Dinlemeye onay verenler sorumlu
CHP, Cumhuriyet Gazetesi'nin telefonlarının dinlenmesini İnsan Hakları Komisyonu’na götürüyor.
CHP İzmir Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Ahmet Ersin, Ergenekon soruşturması gerekçe gösterilerek Cumhuriyet Gazetesi santralının dinlenmesi ve davayla ilgisi olmayan muhabirlerimizin konuşmasının iddianame ekleri arasına konulmasını komisyon gündemine getireceğini söyledi.
Ahmet Ersin, mahkemenin, Ceza Muhakemeleri Kanunu’na (CMK) aykırı olarak gazetemizin santralının dinlemeye aldığının anlaşıldığını belirterek, “Santralın dinlenmesi, konuşan herkesin kayda alınması demektir. Mahkemenin CMK hükümlerini dikkate alarak buna olur vermemesi gerekirdi” dedi.
Üç önemli hukuksuzluk
Hukuki dayanağı olmadan dinlenme yapıldığı gibi, davayla ilgisi olmayan kişilerin konuşmasının “delil” olarak iddianame ekleri arasına konulmasının bu hukuksuzluğu daha da vahim hale getirdiğini kaydeden Ersin, “Bu, iddianameyi kabul eden hakimlerin iddianameyi okuduğu, ama eklerindeki belge ve delillerine bakmadığını ortaya koyuyor. Çünkü eğer delilleri okumuş olsaydı, en azından soruşturmayla ilgisi olmayan bölümlerin çıkarılması için iddianameyi savcılığa iade etmesi gerekirdi ” görüşünü dile getirdi. Ersin, üçüncü hukuki çarpıklığın ise ilgili kurumlar adına “dinlemeyi” yapma yetkisini elinde bulunduran Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın (TİB) bir “AKP organizasyonu” gibi davranması olduğunu söyledi.
‘TİB, dinleme terörünün parçası’
CMK’ye göre mahkemenin dinleme kararı almadığı kişilerin telefonunun dinlenemeyeceğine işaret eden Ersin, TİB’in bu hüküm uyarınca, sistemli bir şekilde Cumhuriyet’in santralının dinlenmesine “itiraz etmesi” gerektiğini ifade etti. Ersin, sözlerini şöyle sürdürdü: “TİB bu itirazı yapmayarak, büyük bir görev suçu işlemiş ve dinleme terörünün bir parçası haline gelmiştir. TİB, bir AKP organizasyonu olduğunu ortaya koymuştur. TİB’de sağlıklı bir yapı oluşmuş olsaydı, karar veren mahkemenin teknik takibe alma kararı verdiği kişiler dışındaki teknik takibin anayasaya, CMK’ye ve en önemlisi insan haklarına aykırı olduğunu görürdü. Bu da Başbakan’ın ‘savcısıyım’ dediği soruşturmanın yargıçlar, kamu görevlileri üzerinde ve Türkiye’de büyük bir baskı unsuru oluşturduğunu gösteriyor. Çünkü Başbakan’ın ‘savcısıyım’ dediği bir soruşturmaya kim karşı koyabilir. Karşı tavır içine giren hukukçuların başına neler geldiğini görüyoruz. İktidar Türkiye’de bir ‘korku’ ortamı yaratmak istiyor.”
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması