Davos'ta çevrecilerin ahlaksız ödülü!
Bu yıl bir hafta boyu süren oylamaya internetten 10 bin 331 kişi katıldı. Altın işletmecisi, kollarını Türkiye'ye de uzatan Newmont Mining ve Bernischen Kraftwerke (BKW) bu yılki ödülün sahibi oldu!
Davos Dünya Ekonomik Forumu (WEF) dünyanın dört bir yanından bakanlar, bankerler, sömürü düzeninden yana güçlerin dayanışmasıdır. Geleneksel olarak istakoz ve havyar yenilip vur patlasın çal oynasının yanında, nasıl daha fazla kar edebiliriz, nasıl birlikte daha iyi ticaret yapabiliriz derdindeki firma, şirket temsilcileri ve bürokratların buluşmasıdır Davos toplantısı aslında...
Bu yıl kriz nedeniyle 40’a yakın ülke temsilcisi, bin dört yüz dolayında ekonomistin katıldığı zirveye Türk medyasında yansımayan farklı bir gözle bakalım isterseniz. Aralarında kötü şöhret sahibi firma ve temsilcilerinin de yer aldığı Çok Uluslu Şirketler (ÇUŞ) Davos toplantılarının müdavimlerini oluşturur. Her şirket üye olamaz. WEF’e üyelikte firmalar için yıllık 1 milyar dolar ciro, bankalar için 1 milyar dolarlık sermaye birikimi koşulu aranır. Yıllık üyelik ödentisi 37 bin 600 dolar. WEF üyeleri arasında bin büyük ÇUŞ bulunuyor. Bunlardan 500’ü dünyadaki toplam ticaret cirosunun yarısını gerçekleştiriyor. Buna karşın yarattıkları istihdam ancak yüzde bir düzeyinde. Forum katılımcıları ve destekçileri “Davos ruhu” olarak aralarındaki işbirliğini tanımlıyor.
Öte yandan bu Davos ruhuna karşı olanlar da var. Her ne kadar Türk medyası forum karşıtlarını ciddiye almasa da Davos buluşmasının diğer kesimi de zirve karşıtlarıdır. Anti-Davosçular oyun bozanlardır. Bundan ötürü 2003 yılından beri deniz yüzeyinden bin 600 metre yükseklikteki bu kayak köyüne girmeleri kesinlikle yasaktır. Çünkü eylemcilerin “dahiyane” fikirleriyle güvenlik güçleri başa çıkamamaktadır.
Nasıl mı?
Tanık olduğum bu eylemi anlatayım. 2002 yılında Davos zirvesinde göstericilerin köye girişine sadece 15 kişilik temsilci gurubuyla izin verildi. On bine yakın protestocu sokulmadı. Emniyet müdürü pazarlıklar sonucu 15 km uzaklıktaki bir çiftlik evi çevresinde eylemci kampına izin verdi. Bunun üzerine hemen çadır kent oluşturuldu. Güvenlik güçleri yine de asfalt yolu tamamıyla kontrol altında tuttu. Eylemciler yeni planları devreye soktu. 500 kişilik kayakçı gurubu oluşturuldu. Greenpeace ve eylem komitesi Basel’den bir konteynır dolusu kayak malzemesi getirdi. Ertesi sabah, zirvenin ikinci günü, Davos’u çevreleyen altı dağdan kayarak inen 500 eylemci toplantıyı bastı. Şirket temsilcileri protesto edildi, küresel sömürüye ve doğanın kar için talan edilme politikalarına dikkat çekildi. İşte “Kayakçı Mafalda” böylece bir yaşayan simge olur Davos’ta.
Sakıncalı basın
İşte o tarihten beri Davos’a zirve süresince 4 gün boyunca hiç kimse davetiyesiz giremez. Böylesine demokratik ortamda “Davos ruhu” yaşanır... Çünkü toplantıyı izleyecek muhabirler bile aylar öncesinden akredite olmalıdır. Hatta “sakıncalı” basın görevlileri bu toplantıları izleyemez. Bizim basının da öve öve bitiremediği “Davos ruhu” tuz ruhudur karşı sesler için... Geçen yıl, Türkiye’nin zirvenin son gününü üstlenmesi çok büyük başarı ve itibar olarak yazıp çizilmişti. Oysa üstlenilen görev, kapanış eğlencesinde konuklara döner kebab sunmak ve törenin müzik kısmını üstlenmekti. Tabii bunu yazan kalemlere rastlanmadı.
Son yıllarda artan tepkiler ve kötü imajı nedeniyle bu toplantılara basın, bilim, kültür ve müzik dünyasından tanınmış isimler de çağrılıyor. Geçen yılın şeref konuğu Şili’deki solcu Allende iktidarının devrilmesinde ve İtalya’da Gladyo yapılanmasında önemli rol oynayan eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’di. Bu kanlı elin de katıldığı toplantıların bu yılki davetlileri arasında Fazıl Say da vardı ne yazık ki... Keşke aynı tarihte Belem’de yapılan Dünya Sosyal Forumu’na katılsaydı sanatçımız...
Gelelim önemli bir ayrıntıya
Küreselleşme karşıtı gruplardan ATTAC’tan Alexis Passadakis, “Orada toplanacak kişiler, küresel mali krizin oluşmasında öyle ya da böyle etkili olmuş kişiler. Toplanıp, gereken paranın zaten yıllardır dünya ekonomisinin yükünü sırtında taşıyan halkın cebinden çıkması için çözümler arayacaklar” diyerek manzarayı özetliyor.
Davos protestocuları arasında iki gurup var; diyalogcular ve uzlaşmazlar. Aralarında ATTAC, Greenpeace’ninde yer aldığı bazı kuruluşlar, küresel sömürününün temsilcileriyle “diyalog”dan yana. Ancak Davos forumunda konuşabilmek için 11 bin avro ödemek zorundalar. Greenpeace liderlerinden Gerd Leipold, İsviçre’nin WOZ gazetesine verdiği demeçte şöyle açıklıyor:
“Diyalog; protesto eylemlerimizin bir parçasıdır. İki yıl önce Mc Donalds şubelerinde gösteriler düzenledik. Tavuk kılıfları giyerek protestolarda bulunduk. Çünkü Amazon bölgesinde kesilen ağaçların yerine dikilen soya çekirdeklerinden tavuk yemi yapıyorlardı. Bunun üzerine Mc Donalds bizle işbirliği yaparak tahıl firmalarına baskı yaptı ve sonucunda Amazonların bir bölümü kurtuldu. Mc Donalds işbirliği olmasaydı bunu başaramazdık.”
Diger bir gurub “WEF’çilerle diyalog kapitalizmle uzlaşmak demektir. Uzlaşma yok, kapitalizmi yıkmak gerekir!” diyenler. Bu kesim anarşist, sosyalist, radikal çevreci, sol ökonomist ve anti-kapitalist guruplardan oluşuyor. Bu çevrelerin oluşturduğu “Başka bir Davos” platformu ise durumu şöyle özetliyor :
“Dünyadaki yoksulluğun adaletsizliğin, sömürünün temsilcileri yine Davos’ta buluşuyor. Kendileri tarafından yaratılan küresel ve yerel krizlerin faturasını kısa ve uzun vadeli projeleriyle halklardan çıkartmak istiyor. Bu çok büyük soygun ve hırsızlık çetesine karşı çıkıyoruz. Onlarla uzlaşmayı, masa başına oturmayı ret ediyoruz.”
Sus payı sadakası
Manzara böyle.
Diyalogcular da uzlaşmazlar da, tepkilerini her yıl zenginleştirerek sürdürüyor. İsviçre Greenpeace ve EvB örgütünün “Küresel Kamu Gözü Ödülü” bu yıl dokuzuncu defa verildi. WEF katılımcıları arasındaki “en ahlaksız, çevre ve sosyal yapıyı bozan şirket”, ödülü hak ediyor! Bu yıl bir hafta boyu süren oylamaya internetten 10 bin 331 kişi katıldı. Altın işletmecisi, kollarını Türkiye’ye de uzatan Newmont Mining ve Bernischen Kraftwerke (BKW) bu yılki ödülün sahibi oldu!
ABD firması Newmont Mining Gana’da dağları tepeleri altın için delmeye hazırlanıyor. Altın uğruna 11 bin kişi yerlerinden yurtlarından edecek, siyanürü doğaya bırakacak. Şimdiden bazı zengin köylülere sus payı sadakası veriyorlar bile. Diğer ödül sahibi İsviçre firması kömürden elektrik üretecek, soluk almamız güçleşecek...
Hemen aklımıza bizdeki o melun şirketler geliyor değil mi?..
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- 500 bin TL'nin aylık getirisi belli oldu
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Suriye'de herkesin konuştuğu ölüm listesi
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Erdoğan'dan işgale 'isimsiz' tepki
- Suriye'nin yeni başbakanından ilk açıklama