''Dün ölen bir Yahudi'ydi yarın bir Arap ölebilir"

Mısır asıllı Fransız yazar Gilbert Sinoue'nin özellikle 11 Eylül 2001'de meydana gelen ''İkiz Kuleler'' faciasıyla yükselen Doğu düşmanlığından yola çıkarak, Orta Doğu'da yaşananları gözler önüne serdiği iki ciltlik tarihsel roman Türk edebiyatseverlerle buluşuyor.

''Dün ölen bir Yahudi'ydi yarın bir Arap ölebilir
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 20.05.2011 - 07:59

''Dün ölen bir Yahudi'ydi. Yarın bir Arap ölebilir. Dünkü tanımadığımız biri. Yarın belki sen ya da ben olabiliriz. Demek ki dünya böyle yürüyor, soğukkanlılık ve açgözlülükle...''

Mısır asıllı Fransız yazar Gilbert Sinoue, iki ciltten oluşan romanında Orta Doğu'nun yakın geçmişine ışık tutarak, halkların acılarını, umutlarını ve başkaldırısını anlatıyor.

İlk cildi ''Yasemin Kokusu'', ikincisi ise ''Taşların Çığlığı'' adını taşıyan seri, Osmanlı mirasının paylaşıldığı 1916 ''Skyes-Picot'' anlaşması ile 11 Eylül 2001 tarihleri arasındaki zaman dilimini kapsıyor. Romanında ''Doğu'nun Doğu, Batı'nın da Batı'' olmadığını, yazgılarının tarih öncesinden bu yana kesişmekte olduğunu savunan Sinoue, bu iki kültürün yakın geçmişteki hikayesini, kurmaca ve tarihsel gerçeklerin ışığında kaleme alıyor.

Kırk yıllık bir zaman dilimini (1916'dan 1956'ya) kapsayan ''Yasemin Kokusu'', Batı işgali altındaki Orta Doğu'nun farklı yerlerinde yaşayan dört ailenin çetin yaşam koşullarını, acılarını ve kuşaklar boyu devam eden özgürlük mücadelesini anlatıyor. Kürt kabilelerine karşı hardal gazı kullanmakta direten Churcill, elinde cetvelle Irak'ın haritasını çizen Getrude Bell, Mısır'ın özgürlük yürüyüşünü başlatan Cemal Abdül Nasır gibi birçok tarihsel kişilik gerçeklerin ışığında sayfalara taşınıyor.

''Yasemin Kokusu''yla, Doğu ve Batı dünyası arasında süregelen anlayışsızlık, şiddet ve kinin bu noktaya neden ve nasıl vardığı sorusuna yanıt arayan yazar, ''asıl sorumluların Hristiyan bir Lübnan hayali ve Suriye - İskenderun entrikalarıyla yaşayan Fransızlar, Mısır'ı pençesine alarak istedikleri gibi yöneten İngilizler, petrol yataklarına göz koyan Amerikalılar, taraflara el altından silah satan Ruslar ve Naziler olduklarını'' savunuyor.

''Yasemin Kokusu''nda öykü, Birinci Dünya Savaşının sona erdiği günlerde İngiltere ve Fransa temsilcilerinin Osmanlı pastasını nasıl paylaşacakları hakkında imzaladıkları gizli anlaşmayla başlayıp, bu anlaşmanın hayata geçirilmesi sürecinin öykü kahramanları ve ailelerinin yaşamlarını nasıl etkilediği anlatılıyor. Bu kitap 1956 yılında Sevr'de bir villada yapılan başka bir gizli toplantıyla sona eriyor.

Sevr döneminden 2011 ikiz kuleler saldırısına kadar geçen dönem ise ikinci cilt ''Taşların Çağlığı''nda anlatılıyor.

Roman karakterlerinden diplomat Jean-François Levent, kitapta Orta Doğu halklarının şiddetli tepkilerinde Batılıların sorumluluğunu ''Biz hain koca kurt Osmanlıyı dışarı attık. Onun yerine geçtik. Bunu yaparken de yıllardır köle konumunda olan halklarda büyük bir umut uyandırdık. Onların mantığıyla bakarsak, alacaklarını talep etmeleri normal değil mi?'' sözleriyle dile getiriyor.



''(İnşallah) Kader ve ümidi temsil ediyor"


Romanı Türkçeye çeviren Gönül Akgerman, 1947 yılında Kahire'de doğan yazarın on sekiz yaşına kadar Mısır'da yaşadığını, ilk ve orta eğitimini Kahire'deki Katolik kolejinde gördüğünü ve ülkedeki politik ve sosyal kargaşadan olumsuz etkilenerek doğduğu toprakları terk etmek zorunda kaldığını anlattı.

Sinoue'nin tüm ilgi ve araştırmalarının Orta Doğu ülkelerine yönelik olmasının nedenlerini, ''Benim beynim Batılı ama kalbim Mısırlı. Batı'da yaşadığım 40 yıl boyunca, Batılıların pek çoğunun Doğu'da olup bitenleri hiç anlamadığını fark ettim. Onlara Mısır hakkında bir şey sorduğumda, bildikleri neredeyse Nefertiti'den ibaretti, Filistinlilerin de İsrail kurulduktan sonra oraya geldiklerini zannediyorlardı'' dediğini aktaran Akgerman, yazarın Orta- Doğu hakkında kapsamlı bir roman yazma düşüncesinin böyle filizlendiğini vurguladı.

Gönül Akgerman, ''İnşallah'' adının yapıtın bütününde göze çarpan kader ve ümide işaret ettiğini belirterek, ''Eserde tarih 'kader'i, roman kahramanları olan insanlar da 'ümidi' temsil ediyor'' dedi. Yazarın ''İkiz Kuleler'' faciasından sonra geçen 10 yıl boyunca kendisine ''neden böyle bir eylem yapıldı'' sorusunu yönelttiğini vurgulayan Akgerman, böylece iki ciltten oluşan ''İnşallah'' adlı tarihi romanın ortaya çıktığını söyledi.

Romanın tamamının birinci dünya savaşının sonunda Osmanlı mirasının paylaşıldığı 1916 ''Skyes-Picot'' anlaşmasıyla 11 Eylül 2001 tarihi arasındaki 85 yıllık dönemi kapsadığını söyleyen Gönül Akgerman, romana ilişkin şunları söyledi:

''Yazar birbirleriyle yolları kesişen dört ailenin öyküsünü anlatır: Hayfa'da meyva ve sebze üreticisi Şahid ailesi ve birinci dünya savaşından önce Polonya'dan göç etmiş Yahudi dostları Josef Markus ve kızı. Mısır'da pamuk üreticisi Lutfi ailesi ve Bağdatlı El-Safi ailesi. Bu ailelerin ay be ay parçalanan yaşamlarına paralel olarak Mısır'ı,Filistin'i, İsrail'i, Suriye'yi, Lübnan'ı ve Irak'ı sarsan politik ve sosyal çalkantıları anlatırken, yazarın ''neden'' sorusu da giderek belirginleşmektedir: Doğu ve Batı dünyası arasındaki anlayışsızlık, ihanet, şiddet ve kin neden bu noktaya varmıştı?
Cevabın oluşmasında hayali kahramanların yanı sıra tarihi şahsiyetler de rol oynamaktadır. Kimi kez arka planda kimi kez ise ön planda, Lord Balfour'un, Saad Zahlul'un, Ben Gourion'un, Kudüs müftüsü El-Hüseyni'nin, Kral Faruk'un, Churchill'in, Lawrence'ın, Nasır'ın, Enver Sedat'ın, Menahim Begin'in eserde film şeridi gibi gözlerinizin önünden geçtiğini göreceksiniz.''

Romanın ilk cildi ''Yasemin Kokusu'' Can Yayınlarından çıktı.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler