CHP'li İnce'den Başbakan'a sert eleştiri
Başbakan'ı çark etmek ve tornistan etmekle suçlayan CHP'li İnce, AKP'li milletvekillerine de, "Ve siz, sayın milletvekilleri, bu Bakanlar Kurulu'nu, Başbakan'ı aklayan paklayan sayın milletvekilleri, Kâbe'de, Mekke'de tavaf ederken Meclis'te oy kullanma becerisini gösteren sayın evliyalar" diye seslendi.
TBMM Genel Kurulu'nda, 2011 Yılı Merkezi Yönetim bütçe Kanunu Tasarısı'nın görüşmelerinde son güne gelindi. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin başkanlığında toplanan Genel Kurulda, tasarı üzerinde son konuşmalar başladı. İlk olarak CHP Grubu adına Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi söz aldı.
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, TBMM Genel Kurulu'nda, 2011 yılı bütçe tasarısı görüşmelerinin son gününde CHP Grubunun görüşlerini dile getirdi. Bütçelerin, hükümet politikalarının bir uygulama aracı olduğunu ifade eden Hamzaçebi, hükümetlerin, topluma vaat ettiklerini ve yapmak istediklerini bütçelerle hayata geçirdiklerini söyledi. Hamzaçebi, 2011 yılı bütçesinin 312,5 milyar lira büyüklüğe sahip olduğunu, ekonomiden 312,5 milyar lira gelir toplanacağını, bu gelirlerin, bütçede öngörülen harcamalar yoluyla ekonomiye yeniden iade edileceğini kaydetti. AKP'nin, bütün bütçe görüşmelerinde 2002 yılını referans aldığını ifade eden Hamzaçebi, AKP'nin ekonomi yönetimini devraldığı 2002'de ekonomideki en temel sorunun, ekonominin tasarruf yapamaması olduğunu kaydetti. Hamzaçebi, tasarruf yapılmadığı için yatırım yapılmadığını, kamu maliyesinin bozuk, ekonominin cari açığa mahkum olduğunu, sıcak paranın gelmediği yıllarda ekonominin krize girdiğini anlattı.
Tablolarla anlattı
Hamzaçebi, çeşitli alanlardaki verileri tablolar eşliğinde anlattı. Hamzaçebi, 2002-2010 yılları arasında tasarruf verilerinin yer aldığı tabloyu Genel Kurula göstererek, Türkiye'nin 2002'de özel ve kamu sektörü tasarrufları açısından toplam tasarrufların GSYİH'ya oranının yüzde 18,6 olduğunu belirtti. Hamzaçebi, 2010'da bunun yüzde 12'lere düştüğünü, üçte bir oranında tasarrufların azaldığını vurguladı. IMF politikalarının, Türkiye'yi tasarruf etmeyen ülke haline dönüştürdüğünü ifade eden Hamzaçebi, tasarruf yapılamazsa yatırımın da olamayacağını dile getirdi. Türkiye'nin sağladığı büyümeyle cari açığı gösteren tabloyu da gösteren Hamzaçebi, büyümenin olduğu yıllarda cari açığın yükseldiğini belirtti. Hamzaçebi, Türk ekonomisinin, yatırım yapabilmek için yurt dışından gelen sıcak kaynağa ihtiyaç duyduğunu, sıcak para gelmediğinde ekonominin krize girdiğini vurguladı.
Hamzaçebi, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in, bütçe konuşmasında, ''Türkiye ekonomisi büyümek istiyorsa cari açık vermek zorundadır. Cari açık vermeden büyüyemez çünkü yurt içi tasarruflar yetersizdir'' dediğini söyledi. Hamzaçebi, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu bir şehir efsanesidir. Sayın Maliye Bakanı, burada ekonomi bilimi yerine şehir efsanelerine dayalı konuşmasını yadırgadım. Gerçekleri yansıtmıyor. Sayın Bakan keşke 2000 öncesi rakamlara zahmet edip biraz baksaydı. ANAP'ın 4 yıllık iktidar dönemi, 1984-1987 yıllarını örnek vereceğim. Türkiye 4 yılda ortalama yüzde 7 büyümüş, yıllık ortalama cari açık yüzde 1,9. 1992-1997 yılı ortalama büyüme yüzde 7,6, cari açık yüzde 1,6. Sizin, AKP'nin çıkardığı gömleğin iktidarda olduğu dönemde, 1997'de ekonomi yüzde 8,3 büyümüş, cari açık yüzde 1,4. Türkiye, 1980-1990'larda cari açık vermeden büyüyebilmiş, cari açığa mahkum değil. Ama IMF politikalarını aynen uygulayan AKP, Türkiye ekonomisini cari açığa mahkum hale getirmiştir.''
'Et yemesin, ot yesin diyebilir'
Hamzaçebi, işsiz sayısındaki artışa işaret ederek, işsizliğin sadece istatistik olarak görüldüğünü ifade etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bütçe konuşmasında, kendi dönemlerindeki çimento ve ham çelik üretiminin arttığını söylediğini belirten Hamzaçebi, ''Güzel, elinize sağlık... Şüphesiz her hükümet bir şeyler yapıyor bu ekonomide'' dedi. Hamzaçebi, Şimşek'in, öğrencilerden rol çalarak, bütçe konuşmasında asgari ücretle alınan yumurta örneği verdiğini ifade etti. Hamzaçebi, Şimşek'in asgari ücretle 2002'de ve şimdi ne kadar benzin, mazot alındığını anlattığını belirterek, asgari ücretlinin benzin, mazot alacak arabasının olmadığını kaydetti.
Asgari ücretle 2002'de 50 kilogram beyaz peynir alınırken, bugün 44 kilogram alındığını ifade eden Hamzaçebi, 2009'da 27 kilogram dana etine karşılık, bugün 23 kilogram et alınabildiğini söyledi. Hamzaçebi, ''Ama Sayın Bakan, 'vatandaş et yemesin ot yesin, sebze yesin' diyebilir. Sebzelerde durum vahim. Asgari ücretle 2008'de 366 kilogram domates alınırken şimdi 217, 248 kilogram fasulye alınırken şimdi 204 kilo alınıyor, ıspanak 346 kilogram alınıyordu 294 kilograma düştü'' diye konuştu.
'Hayaller küçülüyor'
Hamzaçebi, Başbakan Erdoğan'ın, çeşitli ürünlere ilişkin büyüme rakamları verdiğini, ancak bunlar büyürken işsizliğin de büyüdüğünü belirterek, ''Bütün bunlar büyürken, Türkiye'de hayaller küçülüyor'' dedi. Başbakan Erdoğan'ın, ''Ben polisimi öğrenciye ezdirmem'' dediğini ifade eden Hamzaçebi, ''Sayın Başbakan, polisi gıda fiyatları karşısında ezdirmeyin, maaşlarını yükseltin'' diye konuştu. Erdoğan'ın, 2007'de grup toplantısında 38 milyar dolarlık gelir kaybına yol açan bir akaryakıt yolsuzluğunu gündeme getirdiğini belirten Hamzaçebi, ''Ne oldu bu yolsuzluk? Ne işlem yaptınız?'' diye sordu.
Hamzaçebi, tarım sektöründeki gelişmelere de yer verdiği konuşmasında, Adnan Menderes'in tarım sektörüne gösterdiği ilgiyi, Erdoğan'ın, iş bütçeye gelince göstermediğini savundu. Ciddi bir vergi reformunun yapılması gerektiğini, vergi reformu yapmadan Türkiye'nin hiçbir yere gidemeyeceğini dile getiren Hamzaçebi, sözlerini şöyle tamamladı: ''Vergi reformu iki aşamalı olmalı, mevcut vergi oranları aşağı düşürülmeli, özellikle istihdam üzerindeki vergi yükü inmek zorundadır. Türkiye, hem vergi oranlarını düşürmek gibi bir iddiaya sahip olmalı hem de bu iddiasını ortaya koyarken toplam hasılatını da artırması gerekir. Ancak Hükümet bu iddiayı ortaya koyabilme imkanı, perspektifi ve vizyonuna sahip değil. Bu vizyona sahip olmadığı için Türkiye dar bir alanda, mevcut gelirle çarkı döndürmeye çalışıyor. Türkiye, tasarruflarını, özel sektör tasarruflarını artırmak zorundadır. Bireysel tasarrufları teşvik eden bir model uygulamak zorundadır. Sanayileşmede, teknoloji yoğun sektörlere ağırlık vermek zorundadır.''
'Hükümetler bütçeleriyle somut olarak konuşur'
AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, TBMM Genel Kurulu'nda, 2011 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerindeki son gün görüşmelerinde AKP Grubu adına yaptığı konuşmada, ''Hükümetler bütçeleriyle somut olarak konuşur, bütçeler bir arenadır, her şey burada tartışılır, bir yılın muhasebesi burada yapılır'' değerlendirmesinde bulundu. 2002'de bir yılda üretilen mal ve hizmet toplamı 350 milyar lira iken, bu miktarın 2010'da yüzde 214 artışla 1 trilyon 100 milyar liraya ulaştığını anlatan Canikli, ''Bu süre içerisinde fiyat artışı yüzde 107, ancak milli gelirdeki artış yüzde 214. Yani enflasyonun çok çok üzerinde bir milli gelir artışı sözkonusu'' dedi.
Nurettin Canikli, 2002'de 3 bin 300 dolar olan kişi başına düşen milli gelirin, 2010'da 10 bin dolar olduğunu söyledi. Bazı ürünlerin 2002 ve 2010 yıllarındaki üretim oranları hakkında bilgi veren Canikli, şunları kaydetti: ''2002'de üretilen buzdolabı sayısı 3,3 milyon, 2010'da 5,5 milyona çıkmış. Çamaşır makinesi 1,6 milyon adetten 4,8 milyona çıkmış. Fırın 1,3 milyon adetten 2,7 milyon adete çıkmış. 2002'de üretilen süt miktarı 8,4 milyon litre iken, 2009'da 13,5 milyon litreye çıkmış. Sadece kırmızı et üretiminde azalma var, 2002'ye göre yüzde 1,9'luk bir azalma sözkonusu. Daire sayısı 161 bin adetten, 2009'da 518 bin adete çıkmış. Üretilen otomobil sayısı 259 bin binden 759 bine çıkmış. Bu üretim artışı reel değilse buzdolabı, daire, otomobil sayısındaki artışı nasıl izah edeceksiniz, nereye koyacaksınız? Üretim artışı reeldir, gerçektir.''
'Ekonomide bir rakamlar bir de masallar vardır'
''Ekonomide bir rakamlar bir de masallar vardır. Biz rakamlarla konuşuyoruz ama burada bol miktarda masal dinliyorsunuz'' diyen Canikli, 2002'de, toplumun en zengin yüzde 20 kesiminin milli gelirden aldığı pay yüzde 50,1 iken, 2008'de bu rakamın yüzde 46,7'ye gerilediğini kaydetti. Nurettin Canikli, en yoksul yüzde 20 kesimin aldığı payın ise yüzde 5,3'den, yüzde 5,8'e çıktığını, kırsal kesimde bu oranın daha da arttığını ifade etti. Canikli, adaletsiz gelir dağılımının düzeldiğini ve bunu da kimsenin inkar edemeyeceğini söyledi. Türkiye'deki fakir sayısının düştüğünü belirten Canikli, ''2002'de nüfusun yüzde 26'sı fakir kapsamında idi, bu oran 2008'de ise yüzde 17,1'e düşmüş. Bunu sayısal karşılığı 6 milyon kişidir. Yani 2002-2008 yılları arasında fakir sayısı 6 milyon kişi azalmıştır. Siz 'insanlara sosyal yardım yapıyorsunuz, kömür veriyorsunuz' diyorsunuz ya; evet biz insanlara bu yardımları da yapıyoruz ama balık tutmasını da öğretiyoruz, balık tutmasını öğretmemiş olmasaydık fakir sayısı 6 milyon kişi azalır mıydı?'' şeklinde konuştu. AK Parti Grup Başkanvekili Canikli, günde 4,3 doların altında gelir elde eden kişi sayısının 21 milyondan (yüzde 30) 4,8 milyon kişiye (yüzde 6) gerilediğini söyledi.
'86,5 milyar lira tasarruf edildi'
2002'de toplam 100 liranın 43 lirası faize giderken, şimdi 15 liranın faize gittiğini ifade eden Canikli, ''Eğer faiz giderleri aynı olsaydı, 2011 bütçesinde 47,5 milyar lira olarak öngörülen faiz giderleri 134 milyar lira olacaktı. Bunun anlamı şu: Sadece 2011 bütçesinde faiz giderlerinin bütçe içindeki payının azaltılmasıyla elde edilen tasarruf rakamı 86,5 milyar lira. 2003'ten bu yana, bu şekilde elde edilen tasarruf ise 291 katrilyon lira. Bu rakamlara bakıldığı zaman, 2002 öncesi hükümetlerin önemli bir bölümünün sınıfta kaldığı görülmektedir'' dedi.
Nurettin Canikli, bütçeden, mahalli idarelere ayrılan payı yüzde 6'dan yüzde 8'e çıkardıklarını ifade ederek, zengin kesimin bütçeden aldığı pay önemli ölçüde azalırken, memur, emekli, çiftçi ve işçinin aldığı payın arttığını söyledi. Canikli, ''Görüntü bu. Siz buradan çıkıp istediğiniz kadar konuşun. AK Parti Hükümetleri zenginden almış fakire vermiş. Bunu nasıl yorumlarsanız yorumlayın, tablo bu. Bazı arkadaşlar 'hep 2002 ile karşılaştırıyorsunuz' diyorlar. 2003 ile de 2004 ile de karşılaştırırız. Biz zaten kendimizle yarışıyoruz'' şeklinde konuştu. 2002 yılında, özürlüler dahil fakir ve ihtiyaç sahibi insanlara aktarılan pay 1,1 milyar lira iken, bu oranı 2011'de 15,4 milyar liraya çıkardıklarını kaydeden Canikli, ''2002'de özürlü vatandaşlara yapılan yardım sıfır, şimdi ise 3,2 katrilyon lira. 2002'den önce bu ülkede özürlü vatandaş yok muydu?'' dedi.
CHP'li İnce'den Başbakan'a sert eleştiri
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, bütçenin tümü üzerinde yaptığı konuşmada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı sert dille eleştirdi. Başbakan'ı çark etmek ve tornistan etmekle suçlayan İnce, AKP'li milletvekillerine de, "Ve siz, sayın milletvekilleri, bu Bakanlar Kurulu'nu, Başbakan'ı aklayan paklayan sayın milletvekilleri, Kâbe'de, Mekke'de tavaf ederken Meclis'te oy kullanma becerisini gösteren sayın evliyalar" diye seslendi.
TBMM Genel Kurulu'nda, bütçenin tümü üzerinde konuşan CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce'nin hedefinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan vardı. "Sayın Başbakan'ın çok sevdiği 'çark etmek', 'tornistan' sözcüklerine birkaç örnek vermek istiyorum" diyen İnce, şöyle dedi: "Füze Kalkanı Projesi gündeme geldiğinde 'Düğme bizde olacak' daha sonra 'Düğme NATO'da olacak' denildi. Bu da tornistana örnektir. Kendisine haksızlık etmeyeyim, Nobel Ekonomi Ödülü'ne aday gösterilmelidir bence. Millî gelir hesaplama yöntemlerini bir gecede değiştirerek her Türk vatandaşına 2 bin 354 dolar para kazandıran bir Başbakan yalnızca bizde vardır."
'Memleketten insan manzaraları'
"Memleketten insan manzaraları sunacağım" diyen İnce, şöyle dedi: "Nevşehir'in Kozaklı Akpınar köyünün sekiz aydır suyu elektrik borcu yüzünden akmıyor. Şırnak'ta öğrenciler mum ışığında KPSS'ye girdiler. Ardahan'da öğrenciler at arabasıyla taşımalı eğitim görüyorlar. Kocaeli Büyükşehir Belediyesinde, engelli bir çocuğuna saçını süpürge eden anneyi önce 'yılın annesi' seçtiler, daha sonra sendika değiştirmediği gerekçesiyle on kez sürgün ettiler. Sayın Başbakan on altı yaşında idam edilen Erdal Eren için gözyaşı döktü, ağladı ama AKP'li Esenyurt Belediyesi, Erdal Eren'i anma gecesi için salon vermedi. Bir buçuk yılda kırk dört ülkeye yetmiş bir ziyaret yapmakla övünen bir Devlet Bakanı. Eğitimin farklı iki tanımını dahi yapamayan bir Millî Eğitim Bakanı.Yumurta atan öğrenciden siyah ceketinin sol omzu kirlendiği için davacı olan Vakko bayisi Devlet Bakanı."
Salondan itirazlar yükseldi
İnce'nin sözüne AKP'li Soner Aksoy, "İktidara gelemeyen bir CHP" diye yerinden bağırarak tepki gösterdi. "Milleti gelişmişlikte 83'üncü, kendisi 2'nci olan bir Başbakan. Lübnan'da katile 'katil' deyip Bağdat'ta dili tutulan bir Başbakan" diye konuşan İnce, Başbakan'ı şu sözlerle eleştirdi: "Dünyanın en pahalı benzinini tükettiren bir Başbakan. 'Sesimizi sadece millet keser' deyip milletin sesini polis copuyla kesen bir Başbakan. Telekom'u Lübnanlıya sattıktan sonra sultan gibi karşılanan bir Başbakan. İngiliz viski şirketlerinin 500 milyon dolarlık borcunu affedip Çayyolu'da içkili mekân bastıran bir Başbakan." İnce'nin sözlerine AKP'li Ahmet Yeni, "Siz bütçeden anlamaz mısınız, bütçeden?" diyerek yerinden bağırarak tepki gösterdi.
AKP'nin tepki gösterdiği sözler
Başbakan'ı sert sözlerle eleştiren İnce, "Bir yakasında Kaddafi'nin İnsan Hakları Ödülü, öbür yakasında Yahudi Cesaret Ödülü, boynunda İslam'a Hizmet Ödülü'nü taşıyan bir Başbakan" sözleri ise AKP'li vekillerin tepkisini çekti. AKP'li Ahmet Yeni de, "Bütçeyle ilgili bir sözünüz yok mu, bütçeyle?" diye sordu
AKP'liler tepki gösterdi
"Yargıç devletine son deyip kadı devletini kuran bir Başbakan" diyen İnce, "Taksimetrede bile gece tarifesi yokken, sağlıkta gece tarifesi başlatan bir Başbakan" dedi. İnce'nin sözlerine AKP'li Abdülkadi Kahya da, "Yüzde 48 oy alan AK Parti, onu da söyle. Kırk senedir iktidara gelemeyen CHP" diye yerinden bağırarak tepki gösterdi.
'Yumurtadan Ergenekon çıkaran Başbakan'
Konuşmasında Başbakan'a yüklenen İnce, "Yumurtadan Ergenekon çıkaran bir Başbakan. Dumansız hava sahasında bir numara, yalansız hava sahasında son numara bir Başbakan. Kendi yurttaşlarını ABD ilaç şirketlerine kobay olarak kullandıran bir Başbakan. Cari açıkta, borç stokunda, protestolu senetle karşılıksız çek sayısında, bütçe açığında rekor kıran bir Başbakan. Şehir merkezindeki değerli arsaları olan okulları satmak için kanun çıkaran bir Başbakan" dedi. İnce'nin sözlerine AKP'li Abdülkadi Kahya, "Boş konuşan bir Muharrem İnce" diyerek yerinden bağırarak karşılık verdi.
'Devletin kodlarıyla oynadınız'
AKP'yi devletin kodlarıyla oynamakla suçlayan İnce, "Bu milletin, doksan yıl önce birlik ve beraberliğini kuran bu milletin sekiz yılda birbirine düşmesine sebep oldunuz. İmralı'ya gündem belirleten, tarikatlarla koalisyon kurup Bakanlar Kurulunu paylaştıran bir hükûmet oldunuz. Devletin valisine, müsteşarına, bakanına 'Benim bakanım', 'Benim vali' deyip Apo'yla görüşme konusunda 'Ben görüşmedim, devlet görüştü' dediniz" dedi.
'Meclis'te oy kullanma becerisini gösteren sayın evliyalar'
CHP'li İnce, AKP'li milletvekillerine de şöyle seslendi: "Ve siz, sayın milletvekilleri, bu Bakanlar Kurulunu, Başbakan'ı aklayan paklayan sayın milletvekilleri, Kâbe'de, Mekke'de tavaf ederken Meclis'te oy kullanma becerisini gösteren sayın evliyalar, siz de bunlara seyirci kaldınız."
'Deniz Feneri'ne konamadınız'
"Ergenekon dediniz, her yere kondunuz" diyen İnce "Rektörlerin başına kondunuz, yargıçların başına kondunuz, askerlerin başına kondunuz, savcıların başına kondunuz, gazetecilerin başına kondunuz, düşünen, yazan, size muhalif herkesin başına kondunuz, bir tek Deniz Feneri'ne konamadınız" dedi. İnce'nin sözüne AKP'li milletvekilleri sert tepki gösterince tutanaklara şu konuşma yansıdı:
AKP'li Ahmet Yeni: Millet susturdu sizi, millet.
AKP'li Abdülkadi Kahya: Ders almıyorsunuz.
Yurttaşlara seslendi
Yurttaşlara da seslenen İnce, "Ey halkım! Hastalık yayılıyor. Pas demiri yiyor. Yüreklerin kulakları sağır. Hava kurşun gibi ağır. Bağır bağır bağırıyorum.Sizi, hepinizi, AKP'den hesap sormaya çağırıyorum" dedi.
İnce'den projeler
AKP'ye birkaç proje önerdiğine dikkat çeken İnce, şöyle dedi: "Eğitimde Fatih Projesi'nden sonra, ben size bir 'Ömer projesi' öneriyorum: Öğretmenlerin maaşlarını ele güne muhtaç etmeyecek rakama yükseltme projesi. Baş harflerine bakarsanız Ömer projesidir. Bir projem daha var size 'Orhan projesi'; ortalık rezalet, hani adaletin nerede projesi. Size bir projem daha var, 'Yavuz projesi'; yalanı, avantayı, vurgunu, zalimliği yok etme projesi. Bakın, bir projem daha var -bunu gerçi yakından bilirsiniz- 'Vahdet projesi'; Vatanı, Atatürkçülüğü, hürriyeti derdest etme teknikleri projesi."
Başbakan'a yanıt
Başbakan'ın, "Üç koyun güdemeyenler" diyerek CHP'yi eleştirdiğini hatırlatan İnce, "Koyun gütmek marifet değildir, keçi gütmek marifettir. Koyun gütmek kolaydır, keçi gütmek zordur, bu bir. Memlekette güdülecek koyun mu kaldı? Bu memleketin koyunları Uruguay'dan, Paraguay'dan gelir oldu. Memlekette koyunları yok ettiniz. Sayın Başbakana diyorum ki: Önce şuna bir baksın. Yani keçi gütmek ile koyun gütmek arasındaki farkı bir öğrensin. Sonra da memlekette koyun kaldı mı? Bu koyunlar nereye gitti? Hangi hayvancılık politikasıyla bu memleketi bu hâle getirdim? Bir de buna baksın" dedi.
Posterli eleştiri
"Bunu da size AKP'li belediyelere kapak olsun diye gönderiyorum. Bakın, öğrenci polisi nasıl da dövüyor görüyor musunuz? İleri demokrasi anıtı bu" diyen İnce, elindeki posteri gösterdi. İnce'nin posterli eleştirisine AKP'li Ayşe Nur Bahçekapılı, "Mizah dergisi kur sen bir tane mizah dergisi Sayın İnce" diyerek tepki gösterdi.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu