"Dış politikada yeni bir plan devrede"

DSP Lideri Masum Türker, partisinin Kadın Kolları Başkanları 2. Etap toplantısında yaptığı konuşmada, son dönemde Türk dış politikasında yaşanan değişikliklere dikkat çekti. Türker, şunları söyledi:
"Türkiye'de dış politikada yeni bir plan ve program devreye sokulmuş bulunuyor. Bu planı Hükümet mi devreye soktu, yoksa birileri mi ülkemizi bu noktaya itti, belli değil. Durduk yerde birden bire İsrail'e meydan okundu, ardından aniden düne kadar Türkiye'yi ziyaret ettiği zaman görüşmemek için bin bahane uydurulan Filistinliler'le kol kola girildi. Sizlerle konuştuğum şu saatlerde de, Başbakan Ruslar'la ortak bakanlar toplantısı yapıyor. Acaba bu tavrıyla Amerika taraftarı görüntüsünü yok etmeye mi çalışıyor? Yoksa 'Ben din esaslı bir partiyim ama solculuğa da merak saldım, sizin yerinize Ruslar'la ben konuşuyorum' mu diyor? Çünkü bir zamanlar bize 'Siz Moskova'ya' diye bağırıyorlardı, şimdi onlar Moskova'ya gidiyorlar. İlginçtir, aynı saatlerde, IMF ile de anlaşma yapılıyor. Sanıyorum bunlar hep bir plan çerçevesinde yapılmıştır ve Türkiye'nin dış politikada konumu farklılaşıyor."

Hükümet örgütlülüğü yok etmek istiyor

Türker, AKP iktidarının bir 'istila' anlayışı ile hareket ettiğini bu ruhla Türkiye'yi kendi anlayışı çerçevesinde baskı altında tuttuğunu söyledi. Hükümet'in, yargıyla, orduyla, çalışanlarla karşı karşıya geldiğini, emeğin değerini vermediğini kaydeden Türker, "Herkes birtakım yasaklarla karşı karşıya. İşçiler 'ben işçiyim' bile diyemiyor. En yüce değer olan emek, ikinci plana itiliyor. Hükümet, serbest çalışan avukatları, doktorları, mali müşavirleri, eczacıları kontrol altına almaya çalışıyor, örgütlülüğü yok etmek istiyor" eleştirisinde bulundu.

Hitler'in politikalarını uyguluyorlar

DSP lideri, Türkiye'de AKP iktidarıyla birlikte yaşananların, Hitler döneminde Almanya'da yaşananlara benzediğine dikkat çekti ve "Hükümet son iki yıldır ciddi şekilde, Hitler'in uyguladığı programın çağdaş versiyonunu uyguluyor. Bilboardlara bakıyorsunuz; her yerde 'Başbakan bizi gözetliyor' duygusu uyandıran afişler asılmış. Bu yöntemi Hitler de kullanmış" diye konuştu.

Hane halkı borçlu

AKP'nin baskı rejimi uygulayarak oligarşik bir yapıyı istediğini, dikta rejimi hedeflediğini anlatan Türker, "Bu yaklaşım, çocuklarımızın geleceğini tehlikeye sokuyor. Eskiden yalnızca 'devlet' borçluydu. Şimdi bakıyorsunuz, 'hane halkı' borçlu. Çocuklar, babanın borcuyla borçlu doğuyor" dedi.

Türker, Türkiye'nin kaynaklarının, gelir getiren, istihdam sağlayan kurum ve kuruluşlarının satıldığını da anımsattı ve "Birçok varlığımız, artık devletin varlığı olmaktan çıkarılmış durumda. Örneğin şu anda THY'nin kimin olduğu belli değil. Yakında köprüleri, yolları satacaklar. Bu yaklaşım doğru değil. Eğer yabancı sermaye istiyorsak adamlara imkan verelim, yeni yol, yeni köprü yapsın. Mevcudu niye satıyorlar? Mevcut ülkeye para kazandırıyor" diye konuştu.

"Geriye dönüş ideolojisi ile karşı karşıyayız"

Üniversitelerin, yargının, ordunun tartışılır hale geldiğini, AKP iktidarının bir değişim değil 'dönüşüm ideolojisi'ni hayata geçirmeye başladığını anlatan Türker, "Gençleri korkutuyorlar 'siyaset yapmayın, işsiz kalırsınız' diyorlar. Gençlerimiz siyaset yapsa da yapmasa da zaten işsiz. Gençlerimiz siyasete girse, hesap sorsa, onların varlığından korkarlar" dedi.

Türker, Türkiye'yi içinde bulunduğu zor durumdan kurtarmak için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini söyledi ve "Özellikle kadınlarımızın siyasette etkin olmasına ihtiyaç var. AKP'nin Türkiye'yi ittiği bu zor durumdan kurtarmanın yolu, kadınlarımızla birlikte, omuz omuza mücadele etmektir. Yaşamımızın her alanında etkin olan kadınlar, siyasette de etkin konumlara geldiğinde, mücadelemizin itici gücü olacaklardır" görüşünü dile getirdi.