"Emekliler için intibak yasası Meclis'te"
CHP lideri Kılıçdaroğlu, emekliler için İntibak Yasası kanun teklifini TBMM'ye sunduklarını ifade ederek, "Hiç meraklanmayın. Halkın iktidarında İntibak Yasası çıkacak. Çok prim ödeyip de az maaş alanın aylığı normal koşullarda yerine getirilecek ama geçmişte aylığı yüksek olanların da aylığına dokunulmayacak" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Tüm İşçi Emeklileri Derneği'nin DSİ Konferans ve Toplantı Salonu'nda düzenlenen Genel Kuruluna katıldı. Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'de 9.5 milyon emeklinin olduğunu ifade ederek, "Bu sayı, eşleriyle beraber 17-18 milyon eder. Yani, kendiniz parti kurup, kendi kendinize oy verseniz, tek başınıza iktidar olursunuz" diye konuştu.
Demokrasi, iş, özgürlük ve alın terine sahip çıkabilmenin yolunun örgütlenmekten geçtiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Örgütlenmek nedir? Örgütlenmek; Türk-İş, DİSK, Hak-İş gibi sendikal düzeyde örgütlenmektir. Memur sendikaları gibi örgütlenmektir. Ancak sorunlar ortak bir paydadır. O ortak paydada bütün derneklerin birleşmesi lazım. Demokrasilerin özünde yatan gerekçe şudur: Demokrasilerde örgütlenme önemli ama örgütlenmenin gerektirdiği sorunların çözümü için hedef gösterilen siyasal parti de önemli. Kim benim sorunumu çözecek?
Sayın Başkan söyledi, güzel. Raporları hazırladık. Nereye verdik? Sayın Cumhurbaşkanı'ndan başladık, aşağıya kadar herkese verdik. Sizin sorunlarınızı çözen oldu mu? Hayır. Biz ne yaptık peki? Koşa koşa gittik ve yine oyumuzu verdik. Sonra da diyoruz ki bizim bu dertlerimiz niye çözülmüyor? İyi de bir siyasal iktidar emekliyi çantada keklik görürse, sizin sorunlarınızı niye çözsün. Çünkü, diyor ki 'ben ne yaparsam yapayım, bunlar oylarını bana verecek. Bu sorunu, aşmak zorundasınız. Aşmazsanız kendi sorununuzu çözemezsiniz" dedi.
"Bedel sadece emeklilere ödetilmemeli"
Kılıçdaroğlu, yaşanan küresel ekonomik krize de değinerek, krizin çözümünde herkesin fedakarlık yapması gerektiğini ifade etti. Krizin faturasının sadece belli kesimlere çıkarılmaması gerektiğini de sözlerine ekleyen Kılıçdaroğlu, "Eğer bir ülkede yaşıyorsak, o ülkede aynı havayı teneffüs ediyorsak ve beraber üretiyor ve çalışıyorsak, varsa bir sorun hep beraber bizden ne isteniyorsa bedelini ödeyeceğiz. Ama bedel, belli kesimlere hiç yansıtılmadan sadece emeklilerin ve çalışanların üzerine fatura edilirse o doğru değildir" dedi.
Konuşmasına bir örnekle devam eden Kılıçdaroğlu, "Size çok basit bir örnek vereceğim. 18 yaşını aşan bir emeklinin kızını düşünün. Evlenmemiş. 18 yaşını aştı ve tedavi olacak. 'Bir dakika, artık sigortalı olman lazım. Sigortalı değilsen, sen tedavi olamazsın. Kendi paranla tedavi olacaksın' deniliyor. Cumhuriyet kurulduğundan buyana, 5518 sayılı yasa çıkıncaya kadar emeklinin evlenmemiş kızı, ölünceye kadar anne-babadan hangisi sigortalı ise onun hakkından yararlanabiliyordu.
Şimdi, tasarruf yapa yapa, tasarruf alanı bula bula 18 yaşını aşmış evlenmemiş kızın hakkından mı yapılacak" dedi. Kılıçdaroğlu, "Eğer siz emekliyi bu kadar hedef noktasına koyarsanız ve emeklinin oyunu da hala alıyorsanız, o zaman bir sorunumuz var. Bu sorunu, beraber çözeceğiz, beraber çözmek zorundayız" diye seslendi.
Batı standartlarındaki emekli ile Türkiye'deki emekli kıyaslaması
Batı standartlarındaki emeklinin, çalışma yaşamını tamamlamış, aldığı gelirle yurtiçi-yurtdışı tatillerini yapan, gezen, zaman zaman görüşlerini açıklayan mutlu bir kişi olduğunu, aldığı aylıkla da rahat rahat geçindiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Ancak Türkiye'de emekli; ya zorla emekli edilen ya da kendi isteğiyle emekli olan ama aldığı aylıkla geçinemeyen, bir köşeye atılmış kişi demektir. Emekli gerçekten 'köşeye atılmış bir kişi mi?' yoksa toplumun ayrılmaz bir bireyi mi? olduğunun tanımlanması gerekli. Şunun için söylüyorum bunu; bir yasa çıktı. Yasanın bir maddesi de şu: Emekliye milli gelir artışından pay verilemez.
Bir ülkede, yaratılan milli değerden, yani bir yılda elde edilen katma değerden herkes bir şekilde pay almazsa, o toplumda huzur olur mu? Herkes alacak, tek istisnası var, o da emekliler almayacak. Kim söylüyor bunu, kanun söylüyor. Bir arkadaşımız konuştu az önce. Bir gecede 15 bin dolara çıkmış kişi başına milli gelir. İsterse 150 bin dolara çıksın, emeklinin aylığında asla değişiklik olmayacak. Çünkü, kanuna göre, milli gelir artışından emekliye pay verilemez. Bu çok önemli bir düzenleme, sosyal devlete aykırı bir düzenleme" dedi.
Yüksek mahkeme düzenlemeyi Anayasa'ya aykırı görmedi
Düzenlemeyi, Anayasa Mahkemesi'ne götürdüklerini, ama Yüksek Mahkemenin düzenlemeyi Anayasa'ya aykırı görmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bana göre, o karar Anayasa'nın sosyal devlet tanımının dibine konmuş bir dinamittir. Ne demek, herkes pay alacak ama emekli almayacak. Bunun anlamı şudur: Emekli, bu ülkenin ikinci sınıf vatandaşıdır.
Eğer, siz ikinci sınıf vatandaşı olmayı kabul ediyorsanız, bizimle hiçbir sorununuz yok zaten. Ama, biz bu ülkede çalıştık, alın teri döktük, artık yaşımız geldi, primimizi ödedik, onurumuz ve gururumuzla, bizim çocuklarımızın çalıştığı bir ülkede, milli gelirden pay almak istiyoruz diyorsanız, o zaman bize geleceksiniz, derdinizi anlatacaksınız" diye konuştu.
Türkiye şimdi sadaka devleti
Anayasanın 2. maddesinde yer alan, "Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir" hükmünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Biz, sosyal hukuk devletini yok ettik, sadaka devleti şimdi. Sosyal devlet, her yurttaşın hak arama özgürlüğünü yakaladığı devlettir" diye konuştu.
Bir insanın doğarken bir de ölürken eşit olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "İki tane cenaze var. Ölürken cenazeler arasında farklı kurumlardan emekli oldular diye, dört kat fiyat farkı olur mu? Hangi adalet bu? Bu, kabul edilebilir mi? Bunların, kesinlikle kabul edilmemesi lazım" dedi.
Seçmene verilen sözlerin tutulmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Çağdaş demokrasilerin özünde şu yatar: Bir kişi, bir siyasetçi verdiği sözü tutmazsa, bir sonraki seçimde o siyasetçi, zeminini kaybeder ve ona seçimde sözünü niye tutmadın diye sorarlar. Biz, verilen sözlerin takipçisi değiliz.
Birinci eksiğimiz bu. Kim bize söz verdi ve iktidara geldiğinde bunu yerine getirdi mi, getirmedi? Bunuz takip edeceğiz. Eğer bunu yaparsak, demokrasiyi güçlendirmiş oluruz. Siyasetçi de korkar, sözümü tutamadığımda hesap sorarlar diye. Ama şimdi korkmuyor, soran mı var diyor. 'Oyumu alayım, ondan sonra Allah kerim. Ben bildiğimi okumaya devam ederim' diyor" şeklinde konuştu.
"Sendikalı işçi sayısı giderek düşüyor"
Kılıçdaroğlu, Türkiye nüfusunun 80 milyona yaklaşmasına rağmen sendikalı işçi sayısının düştüğünü ifade ederek, "Neden böyle oluyor. Taşeron işçi, ömür boyu asgari ücrete mahkum olan kişidir. Hiçbir sendikaya üye olamayacak, kıdem tazminatı hakkı olamayacak, izin hakkını bile kullanamayacak ve işinde kalıp kalamayacağı onu orada çalıştıran kişinin iki dudağı arasında olacak.
Yarın sabah işe gelme dediği zaman bitecek. Hiçbir hak arayamayacak. Sosyal devlet bu mudur? Anayasamızın ikinci maddesi, değiştirilemez, değiştirilmesi dahi teklif edilemez madde, Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir. Biz, sosyal hukuk devletini yok ettik, sadaka devleti şimdi. Sosyal devlet nedir? Her yurttaşın hak arama özgürlüğünü yakaladığı devlettir" şeklinde konuştu. Kendisinin uzun yıllar bürokraside çalıştığını, taşeron işçiliğin ne olduğunu pek bilmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şimdi devletin bütün kurumlarında taşeron işçilerin çalıştığını söyledi.
"Vatandaşımız emekli olduktan sonra da çalışıyor"
Kılıçdaroğlu, emeklilere "Kendi koşullarınıza uygun bir iş bulduğunuzda çalışmak ister misiniz" şeklinde bi soru yönelterek, "Birçoğunuz, zaten çalıştığınızı belirtiyorsunuz. Oysa, emekli, aldığı emekli aylığıyla insanca yaşamını sürdüren kişi demektir. Emekli, aldığı aylıkla geçinemeyip, yeniden çalışmak zorunda olan kişi değildir. Bizdeki tanımla, demokrasilerdeki tanım farklıdır" dedi.
Kılıçdaroğlu, Bağ-Kur emeklilerini yakından ilgilendiren bir konunun da sosyal güvenlik destek primi olduğunu ifade ederek, "Kesilen bu prim, ileride emekli aylığına yansıyacak mı? Hayır, yansımayacak. Nedir bu, sosyal rüşvet. Böyle, bir anlayış olabilir mi" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, emeklilik yaşının 65'e çıkması ile ilgili olarak, "Diyelim ki yaşınız 62'ye ulaştı, çalışıyorsunuz. Patron, daha genç arkadaşlarla çalışmak istediğini söyledi. 'Git, kıdem tazminatını al, hakkını al, kusura bakma' dedi.
Bir süre işsizlik sigortasından para aldınız ya sonra ne olacak? İş arıyorsunuz, iş yok. Gençler var, hem daha ucuza çalışıyor. O zaman devreye daha başka bir sigortanın girmesi gerekiyor. Aile sigortası. Yani, gelirinizin olmadığını bilen sosyal devlet, aile sigortasından o aileye düzenli bir aylık bağlıyor. Kişinin yaşı 65'e kadar gelecek ve 65'te emekli aylığını alınca mesele bitmiş olacak" ifadelerini kullandı.
"Türkiye'de 9'uncu sigorta dalı uygulanmıyor"
Aile Sigortası'nın 102 sayılı uluslararası sözleşmenin sosyal güvenliğinin 9. sigorta dalı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Türkiye'de 8 sigorta dalı uygulanıyor, ancak 9. sigorta dalı uygulanmıyor" dedi. Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir siyasi iktidar, Türkiye'de acaba niye aile sigortasını uygulamaz, bununla ilgili kanunu niye çıkarmaz? Çünkü, kişiyi, bir kilogram makarnaya mahkum ederse ve onun mahkumiyetini sürdürmek için de özel bir ekonomi politikası izlerse, yoksulları büyütürse ve onu oy açısından arka bahçesi olarak görürse, bu ülkede sosyal devlet olmaz ve aile sigortası yaptırılmaz.
Ama biz bir söz verdik, aile sigortası vereceğiz. Kişi, yoksulluğunu giderme hakkını sosyal devletten isteyecek. İsteyecek ki hiç kimseye muhtaç olmayacak. Sandığa giderken birilerinin esiri olmayacak. Kendi özgür iradesiyle, kendi aklıyla, kendi mantığıyla, kendi çıkarlarını düşünerek sandığa gidecek. Bizim için demokrasi budur. Bu demokrasiyi gerçekleştirirsek Türkiye önemli bir mesafe almış olacaktır."
İntibak yasası kanun teklifi Meclis'te
Kılıçdaroğlu, katılımcıların "intibak yasası"nı sormaları üzerine de bununla ilgili olarak kanun teklifini TBMM'ye sunduklarını ifade ederek, "Hiç meraklanmayın. Halkın iktidarında İntibak Yasası çıkacak. Çok pirim ödeyenin az, az prim ödeyenin çok emekli aylığı aldığı bir düzen dikiş tutmaz.
Çok prim ödeyip de az maaş alanın aylığı normal koşullarda yerine getirilecek ama geçmişte şu veya bu şekilde İntibak Yasası çerçevesinde aylığı yüksek olanların da aylığına dokunulmayacak. Kazanılmış haklara dokunmayacağız, ancak kaybedilmiş haklar kişilere iade edilecektir. Bununla ilgili kanun teklifimizi verdik, kabul edilmedi. Önemli değil. önemli olan şu:
Eğer biz sorunların çözümünde bir araya gelebilirsek, 'şuraya destek olursak sorunumuz çözülür. Sandıkta destek olacağız' derseniz, biz güç birliği yapmış oluruz. Bu, güç birliği Türkiye'yi uçurur. Türkiye'ye, çağdaş, demokratik, emeğe ve emekliye değer veren bir siyasal anlayış gelir" dedi.
"Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir"
Cumhuriyetin tanımının, Emekli Sandığı'nın binasının üstünde yazdığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Orada 'Cumhuriyet, kimsesizlerin, kimsesidir' diye yazar. Emeklilerin, kimsesi var mı? Onun için size söz veriyoruz. Biz, sorunları biliyor ve çözmekte de kararlıyız. Bunun için sizin desteğinize ihtiyacımız var. Unutmayın, çözülmeyen sorun yoktur. 30 milyar dolarlık mal sattık. Ne oldu?
Türkiye, güçlü ve kararlı bir ülkedir, kendi hakkını aramasını bilen bir ülke olmak durumundadır. Yurtdışından Türkiye'ye 1 milyon dolar getireceksiniz. Bir anda 1 milyon dolardan 65 bin dolar kar elde ediyorsunuz. Dolar bazında yüzde 6 faiz ve bunun karşılığında da vergi ödemiyorsunuz buraya. Para var, üstelik vergi de yok.
Emekliye gelince. Olay şudur: İktidar, bütçe kaynaklarını halktan yanı mı kullanıyor, yoksa birilerinden yanı mı kullanıyor? Halktan yana kullanıyorsa, başımızın üstüne ama birilerinden yana kullanıyorsa 'kusura bakmayın' demeniz lazım. Siz, halksınız, en güçlü olan sizsizin. Gücünüzü bilin ve gücünüzün gereğini yapın" diye konuştu.
"Yargı süreci tehdit altında"
Kılıçdaroğlu, Tüm İşçi Emeklilileri Derneği'nin Genel Kurulu'na katılmak üzere evinden çıktığında gazetecilerin sorularını yanıtladı. CHP lideri "Hasta yatağınızdayken Parti Meclisi üyelerine bir uyarıda bulundunuz. Yazıda dikkat çeken bir nokta vardı. Bu kurultay sinyali olarak algılandı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, "Nasıl algılandığını bilmiyorum ama sonuçta Parti Meclisi bizim ikinci büyük organımız. Kurultaydan sonra arkadaşlar görüşlerini televizyon ekranlarında tartışmak yerine Parti Meclisinde tartışırlarsa, daha zenginleşir diye düşündüm" yanıtını verdi.
Gündemde bir kurultay olup olmadığının sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, "Yarın değil daha sonra görüşeceğiz" dedi.
Kılıçdaroğlu, bir başka gazetecinin, "3 generalin açığa alınmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?" sorusunu da, "O konuda hukuki bir değerlendirme gelecek. Gördüğüm kadarıyla yasada var olan bir hüküm Hükümet tarafından yerine getirilmiştir. Konu yargıdadır. Yargı süreci sonuçlandığında herhalde Hükümet de gereğini yapacaktır ama Hükümet'in bu konuda böyle yargı sürecine gidenleri tehdit eder gibi bir tavır takınması doğru değil" dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti