'Cemaat-AKP kavgası mı var?'
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, AKP ile Gülen cemaati arasındaki kavga iddialarına, AKP'nin herkesle kavgalı gösterilmeye çalışıldığı, 75 milyon insanı bir gördükleri cevabını verdi. Bozdağ, "Poliste ve yargıda bir cemaat yapılanması var mı?" sorusuna ise "Böyle bir şey mümkün değil" yanıtını verdi.
CNNTürk televizyonuna konuşan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ gündemdeki konular hakkında soruları yanıtladı.
Bozdağ'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Krizde hedef Başbakan mı?
- Yargı bir takım yerleri hedef alarak görev yapmaz, yapması da fevkalade yanlış olur. Yargı kendi içinde yasalarla ilgili verilen görevleri yapıyor. Biz bunu sayın Başbakan'a dönük bir hedef olarak görmüyoruz.
Erkler kavgası mı var?
- Türkiye'de erkler kavgası şu an itibarıyla yok. Dün de yok. Kurumlar arasında belli konularda farklı görüşler olabilir. Bunu siz kavga olarak alırsanız o zaman herkesin aynı görüşte olduğu bir yapıyı arzu ediyorsunuz demektir. Bu kavga değil demokrasinin doğal bir sonucu... Birileri böyle bir arzu içerisinde, karmaşa olsa diye temennisi olan çok var.
Cemaat-AKP kavgası mı var?
- Bu konuyu herkes değerlendiriyor, çok şeyler de söylüyorlar. 'AK Parti ile şunların arasında kavga var, bunların arasında kavga var, kurumların arasında kavga var'. AK Parti ile herkes birilerini kavga ettirmek istiyor. 'Biz bunları bir türlü götüremiyoruz, bir türlü siyaseten bunların üstesinden gelemiyoruz, sandıkta da yenemiyoruz, biz bunları şunlarla kavgalı yapsak, bunlarla kavgalı yapsak'... Müthiş bir kavga olsun diye dua eden grup var. Herkesle AK Parti'yi kavgalı göstermek isteyen bir grup var. Biz milletimizin önünde bir partiyiz. Yüzde 50 bu milletten destek almış bir iktidarız. Kavga içerisinde olanların kurumlarla, toplumla, farklı görüşlerde olanlarla kavga içerisinde olanların böylesi bir toplumsal desteği bulmaları mümkün değil.
Cemaatle ilişkileri nasıl?
- Biz 75 milyon insanımızı bir görüyoruz. Onlara cemaat gözüyle, tarikat gözüyle, STK gözüyle bakmıyoruz, bakmamız da yanlış olur. Ama toplumun içinde yaşayan insanlar kendilerini bir cemaate, bir tarikata, bir STK'ya başka bir şeye yakın görebilir. O da saygıya layık bir şeydir.
Poliste ve yargıda bir cemaat yapılanması var mı?
- Böyle bir şey mümkün değil. Ülkede herkes eşit vatandaş ve memuriyete giriş koşulları da belli. Buna kimse müdahalede bulunamaz.
MİT'teki düzenleme
- Bu düzenlemeler yapıldığı takdirde ortaya çıkan durum kişiye özel değil. Yargıdan kaçırılan bir şey yok. Bu düzenlemeyi yapmak, soruşturmaları engellemek, suçların üzerini örtmek değil. Çünkü bu düzenleme bugüne kadar zaten var, yeni bir şey değil. Burada başbakan kararı yargı kararı değil, yargıya açık. İzin sisteminde son söz yargıya aittir.
"Başbakan'ı çete kurmakla suçlamak iftira"
- Ömrü çetelerle mücadeleyle geçmiş ve bu mücadelede mesafe almış bir lideri çete kurmakla suçlamak, kuracak diye itham etmek iftiraların en büyüğüdür.
Soruşturma izni neden başka kamu görevlilerini kapsamıyor?
-Ben katalog suçlarla ilgili bir izin mekanizmasının bütün herkesle alakalı olmasını ben kendi açımdan doğru görmem. Oradaki işin niteliğiyle alakalı. Oradaki düzenleme ve yapıyı birbirinden ayırmak lazım. Özel birtakım görevlerle ilgili ülkenin güvenliğiyle alakalı gerçekten stratejik birtakım görevlerle alakalı düşünülebilir.
"Benzer tehlike askerler için yok mu?"
-İki soruşturma birbirinden ayrı şeyler. Ergenekon anayasal düzene, yani hükümet ve meclise karşı birtakım suç isnatları var. Ülkenin güvenliğiyle ilgili bir şey değil o. Ülkenin içerideki ve dışarıdaki güvenliğiyle ilgili konuyla bunu yan yana koyduğunuzda o ayrı ayrı noktalarda değerlendirilmesi gereken bir husus. Mevzuatları da ayrı.
MİT mensuplarını himaye eden yok
- Bunları himaye eden kimse de yok. Yani eğer istihbarat örgütünün üyesi, istihbarat mensubu herhangi bir kişi terör örgütünün eylemlerine iştirak etmiş, terör örgütüyle işbirliği yapmış, devletin, ülkenin aleyhine bir faaliyette bulunmuşsa bunu himaye edelim diyen kimse yok. Hükümette de kimse yok. Sayın başbakan da böyle bir şey demiyor, biz de. Böyle bir durumda izlenecek yol belli. Bir istihbarat mensubunun terör örgütüyle işbirliği yaptığına ilişkin iddialar ve bununla ilgili deliller olması halinde bunların ilgili makamlara ulaştırılması gerekir. Bunlar değerlendirildikten sonra "bu görev sınırı içindedir ya da değildir" diye bir sonuca ulaşılır. Bu düzenlemeyi yapmak soruşturmaları engellemek, suçların üzerini örtmek değil. Çünkü bu düzenleme bugüne kadar zaten var, yeni bir şey değil.
Sadrettin Sarıkaya hakkındaki inceleme
- Soruşturmanın gizliliğini ihlal, ister soruşturmayı yürüten yargı görevlileri tarafından veya onların emrinde çalışanlar tarafından, isterse yargı görevi yapanlara yardımcı olan adli kolluk tarafından yapılsın, kim tarafından yapılırsa yapılsın yanlıştır, hukuka aykırıdır. Bunun himayesi, bunun savunulması düşünülemez. Biz bu konuda dün de aynı noktadayız, bugün de aynı noktadayız. Hiçbir şeyimiz yok. Bu konuda savcıyla ilgili inceleme başlatılması da bizim tasarrufumuz değil, HSYK'nın tasarrufudur. Savcının soruşturmadan el çektirilmesi, başka soruşturmalarda görevlendirilmesi de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yaptığı bir şey...
Özel yetkili mahkemeler olmazsa olmaz değil
- Özel görevli mahkemeler Türkiye'de olmazsa olmaz şeyler değil. Bunları savunan bir yaklaşımı da ortaya koymuyoruz ama Türkiye'nin ihtiyaçları, terörle devam eden mücadele, organize suç örgütleri ve başka organize yapılar nedeniyle böyle bir mahkemeye ihtiyaç duyulmuş geçmişten beri ve bu ihtiyaç varlığını sürdürüyor. Başka ülkelerde de bu var, benzer soruşturma ve kovuşturma yetkileri olan özel görevli mahkemeler var. İhtiyaç kalktığında bu da kalkabilir ama bu demek değil ki bu mahkemelerden hiç şikayetimiz yok, eleştirimiz yok. Herkes gibi ben de eleştiriyorum ve hukuk devleti açısından bu mahkemelerin kalıcı mahkemeler olmaması gerektiğini de her zaman ifade ediyoruz.
Ergenekon ve Balyoz gibi davalar için kurulmadı
- Özel yetkili mahkemelere ihtiyacın ne zaman biteceğini şimdiden öngörmek mümkün değil. Dileğim, bu ihtiyacın hızla ortadan kalkması ancak bu terör ve organize suç örgütleriyle mücadeleyle ilgili bir konu. Özel yetkili mahkemeler, Ergenekon ve Balyoz gibi davalar için kurulmadı. Bunları özel bir takım durumlar için kurulmuş mahkemeler olarak tanıtmak yanlış.
İlker Başbuğ davası
- Yargıtay Başsavcılığı İlker Başbuğ'un müracaatı üzerine bir karar verdi. O karar kamuoyunda tartışılacaktır. Anayasanın 145. maddesi devletin güvenliğini, anayasal düzeni ve bu düzenin işleyişine karşı işlendiği iddia olunan suçlarla ilgili davaların herhalde adli yargıda görüleceği hükmüne amirdir.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Colani’nin arabası
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması
- 'Bıyık altından gülüyorsunuz'