucuları toplumsal ahlakı yüksek, saygın insanlarız, bu davayla bizi itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar" dedi.
'KALIN'A DA DAVA AÇILMASI GEREKİYOR'
Günal Kurşun ise dava ile insan haklarının yargılandığını kaydederek, "Dava Büyükada davası olarak biliniyor ama bizim 10-15 yıldır yaptıklarımızın, insan haklarının yargılandığı bir davaya dönüştü. Savcı, 'Zaman gazetesinde yazı yazarsan, bu örgüte üyesindir' demek istiyor. O zaman savcının şu an Cumhurbaşkanı sözcüsü olan İbrahim Kalın'a da dava açması gerekiyor. O da bu gazetede yazı yazdı, eğer ücretsiz yazmamış ise o da para aldı. Bizler sadece insan haklarını savunuyoruz, bunun karşılığında hiçbir şey almıyoruz ve sayımız da az. Burada kokteyl bir örgüt ile olamayacak bir şekilde yargılanıyoruz. Bizler yalnızca kendi insan hakları örgütlerimizin üyeleriyiz. Bu ülkenin gurur duyması gereken insanlarıyız. Beklentimiz rahat bırakılmamız, işimizi yapmamıza izin verilmesi” ifadelerinde bulundu.
'SALONDAKİ HERKESE SORUŞTURMA AÇILMALI'
Veli Acu'da beraatini talep ederek, "Bir davada yargılanan kuzenim ile görüşmem, konuşmam suç ise bu salonda oturan herkese soruşturma açılması gerekir. Çünkü hepsinin benimle iletişimi var. Suçların ve cezaların şahsiliği ilkesine aykırıdır. İnsan haklarını savunduğum için yargılanıyorum" diye konuştu.
'OHAL YOK'
Suçlu oldukları için mahkemede olmadıklarını aksine bu davanın insan hakları savunucularına gözdağı vermek için açıldığını vurgulayan Nejat Taştan ise savunmasında şu ifadeleri kullandı: "OHAL zamanında yargının Olağanüstü Hal'den etkilenmesini anlayabilirdik ama artık OHAL yok. Savcının iddianameyi tekrar ederek mütalaa hazırlaması garip bir durum. Hukuka uygun bir yargılama yapılmalıdır. Bunun için de mücadeleye devam edeceğim."
'DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE SUÇ DEĞİL'
Savcının beraatini istediği Kadın Koalisyonu Koordinatörü İlknur Üstün ve Hak İnisiyatifi üyesi Muhammed Şeyhmus Özbekli de savunma yaptı. İlknur Üstün, "Çalışmalarımızla dünyaya örnek olarak gösterilen İstanbul Sözleşmesi kabul edildi. Dünyanın hiçbir yerinde insan hakları savunuculuğu suç değil" savunmasında bulunurken Şeymus Özbeli de, "Savcının mütalaasına katılıyorum, ancak katılmadığım husus suç işlediğimin sabit olmaması nedeniyle beraat talebidir" dedi.
DAVA ERTELENDİ
Avukat savunmaların ardından mahkemeye heyeti duruşmayı 3 Nisan 2020 tarihine erteledi.
ADLİYE ÖNÜNDE ÇAĞRI
Öte yandan duruşma öncesinde, adliye önünde basın açıklaması yapan insan hakları örgütleri temsilcileri, insan hakları savunuculuğunun suç olmaktan çıkarılması gerektiği çağrısında bulundu.
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'un suç haritası belli oldu
- Önce kağıdı yırttı, sonra valizi çıkardı!
- Tapuda yeni dönem başlıyor!
- Parlamento sıkı yönetim kararını geçersiz saydı!
- Devlet Bahçeli vekaletini akrabasına verdi
- Antalya'daki sır ölüm dünya basınında!
- Suriye'de 'karşı saldırı' öncesi hareketlilik
- Gaga Bulut'tan skandal pedofili yayını!
- AYM o maddeyi iptal etti, tazminat yolu doğdu
- Naci Görür'den 'fay' değerlendirmesi!