"Eğer Balyoz Planı gerçekse..."

''Balyoz Planı'' davasında tutuklu olan tümgeneraller Hasan Fehmi Canan, Salim Erkal Bektaş ve Ahmet Yavuz ile Albay Ahmet Küçükşahin, emekli albaylar Ahmet Şentürk ve Erdal Akyazan savunma yaptı. Tümgeneral Ahmet Yavuz, ''Eğer Balyoz Planı gerçek ve ben de parçasıysam kendimi bir balyoza bağlayıp boğazın serin sularına atlayacağıma söz veriyorum" şeklinde konuştu.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 06.05.2011 - 08:18

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda yapılan duruşmaya, Çetin Doğan, Halil İbrahim Fırtına ve Özden Örnek'in de aralarında bulunduğu tutuklu 149 sanık ile tutuksuz yargılanan 21 kişi katıldı.

Tutuklu sanıklar Korgeneraller Nejat Bek ve Mustafa Korkut Özarslan'ın da aralarında bulunduğu 13 tutuklu sanık ise duruşmaya gelmedi.

Davanın son iki oturumuna katılmayan savcı Savaş Kırbaş'ın da  bulunduğu duruşma, avukatların taleplerinin alınmasıyla devam ediyor.

Askerler savunma yaptı


İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada söz alan eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, dünkü duruşmada emekli Yüzbaşı Mehmet Ulutaş'ın, ''Gözümüzün içine baka baka bizim burada olduğumuzu bilen komutanlar bunu devam ettiriyor, çıksınlar açıklama yapsınlar''' söyleminde bulunduğunu ifade etti. Fırtına, ''Ben bu hususu kabul etmiyorum. Bunu savunmamda da beyan ettim. Eğer kastettiği kişi bensem bunun gereğini yapalım. Değilsem ifadesini değiştirsin, bu kayıtlara geçsin'' diye konuştu.

Ulutaş da Çetin Doğan, Cengiz Köylü ve diğer sanıkların CD ve belgelerin sahte olduğuna dair açıklamalarda bulunduğunu belirterek, ''Basından öğrendiğimiz kadarıyla bir polis müdürü askeri savcılığa gidip 3-4 saat ifade veriyor. Beyanında bunlardan bahsediyor. Genelkurmay niye bu duruma açıklama yapmıyor? Dün söylediklerime bunun dışında bir kanaat yüklenmemesi kanaatindeyim'' dedi.

Duruşmada savunmasını yapan tutuklu sanıklardan Tümgeneral Hasan Fehmi Canan da dava konusu plana ilişkin hiçbir bilgisi ve ilgisi olmadığını ifade ederek, Malatya Cumhuriyet Savcılığında ve 10. Ağır Ceza Mahkemesinde kanıtların asılsız olduğunu belirttiğini söyledi.

Tutukluluk kararına ilişkin itirazın reddedildiğini belirten Canan, savunmasını usul gereği yaptığını ve alınan kararlara, mahkeme heyetine güvenmek istediğini ifade etti.

Emir gereği seminere katıldığını söyleyen Canan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Katıldığımız seminerde 'Balyoz' değil, 'Egemen' harekat planı görüşülmüştür. Ne birliğim ne de ben, yasal olmayan hiçbir toplantıya katılmadım. Tüm askerlik hayatımda yasal olmayan bir unsur içinde yer almadım. Ben kimseye görev vermedim, kimseden de görev almadım. TSK'dan ilişiği kesilecekler hakkında hazırlandığı iddia edilen belge tutarsızdır. İşlemediğim bir suçtan yargılanıyorum. 14 yaşından beri giydiğim üniformayı giyemez duruma geldim. Meslek hayatım boyunca amirlerimden bir ceza almadım. Bu hukuksuzluğa boyun eğmeyeceğim. Başta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi olmak üzere tüm hukuk platformlarında hakkımı arayacağım. Özellikle beraatımı talep ediyorum.''

Canan'ın avukatı Ahmet Koç da savunmasında, ''davanın, siyasi iktidar, emniyet ve savcılık üçgeninde zorlamaya dayalı devam ettiğini'' ileri sürdü.

Tümgeneral Salim Erkal Bektaş da iddianameye konu olan CD'lerin sahteliğinin kanıtlandığını savundu.

Bektaş, seminere usule uygun olarak görevi gereği katıldığını belirterek, ''Bu dava ne hukuki ne de kanunidir. Ben hükümete yönelik hiçbir fiiliyatta bulunmadım. Darbe planına şahit olmadım. Beraatımı talep ederim'' diye konuştu.

"12 Eylül'de dayak yedim"

Tutuklu sanıklardan Tümgeneral Ahmet Yavuz da ''Balyoz Planı'' belgelerinin sahte olduğunu öne sürerek, ''Eğer Balyoz Planı gerçek ve ben de parçasıysam kendimi bir balyoza bağlayıp boğazın serin sularına atlayacağıma söz veriyorum. Bu gerçekler ortaya çıktığında bunları hazırlayanlar özür dileme zahmetini gösterecekler mi'' diye konuştu.

Yavuz'un oğlu ve avukatı Selim Yavuz da bir evlat olarak savunma görevini yaptığını belirterek, ''(Komplocular) Onların da çocuklarını hukuk fakültelerine göndermelerini tavsiye ederim. Onlarla hesaplaşırken avukata ihtiyaçları olacak'' dedi.

Duruşmada savunmasını yapan sanıklardan Albay Ahmet Küçükşahin de ''İddianameyi kokluyorum, namertlik, sahtekarlık kokuyor. İnanmayan varsa koklasın. Burunları tıkalı değilse bu kokuyu alacaklardır'' diye konuştu.

Sanıklardan Erdal Akyazan da kızgın ve kırgın olduğunu, ancak küskün olmadığını belirterek, ''(Bunları yapan çete) dedik, sustunuz. Ben 12 Eylül'de sürüldüm. Gözlerim bağlı, ellerim sandalyeye kelepçeli sopa yiye yiye sorgulandım. Bana '12 Eylül'ü taklit edip, o darbelerden kopya çekip, sen de darbe yapacakmışsın, 11 Eylül'de neredeydin', dediler. Ben darbeye karşı çıktığım için sorguda dayak yiyordum. 12 Eylül'de oradaydım, ancak Kenan Evren 13 Eylül'de Atatürk'ün koltuğuna otururken siz neredeydiniz'' diyerek, beraatını istedi.

Sanıklardan Ahmet Şentürk de suçlamaları kabul etmeyerek, tahliyesini ve beraatını talep etti.

Sanıkların savunmalarının alınmasına ara veren Mahkeme Heyeti Başkanı Ömer Diken, dosyaya konulan yazılı talepleri okudu.

Taleplere ilişkin görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Savaş Kırbaş, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini isteyerek, duruşma görüntülerinin verilmesi isteminin de kabul edilmemesini talep etti.

Mahkeme heyeti, duruşmaya ara verdi.

Bu arada, ''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' davasının da tutuklu sanığı olan Dursun Çiçek'in, 1981'de girdiği ve teğmen olması nedeniyle tayinler sonucu bıraktığı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine dönmek için yazılı başvuru yaptığı öğrenildi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler