'Cari açık, sürpriz bir gelişme değil'
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Mali Kural Yasası'nın gecikmesi nedeniyle seçim ekonomisi uygulanacağı yorumunu yapanların günü geldiğinde mahcup olacaklarını söyledi.
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Çubuk'da bir fabrika ziyaretinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Çağlayan, Mali Kural Yasası'na ilişkin sorular üzerine, Türkiye'de Mali Kural'ın yasal olarak uygulaması olmaksızın pratikte başarılı bir şekilde uygulandığını kaydetti.
Türkiye'nin bütçe disiplininde iç ve dış borçlarda son derece önemli başarılar elde ettiğini ifade eden Çağlayan, Türkiye'nin Maastricht Kriterleri'nin daha altında gelişmiş değerlere sahip olduğunu söyledi. Türkiye'nin borçlarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya oranının yüzde 45, bütçe açığının seviyesinin yüzde 5 olduğunun altını çizen Çağlayan, Mali Kural'ın yasal olarak uygulanmasından evvel Türkiye'nin bunları başardığını ve hükümetin bu konuda çok ciddi bir gayret gösterdiğini belirtti.
Çağlayan, şöyle devam etti: ''Türkiye'de ortalama bir buçuk, iki yılda bir seçim yapıyoruz. Yapılan tüm seçimlere rağmen hükümetimiz hiçbir zaman seçim popülizme heveslenmedi. Eğer popülist politikalar uygulansaydı, bu rakamları yakalamamız mümkün olmazdı. Türkiye'nin bir Mali Kural Yasası'na ihtiyacı var mı? Evet var, bu konuda hiç kimsenin bir şüphesi olmasın. Ekimden sonra Genel Kurul'a inecek mi, Meclis'in gündemine göre değişkenlik gösterebilir bu konular. Maalesef bu günlerde Türkiye'ye, hükümete yönetilen haksız eleştirileri görünce, bunların ne kadar mesnetsiz olduğunu gördüğümde ben üzülüyorum. (Efendim, Mali Kural olmazsa hükümet seçim politikası uygulayacak) sekiz senedir Ak Parti iktidarda, iki genel seçim yaptı, bir sonraki yıl da bir seçim daha yapacak. Bu çerçevede bu güne kadar yapılan seçimlerin herhangi birinde bir popülizmi kim gördü. Popülizm yapılsaydı, ben size bu ekonomik yapıları söyleyemezdim. Asla bu konuyla ilgili popülist politika düşüncesi söz konusu değildir, geçmişte olmadı, bundan sonra da söz konusu değil.''
Bakan Çağlayan, Mali Kural'a konulması gereken birkaç değişikliğin söz konusu olabileceğini, eğer bunlar varsa görüşüleceğini, bunun şu an için gecikmiş olmasının seçim ekonomisi uygulanacağı anlamına gelmediğini söyledi. Çağlayan, ''Mali kural konusunun gecikmesi nedeniyle en ufak bir şekilde seçim ekonomisi uygulanacağı yorumunu yapanlar, günü geldiğini mahcup olacaklardır'' dedi. Bakan Çağlayan, dün Ekonomik Koordinasyon Kurulu'nun toplanıp toplanmadığına yönelik bir sorusunu, ''Biz dün sayın Babacan ve ilgili arkadaşlarla biraraya gelip toplantı yaptık'' diye yanıtladı.
Cari açık
Cari açığa ilişkin sorular üzerine de Çağlayan, üretim ve yatırım oldukça cari açığın olacağına işaret ederek, 2009 yılında küresel krizin etkisiyle cari açığın oldukça azaldığını, 2010 yılında ise ekonomi ve dış ticaretin yeniden büyüme trendine girmesiyle cari açığın bir sorun olarak karşılarına çıktığını kaydetti. ''Ancak bu çok sürpriz bir gelişme değil, beklenmedik bir gelişme değil'' diyen Çağlayan, şu anda cari açığın finansman yapısında hiçbir sıkıntının olmadığını bildirdi.
Bakan Çağlayan, ilerleyen günlerde turizm ve işçi gelirleriyle bu konuların daha çok sorun olmaktan çıkacağını söyledi. Dış ticaret açığında ise ithalat ve ihracat arasındaki farkın dikkatle izlenmesi gerektiğini vurgulayan Çağlayan, şu anda ihracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 65'ler civarında bulunduğunu, Çin'de bu oranın yüzde 80, Almanya'da ise yüzde 40 olduğunu ifade etti. Türk Lirası'nın aşırı değerlenmesinin de iç üretim üzerinde ciddi baskı oluşturduğunu anlatan Çağlayan, Türkiye'nin enerji ithalatçısı bir ülke olmasının da ithalatı artıran unsurlardan biri olduğunu belirtti.
Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu
Türk Ticaret ve Borçlar Kanunu'nun kesinlikle çıkması gereken kanunlar olduğunu belirten Bakan Çağlayan, ''Muhalefet partileri sırf bu konuya münhasır bizimle uzlaşırlarsa bir haftada bu kanunlar çıkar'' diye konuştu. Çağlayan, bu iki kanunun Türkiye'nin ilacı ve doğrudan sermaye gelişinde en önemli araçlardan biri olduğunu söyledi. Söz konusu kanunların üzerinden yarım asır geçtiğini ve kendileriyle yaşıt olduğunu ifade eden Çağlayan, ''Nasıl bizim saçlarımız ağardıysa, ticaret ve borçlar kanunun da saçları ağardı, mutlaka yenilenmesi gerekiyor'' dedi.
'Aile şirketlerinin ömrü kısa'
Bakan Çağlayan, Çubuk'ta bulunan Özkul Karo Fabrikasını ziyaretinde yaptığı konuşmada, aile şirketlerinin ömrünün kısalığına dikkati çekerek, Türkiye'de bu sürenin ortalama 20 yıldan az olduğunu söyledi. Bu durumun bir kültür meselesi olduğuna işaret eden Çağlayan, aile şirketlerinde birlik ve beraberliğin son derece önemli olduğunu, fedakarlık, denge kurmak ve kurumsallaşmak gerektiğini söyledi. Bugün Türkiye için yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğu gibi aile şirketlerinin de şirket anayasasına ihtiyaç duyduğunu ifade eden Çağlayan, aile anayasasıyla kurumsallaşmanın sağlanacağını söyledi.
Dünyanın en gelişmiş ekonomilerinin en uzun süreli aile şirketlerinin bulunduğu ekonomiler olduğunu anlatan Çağlayan, Avrupa'nın nüfusunun yaşlandığını anımsattı. Çağlayan, Türkiye'nin ise genç nüfusunun bulunduğu ve yaş ortalamasının 28 olduğunu kaydederek, bu durumun Türkiye'nin avantajı, Türkiye'yi cazip kılan yön olduğunu ifade etti.
Bakan Çağlayan, Avrupa'daki şirketlerin de sahiplerinin yaşlandığını belirterek, bu şirketlerin devredilebileceği ikinci nesli bulunmadığına işaret etti. Bu tür şirketlerin ya kapanacağını ya da devralınacağını anlatan Çağlayan, bu noktada Ülker'in Godiva'yı, Koç Grubunun da Telefunken'i satın almasını örnek gösterdi. Türk özel sektörünün dünyaya daha fazla açılması için bu tür alımlar yapması gerektiğine işaret eden Çağlayan, ''Türk özel sektörü Avrupa'da ikinci nesli olmayan şirketleri birer birer satın almalı'' dedi.
Turqualty'de süre uzayacak
Bakan Çağlayan, Turqualty uygulaması üzerinde çalıştıklarını belirterek, daha önce 5 yıl olan yararlanma süresini 10 yıla çıkaracaklarını bildirdi. DTM olarak marka uygulaması ile üne sahip en az 10 Türk markası yaratılması için ciddi destek verdiklerini anlatan Çağlayan, firmaları kurumsallaştırırken, şirketleri de uluslararası üne ve markaya sahip hale getirmeyi hedeflediklerini söyledi.
Çağlayan, dünyanın en ünlü markalarının bir çoğunun kendi üretiminin olmamasına rağmen maliyeti 1 dolar olan bir ürünü 1000 dolara rahatlıkla satabildiğini kaydederek, önemli olanın yüksek teknolojiyi sağlamak olduğunu sözlerine ekledi. Bakan Çağlayan, daha sonra Çubuk esnafını ziyaret etti.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi