Egemen Güçler Sevgisiz Bir Toplum İstiyor

Egemen Güçler Sevgisiz Bir Toplum İstiyor
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 10.09.2012 - 06:03

Ülkemiz hızla bir iç ve dış çatışmaya sürüklenmek istenmektedir. Bu ülkenin halkı olarak birbirimize duyacağımız sevginin, farklılıklarımızla birlikte yaşamak iradesinin en başta emperyal güçlere atılmış güçlü bir tokat olacağı da gün gibi ortadadır.

Güzel yurdumuz, sömürgeci güçlerin içte ve dışta kargaşa çıkarmak amacıyla etnik köken ve mezhep ayrılıklarını körükleyek egemenliklerini pekiştirmek istedikleri zor günlerden geçmektedir. Burada toplumumuza egemen kılınmak istenen; farklılıkların bir ülkenin zenginliği olması gerektiği görüşü yerine, toplum katmanlarınca bir nefret söylemi geliştirmek için yeterli olduğu düşüncesinin yaygınlaşmasını sağlamaktır. Böylece toplumun farklı inançta, olan, farklı yaşam biçimini benimsemiş kesimleri üzerinde nefret söylemi geliştirerek, toplumu ayrıştırarak sömürgeciliğin en büyük ereği olan “böl ve yönet” politikasını daha kolay yürürlüğe koymak istemektedirler.

Nefret, bir canlıdan, belirli bir düşünceden duyulan tiksinti, sevgisizlik ve dolayısıyla karşıtlığı içermektedir. Bir şeyden nefret etmek, çoğu kez nefret edilen şeye karşı hoşgörüsüzlüğü de beraberinde getirir. Tahammülsüzlük, hoşgörüsüzlük, olumsuz düşünce ve duygular nefretin tipik özellikleridir. Hoşgörüsüzlük ise zaman zaman karşısında yer alan bir düşünceyi, bir dünya görüşünü, bir yaşam biçimini ortadan kaldırmaya ya da en azından onun yaşam alanını daraltmaya kadar varabilir.

Tarihte bütün diktatörler, tiranlar ya bir düşman yaratmak suretiyle ya da farklılıkları boğmak için nefret söylemi geliştirmişlerdir. Toplum üyelerinden bazılarının egemen düşünceye karşı çıkmaları ya da egemen düşünceyi eleştirmeleri, toplumda bu kesimlere yönelik nefret duygusu yaygınlaştırılmadan boğulamaz. Bu bakımdan nefret duygusu antidemokratik, baskıcı, emperyal güçlerin en çok kullandıkları ve gelişmesine katkıda bulundukları bir duygudur. Antidemokratik rejimler egemenliklerine meşruiyet kazandırmak için nefreti körüklerler. Bundan ötürü bir toplumda farklılığa duyulan nefret, antidemokratik ve baskıcı rejimlere uygun zemin hazırladığı gibi, antidemokratik ve baskıcı rejimler de toplum katmanlarında nefret söylemi geliştirerek egemenliklerini perçinlemek isterler.

Sevgi sözcüğü ise sözlüklerde “insanı yüksek özverilere götüren ilgi duygusu” olarak tanımlanıyor. Görüldüğü üzere sevgi duygusu özünde hoşgörüyü, içtenliği ve özveriyi barındıran; eşitlikçi ve demokratik dünya görüşüne uygun unsurları içermektedir. Bu bakımdan sevgi birleştiricidir, barışçıdır, demokratiktir, paylaşımcıdır.

Karşısındakinin acısını kendi acısı, karşısındakinin sevincini kendi sevinci olarak görmektir. Dolayısıyla sevgi, beraberinde empati duygusunu da getirir. Empati duygusu ise bir toplumda insan ilişkilerinden tutun, devlet-birey, devlet-yurttaş ilişkisine kadar demokratik, eşitlikçi ve paylaşımcı bir toplumsal düzenin kurulmasına daha çok yardım eder. Bunun için de dini, cinsiyeti, ırkı ne olursa olsun insanı odak noktası yapar.

Ülkemiz hızla bir iç ve dış çatışmaya sürüklenmek istenmektedir. Bu ülkenin halkı olarak birbirimize duyacağımız sevginin, farklılıklarımızla birlikte yaşamak iradesinin en başta emperyal güçlere atılmış güçlü bir tokat olacağı da gün gibi ortadadır.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler