"Duvar olmanızı istemiyorum..."

İkinci Ergenekon davasının 18. duruşmasında söz alan Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün'e hitaben, ''Ben sizin kafanızda 9 ay boyunca oluşan ön yargıyı yıkmak istiyorum. Cezaevinde aylarca duvarlara konuştum. Sizin bana duvar olmanızı istemiyorum'' dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 20.11.2009 - 08:06

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi yerleşkesinde görülen 2. Ergenekon Davası'nın 18. duruşması gerçekleştirildi. Duruşmaya, Balbay'ın savcılığa verdiği ek ifadenin mahkeme başkanı Köksal Şengün tarafından okunması ile başlandı.
İfadesinin okunması sırasında savcıların sorularına ilişkin yeniden açıklamalar yapan Balbay, "Sayılan Alparslan Işıklı, Cevat Geray, Servet Atacanlı gibi isimleri tanımam değil, tanımamam ayıp olurdu. Onlarla kaç kez görüştüğümü bilmiyorum, çetele tutmadım. Şu anda kaçıncı duruşmanın yapıldığını da bilmiyorum" dedi.

Şener Eruygur'u albayken tanıdığını, mesleği nedeniyle görüştüklerini anlatan Balbay, Eruygur emekli olduktan sonra da gazetede yayımlanacak bir ilana indirim yapılması ile ilgili telefonda görüştüğünü, gazetenin sosyal içerikli ilanlara indirim yaptığını belirtti.

Şengün'ün savcılık ifadesinde eski Jandarma İstihbarat Dairesi Başkanı Levent Ersöz ile ilgili çelişki bilgiler bulunduğunun belirtildiğini söylemesi üzerine Balbay, "Ersöz de birkaç kez  görüştüğümüzü söylüyor, ben de birkaç kez görütüğümüzü söylüyorum. Burada çelişki görüyor musunuz" dedi. Eski Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek'e  yaptığı danışmanlık görevi nedeniyle 4 yılda toplam 48 bin TL kazandığını ifade eden Balbay, Soner Yalçın'ın bir kitabında ve Oray Eğin'in köşesinde bir gazetecinin bu işten aylık 105 bin dolar kazandığını yazdığını anımsattı. Balbay, ADD'nin bazı konferanslarına konuşmacı olarak katıldığını ifade ederek, kendisine dernekte görev yapması için yapılan teklifi de prensiplerine aykırı olduğu için kabul etmediğini söyledi.
 

3 koğuş değiştirdim

Kendisinde bulunan gizli belgelerin gazetecilik faaliyeti olduğunu yineleyen Balbay şunları söyledi: "Yaz boyunca bir çok haberin arşivini yaptım. 9 ayda 3 koğuş değiştirdim. En son taşınırken gardiyan bana 'tır tutalım' dedi. Ben de 'henüz o kadar tırlatmadım'  edim. Bırakalım yaptığım arşivi birkaç gündür çıkan haberlere bakalım. Zaman  azetesinde çıkan 3. ihbar mektubu ile ilgili haberde 3 bin askeri belgeden bahsediliyor. Taraf ve Yenişafak gazetelerinde bu belgelerden örnek verilerek haber yapılıyor. O muhabirlerin evlerini ofislerini arasanız bir çok gizli belge bulursunuz. Birkaç gündür haberlerde bahsedilen belgeler ben de bulunan belgelerden daha fazladır"
 

Notlarım parçalanmış

Şengün'ün notlarını okuduğu bölümde Balbay, notlarını tek tek göstererek, "Notlarım 3 kez el değiştirmiş. Sizin önünüze gelirken dahi notlarım parçalanmış" dedi. Güven Erkaya ile yaptığı görüşmeye ilişkin tuttuğu notlarla ilgili Balbay şunları anlattı: "Notlar, gazetecilik çalışmalarımın yatak odasıdır. Erkaya konuşmalarımızı yazmamamı istedi. Bilal Çetin o dönemde bu görüşmelerden 28 Şubat ile ilgili yazı dizisi yaptı. Biz de yorumlar yazdık. Bu niyet okuma değildir de nedir?"

Duvarlarla konuştum

"9 ay cezaevinde duvarlarla konuştum" diyen Balbay, Mahkeme Başkanı Şengün'e "Sizin bana duvar olmanızı istemiyorum. Empati kurmanızı beklemiyorum ama..." diye seslendi. Aksiyon Dergisi'nde yayımlanan Ankara temsilcileri ile görüşerek yapılan Ankara gazeteciliğine ilişkin haberi okuyan Balbay, Star'ın Ankara Temsilcisi Şamil Tayyar'ın  "uğraşmadan belgeler geliyordu" yorumuna ilişkin "Şamil Tayyar şanslıymış. Bütün belgeler için ben emek verdim. Ama böyle de yapılır bazen bu iş" dedi.

Karar kaç sayfa?


Mahkeme heyetine, yapılan duruşmalar sonunda aşağı yukarı 5 sayfalık kararlar yayınladıklarını  söyleyen Balbay, "5 sayfalık kararın dosyası kaç sayfadır? Yüzlerce...Köşe yazılarım da benim kararımdır. Yazıları yazarken görüşmeler yaparım. Onları damıtır yazı yazarım. Ankara'da gazeteci siyaseti yaşar. Ankara iken kendimi her şeyden sorumlu hissediyordum. Şu an ben yazamıyorum ama gazete çıkıyor. Bu çok garip bir his" diye konuştu.

Konu ile ilgili açıklamasını  tamamlamasının ardından Şengün "Konuşmanızı bölmedim. Mahkeme kimseye önyargılı değildir, olamaz" dedi. Balbay da "O sözümü geri alıyorum o zaman. Savcılık soruları  o kadar önyargılı ki o yüzden öyle dedim" şeklinde değerlendirme yaptı.


Ankara'da gazeteci kalmaz


Bilgisayarından özel yöntemlerle çıkarılmış notlara bakılınca "Balbay'da ne gizli bilgiler varmış" denilebileceğine dikkat çeken Balbay şöyle devam etti:
"Fikret Bila'nın 'Ankara'da Irak Savaşları' kitabında bu belgelerin 5 katı var. Bila darbe mi yapmış oldu. Ankara gazeteciliği budur. Savcılık her nottan niyet çıkarırsa Ankara'da gazeteci kalmaz." İddianamede 1998 yılındaki notları ile 2004'teki 28 Şubat sürecine ilişkin notlarının biraraya getirilmesini eleştiren Balbay, "Baştan elbise çizilmiş, 48 beden. Baştan niyet oluşturulmuş. Savcı Zekeriya Öz, bir şekilde biraraya getiririz dediğini düşünüyorum" dedi.
 

En dramatik görüşmem

Ahmet Necdet Sezer'in cumhurbaşkanı olacağının kesinleştiği 6 Mayıs 2000 günü yaptığı telefon görüşmesinin  hayatındaki en dramatik konuşma olduğunu söyleyen Balbay, "Haberi alınca çok sevinmiştim. 'Bundan sonra da hep konuşacağız ama bunları yazmanı istemiyorum' dedi. Son cümlesi beni yıktı. Meslek hayatımın en dramatik konuşmasıydı. Hem sevindiren hem üzen bir konuşmaydı"
 

Cumhuriyet'in halka açılması

Balbay, Cumhuriyet Gazetesi'ni halka açmaya karar verdiklerinde Aydın Doğan'ın 30 bin dolar, Mehmet Emin Karamehmet ve Gürbüz Çapan'ın da bir miktar para koyarak gazetenin ortakları olduğunu anlattı. "İlhan Selçuk 'bizim altın üçgenizim var' der. Savcılar onu darbe planı sanmış. Üstte Cumhuriyet Vakfı vardır. Diğer köşelerde Yenigün Haber Ajansı ve Yenigün Holding A.Ş vardır. Holdingi halka açmaya karar verdik. Gürbüz Çapan o dönem Esenyurt Belediye Başkanı idi. Ortak olunca 'Cumhuriyet mafyaya satıldı' diye haberler çıktı. New York Büyükelçisi arayıp birşeyler olmuş dedi. Kimileri onu 'baba başkan' diye tanımlarken Ankara'da 'mafya' diye yansıyordu. Doğruları anlattık. Atilla Ateş hatta Dışişleri Bakanlığı'ndan bile arayanlar oldu."
 

