"CHP işi yokuşa sürüyor"

Çelik, NTV'de Can Dündar'ın sorularını yanıtladı. "Türban" konusunda "CHP ile anlaşma olmayacağı anlaşıldı doğru mu?" sorusunu Çelik, "Milletle anlaşamayanlar Ak Parti ile de anlaşamıyorlar" diye cevapladı.

CHP'nin "türban sorununu sadece genç kızların üniversiteye girme sorunu olarak çözelim" önerisine Çelik, "CHP'nin öyle bir önerisi yok. CHP şunu söylüyor; 'Türban meselesini de ele alalım, YÖK meselesini de ele alalım, dokunulmazlıkları da ele alalım' bunları söylediğiniz zaman siz ipe un seriyorsunuz. CHP'nin derdi, CHP kendi içerisindeki insanları ikna edemediği için CHP ikiye bölünmüş durumda. Parti içinde yüksek öğretimde türbanın serbest olmasına karşı olan bir kesim sesini yükseltiyor ve CHP yönetimi biz bunları ikna edemiyoruz demek yerine ekstra şartlar ileri sürerek, bu işi yokuşa sürüyor" dedi.

MHP'nin türban sorununa karşı tutumunun daha tutarlı olduğunu ifade eden Çelik, şöyle devam etti:
"MHP ile beraber yeni bir Anayasa değişikliği yaptığımızı düşünün. CHP bunu Anayasa Mahkemesi'ne götürdüğü zaman yeniden başa döneceğiz. Diyelim ki 17. maddeye 'kişinin kimliğini gösterecek şekilde' bir tanımlama getirsek hani 'çarşafa girerse, erkek olursa terörist olursa' falan diyorlar ya. 17. maddenin kapsamını genişletsek CHP bunu da Anayasa Mahkemesi'ne götürerek iptal ettirebilir. CHP meydanlarda halka verdiği sözü tutmamıştır, kandırmıştır" şeklinde konuştu. Çelik, bugün Anayasa'da "türbanı" yasaklayan bir hükmün olmadığını belirterek, "Yıllardan beri uygulanan keyfi yasaklama vardır" dedi.

Son zamanlarda çıkan haberlerde ilköğretim okullarına türbanla girmeye çalışan öğrencilerin hatırlatılması ve "Üniversitenin altına böyle bir şeyin inmeyeceğini neden söylemiyorsunuz?" sorusuna Çelik, şu yanıtı verdi:
"Bir haber mi geliyor bir şey üretiliyor mu? Biz üretilen provokasyonlara göre her gün bir kanun değişikliği mi yapıyoruz. Tavrımız çok açık. Bizim üzerine durduğumuz şu anda yükseköğretimdir. İlköğretimlerde yönetmelikler bellidir. Ben endişeden değil fiili mağduriyetten bahsediyorum. Biz CHP'nin kuruntularına göre mi tavır belirleyeceğiz. Kamuoyunun yüzde 78'i bu üniversitelerdeki bu türban yasağının haksız olduğuna inanıyor. Başörtüsü ile ilgili problem şu an yükseköğretimdedir. Biz özgürlük alanlarını genişletmeye çalışırken CHP bizden 'şuralara yasak koyun.' oralarda usul belli kardeşim. Yürüyen bir prosedür var. Bu işin bahanesini üretmektir. Kusura bakmasınlar ipe un sermektir. Topu taca atmaktır."

Basın özgürlüğü

Türkiye'nin basın özgülüğü açısından 178 ülke içerisinde 138. sırasında olmasını da değerlendiren Çelik, "Medya genel yayın yönetmenleriyle İstanbul'da yaptığımız toplantıda bir televizyon kanalının genel yayın yönetmeni 'bizim şu şu görevlimiz içerde' dedi. Sayın Başbakan dedi ki: 'bildiğim kadarıyla o arkadaşlar gazetecilik yaptıkları için içerde değiller başka sebeplerden dolayı içerdeler'. Ama hakikaten gazetecilik yaptığı için hakkında dava açılan neredeyse hapishaneye girecek olan, bugün şimdiye kadar ertelenen, kesinleşmemiş veya tecil edilen cezaları 30-40 yılı bulan gazeteciler var. Bununla ilgili bir taslak hazırlandı ve Bakanlar Kurulu'na sunuldu. Bunu Meclis'e getireceğiz. Hür gazeteciliğin olmadığı yerde gerçek anlamda demokrasiden söz edilmez. Bu konudaki sızlanmaları da haklı buluyorum. Bu kötü karneyi düzeltmek bizim boynumuzun borcudur" şeklinde konuştu.