Dış politikada değişim zor

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, Dışişleri koltuğunu AB Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na bırakmasıyla Türk dış politikasında en büyük beklenti “üslup değişikliği”. Ancak özellikle Davutoğlu dönemiyle özdeşleşen ve “Türkiye’nin yalnızlığı” olarak ifade edilen durumda yakın vadede ciddi bir değişim beklentisi gerçekçi bulunmuyor. Erdoğan-Davutoğlu çizgisinin dış politikada Türkiye’yi ittiği yalnızlık, Batıdan Doğu’ya her alanda hissedilirken, hükümet yeni bakan Çavuşoğlu ile dış politikadaki tıkanıklığı aşma hamlesi yapmayı amaçlıyor. Yeni Dışişleri Bakanı, İngilizce ve Almanca’nın yanı sıra Japonca
da bilen bir isim. Bakanlık koltuğuna oturduktan sonra sık sık başta Uzak Doğu’ya yaptığı ziyaretlerle de dikkat çekti. Diplomatik ve siyasi kulislerde, Dışişleri’ndeki değişime ilişkin ilk değerlendirmeler şöyle:

Bildik politika, yeni üslup Çavuşoğlu’nun, dış politikada Davutoğlu’ndan farklı bir üslupla hareket edeceğine kesin gözüyle bakalıyor. Ancak bir bşka kesin görüş ise dış politikadaki çizginin değişmesinin çok zor olduğu yolunda. Mısır, Suriye ve Irak’ta, Türkiye’nin Sünni temelli olduğu bulunarak eleştirilen dış politikasında ana çizgiyi yine Erdoğan- Davutoğlu’nun belirlemesi bekleniyor.

ABD önemli

Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, yeni dönemde hükümetin öncelikli hedefi Washington ile ilişkileri düzeltmek. Çavuşoğlu’nun da yeni Dışişleri Bakanı olarak bu yönde girişimlerini artırması bekleniyor. Geçmişte, Suriye ve Irak’ta yaşananlar konusunda ABD’ye yönelik sert eleştirileri bilinse de Çavuşoğlu’nun en çok hassasiyeti ve gayreti ABD ile temasları artırmak için göstereceği konusunda görüşbirliği bulunuyor.

AB söylemi yetmedi

Çavuşoğlu, AKPM Başkanlığı görevinin ardından AB Bakanlığı’na geldiğinde beklenti, reform sürecinin hız kazanmasıydı. Çavuşoğlu, AB hukukunu ve müktesebatını da yakından bilen bir isim. Ancak Batılı diplomatlara göre Çavuşoğlu, hükümeti AB çizgisine yöneltmekte etkisiz kaldı. Özellikle yargıya müdahale, twitter yasakları, göstericilere yönelik aşırı güç kullanımı gibi konularda hükümet yerine AB’yi ikna  etmeye çalışan Çavuşoğlu’nun hükümeti yapısal reformlar konusunda ne kadar yönlendirebileceği ise merak konusu.