Vicdanımı rahatsız ediyor

Balbay, "Günlük"  adı verilen notlara ilişkin bölüm okunurken "Benim üzerimden bazı kişilerin suçlanması, benim vicdanımı rahatsız ediyor. Bunlar bağlayıcı olmayan notların parçaları"  diye konuştu. Balbay'ın notları olduğu iddia edilen bölümler okunurken savcılıktaki sorularla ilgili "Pek çok bürokratla bağlantım var. Zorlama sorular bunlar" diye
yorum yaptı.
 


Şaşırtan soru

Balbay, savcılık sorgusunda hayrete düştüğü şu soruyu aktardı:

"Yargıtay Orursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu bana 'yargının temiz olması gerekir' dedi. Özdemir Asaf'ın 'Bütün renkler kirleniyordu birinciliği beyaza verdiler' şiirinden bir bölüm okudu. 'Beyaz kimdir' diye sordular."

Balbay'ın bu anlatımları salonda gülüşmelere neden oldu. Balbay, kendisine atfedilen notların iddianamenin ham halindekiyle iddianamedekinin farklı olduğuna dikkat çekerken "Bir seçki yapılmış. Notların bir bölümünde birçok görüşmelerime yer verilirken eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'ı koymamışlar. Bütün notlar iç içe girmiş, bazen bölünmüş, bir görüşme gibi ele alınmış" dedi. Savcılıktaki eski MİT Müsteşarı  Şenkal Atagun ile ilgili görüşmelere ilişkin soru okunurken Balbay şöyle konuştu:

"MİT Müsteşarlığı döneminde Şenkal Atasagun, belki bir belge, belki çeşitli konularda görüş alabilmek için görüştükleri kişilerdendi. Atasagun mahkemede dinlenebilir. Birçok konuya açıklık getirebileceğini düşünüyorum."

Başkan Şengün'ün "kanunlar izin vermiyor" sözleri üzerine Balbay "Takdir sizin" dedi. Balbay, savcılık ifadesinde İlhan Selçuk ile görüşmelerini ilişkin bölümde "kuşatma nasıl yarılır" sözlerine ilişkin "İlhan Selçuk, borç  dönemlerinden çıkılır gibi olduğunda, 'kurtuluyoruz', anlamında bu sözü söyler" dedi.Başkan Şengün, Balbay'ın savcılık ifadelerin okurken aniden duyulan çatırtı sesiyle heyetin tam üzerindeki tavan kaplamalarından 4 kare tavan kaplama malzemesi düştü. Tavan kaplama malzemesi Başkan Şengün ile kıdemli hakim Hasan Hüseyin Özese arasına düştü. Bu sırada önce şaşkınlık nidaları yükselen izleyici sıralarından dah sonra kahkaha sesleri yükseldi. "Takdiri ilahi", "Bunu da mı Ergenekon yaptı" sesleri duyulurken komutanlar salonu bir süreliğine boşalttı. Başkan Şengün, 13.30'da kadar duruşmaya ara verdi. Salondan çıkmayan Şengün,  tavan malzemesi çarpan kolunu tutarak uzun süre tavanı inceledi.

Duruşmaya saat 14.00'te yeniden başlandığında Başkan Şengün, metal havalandırmanın üzerindeki bazı parçaların düştüğünü tespit edildiğini belirtti. Firma yetkililerinin arandığını kaydeden Başkan Şengün, onarımın en az iki gün süreceğinin öğrenildiğini, can güvenliği açısından duruşmaya devam edilemeceğine karar verildiğini söyledi. Mahkeme heyeti davayı 23 Kasım Pazartesi gününe erteledi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler