Eminağaoğlu, bakanı ve başsavcıyı göreve çağırdı

YARSAV ve YARGI-SEN Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, tutuklu milletvekilleri konusunda Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Erbil'i göreve çağırdı.

Eminağaoğlu, bakanı ve başsavcıyı göreve çağırdı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 21.08.2012 - 10:51

YARSAV ve YARGI-SEN Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun açıklamasında, iktidar partisi dışındaki TBMM'de grubu bulunan tüm siyasi partilerin Anayasa'nın 14'üncü maddesi kapsamındaki suçlar nedeniyle tutuklu milletvekillerinin olduğu hatırlatıldı. Açıklamada, "Tutuklu milletvekilleri için hukuk deniyorsa, Adalet Bakanı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı derhal Yargıtay ilgili ceza dairesine başvurmak zorundadırlar" denildi. Anayasa'nın 14'üncü maddesi kapsamındaki bir suç nedeniyle tutuklu yargılanırken 2007 yılında bağımsız milletvekili seçilen Sebahat Tuncel'in durumunu örnek gösteren Eminağaoğlu, Tuncel'in seçim sonrasında mahkemece, milletvekili seçilen kişinin kaçmayacağı ve kanıtları karartmayacağı gerçeği gerekçesine dayanılarak tahliyesine karar verildiğini kaydetti.

"Dönemin Adalet Bakanı'da bu gerekçenin doğru bir gerekçe olduğunu, bu nedenle söz konusu karar aleyhine herhangi bir başvuru yapmayacağını açıklamıştır" denilen açıklamada, yasaların herkese ve her yerde eşit uygulanmak zorunda olduğuna dikkat çekilerek, "Bugün tutuklu milletvekilleri için Adalet Bakanı, 'O açıklamayı hatırlamıyorum' ya da 'Yargıtay'a başvurmuyorum' diyemez. Çünkü yaşanan o örnek karşısında, Yargıtay'dan kaçmasının haklı gerekçesini ortaya koyamaz. Aynı durum şu an tutuklu milletvekilleri için de söz konusu olunca, eşit uygulamanın sağlanabilmesi için, itirazların reddi kararları aleyhine, yasa yararına bozma yoluna başvurmak kaçınılmazdır" ifadelerine yer verildi.

Bakan Ergin'in de Başsavcı Erbil'in de önyargı ile koşullar oluşmadı diyerek, geçmiş örneği görmezden gelmesinin ve Yargıtay'a başvurmayıp Yargıtay'ı devre dışı bırakmasının mümkün olmadığını ifade eden Eminağaoğlu, "Bu konuda kararı verecek olan, CMK'nın 309. maddesi uyarınca sadece ve sadece Yargıtay'dır. Samimi iseler, bu adımı da atmak zorundadırlar" dedi.

Eminağaoğlu açıklamasında özetle şu ifadelere yer verdi: "Tutuklamanın koşulları açık, somut ve ikna edici biçimde ortaya konulmalıdır. Bu tabloda kaçma durumu istisna olan milletvekilleri için, ikna edici gerekçe de ortaya konulamamaktadır. İkinci tutuklama gerekçesi, kanıtları karartma kuşkusunun varlığıdır ki, CMK'ya göre, suçun oluşmasına mutlak biçimde etki edecek kanıtlar toplanmamış ise bu durum iddianamenin iadesini gerektirir. İddianameler de iade edilmediğine göre suçun oluşmasına mutlak biçimde etki edecek toplanmamış bir kanıt yok demektir. Bu tablo içinde, ikna edici somut ve ölçülü gerekçeleri de ortaya konulmadan süren tutuklamalar, ayrıca koşulları da oluşmadan süren, cezaya dönüşmüş tutuklamalardır. Bu durumda, kişilerin savunma haklarını kullanıp kullanmamaları sonuç doğurmamaktadır ki, masumiyet karinesi de zedelenmektedir. Temyizden geçmeyen, hukuka aykırı bir karar nedeniyle CMK uyarınca hükümlünün cezasının kaldırılması gerekiyorsa, Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın, Yargıtay ilgili ceza dairesine başvurmaları zorunludur. Bakan veya Başsavcı topu taca atamazlar. Bakan da Başsavcı da samimi iseler, Yargıtay'ı devre dışı bırakmadan, Yargıtay denetimini sağlamak için, hukuk adına bu başvuruları yapmaktan asla kaçamazlar. Hukuk adına bu yolda kendilerine açık çağrı yapıyor, göreve davet ediyorum."

Gazeteci Mustafa Balbay'ın soruşturma kapsamında ilk gözaltına alındığında çıkartıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldığını, daha sonra tekrar gözaltına alınarak tutuklandığını anımsatan Emnağaoğlu, "Ortada kaçma ve karartma kuşkusunun olmadığı mahkeme kararıyla bile sabit olmuşken, çok kısa bir süre sonra mahkeme ilk kararı geçersiz kılacak biçimde kaçma ve karartma kuşkusunun varlığını nasıl ortaya konulup tutuklama kararı verilebilmektedir?" diye sordu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon