Erdoğan, Obama’dan Gülen’i isteyecek

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Obama ile görüşmesinde Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iadesini konuşacak.

Erdoğan, Obama’dan Gülen’i isteyecek
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 05.09.2014 - 08:54
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakü ziyaretinin ardından Galler'e geçerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
 
Gündeme dair açıklamalarda bulunan Erdoğan, Hürriyet yazarı Akif Beki'ye özel açıklamalar yaptı.
 
İşte o açıklamalar:
 
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la Bakü'den NATO Zirvesi için Galler'e geçerken uçakta konuştuk.
 
Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in 30 Ağustos resepsiyonunda 'paralel yapı' ile ilgili TSK'da alınan önlemlerin sorulması üzerine verdiği "Bize resmi makamlardan bilgi-belge sunulmalı" cevabını değerlendirirken, "Keşke Genelkurmay Başkanımız böyle bir açıklamayı bugüne kadar yapmadığı gibi aynı şekilde yapmasaydı. Bunu bizimle paylaşsaydı daha isabetli olurdu. Benimle paylaşabilirdi. Sayın Başbakan ile paylaşabilirdi" dedi. Erdoğan'a sorulan sorular ve cevapları şöyle:
 
BENİMLE PAYLAŞSAYDI İSABETLİ OLURDU
 
- Adli Yıl açılış resepsiyonunda AYM Başkanı, "Bana bilgi-belge gelmedi, imzasız ihbar mektuplarıyla işlem yapamayız. İnsanları fişliyorlar" dedi. Benzer bir ifadeyi 30 Ağustos resepsiyonunda Genelkurmay Başkanı da paylaştı; "Bize resmi makamlardan bilgi-belge sunulmalı" dedi. Değerlendirmeniz nedir?
Ben şu anda ne AYM Başkanı ile ilgili ne de Genelkurmay Başkanı ile ilgili değerlendirmeye girerim. Ben Genelkurmay Başkanı ile medya yolu ile konuşmak istemem. Haftalık benimle görüşmelerinde kendisiyle bu konuyu görüşürüm. Aynı şekilde Başbakanımızla kendisinin rutin görüşmesi var o da konuşur. Ama şunun bilinmesini isterim ki; her şey imzalı mektuplarla takibe alınmaz. Siz onu değerlendirmeye almayabilirsiniz ayrı konu. Ama en azından burada bu geçiyorsa acaba der, onu bir incelemeye alırsınız. Öyle bir ihbar mektubunu gönderen kişinin imza koymamasının nedeni pekâlâ kendisine ilişkin endişelerden de kaynaklanmış olabilir. Benzer pek çok şey olmuştur ki; bunlar o insanın başını yemiştir. Sizin kurumunuzla ilgili hakikaten böyle bir şey gelmişse; sen onu bir incelemeye al. Varsa bir şey değerlendirirsin. Yoksa bir şey atarsın. Fişleme filan diyorlar. Ne fişlemesi? Fişlemeyi bundan önce yaptılar. O fişler hep bizim elimize geçti. Emniyet istihbarat geçmişte bunları yaptı. Birçok yerde birçok kurumda bunlar yapıldı. Hepsi elimize geçti. Ben şimdi AYM Başkanı'na medya aracılığıyla cevap vermek istemem. Genelkurmay Başkanı'na da medya aracılığı ile cevap vermem. Ama keşke Genelkurmay Başkanımız böyle bir açıklamayı bugüne kadar yapmadığı gibi aynı şekilde yapmasaydı. Bunu bizimle paylaşsaydı daha isabetli olurdu. Benimle paylaşabilirdi. Sayın Başbakan ile paylaşabilirdi. Bugüne kadar sürekli olarak bu konularda cevap vermemiştir. Verilmesi gerekirse Genelkurmay sitesinden gerekli açıklamayı yapmıştır. Ama burada nasıl olduysa böyle bir açıklamayı yapmak durumunda kalmıştır.

SEN NEYİN BAŞKANISIN
 
- Adli yıl açılışında Yargıtay Başkanı, siyasi otoriteye bazı eleştiriler yöneltti ama, yargıdaki paralel yapıya veya tek tipleşmeye dair bir özeleştiride bulunmadı.
 
Yargıtay Başkanı, Yargıtay'ı kendisi idare etmiyor. Bakın bunu size çok açık söylüyorum. Kendi ifadesi de budur. 'Benim konuşmamı Başkanlar Kurulu hazırlar' ifadesini bizzat bana, yanımda Adalet Bakanı da olduğu halde ifade etmiştir. Daha henüz devir-teslimi yapmadığım sırada bana yaptığı ziyarette söylemiştir. Sizin Başkanlar Kurulunuz konuşma metninizi hazırlayabilir. Benim konuşmalarımı da bir ekibim var, onlar hazırlar. Ama bu konuşmaların editörlüğünü ben yaparım. Tamamen benim kontrolümden geçer. Çıkarılması, ilave edilmesi gereken yerler olur. Eğer Yargıtay Başkanı konuşmasını yaparken yarın 'Ben hazırlamadım, Başkanlar Kurulu hazırladı. Ben orada sadece onun spikerliğini yaptım' derse bu çok ayıp olur. Demek ki; sen o konuşmayı kabullendin, üstlendin ve çıktın konuşmayı yaptın. Bu ne demektir? Sen bir defa yargı olarak yasama organına, yürütme organına karşı bir tavır takınıyorsun. Özellikle Barolar Birliği Başkanı'nın buralarda yasal olarak konuşma yetkisi yoktur. Bunu kendileri de kabul ediyor. Ne diyor, Başkanlar Kurulu kararı diyor. Sen başkansın, adama sormazlar mı, sen neyin başkanısın? Böyle bir şey var mı? Yok. Barolar Birliği gider, yargıyla ilgili olarak kendi içinde toplantılar yapar, yargı yılıyla ilgili açılışlarını yapar. Orda ne yaparsa yapsın. Ama senin burada böyle bir adımı atman sağlıklı bir durum değildir. Biz bunları kendilerine anlattık. Ama buna rağmen onlar bildiğini yaptılar. Arkadaşlarım akşam resepsiyona da gitme niyetinde değillerdi. Sordular. Resepsiyon farklı bir olay. Orada öyle bir konuşma söz konusu değil. Oraya gitmek sizin tercihinizdir dedik. Arkadaşlar resepsiyona gittiler.
3 DAVET YAPARIZ, GELDİLER GELDİLER, SONRA ÇAĞIRMAYIZ
 
- Muhalefet liderlerinden Sayın Demirtaş, Cumhurbaşkanı ile düzenli olarak görüşürüm derken Sayın Kılıçdaroğlu savaş dışında görüşmem dedi.
 
Demek bunlar savaş bekliyorlar. Parlamentoda grubu bulunan siyasi partilerle talebi olması halinde görüşürüz. Biz makamın gerektirdiği 1 davet, 2 davet, 3davet yaparız. Geldiler geldiler. Gelmediler kusura bakmasınlar. Ondan sonra davet edecek halimiz yok. Burası öyle sıradan bir makam değil. Burası cumhurun başkanının olduğu makam. Bu makam savaşlara dayalı kurulmuş bir makam değil. Önümüzde 29 Ekim kutlamaları olacak, arkasından düzenlenecek birçok törenler olacak. Onların bu törenlere katılmaması bu makamın çalışmasını hiçbir zaman etkilemeyecek.
 
SELÇUKLU BAŞKENTİ MESAJI VERECEĞİZ
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Başbakanlık döneminde yapım talimatı verdiği ve geçtiğimiz çarşamba günü Cumhurbaşkanlığı olarak kullanılacağını açıkladığı yerleşkede çalışmalar sürüyor.
 
- Çankaya Köşkü'nü Başbakanlığa vereceğinizi açıkladınız. Güçlü bir Başbakanlık istediğiniz  için mi?
 
Zayıf veya güçlü başbakan konusu fiziki imkânlarla alakalı değil. Ben şu anda başbakanlık görevini üstlenen Sayın Davutoğlu arkadaşımın bu işi güçlü ve başarılı şekilde yürüteceğine inanıyorum.Bizim Söğütözü'ndeki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na taşınmamızın akabinde, Başbakanlığın bazı törenler ve resepsiyonlar için Çankaya'yı kullanmasına izin verebiliriz. Zira Başbakanlığın mevcut yerde resepsiyon verecek yeri yok. Başbakan gidip otellerde mi resepsiyon verecek? Bizim resmi konutta misafirlere yemek verdiğimiz yer de yakışmıyor. Dar, şık değil. Yeni Türkiye bir şeylerle kendisini ortaya koymalı. Cumhurbaşkanlığı makamı yeni binada çok farklı şekilde düzenlendi. O proje üzerinde bu fakirin çok katkısı var. Ankara bir Selçuklu başkenti mesajı vermemiz lazım. Buna çok dikkat ettik. İçeride Osmanlı motiflerine dikkat ettik. Modern dünyadan da etkileri yansıttık. Akıllı bina olarak burayı inşa ettik. Bizim şu anda resepsiyonlar için 2-3 bin kişilik alanımız var. Hava güzelse 5 bin kişiye de çıkabilir. Büyük devlet olmanın gerekleri.
 
YA SINIR DIŞI EDİN YA DA BİZE VERİN
 
- Başkan Obama'yla yapacağınız görüşmede, 'Paralel Yapı' gündeme gelecek mi?
 
Türkiye'de elde bilgi-belge olmadan ne yapacaksınız diyenler var. Oysa bütün her şey, dinlemeler, tapeler ortada. Bir ülkenin başbakanı dinlendi, bir ülkenin bakanları dinleniyor, bundan daha büyük belge olur mu? Bunlar ortaya çıkarıldı ve yayınlandı... Şu anda bu adamlar bütün elektronik cihazları vesaireleri kaçırmak suretiyle delilleri yok etme noktasına geldiler. Bunlar adeta bir casusluk örgütü oluşturmuşlar. Bütün bu işlerin odaklandığı merkez şu anda Pensilvanya. Pensilvanya Amerika'dan başka bir yerde değil. Biz de tabii Amerika'dan, madem biz stratejik ortağız, madem bizim aramızda bir model ortaklık var, siz nasıl bizden zaman zaman bazı teröristleri istiyorsunuz biz de size veriyorsak, şu anda biz de size diyoruz ki, böyle böyle. Ya bunu deport (sınır dışı) edin ya da verecekseniz bize verin. Bunlar çok açık ve net olarak ortada. Gelsin ülkesinde yaşasın. Madem suçu muçu olmadığını söylüyor... Gelsin burada yaşasın. İdare edecekse buradan idare etsin, siyasete soyunacaksa burada soyunsun.
 
- Siz daha önce de Sayın Obama'ya bu konuyu telefonda söylemiştiniz.
 
Hepsinin bağlantıları peyderpey ortaya çıkıyor. Şu anda belirli bir sürece doğru işler gidiyor. Şu anda atılmış bazı adımlar vardır. Bu adımlar daha sonra bu sürecin içerisine de girebilir. Mesela kırmızı bültenle arananlar var. Peki bu kırmızı bültenle arananları Türkiye'ye veriyorlar mı? Bölücü terör örgütleri mensupları, bunun dışında Cem Uzan, kardeşi, Fehriye Erdal gibi arananlar var. Yerleri falan o ülkelere bildirilmiştir. Dönmemiştir. Bunlar hepsi bilinen şeyler. Çok farklı anlayışlarla ülkelerinde koruma altına alınanlar maalesef var.
 
POLİS AKADEMİSİ MASADA
 
- Bir polis şefi dedi ki, 'Biz tedbir alıyoruz ama arkadan, polis akedemisinden Çin ordusu gibi geliyorlar.' Bununla ilgili bir süreç geliştirecek misiniz?
 
O artık tarih oldu. O geçti artık. Artık o iş bitti. Oralara yönelik de farklı projelerimiz var. Bundan sonra polis akademisiydi, polis kolejiydi masaya yatırıyoruz. Buraya bir miktar bazı yenilikler gelecek. Onu da zaten hükümetimizden duyarsınız.
 
HÜKÜMET PROGRAMINI BEĞENİYORUM
 
Başbakan Ahmet Davutoğlu, TBMM Genel Kurulu'nda 62. hükümet programını böyle okumuştu.
 
Hükümetimiz bir program açıkladı. O programı alıp okuyacağım. Başbakanımızla program üzerine görüşeceğim. Her ne kadar bazıları programı pek beğenmediyse de ama arkadaşlarımdan dinlediğim kadarıyla ben programı beğeniyorum. Bu hükümet yeni kurulmuş bir hükümet değil. Ama bu hükümet eski Türkiye'yi bir kenara bırakıp yeni bir Türkiye'yi inşa etmenin özlemi içerisinde olan bir hükümettir. Bunlar daha ne bekliyor anlamak mümkün değil. Yenilik adına kendileri ne adım atıyor? Bunlar hâlâ eski Türkiye'de kalmış.
 
- Bakanlar Kurulu'na hangi periyotta başkanlık yapmayı düşünüyorsunuz?
 
Onu Başbakanımız ile görüşerek şartların elvermesine, programımıza göre bunları yaparız.
 
 Hz.Ali'nin şehri Kûfe'den bir Arap, devesiyle Şam'a gelmiş. Şam’da dolaşırken de biri yanaşıp deveyi sahiplenmiş: "Ver o dişi deveyi bana!" Kûfeli Arap, "Bu deve benimdir, üstelik erkektir" diye kendini savunmaya çalışsa da anlaşamamışlar, iş Muaviye'ye kadar yansımış. Muaviye, tarafları dinlemiş, sonra da kararını açıklamış: "Bu dişi deve Şamlınındır!" Sonra halka dönmüş: "Ey cemaat, bu dişi deve kimindir?" Hep birlikte bağırmışlar: “Şamlınındır!" Muaviye Arapa dönüp demiş ki: "Kûfeli, dinle! Biliyorum, bu deve senindir ve erkektir. Dönünce Ali'ye de ki: Muaviye'nin, dişi deveyi erkekten ayıramayan, o ne derse evet diyen 10 bin adamı var! Ayağını denk al!
 
BU ÜLKEDE ADALET SADECE KADIN ADI
 
Amir, geri çekilin emri veriyor. Herkes geri çekilirken, sanık polis ters istikamete doğru taarruz ediyor. Yerde yatan birine tekme atıyor. Sonra silahını çekiyor, üç el ateş ediyor. Ethem Sarısülük vuruluyor. Ethem'in polise taş attığına dair delil yok. Polis memurunun, geri çekilmesi gerekirken arkadaslarından ayrılıp ters istikamete koştuğu ve ateş ettiği sabit. Buna rağmen mahkeme en üst seviyeden haksız tahrik indirimi uyguluyor. Ethem öldürülüyor. Sanığa verilen sonuç ceza, ağır haksız tahrik indirimiyle 7 yıl 9 ay 10 gün. 2 yıl sonra açık ceza evi. Destan üzerine destan yazılıyor.

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon