Depresyon tehdidi giderek artıyor
Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) tahminlerine göre, depresyonun, 2020 yılında gelişmekte olan toplumlarda yaşam kalitesini bozan ve yeti kaybına yol açan hastalıkların başında geleceği bildirildi.
Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Burhanettin Kaya, yaptığı açıklamada, genel olarak depresyonun toplumda en sık görülen ruhsal bozukluk olduğunu söyledi.
Son yıllarda birinci basamak sağlık kuruluşlarındaki psikiyatri bölümüne yapılan başvurularda depresyonun ilk sırada yer aldığını belirten Kaya, DSÖ verilerine göre, depresyonun özellikle kadınlarda ve gençlerde olmak üzere dünya ölçeğinde yaygınlığının giderek artacağının öngörüldüğünü ifade etti.
Kaya, depresyonun yaşam kalitesini bozan ve diğer fiziksel hastalıklarla olumsuz etkileşim gösteren önemli bir ruhsal hastalık olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
''DSÖ'nün geleceğe yönelik öngörülerine göre depresyon, 2020 yılında yaşam kalitesini bozan ve yeti yitimine yol açan hastalıklar arasında ikinci sırayı alacaktır. Dolayısıyla depresyon, tedavisi kadar, koruyucu ve önleyici yaklaşımların ne denli önem kazanacağı açıktır. Biyo-psiko-sosyal bir bütünlük içinde ele alınması gereken depresyonun tedavisinde etkili olduğu bilinen antidepresanlar yaklaşık 50 yıldır ruh sağlığı alanında hizmet veren hekimler tarafından güvenle kullanılmaktadır. Uzun yıllardır sürdürülen bilimsel çalışmalar ile sağlanan gelişmeler sayesinde bu ilaçların olumlu özelliklerinin geliştirilmesi sağlanmaktadır.''
Ruhsal hastalıklar içinde depresyondan sonra en çok anksiyete bozuklukları, travma sonrası strese bağlı sorunlar ve madde kullanım bozuklukları gibi ruhsal bozuklukların görüldüğünü anlatan Kaya, dünya genelinde artan şiddet olayları sonrasında travmaya bağlı ruhsal sorunların da artacağını bildirdi.
Kaya, özellikle şiddet, savaş, terör ve işkence gibi örseleyici deneyimlere doğrudan maruz kalan kişilerde sıklıkla ruhsal bozuklukların görüldüğünü belirterek, ''Dikkat edilmesi gereken nokta, yalnızca travmayla ilişkili olarak ruhsal sorunlar yaşayan sadece bireyin kendisinin değil, onunla birlikte bu travmanın mağduru olan ailesinin de gelecekte ruhsal sorunlarla karşılaşma riski altında olmasıdır. Bu durum, travmanın olumsuz etkilerinin toplumda dalga dalga yayılması ve genel bir yılgınlık yaratması anlamına geliyor'' diye konuştu.
Antidepresanlı ilaçlar
Doç. Dr. Burhanettin Kaya, gerek bağımsız kaynaklı çalışmalar gerekse ilaç endüstrisi destekli çalışmalarla antidepresan ilaçların etkinliğinin test edildiğini söyledi.
Bu çalışmaların bazılarının antidepresanların tedavi edici etkinliğini ortaya koyarken, bazılarının da bu etkinliği yeterince kanıtlayamadığını ifade eden Kaya, şunları kaydetti:
''Ancak, araştırma sonuçlarının çoğunlukla antidepresan ilaçların etkin olduğunu ortaya koyduğu görülmektedir. Bu çalışmalara ek olarak, ruh sağlığı alanında hizmet veren hekimler antidepresan ilaçların doğru tanı konulan olgularda klinik olarak etkin ve yararlı olduğunu klinik deneyimleriyle açıkça gözlemlemektedir. Akılda tutulması gereken önemli bir nokta da antidepresan ilaçların sadece depresyon tedavisinde değil, başka pek çok ruhsal bozukluğun tedavisinde başarı ile kullanıldığına ilişkin bilimsel kanıtların varlığıdır.''
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama