"CHP hedef seçilmiştir"

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın aslıyla birlikte savcılığa gönderilen mektupta CHP'ye yönelik suçlamalarla ilgili "Bu ihbar mektubunda CHP'nin hedef olarak seçilmiş olmasının ne anlama geldiğini ben çok iyi görüyorum" dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 28.10.2009 - 12:28

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin İstanbul İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı iddia edilen "İrticayla Mücadele Eylem Planı"nın aslının bir subay tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesini değerlendirdi.

Baykal, subayın ifadesine göre belgeyi kendisinin aldığını, ancak 4 buçuk ay beklettiğini belirterek bu süre içinde bir "gece yarısı baskınıyla" askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını öngören bir kanun çıktığını ifade etti. Mektubu elde eden kişinin 4 buçuk ay sonra sadece o mektubu savcılığa göndermekle yetinmediğini, ayrı bir ihbar mektubu da yazdığını vurgulayarak şöyle konuştu:

"Bu ihbar mektubuyla belgeden yola çıkarak, çok daha farklı siyasi hedeflere yönelik açılım gerçekleştirilmek istenmiştir. Bunun koordinasyonunun yapılıp yapılmadığı, bunların bir tesadüf olarak ortaya çıktığı sorgulanması gereken noktadır. Bu açıdan bakınca ihbar mektubunda ne görüyoruz? İhbar mektubunda hangi şartlar altında o mektubu aldığını söylemekle yetinmiyor, büyük, farklı ve kapsamlı, eldeki belgeyle doğrudan kanıtlanması mümkün olmayan ithamlarda bulunuyor. Diyor ki bu işte Genelkurmay Başkanı'nın, 1. Ordu Komutanı'nın haberi var. Şimdi bunlar ayrı şeyler."

İhbar mektubunu yazan kişinin belgeyi vermekle yetinmediğini, belgeyi yorumladığını, büyük bir "ithamname" ortaya koyduğunu dile getiren Baykal, "Elbette bilgisi olan insan o belgenin aslı ortaya çıktıktan sonra başlayacak olan yargılama süreci içinde elbette düşündüklerini yetkili mercilere gelip anlatacaktır. Tanık olarak, ya da başka sıfatla ne biliyorsa söyleyecektir. Mahkeme onu ve başkalarını dinleyecektir. Şimdi ihbar mektubunda yazdığı ithamın doğru olup olmadığına mahkeme karar verecektir. Belge bir albayla ilgili belgeyken belgenin yanına ihbar mektubu eklenerek olay Genelkurmay Başkanı ve komutanlık konusu haline dönüştürülmüştür, hedeflenmiştir" diye konuştu.

Bu 'muhbir vatandaş'ın CHP'yi de bir büyük ithamın hedefi durumuna getirdiğini söyleyen Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Belgenin hukuki durumu ayrı, belgenin önemi ayrı, bu belgeyi 4 buçuk ay sonra ortaya çıkaran kişinin bu belgenin yanısıra ayrı mektup yazarak bu mektupta ortaya attığı ve belgede kanıtlanmayan tek taraflı ithamlar, suçlamalar, karalamalar yaratılmaya, onun dışında siyasi hayatımıza yönelik ithamlar ayrı bir konu. Ben bu kişinin CHP'ye yönelik ithamını okuduğumda, CHP Genel Başkanı olarak bu ithamın ne kadar boş, temelsiz, peşin hükümlü, siyasi amaçlı olduğunu çok iyi görebiliyorum. Bu ihbar mektubunda CHP'nin hedef olarak seçilmiş olmasının ne anlama geldiğini ben çok iyi görüyorum."
 

"TSK ile ciddi tartışmalar da yaşadık"

TSK ile ilişkilerinin CHP ilkelerine göre yürütüldüğünü, TSK'yi toplumun bir temel kurumu olarak daima önemsediklerini, saygıyla karşıladıklarını ve değer verdiklerini vurgulayan Baykal, zaman zaman da Silahlı Kuvvetlerle çok ciddi tartışmalar yaşadıklarına dikkat çekti.

2002 yılında Irak'a uluslararası askeri müdahale gündeme geldiğinde "TSK bu müdahaleyi uygun görüyor" demelerine rağmen karşı çıktıklarını, PKK'ya yönelik sınırötesi operasyon bitirildiğinde buna tepki gösterdiklerini anımsatarak "Çok önemli konularda biz parti olarak değerlendirmemizi, düşüncemizi Türkiye'ye karşı sorumluluk duygusu içinde ortaya koyarız. Bu, Silahlı Kuvvetler'in görüşüyle bazen görüşleriyle karşı karşıya gelir, gelmez. Ayrı konudur, bu bizi engellemez" diye konuştu.

"Şimdi böyle bir tavrı götürmüş olan CHP'yi böyle bir bildiriyle, böyle bir ihbar mektubuyla suçlamak ancak siyasi bir projenin gereği olarak ortaya atılabilir" diyen Baykal, "Bu ihbar mektubunu yazan kişi CHP'nin bu konudaki sorumluluğuna yönelik ortaya bir belge koydu mu, bir somut iddia söyledi mi?" diye sordu.
 

"İtham var belge yok"

Baykal, ihbar mektubunu yazan kişinin bu belgenin aslında kimlerin sorumluluğu altında yazıldığı konusundaki kanaatini, ancak yargı süreci içinde şekillenecek olan kanaatini ifade ettiğini ve bu ifadenin de ilginç bir şekilde bütün Türkiye'deki kamuoyuyla paylaşıldığını ifade ederek şöyle konuştu:

"4 buçuk aylık bir zamanlama götürülüyor tüm bunların olabilmesi için. 4 buçuk ay sonra bir kanun çıktı, 4 buçuk ay sonra albay sorumlu, Genelkurmay Başkanı sorumlu, hatta CHP sorumlu hale getirilmek isteniyor. Neyle getirildi, belgeyle mi? Hayır, ihbar mektubuyla. Ne var o ihbar mektubunda, ne biliyorsan söyle. O iddianın bir belgesi varsa çıkar o belgeyi koy ortaya. Öyle bir şey yapmış mı? Hayır, yapmamış, sadece itham etmiş. Bu ithamın iç yüzünü en doğru şekilde değerlendirebilecek kişi olarak ben diyorum ki, senin diğer söylediklerin CHP hakkında söylediğin gibiyse o zaman bunların ne anlama geldiğini ben biliyorum."
 

"Mesele sadece zamanlama değil"

Baykal, mesele sadece zamanlama ve gündem çarpıtma konusu olmadığına dikkat çekerek şunları söyledi:

"Bazıları şöyle düşünüyor: Tam Kürt açılımının çıkmaza girdiği noktada bu mektupla gündemi değiştirmeye ve açılım politikasının iflas ettiği bu noktayı saklamaya çalışıyorlar. Bu bir düşünce de, bu masum bir düşünce. Olay bundan ibaret değil. Olay sadece kamuoyunun gündemini değiştirmek değil. Elbette siyasiler gündem değiştirmek için gereken girişimleri yaparlar. Bunu yapan bir siyasetçi mi? Bunu yapan bir asker, bir subaysa onun motifi başka demek ki. O, bir siyasi gündeme hizmet ediyorsa, o siyasi gündemi değiştirmek kimin ihtiyacı; AKP'nin ihtiyacı, Başbakan'ın ihtiyacı. Peki bu ihbarı yapan kişinin ihtiyacı ne? O zamanlamayı hangi duyguyla yapıyor? Zamanlamayı bırakın zamanlamanın ötesinde belgenin hedefini değiştiriyor. Belgeyi gönderiyor gibi yaparken 3 tane yazı koyuyor, biri belge, biri kişisel ithamnamesi, üçüncüsü de Bilgi Destek Planı. Birken üç çıktı. Kardeşim, teker teker, ambale olacağız. Ne yapmak istiyorsun?"

Bugün Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün de mektupla ilgili 'İdeolojik bir nitelik taşıyor' değerlendirmesi yaptığını belirten Baykal, şöyle devam etti:
"Ciddi, sorumlu bir ihbar ancak elinde bulundurduğun belgeyi derhal ilgili yargı sürecine intikal ettirerek yapılır ve o konuda söyleyeceğin ek bilgiyi ve tanıklık imkanı varsa onu da o sürecin içinde yaparsın. İddialarını söylersin, soruşturulur. Şimdi bir kamuoyu yönlendirmesi yapılmak isteniyor. Sadece gündem çarpıtmak için değil, gündeme büyük hedefler taşımak için, yeni bir tartışma taşımak için. Böyle bir oluşumun içinde yer tutmayı, bunun bir parçası olmayı kim içine sindirmiştir, kimdir bu kişi? Derhal ortaya çıkması lazım. Bu ithamları yapan kişi CHP'yi, Genelkurmay Başkanı'nı suçlayan kişi kimdir doğrusu kamuoyu merak ediyor, ithamlarını kanıtlamalıdır, belgelemelidir, hepimiz onu görmeliyiz. Türkiye'nin bu ortamında böylesine geniş bir cephe açılmasını, kavganın birden tırmandırılmasını sadece gündem saptırma olarak izah etmek mümkün değildir. Ortada ciddi bir çatışma kararının alındığını ve bu kararın çeşitli yöntemlerle belli bir stratejiyle, zamanlamayla uygulanmakta olduğunu hep birlikte görüyoruz."

Belge tartışmaları ortaya çıktığındı net bir tavır takındıklarını anımsatan Baykal, "Bütün olasılıkları dikkate alarak değerlendirmemizi yapmıştık. Aynı noktadayım ben. Şimdi artık belge konusu olmaktan öteye geçti iş, bir siyasi ithamnameye dönüştü. Bunu takip etmek, bunu aydınlatmak lazım" diye konuştu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler