Erdoğan: Malala'ya yapılan terör eylemi affedilemez

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bakü'de düzenlenen Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nın (ECO) 12. Zirvesinde yaptığı konuşmada, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nın her açıdan olgunlaşarak bölge için önemli işbirliği potansiyelleri sunan bir örgüt haline geldiğini kaydetti.

Ekonomik İşbirliği Teşkilatının kapsadığı coğrafyanın stratejik konumuna, doğal ve beşeri kaynaklarına, enerji güzergâhları üzerinde bulunmasına dikkat çeken Erdoğan, bu coğrafya da son 20 yılda önemli siyasi ve ekonomik dönüşümler gerçekleştiğini ifade etti. Bu sürecin devam ettiğini ifade eden Erdoğan, "Bu süreç sadece demokrasi arayışlarıyla sınırlı değil, aynı zamanda eşit paylaşım taleplerini de kapsıyor. Bu talepler bölgemiz ve yakın çevremizle birlikte dünyanın pek çok yerinde dile getiriliyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan uluslararası sistemin ekonomik ve siyasi ayaklarının uluslararası toplumun bugünkü ihtiyaçlarına cevap vermediği artık bariz şekilde ortadadır" diye konuştu.

Sistem yeniden yapılanmalı

Toplumların adalet ve hakkaniyet ilkeleri doğrultusunda ortaya koydukları taleplerin karşılanabilmesi için uluslararası sistemin günümüz şartlarına göre yeniden yapılanması gerektiğini ifade eden Erdoğan, "Yeniden yapılanma uluslararası istemi belirli ülkelerin çıkarlarını yansıtmaktan çıkarıp beklentilere küresel düzeyde cevap verecek şekilde tasarlanmalı" dedi. Erdoğan, daha geniş, daha adil, daha etkin bir temsil niteliği kazanamayan uluslararası kuruluşların varlıklarını ve işlevlerini sürdürebilmesinin giderek zorlaştığını ifade ederek, "Uluslararası düzende belirleyici konumdaki ülke ve kuruluşların yapısal reformlarla beraber köklü zihniyet değişimine ihtiyacı bulunuyor. İki süreç birlikte yürütülmedikçe daha adil bir küresel düzenin inşası mümkün olmayacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

"İşbirliği çözümü kolaylaştırır"

Bölgeyi de etkileyen küresel ekonomik ve mali krizlerin sonuçlarına şahitlik ettiklerini, krizlerin bölgede dayanışmanın, birlikte hareket etmenin, ticari ekonomik alanda işbirliğini geliştirmenin önemini bir kez daha ortaya koyduğunu ifade eden Erdoğan, dünyada bölgesel bütünleşmelerin öneminin arttığını, uygulanacak ortak politikaların sorunlarla mücadelede işleri önemli ölçüde kolaylaştıracağını vurguladı. Türkiye'nin coğrafyanın tamamında barış, güvenlik ve istikrarın yaygınlaştırılmasını amaçladıklarını belirterek şunları söyledi:
"Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nın 12. Zirvesi, bizlere 2015 Eco-vizyon belgesinde öngörülen hedeflerin bir muhasebesini yapma fırsatı da sunuyor. Aradan geçen 7 yıllık sürede 2015 hedeflerine ulaşmak için çok değerli adımlar atılmakla birlikte maalesef kat edilen mesafe mütevazı düzeyde kaldı. ECO'ya üye olan 10 ülkenin toplam Gayrısafi Yurtiçi Hasılası 1.7 trilyon dolarla dünya toplamının sadece yüzde 2.4'ünü oluşturuyor. Kişi başına gelir ise yaklaşık 4 bin dolar civarında seyrediyor. ECO ülkelerinin toplam ticaret hacmi 768 milyar dolar ile dünya ticaretinde yüzde 2 gibi küçük bir pay alıyor. Bu rakamlar potansiyeli yansıtmaktan çok uzaktır."

"Geçiş süreci verimli değerlendirilemedi"

ECO ticaret anlaşmasına rağmen bölgede ticaretin geliştirilmesi için öngörülen 8 yıllık geçiş sürecinin verimli değerlendirilemediğini kaydeden Erdoğan, "Bölgede serbest ticaret alanı kurulması öngörülmüşken bu hedefin hala çok uzağında duruyoruz. Hâlbuki araştırmalar serbest ticaret anlaşmasının tümüyle uygulanması halinde bölgedeki ticaretin 8 kat artabileceğini gösteriyor. Hala anlaşmayı imzalamayan üyeleri taraf olamaya, taraf olan ülkeleri ise bir an önce anlaşmanın gereklerini yerine getirmeye davet ediyorum" dedi.

İpek Yolu'nun yeniden canlandırılmalı

Konuşmasında ulaştırma sektörünün önemine de dikkat çeken Erdoğan, bölgenin potansiyelinin hayata geçmesi içi tarihi İpek Yolu'nun yeniden canlandırılması gerektiğini belirtti. Geçmişte kadim medeniyetler arasında köprü görevi gören İpek Yolu'nun canlandırılması için Ekonomik İşbirliği teşkilatına önemli görevler düştüğünü anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "3 kıta arasındaki önemli ticaret yolları ve enerji güzergâhlarının merkezinde yer alan bölgemizi yeniden eski ihtişamlı günlerine kavuşturmayı tarihi misyonumuz olarak görüyoruz. Bu çerçevede İslamabat, Tahran, İstanbul ve Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan, İran güzergâhlarının Ekonomik İşbirliği teşkilatı bünyesinde iki ana karayolu koridoru olarak belirlenmesini memnuniyetle karşılıyoruz."

"Asya ile ilişkiler önemli"

Uluslararası taşımacılığın önemini vurgulayan Erdoğan, Asya ve Avrupa'yı birbirine bağlayan en önemli işbirliği projelerinden biri olan Bakü, Tiflis, Kars demiryolu projesinin bölgenin refahına katkı sağlayacağına inandığını belirten Erdoğan, "Bu çerçevede BM ve BM ihtisas kuruluşlarıyla yapılan işbirliklerini önemli görüyoruz. Yine üyelerimizin tamamının temsil edildiği İslam İşbirliği teşkilatı ve Sayın Cumhurbaşkanımızın daimi başkanlığını yaptığı İSEDAK ile olan ilişkilerimizi daha da geliştirmemiz gerektiğine inanıyorum. Bunlarla birlikte birçok açıdan teşkilatımıza benzeyen 'Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği' ile kurulan ilişkilerin geliştirilmesinin tüm üye ülkelerin ortak menfaatine olduğunu düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.

2010 yılında İstanbul'daki ECO zirvesinde kurulmasına karar verilen akil adamlar kurulunun raporunun tamamlandığını, raporda işaret edilen bazı hususlardan bahseden Erdoğan, dönem başkanlığı görevini devralacak Azerbaycan'ın da görevi başarıyla sürdüreceğine inandığını kaydetti. ECO 2012 ödülünü almaya layık görülen yazar, sanatçı ve tarihçileri tebrik eden Erdoğan, "Bu çerçevede ECO 2012 Edebiyat Ödülü'nü kazanan değerli şairimiz ve yazarımız Sezai Karakoç'u da ayrıca tebrik ediyor, kendisine sağlık ve esenlikler diliyorum" dedi.

"Bir diğer konu ise uluslararası terörle alakalı"

1979'dan beri İslam İşbirliği Teşkilatı'na gözlemci olan KKTC'nin, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'na "Kıbrıs Türk Devleti" adıyla gözlemci statüsüyle kabul edilmesinin kendilerini sevindirdiğini ifade eden Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir diğer konu ise uluslararası terörle alakalı. Özellikle az önce değerli kardeşim Zerdari'nin ifade ettiği gibi bu hayati bir önem taşımakta ve adeta bir sembol haline gelmesi noktasında bizim için önemli. O da sevgili kızımız Malala'ya yapılan terör eylemi. Bu eylemin bağışlanır, affedilir hiçbir yanı yok. Benzer bir olayı da iki gün önce biz de İstanbul'da bir üniversiteli kızımızla yaşadık. Burada yine maalesef eve giren bir vahşi hem orada öldürüyor, bir de tabi taciz ediyor ve tecavüzde bulunuyor. Bu olaylar her geçen gün dünyamızda artıyor. Norveç'te geçen yıl yaşanan olay da yine bir başka boyutu. Bütün bunlara karşı gerçekten bizlerin hem kendi bünyemizde hem de BM Genel Kurulu'nda, BM Güvenlik Konseyi'nde ve gerekirse uluslararası kurumlar oluşturmak suretiyle bu işin üzerine gitmeyi hem insani hem İslami bir görev olarak telakki etmemiz lazım."