Erdoğan: Tarihimiz haremden ibaret değildi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İnovasyon Haftası''nın açılış programında yaptığı konuşmada, yine 'Muteşem Yüzyıl' dizisine gönderme yaptı.

Erdoğan: Tarihimiz haremden ibaret değildi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 06.12.2012 - 11:37

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen ''Türkiye İnovasyon Haftası''nın açılış programında yaptığı konuşmada, etkinliklerin başarılı geçmesini dileyerek, Ekonomi Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi başta olmak üzere organizasyonda emeği geçenlere teşekkür etti.

Başbakan Erdoğan, İnovasyon Haftası vesilesiyle 3 gün boyunca pek çok etkinliğin düzenleneceğini ifade etti. Erdoğan, yapılacak müzakereler, istişareler ve sunumların yanında, sergiler, ziyaretler, buluşmalar, projeler ve turnuvalar sayesinde inovasyon konusunun etkili bir gündem maddesi olacağına inandığını kaydetti.

Ekonomiye değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bizim, diğer bazı ülkeler gibi, ekonomimizi büyütecek, ekonomimizi sürekli güçlü tutacak hazır kaynaklarımız yok. Bugün bazı ülkelere bakıyorsunuz, sahip oldukları bu hazır kaynaklar sayesinde ciddi refah seviyelerine ulaşmışlar ve bunu sürdürüyorlar. Ya zengin petrol rezervleri ya zengin doğal gaz yatakları ya altın madenleri ya da buna benzer tabii zenginlikleri var. Bu tür ülkelerde, sanayinin gelişmediğini, üretim ve yatırımın ekonomi içinde ciddi yer tutmadığını, turizm ve uluslararası doğrudan yatırımlar gibi kaynaklara ihtiyaç duyulmadığını görüyoruz. Bu ülkeler, hazır tabii kaynaklarını çıkarıyor, sadece bunu ihraç ediyor ve bunun geliriyle de refah seviyelerini belli bir noktada tutabiliyor. Tabii bunun sürdürülebilir olmadığını bugün hepimiz biliyoruz, bütün dünya da bunu biliyor. Petrol, doğal gaz, altın bir gün tükendiğinde, içinde bulunduğumuz 21'inci yüzyılı çok geriden yaşamak zorunda kalacaklar.''

''Çalışkan, zeki bir iş gücümüz, insan kaynağımız var''

Türkiye'nin bu tür kaynaklara sahip olmadığını belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

''Bugün için böyle kaynaklara sahip olmamak büyük bir dezavantaj gibi gözükse de uzun vadede, kendi yağıyla kavrulan bir ülke olarak büyük potansiyel arz ediyoruz. Öte yandan, bizim tabii kaynaklarımız çok zengin olmasa da dünyanın birçok ülkesine nazaran, çok daha zengin, çok daha güçlü bir kaynağı, önemli bir avantajı elimizde bulunduruyoruz. Evet... Bizim yeterince petrolümüz, doğal gazımız, altın madenlerimiz olmasa da genç, dinamik, üretken, çalışkan, zeki bir iş gücümüz, insan kaynağımız var.''

Dünya nüfusunun hızla yaşlanırken Türkiye'nin genç ve dinamik nüfusuyla dünyada çok avantajlı bir yerde durduğunu vurgulayan Erdoğan, ''Kaldı ki ekonomide başarının sırrı ne emektir, ne sermayedir ne şudur ne budur... Tek kelimeyle insandır. İnsan varsa emek vardır. İnsan varsa sermaye vardır. İnsan varsa tüketim, üretim, yatırım vardır. İnsan yoksa bunların hiçbiri yoktur. Dolayısıyla bunların hepsi insanın türevidir'' diye konuştu.

''Kuru kuruya'' genç nüfusa sahip olmanın yetmediğini de ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Açıkçası biz on yıllar boyunca bunun acısını derinden hissettik. Genç bir nüfusumuz, dinamik bir nüfusumuz olmasına rağmen, on yıllar boyunca bu büyük potansiyel harekete geçirilmedi. Genç nüfusunuz olabilir; ama bu genç nüfus, deyim yerindeyse, 'Ne iş olsa yaparım ağabey' diyorsa, yani kalifiye değilse, hiçbir anlam ifade etmez ve etmiyor. Nasıl ki petrol, nasıl ki altın, elmas, işlenmeden hiçbir anlam ifade etmiyorsa, aynı şekilde insan da eğer işlenmezse, maalesef bir anlam ifade etmiyor. Biz, son 10 yılda, hükümet olarak, işte bu eşsiz kaynağı, insan kaynağımızı, genç nüfusumuzu işlemek, yani yetiştirmek, eğitmek, donanımlı hale getirmek için yoğun bir mücadele içinde olduk.''

''Ne iş olsa yaparım diyen değil...''

Eğitime yaptıkları yatırımlarla, özellikle mesleki eğitimde yaptıkları reformlarla ''Ne iş olsa yaparım'' diyen değil; dil bilen, meslek sahibi, ufuk sahibi, dünyayı farklı bakış açılarıyla gören ve dünyayı takip eden bir nesil yetiştirmenin gayreti içinde olduklarını söyleyen Erdoğan, ''Şu anda bu süreç devam ediyor'' dedi.

Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

''Ekonomide gerçekleştirdiğimiz reformlar aynı şekilde bu genç nüfus kaynağımızın daha iyi değerlendirilmesini sağladı. Türkiye'yi dünyaya açarak, Türkiye'yi dünya ile buluşturarak aynı şekilde genç nüfusumuza bir vizyon kazandırdık. Araştırma geliştirmeye, İnovasyona yaptığımız yatırımlarla, bu alanı her zaman destekledik, destekliyoruz ve destekleyeceğiz. Tüm bu yatırımlarımız, tüm bu reformlarımız şu anda artık meyveleri olgunlaşmaya başlayan bir ağaca dönüştü. Şu anda, Türkiye'nin dört bir yanından, artık dünyaya örnek olacak, dünyada yankı bulacak, karşılık bulacak çalışmalara, buluşlara, projelere ilişkin haberler alıyor ve bunun memnuniyetini yaşıyoruz.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Sanki tarihimiz savaşlardan, entrikalardan, haremden ibaretmiş gibi gösteriliyor. Ama, tarihimizi şekillendiren, tarihimize damga vuran, medeniyetimize yön veren kalemden ve kitaptan hiç kimse bahsetmiyor, bahsetmek istemiyor'' dedi.

Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen ''Türkiye İnovasyon Haftası''nın açılışında konuştu.

''Bizimle ilgili tüm planları boşa çıkarıyoruz''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şu anda ''tüm bu oyunları'' boşa çıkardıklarını vurgulayarak, ''Bizimle ilgili tüm planları boşa çıkarıyoruz. Bize giydirilmek istenen o dar elbiseyi reddediyor, bugün artık kalıplarımızı, bugün artık ufkumuzun sınırlarını aşıyoruz. Bugün dünyanın neresine giderseniz gidin 'Made in Turkey' görürsünüz. Şunu herkes bilsin ki, bu dünya üzerinde artık biz varız, Türkiye var ve inşallah ebediyyen de var olacak. Biz, hiçbir konuda, ama hiçbir konuda kompleks sahibi olamayız. Biz ezik olamayız. Biz, kendisine güvensizlik içinde bir millet olamayız. Biz, iyi şeyleri örnek alırız, hayırda yarışırız ama taklitçi bir millet olamayız, taklitle asla yetinemeyiz. Zira, bilgi, ilim bizim etiğimizdir nerede bulsak alırız. Bizim millet olarak işte bu özgüvene sahip olmamız gerekiyor'' diye konuştu.

Özellikle gençlerin, genç nesillerin bu özgüvene fazlasıyla sahip olması gerektiğine işaret eden Erdoğan, sergi alanını, fuarı dolaşırken gençleri ve örneklerini gördüğünü ve tekrar iftihar ettiğini ve gururlandığını anlattı.

Erdoğan, ''Allah ve yar ve yardımcımız olsun. Çünkü bu gençlerle biz yeniden dünyada o farklı konumumuzu evelallah 2023'te alacağız. İlk 10'da Türkiye'yi göreceğiz. Başımız öne eğik bir millet değil, başı dik, mağrur ve muzaffer bir millet olmak zorundayız'' dedi.

 

''Fetih, kılıcın değil, kalemin egemenliğine inanmaktır''

Başbakan Erdoğan, tarihte Mevlana, Yunus gibi büyük mütefekkirler bulunduğunu belirterek, tamamının isimlerini saymanın mümkün olmadığını ancak Piri Reis, Ali Kuşçu, Cezeri, Harezmi, İbni Sina, Mimar Sinan gibi bilime, sanata, tarihe yön vermiş alimler ve gönül insanları olduğunu anlattı. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Birileri, bizim tarihimizin savaştan, kılıçtan, entrikadan, iç çekişmelerden, maalesef haremden ibaret olduğunu iddia ediyor. Bizden olmayan birileri, son derece kasıtlı şekilde, bizim tarihimizi bize böyle anlatmaya çalışsa da biz, kendi tarihimizi böyle göremeyiz ve görmeyeceğiz. Fetih dediğiniz kavram, kusura bakmayın, savaşarak, birilerinin boynunu kopararak, işgal ederek, sömürmek için yeni topraklar elde etme girişimi değildir. Fetih, tam tersine, kapılardan önce kalpleri açma girişimidir. Fetih, bir medeniyeti, sevgi medeniyetini yakın ya da uzak diyarlara taşımaktır. Fetih, kılıcın değil, kalemin egemenliğine inanmaktır.
İstanbul'un fethinde Bizans'ın hanımları Fatih Sultan Mehmet'i, Akşemsettin'i karşılarken, 'Başımızda kardinal külahı görmektense, Osmanlı sarığı görmeyi arzu ederiz' demişlerdir. Çünkü birinde adalet vardır, birinde zulüm vardı. Onlar bunu çok iyi biliyordu. Bizim tarihimiz konuşulurken, sadece savaşlar gündeme getiriliyor. Sanki tarihimiz savaşlardan, sanki tarihimiz entrikalardan, haremden ibaretmiş gibi gösteriliyor. Ama, bizim tarihimizi şekillendiren, bizim tarihimize damga vuran, bizim medeniyetimize yön veren kalemden ve kitaptan hiç kimse bahsetmiyor, bahsetmek istemiyor.

Bizden olmayanlar, bizim tarihimizi nasıl anlatırsa anlatsın. Biz, kendi tarihimizi, kendi öz medeniyetimizi doğru tanımak, doğru anlamak ve o tarihten ilham alıp, geleceği şekillendirmek zorundayız. İşte onun için bizim başımız hiçbir zaman öne eğilmeyecek. Biz, eziklik, güvensizlik, pısırıklık, sinmişlik içinde asla olmayacağız. Biz, yenilmişlik duygusunu, yenilgi duygusunu, mağlubiyet duygusunu yanımıza asla yaklaştırmayacağız. Bu millet, geçmişte en iyiyi yaptı, bugün de en iyiyi yapabilecek güce, yeteneğe sahiptir. Bu millet geçmişte öncü oldu, bugün de öncü olacak kudrete ziyadesiyle sahiptir. Biz buna inanacağız. Çocuklarımızı, gençlerimizi, genç nesillerimizi, artık böyle bir anlayışla, böyle bir özgüvenle, böyle bir tarih ve medeniyet bilinciyle yetiştirmek zorundayız.''

Gençlerin tarihi doğru şekilde okur ve anlarsa, ecdadını doğru şekilde tanırsa, o zaman gençliğin önünde hiç kimsenin duramayacağını ve gençlikle hiç kimsenin rekabet edemeyeceğini dile getiren Erdoğan, ''Biz, önümüze bir icat geldiğinde, önümüze ithal bir malzeme geldiğinde, buna hayranlık duymak yerine, bunun taklidini yapmak yerine, 'Ben bundan çok daha iyisini yaparım' diyeceğiz. Bu inançla yola çıkacağız'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bunun uzun soluklu bir süreç olduğunu belirterek, ''Yüzyıllardır özgüveni törpülenmeye çalışılan bir milleti, yeniden tam bir özgüvene kavuşturmak, sabır isteyen uzun soluklu bir süreçtir. Aslında biz bizi anlamak durumundayız. İstiklal şairimiz diyor ya; 'Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz/Gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz'. Allah'ın izniyle, milletimizin desteğiyle ben artık bu sürecin başladığına ve yol aldığına yürekten inanıyorum'' diye konuştu.

''IMF'nin dünyada 20. büyük ortağıyız''

Başbakan Erdoğan, diğer alanlarla birlikte inovasyon çalışmalarını da desteklediklerini ifade ederek, bu konuda verdikleri desteklerin, kullandıkları kaynakların karşılığını da almaya başladıklarını söyledi.

Bugün böylesine muhteşem bir toplulukla inovasyonuu konuşuyor, tartışıyor olmanın, görüş alışverişinde bulunmanın, bu güvenin ve inancın eseri olduğunu dile getiren Erdoğan, ''Bakınız Türkiye ilk defa inovasyonu bu şekilde tartışıyor, konuşuyor ve geleceğe bakışın alt temel taşlarını oturtuyor. Elbette bu bir süreç. Türkiye, bu süreçte kısa zamanda önemli mesafe katetmekle birlikte, henüz önümüzde yürümemiz gereken uzun bir yol var. Ama, buradaki heyecanı, azmi, kararlılığı gördükçe, bu yolda kısa zamanda büyük mesafe kat ederek, dünyanın en ileri ülkeleri arasında yer alacağımızdan şüphe duymuyorum. Biz şu anda biliyor musunuz IMF'nin dünyada 20. büyük ortağıyız. Buraya geldik'' diye konuştu.

Erdoğan, inovasyon deyince illa çok büyük, kapsamlı, ihtişamlı yenilik ve değişikliklerden bahsetmediklerini belirterek, küçük değişimlerin büyük sonuçlar doğurabildiği bir dönemde yaşandığını, dolayısıyla herkesin inovasyon yapabildiğini, bu yönde çalışma ortaya koyabildiğini anlattı.

İnsanın bilmediğinden korkacağını, bilmediğine düşman olacağını dile getiren Erdoğan, ''Bugün artık inovasyonun ne olduğunu biliyoruz. Yitik kaybedildiği yerde aranır misali, biz de bir kaç yüzyıl önce bıraktığımız yerden bilimde, kültürde, sanatta, siyasette en iyi olmanın, en ileride olmanın mücadelesini veriyoruz. Bunun için hepimiz işimizi en iyi şekilde yapmak mecburiyetindeyiz'' ifadelerini kullandı.

Başbakan Erdoğan, ülkeyi en iyi şekilde yöneteceklerini, sanayicinin de üretimini en iyi şekilde yapacağını ifade ederek, ihracatçının da bunu diğer ülkelere en iyi şekilde satacağını, tüccarın, esnafın ticaretini en iyi şekilde yürüteceğini, öğrencinin eğitimini en iyi şekilde alacağını söyledi.

Her yıl ortalama bin öğrencinin lisans, lisansüstü ve doktora eğitimi için yurt dışına gönderildiğini anlatan Erdoğan, bu sayıyı her geçen gün artırdıklarını ve artıracaklarını söyledi.

Erdoğan, ''Bu gidip dönen öğrencilerimiz döndüklerinde ülkemin köşe taşları olarak her biri bir yerlere yerleşiyor ve yerleşecek. Bilgiyi üreten de bunu geliştiren de kullanan da işini en iyi şekilde yapacak. Daha iyiyi, daha doğruyu, daha güzeli aramanın sonu yok. Bu kesintisiz sürdürülmesi gereken bir arayış. Herkes bu şekilde en iyinin, en güzelin, en hayırlının arayışında olduğunda Türkiye'nin önünde durabilecek hiçbir engel olamaz'' dedi.

İnsan merkezli anlayış

Başbakan Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından gerçekleştirilen İnovasyon Haftası etkinliklerini, atılmış önemli bir adım olarak gördüğünü ifade ederek, her konuda olduğu gibi bu alanda da insan merkezli bir anlayışla hareket ettiklerini söyledi.

İnsanın kullanabileceği ekonomik ve sosyal faydaya dönüşecek bilgiye ihtiyaç duyulduğunu anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bunun için Ar-Ge faaliyetleri ile girişimcilerimizi buluşturmak, birlikte çalışmaya, birlikte hareket etmeye yöneltmek durumundayız. Türkiye'nin çözüm bekleyen sorunları, karşılanmayı bekleyen ihtiyaçları için daha fazla inovasyona, dolayısıyla bu konuda emek sarf edecek daha çok insana ihtiyacımız var. Dolayısıyla ülkemizin bilim ve teknoloji alanındaki tüm unsurlarının içinde yer aldığı inovasyon sürecini, ancak hepimizin buna inanması ve desteklemesiyle yürütebiliriz.

İnovasyonu, üretimin, ihracatın, istihdamın, rekabet gücümüzü artırmanın anahtarı olarak görüyoruz. Bugün, Finlandiya gibi milli gelirinin çok önemli bir bölümünü inovasyondan elde eden ülkeler bulunuyor. Biz, çok yönlü potansiyele sahip bir ülkeyiz. Bu potansiyelimizi, inovasyonun gücünü ekleyerek, daha da güçlendirmek amacındayız.''

Milletin değişime ve girişimciliğe olan yatkınlığının, bu konuda kendilerine ümit verdiğini ve heyecanlandırdığını anlatan Erdoğan, ''Siyasette başlayan büyük dönüşümün dalga dalga diğer alanlara da yayıldığını görmekten memnuniyet duyuyoruz. Türkiye'nin bugünü kesinlikle dünden iyi; inşallah yarını da bugünümüzden iyi olacak'' dedi.

Seçme ve seçilme yaşı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasının son bölümünde seçme ve seçilme yaşı konusuna değinerek, şunları kaydetti:

''Bakınız, bu ülkede 18 yaşa seçme yetkisi verildi. Seçilme yaşı 30'du. Ülkemizin gündemine seçilme yaşını 25'e indirmeyi getirdik. İşte şurada 1-2 ay önce seçme ve seçilme yaşının 18 olmasını gündeme getirdim. Birileri hoplamaya başladı. Ya niye hopluyorsunuz? Bunu sadece ben istemiyorum, dünyayı görerek inceleyerek, bunu söylüyorum. Avrupa Birliği üyesi ülkelerin 12'sinde seçme ve seçilme yaşı 12, 9'unda 12 seçme, 21 seçilme yaşı.

Neredeyse tamamının ortalaması bu. Niye bundan rahatsız oluyorsunuz? Niye gençliğinize inanmıyorsunuz. Önce gençliğe inanacaksınız onlara ufuk vereceksiniz. Önünü görecek ve o da yürüyecek. Dostlar zor olan seçilmek değildir, zor olan seçmektir. Seçmeye 18'i veriyorsun. Seçilmeye 25'i, 30'u. Oldu olacak 60'ı ver. Böyle bir anlayış olamaz. Bunlar da yerine oturacak, merak etmeyin. Onun için genç nesiller, genç kuşaklar umudunuzu hiç bir zaman kaybetmeyeceksiniz ve bu ülkenin kaderinde siz varsınız, bir vakıasınız, gerçeksiniz.''

Erdoğan, konuşmasının sonunda İnovasyon Haftası etkinliklerinin, Türkiye'de farklı, değişik, yeni fikirler geliştirmek ve bunları uygulamak isteyenlerin için teşvik edici sonuçlar doğurmasını temenni etti.

Başbakan Erdoğan, etkinlik kapsamında ''İnovasyon Ödülleri''ni de sahiplerine verdi. Erdoğan ayrıca, proje pazarı ve tasarım yarışması sergilerinin açılışını yaptı.


 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon