Çetin Doğan tutuklandı
''Balyoz Planı'' iddiaları soruşturması kapsamında hakkındaki yakalama emri çerçevesinde İstanbul Adliyesine gelen eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan tutuklandı.
İstanbul nöbetçi 11. Ağır Ceza Mahkemesinde, emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın yüzüne hakkında verilen karar okundu.
Çetin Doğan, cezaevine gönderilirken en kısa zamanda bu işin biteceğine, adaletin yerini bulacağına inandığını ve bundan hiç kuşku duymadığını söyledi.
Doğan, ayrıca 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutladı.
Avukatları, Çetin Doğan'ın büyük olasılıkla Metris Cezaevi'ne götürüldüğünü kaydetti.
''Herkes görecek ki bu balyoz, çıkaranların, uyduranların kafasına inecek''
Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nin önünde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çetin Doğan, hastalığıyla ilgili tedavi önerilerini göz ardı ettiğini belirterek, arkadaşlarını yalnız bırakamayacağını belirtti.
Bu mücadeleye onlarla birlikte devam edeceğini ifade eden Doğan, ''Herkes görecek ki bu balyoz, çıkaranların, uyduranların kafasına inecek'' dedi.
Sağlık durumunun nasıl olduğunun sorulmasına üzerine Doğan, şunları söyledi:
''Şu an samimiyetle söylüyorum. Kalp, ilaçların dozlarını 4 kat artırmak suretiyle iyiye doğru gidiyor. Ama dün çıktığım zaman 18 idi tansiyonum. Resmi kayıtlarda da vardır. Bir gün önce de öyleydi. Fakat burada bir talep ya da karşılıklı görüşmeler olduğunu öğrendim. Silahlı Kuvvetlerde 50 yıl kalmış bir insanım. Kurumumu zor durumda bırakacak herhangi bir işlem, gayret yapamazdım. O yüzden de 18 tansiyonla dışarı çıktım. Dimdik ayaktayım. Hastanede de arkadaşlarım çok yakından ilgilendiler. Onların hepsine minnettarım.'
Doğan, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'le ilgili kendi adına bir konuşma yapılmadığını belirtti.
Doğan, ''Ama gerekli soruları başkaları kendine sorduğu için, ben eski bir silah arkadaşımı, 'Neden beni mahkemeye vereceksin' diye sorgulamadım, sorgulamıyorum. Ben bazı sorular sormuştum. Bu sorular havada kaldı ama sanıyorum ki savcılarımız, hakimlerimiz kısa zamanda bunu ortaya çıkaracaklar'' diye konuştu.
Bu soruşturmanın, 2006 yılında yapılan hazırlıkların ardından 2007 yılında başlatıldığını iddia eden Doğan, bunu mahkemede ispat edeceklerini kaydetti.
Bu olayın, gazeteci Mehmet Baransu'nun getirdiği bir valiz belge meselesi olmadığını, bunun bir kurgu olduğunu savunan Doğan, bu kurgunun içerisinde kimlerin bulunduğunu ortaya çıkarmanın bugünkü adaletin temel görevi olduğunu dile getirdi.
Doğan, seminer yapılırken hepsinin kayıtlarının kendi emriyle alındığını kaydederek, ''Kayıtların tamamı dinlenildiğinde, zamana bakıldığında ondan ne bir dakika azdır ne bir dakika fazladır. Bu adalet ortaya çıkacaktır, bundan kuşkunuz olmasın'' dedi.
Taburcu ediliş tarihinin 22 Nisan olduğunu, arkadaşı olan bir ağrı uzmanının kendini GATA'da muayene ettiğini ve yapılacak bir işlemle sağ bacağında görünen uyuşukluğun ve bozukluğun büyük ölçüde giderilebileceğini söylediğini kaydederek, şöyle konuştu:
''Bunu denemeden ameliyat olmamam gerektiğini anlattı fakat randevulaştığım arkadaşımın bir özel seyahati nedeniyle bu randevuyu gerçekleştiremedik. Bir gün önce çekilen sintigrafimi merak edenler dosyamda neticelerini bulabilirler. Bir problem gördüler. Bu problemi daha detaylı inceleme ihtiyaçları olduğunu söylediler. O yüzden ertesi güne kaldı ve bu incelendi. Sonuç itibarıyla verilen değerlerin normal ölçülerde bir belirti olduğunu söylediler, ileri tetkiklerde de sorun olmayacağını söylediler. Tansiyonum dün sabah dediğim durumdaydı. Ben daha evvel verdiğim karar nedeniyle ve çıkmamda da tıbbi bir mahsur olmadığını GATA'nın bildirmesi üzerine, bu konuda GATA'nın üzerine kuşkular da konmasın diye herhangi bir ısrarda bulunmadım. Çünkü bana önerilen, sağ bacağımdaki konuyu GATA'da ağrı merkezi olmadığı için başka yerde tedavi olmamdı. Bana 'Asgari bir hafta aspirin kullanmayacaksın' denildi. O yüzden buradaki işlemlerimi bitireyim. Elimde raporum var. İleride bana fırsat verilirse, tutuksuz olarak tedavimi sürdürme imkanım olursa diye, açık yüreklilikle kabul ettim. Bana GATA'ta gösterilen iyi muameleye de teşekkür ederim.''
Taburcu olduktan sonra avukatını hemen adliyeye gönderdiğini anlatan Doğan, saat 15.00'te çıktığını ve ilaçlarını almak için evine gittiğini bildirdi.
Silivri'ye gitmesinde sağlık açısından bir sakınca bulunup bulunmadığı sorulan Çetin Doğan, bunun kararının Adli Tıp Kurumu tarafından verileceğini belirtti.
Doğan, ''Avukatlarımız bunun tehlikeli olabileceği konusunda GATA'ya da bir müracaat yapmıştırlar, benim bilgim olmadan. Bu konuda kendilerine, otoritenin Adli Tıp olduğu söylenmiştir. Ben sağlık tehlikesi hissetmiyorum. İnsan bir kez ölür'' şeklinde konuştu.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ imzalı, söz konusu seminerin amacı dışına çıktığı yolunda rapor hazırlandığı haberlerine işaret eden bir gazetecinin ''Bu belgeyi siz gördünüz mü? Aslı var mıdır?'' diye sorması üzerine Doğan, şunları ifade etti:
''Onu ben bilmiyorum. Bu seminer, hiçbir zaman kendi sınırları dışında cereyan etmemiştir. Yüzlerce kişi tutuklandı, sorgulandı. Eğer içlerinden bir tek silah arkadaşım, 'Evet Çetin Doğan darbe planladı, darbe lafını, ihtilal lafını söyledi' desin ben kendi ipimi kendim çekerim. Eğer gizli tanık bulurlarsa, karşıma çıkartırlarsa, gizli tanık da 'Bu, şu toplantıda şöyle yaptı' derse, benim kendisine soracağım soru şu olacaktır: Nerede ve kimler vardı? Bu olayda, senaryo ile dışarıda imal edilmiş bir balyoz planını birbirine karıştırıyorsunuz. Çünkü bir plan semineri nasıl yapıldığı konusu bilinmiyor. Savcılarımız tarafından doğal olarak bilinmiyor.''
"İmzam yok, ıslak imzam yok, elektronik imzam yok"
Çetin Doğan, genç bir kişinin bilirkişi olduğunu kaydederek, ''O da faraziyeler üzerine rapor veriyor. Aslında bilirkişinin yapacağı şey o faraziyelerin doğru olup olmadığı.... Faraziyesi de diyor ki bu verilen Balyoz Planı doğruysa bu bir ihtilaldir ama şimdi biz diyoruz ki Balyoz Planı konuştuğumuz konu değil. Balyoz Planı'nda benim imzam yok, ıslak imzam yok, elektronik imzam yok. Biz söyledik, 2 Aralıkta senaryo ortaya koyduğumuz senaryo Türkiye'nin en zor durumunda nasıl bir ortam olur ki '1. Ordu' yazılı planlarını uygulayabilir mi uydulayamaz mı? Bizim denediğimiz araştırdığımız konu bu oldu. Planlarımızı uygulayıp uygulamayacağımızı araştırdık. Bunu sayın savcılar da biliyor.''
Doğan, Balyoz Planı'nın 2002 Aralık ayında yazıldığını, içerisindeki yapıştırma eklemelerin ise 2005'te yapıldığını savunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Benim damadımın ve kızımın, 'Çetin Doğan ve Gerçekler' sitesine bakın. Şu ana kadar bize verilen belgelerden, nelerden, nerelerden yapıştırılmış olduğunu görürsünüz. Bunun arkasındayım. 'Bu askeri mekanda olmuştur, askeri insanlarla işlenmiş bir suçtur, işte bu nedenle askeri savcılar bakmalıdır' gibi bir şeye sığınmıyorum. Ben avukatlarıma 'Böyle bir şeyi ileri sürmeyeceksiniz, yoksa aramız bozulur' dedim. Bunun faillerini, bu düzmeceyi yapanları, bundan fayda umanları, bunu ne için ortaya koyduklarını mutlaka ortaya çıkaracaklardır.''
Terörle mücadele etmiş, PKK ile omuz omuza mücadele ettiği arkadaşlarıyla tutuklandığını belirten Doğan, ''Suçlandığımız suç da terör suçu. Örgütlü terör suçu. En büyük acıyı bu şekilde yaşadım'' dedi.
''Balyoz, birilerinin kafasına inecek derken kimi kastettiniz'' diye sorulan Doğan, bunu söylerken kimseyi kastetmediğini ifade ederek, ''O çıkardı, bu çıkardı demiyorum ama belli ki Kafes'le ilgili konuyu ilgiyle izledim. Balyoz Planı'nın ekleri bir alem. Hiçbirinde imza yok. Teknik olarak nasıl imal edileceğini söyleyebiliriz, ortaya koyabiliriz. Hiç kimse merak etmesin. Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları, yeteri kadar geçmişten ders almıştır. 30 sene evvel olan bir ihtilali ve onun sonuçlarını en ağır sonuçlarını TSK kendi içinde kendi yurdunda hissetmiştir. Ondan sonra bunu bilerek yaşadıklarımızı görerek, halkın bağrından çıkan TSK halka silah çekme, halkını zora sokmak yolunda bir adım atmamıştır'' diye konuştu.
Çetin Doğan, ''rutin dışında çıkan konu'' diye bir şeyler duyduğunu anımsatarak, ''Evet rutin dışına çıkarılan konu şudur: Ben hiçbir harp oyununu, hiçbir semineri hayatım boyunca provalı yapmadım. Arkadaşlarım gerçekleri rahat konuşsunlar diye, sakınmasınlar, fikirlerini açıkça söylesinler diye, hayatımda hep bunu uyguladım. Bununla çok yararlı sonuçlar aldım. Baştan sona kadar bantlarını da aldırdım. Şimdi savcıya gidip teslim olacağım. Sizi Silivri'de misafir etmek isterim ama konuk olarak benim gibi değil'' dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama