Dava var, delil yok

Hopa'da yaşanan olayların AKP Ankara İl Başkanlığı önünde protesto edilmesine ilişkin açılan ikinci davanın ilk duruşması görüldü.

Dava var, delil yok
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 29.03.2012 - 06:20

Ankara’da 31 Mayıs 2011’de yapılan Hopa protestosuna ilişkin 28 kişi, Özel Yetkili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıkmıştı. Dosyaları özel yetkili savcılık tarafından ayrılarak, basın savcılığına gönderilen ve haklarında dava açılan 48 kişi ise dün ilk kez hâkim karşısına çıktı.

2911 sayılı yasaya muhalefet, kamu malına zarar vermek ve görevli memura direnme suçlamasıyla Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasının sanıkları arasında Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) yöneticileri Pınar Akdemir, Duygu Demirel ve Bülent Teoman Özkan da yer aldı. ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, üç avukatın Hopa protestosunu takip etmek üzere görevli olduklarını belirterek, buna ilişkin yönetim kurulu kararını mahkemeye sundu. Meslaktaşlarının o gün polisin gözaltı uygulamasının usüle uygun olup olmadığını takip etmek için orada olduğunu belirten Kozağaçlı, bu nedenle mahkemenin üç avukatla ilgili yargılamayı durdurmasını ve Adalet Bakanlığı’ndan izin alınmasını talep etti. Yargıç Şahin Kurt, bu konudaki kararın gelecek duruşmada verileceğini açıkladı.

Sanık Çisem Özoğul, gözaltında ellerinin arkadan 4.5 saate yakın kelepçeli kaldığını söyledi. Bu süre boyunca sözlü ve fiziki taciz gördüğünü belirten Özoğul, “Devletin polisi tüm fantezilerini kulağıma fısıldadı. Beni tecavüz etmekle tehdit etti. Hatta önce karısıyla telefonda konuştu, sonra beni taciz etti. Bunların hesabını kimse vermiyor ama üstüne ben sanık olarak buradayım” dedi.

Turgay Akçay, kötü muamele gördüğünü, aldığı yaraların hâlâ geçmediğini belirtti. Zeynep Ateş ise gözaltındayken gördüğü sözlü ve fiziksel tacizler nedeniyle psikolojik tedavi gördüğünü kaydetti.
 

‘Engelliyim dedim, dinlemediler’

Hüseyin Gölpınar ise polisin müdahalesi sonrası YKM önünden evine gitmek üzereyken gözaltına alındığını anlatırken, “10 tane polis birden üzerime çullandı. Bu sırada basın gözaltına alınışımı çekiyordu. Bunu gören polisler sinirlenerek basın mensuplarına dahi küfür etti. Vurarak, arabanın içine aldıklarında engelli olduğumu söyledim, bunun üzerine şiddetin dozunu daha da arttırdılar” dedi.

Esnaflık yapan Hüseyin Kılınçoğlu ise derin bir üzüntü içinde olduğunu çünkü adaletin düzgün işlemediğini söyledi. Kötü muamele nedeniyle polisler hakkında suç duyurusunda bulunduğunu ancak şu ana kadar hiçbir şey yapılmadığını belirten Kılınçoğlu, “Gözaltında bana bu ‘komünist’ diyerek vurdular. Bu adalet sisteminde kendimi aciz hissediyorum” dedi.
 

Delil aranacak

Bazı sanıkların iddianameyi eleştirmesi üzerine Yargıç Şahin Kurt, “İddianamede bazı polislerin yaralandığı, bazı araçlara zarar verildiği söylenmiş. Ancak hangi polisin yaralandığı, hangi aracın zarar gördüğüne ilişkin iddianamede delil yok. Bu nedenle DGM’de (özel yetkili mahkemeyi kastediyor) görülen davadan buna ilişkin kamera kayıtları ve bilgiler istemeyi düşünüyorum” dedi. Avukat Murat Yılmaz, davanın delil olmadan açıldığını, bu nedenle derhal beraat kararı verilmesini isterken, Avukat Serbay Köklü ise “delil yok” diyen yargıcın iddianameyi tam olarak incelemeden kabul etmekle eleştirdi. Bunun üzerine Yargıç Kurt, “Bu ifade bana hakarettir” diye tepki gösterdi.

Yargıç Kurt, derhal beraat verilmesi talebinin de gelecek duruşmada karara bağlanacağını belirterek, duruşmayı erteledi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon