Erdoğan, YSK'ye çattı
Bartın'da partisince düzenlenen mitingde konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) 'kılık-kıyafet' ölçütleriyle ilgili yaptığı uyarıya çattı. Sandık kurulunun olduğu yeri kamusal alan olarak görmeyen Başbakan, bu karardan dönülmesi gerektiğini söyledi. CHP lideri Deniz Baykal'a da yüklenen, Erdoğan, "Televizyon da televizyon....Artık bıktım ya...İlla televizyona çıkacaksan, buyur çarkıfelek, buyur televole" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) ''Sandık kurullarında görev alanların kılık ve kıyafet ölçülerine uymaları'' şeklindeki kararını değerlendirirken, ''Sandık kurulunun olduğu yer kamusal alanmış. Böyle kamusal alan mı olur? Oraya gelenler devletin memuru değil. Oraya gelenler siyasi partilerin temsilcileri'' dedi.
Erdoğan, Bartın Cumhuriyet Meydanı'nda partisince düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, vatandaşların TC Kimlik Numaralı bir belgeyle oylarını kullanabileceklerini anımsatarak, mutlaka bunu almalarını istedi.
Nüfus müdürlüklerinin bunun için gece gündüz çalıştıklarını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Aileden bir kişi gitse (nüfus müdürlüğüne) de olur. Bunun imkanlarını hazırlıyoruz. Aman bunları ihmal etmeyiniz. Ben, bir vatandaşım demokratik hakkını kullanamazsa inanın kahrolurum. YSK bana göre burada çok ciddi bir yanlış yapmıştır. Tabii bu yanlış burada kalmadı, bir yanlış daha yaptılar.
Sandık kurulu üyelerine neymiş, sandık kurulunun olduğu yer kamusal alanmış. Ne demek yahu? Böyle kamusal alan mı olur? Böyle şey mi olur? Bunu Avrupa duyduğu zaman ne der? Oraya gelenler devletin memuru değil. Oraya gelenler siyasi partilerin temsilcileri. Bunun içinde başı açık olan da var, başı örtülü olan da var. Sen onun nasıl olur da demokratik hakkını, siyasi partinin üyesi olarak orada müşahitlik, sandık kurulu üyeliği yapma hakkını engellersin. Böyle bir anlayış mı olur? Maalesef ülkemizde kendi kendimize demokrasinin önüne engeller koyuyoruz. Bunlarla uğraşıyoruz. Artık yetti. Nedir bu sıkıntı? Demokrasi bu şekilde engellemelerle tekamül etmez.
Biz bu yarışta bir taraftan Anayasamızda 'demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir' diyeceğiz ve zorlaştırmak için de elimizden ne geliyorsa onu yapacağız. Olmaz böyle bir anlayış. Arkadaşlarımız gidiyorlar, görüşüyorlar. Ondan sonra bir araya geliyorlar, bir toplantı, 'Efendim uygun olan budur...' Ne demek bu yahu? Nasıl uygun olan budur? Temenni ederiz ki bu yanlışlardan dönülür.''
Turizmin ''bacasız sanayi'' olduğunu, göreve geldiklerinde 8.5 milyar dolar olan turizm gelirinin 22 milyar dolara yükseldiğini ifade eden Erdoğan, ''Niçin Amasra'ya Kurucaşile'ye turist gelmesin? Bu güzelim Bartın'ı görmeye niçin gelmesin? Ama biz getireceğiz. Bunların hazırlıklarını yapıyoruz'' dedi. Erdoğan, şunları kaydetti:
''Şimdi Sayın Baykal, Bahçeli çıkıyorlar 'geçmişi inkar ediyorsun' diyorlar. Geçmişi asla inkar etmiyorum, etmem. Tersine, Türkiye'ye kazandıran, Türkiye'de taş üstüne taş koyan herkesi de minnetle anıyorum. Hepsinin başımızın üzerinde yeri var. 1938 yılında Gazi Mustafa Kemal vefat etti. Hem İstiklal Savaşımızı başarıyla sonuçlandırdı hem de istikbal savaşımızın startını verdi. Türkiye'yi yeniden bir dünya devleti yapmak için çok önemli, büyük projeleri, yatırımları ülkemize kazandırdı. Peki onun vefatından itibaren ne oldu? Bu Anadolu, bu Trakya Gazi Mustafa Kemal'den sonra sadece iki başbakanı derin hafızasında misafir etti, hayırla yad etti. Rahmetli Menderes ve rahmetli Özal... Şimdi sayın Baykal İkinci Dünya Savaşı döneminden, zorluklardan bahsediyor. Almanya ve bir çok ülke o savaşta tamamen yıkıldı. Ama tamamen yıkılan Almanya ve diğer ülkeler dünyanın en büyük ekonomileri arasında yerini aldı, büyüdü, gelişti. Peki bütün o dönemlerde Türkiye ne yaptı? Türkiye seyretti, tribünlerden izledi. Avrupa demokrasiyle büyürken gelişirken Türkiye, demokrasisini tartışmalı hale getirdi. Kalkınmada hız kesti. Avrupa sanayileşirken Türkiye sanal korkularla yel değirmenleriyle mücadele etti. Avrupa dünyada süper güç haline gelirken Türkiye, Sayın Baykal'ın döneminde benzin, gaz yağı, margarin kuyruklarında vaktini heba etti.''
Üçlü kurmuşlar
Başbakan Erdoğan, iktidarları döneminde tüm illerin üniversiteye kavuştuğunu, ayrım yapmadıklarını, artık üniversitesiz il bulunmadığını ifade etti.
Tüm dünyada işsizlik olduğunu, işsizlikle mücadele ettiklerini söyleyen Erdoğan, ''Tabii ki bunu azaltmanın gayreti içerisinde olacağız. İşsizlik fonundan destekliyoruz. Sosyal devlet ilkemizi de unutmadık, unutmuyoruz'' dedi.
''Bunlar bir üçlü kurmuşlar, CHP, MHP ve yandaş medya. Bu ülkede iktidarı bunlar belirlemiyor. Bu ülkede iktidarı burası belirliyor, siz. AK Parti medya ile gelmedi. AK Parti medyaya rağmen geldi'' diyen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'' Ama ne diyor Sayın Baykal, 'Ben Ergenekon'un avukatıyım' diyor. Düşünün, 'ben medyanın bazılarının avukatıyım' diyor. Sayın Baykal biz de milletimizin avukatıyız. Farkımız bu. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemeyeceğiz ve yedirtmeyeceğiz, dedik. Bakınız Sayın Bahçeli diyor ki '28.5 milyar dolar biz IMF'ye borçlandık'. Bize ne kadar borçla devrettin Sayın Bahçeli? Dün iyice kimyası bozulmuş, hakaret üstüne hakaret ediyor. Ben hakaret etmiyorum, görüyorsunuz rakam söylüyorum. Bana 'müfteri' diyor. Eğer şu söylediğim rakamlar yanlışsa çık açıkla. 23.5 milyar dolar borçla biz devraldık. Şu anda 7.8 milyar dolar borca indirdik. Onlar borçlandı biz borç ödedik, ortada...''
Erdoğan, göreve geldiklerinde Türkiye'nin ekonomide dünyada 26. sıradayken, 17. sıraya yükseldiğini, Avrupa'nın 6. büyük ekonomisi olduğunu kaydeden Erdoğan, ''Daha ne söyleyeyim? İş bilenin kılıç kuşananın. 26. sıradan aldık, 17. sıraya çıkardık. Hadi gel bunu da inkar et. Bizim siyasetimizde hizmet var, aşk var, heyecan var, eser var. Sizde ne var onu söyle. Onu söyleyemiyorlar. Onlara bunu sorun'' dedi.
"Koltuğa yapışmanın anlamı mı var?"
Siyasetçiler olarak halkın emanetini taşıdıklarını belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Biz kimiz? Biz emanetçiyiz, emanetçi. Biz sizin emanetinizi taşıyoruz. Bugün varız yarın yokuz. Ne olacak, eninde sonunda... Yani buralarda, bu koltuklara yapışmanın anlamı var mı? Sonunda hepimizin gideceğiz yer, şu kara toprak... Hepimizi oraya defnedecekler. Hoca Efendi gelip de musalla taşında 'Cumhurbaşkanı niyetine, Başbakan niyetine, bakan, milletvekili, belediye başkanı niyetine' demiyor, 'er kişi' niyetine diyor. Ondan sonra mezara bırakıyorlar, hadi Allaha ısmarladık. Öyle değil mi? Aslolan, şu gök kubbede bir hoş sada bırakmak. Mesele bu. Bu kin niye, bu nefret niye? Başarı varsa alkışla, yoksa yol göster. Ama ne yazık ki yok. Bugüne kadar yok. İşte, 'kızıyor iyice' diyorum ya.. Televizyon da televizyon, televizyon da televizyon....Artık bıktım ya...İlla televizyona çıkacaksan, buyur çarkıfelek, buyur televole, çık. Orada senin iyi şovmen arkadaşların da var. O şovmen arkadaşlarınla beraber güzel bir senaryo ortaya koyarsınız. Zaten onlar, seni görmeden de bu işi yapıyorlar. Beraberce yapın, biz de izleriz.
Ama bu arada kalkıp da 'Hükümet bizi dinliyor' Telefonlarda Hükümete hakaret edilebilir, küfredebilir, bunları konuşun. Hatta daha da ileriye gidiyor, 'Halk telefonda ağız tadıyla birbirine küfredemiyor' diyor. Bunu bir siyasi partinin lideri söyler mi? Ben de kendisine nasihat ediyorum, diyorum ki 'Bak çocuklar seni dinliyor, ayıp oluyor, çocukların ahlakını bozacaksın, hiç olmazsa bu ifadeleri gece 12'den sonra söyle veya şifreli kanallarda söyle, çocuklar duymasın.' Yazık oluyor, ayıp oluyor. Neyse, bunların tüm yaptıklarına cevap yetiştirmeye kalkarsak biz işimizden geri kalırız. Biz yolumuza devam ediyoruz.''
''Patronlara işçi çıkarma dedik''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Patronlara dedik ki 'Bak, çıkarma işçi. Biz sana 6 ay boyunca maaşın yüzde 50'sini vereceğiz.' Eğer çıkarırlarsa seçimden sonra bizden çekecekleri var; biz de onlarla uğraşacağız'' dedi.
Erdoğan, Zonguldak Madenci Anıtı önünde partisince düzenlenen mitingde, başına madenci bareti ve boynuna Zonguldakspor kaşkolu takarak yaptığı konuşmada, bugüne kadar 60 şehirde coşkuyla, aşkla, sevdayla kucaklandıklarını, ''Türkiye'nin, şehirlerin bir kez daha AK Parti dediğini'' söyledi. Erdoğan, ''Bunların hangisinin belediyecilikle alakası var? Bunlar belediyeciliği görmüş, tanımış değil. Bunların belediyecilik yaptığı yerlerde illerimizin, ilçelerimizin, beldelerimizin hali ortada'' diye konuştu.
Zonguldak'ın 2002 ve öncesinde kendi kaderine terk edildiğine, kömür madenlerinin atıl hale getirildiğine dikkati çeken Erdoğan, 2002 sonrasında iktidara gelmeleriyle Zonguldak'ın kömür madenlerini Türkiye ve dünyayla buluşturduklarını anlattı. Diğer illerdeki atıl kömür madenlerinin de bugün tüm Türkiye'yle buluştuğunu ifade eden Erdoğan, yoksulların, kimsesizlerin evlerinin bugün bu kömürlerle ısıtıldığını belirtti. Kömür işletmelerine ait 8 Ocak dışında yerli kömür üreticilerine ait değişik yörelerdeki 30 kömür ocağını devreye soktuklarına ve bu sayede 25 bin işsize iş sağladıklarına işaret eden Erdoğan, muhalefetin bunu görmediğini, bu arada 90 bin kamyoncuya da iş imkanı sağladıklarını kaydetti. Erdoğan, ''Sayın Baykal, Sayın Bahçeli bunlardan haberin var mı? Bak, biz kuru sıkı atmıyoruz, gerçekleri konuşuyoruz. İşçilerin, emekçilerin diyarından sesleniyorum sana'' dedi.
Erdoğan, kömürlerin yoksul ailelere ulaştırılması için il ve ilçe merkezlerinde yaklaşık 10 bin kişinin istihdam edildiğini, bu kömürler sayesinde 2 milyon 350 bin yetişmiş meşe ağacının kesilmekten kurtarıldığını vurguladı. Yerli kömür kullanımıyla yıllık 350-400 milyon dolar değerinde dövizin yurt içinde kaldığını ifade eden Erdoğan, ''AK Parti iktidarı olarak Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun öneminin bilincini yaygınlaştırdık. Bu kurumu yeniden ayağa kaldırdık. Yıllarca ihmal edilmiş bu kurumumuzu yeniden yapılandırmak, canlandırmak için 126 trilyon lira yatırım yaptık; daha ilave yatırımlar yapıyoruz. Bu yıl 30 trilyon daha yatırım yapacağız'' diye konuştu.
Erdoğan, ''Sayın Bahçeli unutma, yüzde 7500 faiz ödettin sen bu millete. Kimleri nemalandırdı ondan? O faizden kimler nemalandı acaba? Nasıl bunları bize unutturmaya çalışıyorsun? Hatırlatınca da kızıyor. Kızma, niye kızıyorsun? Bu gerçekleri söyleyeceğim. Bunlar senin boynunda yafta, yafta... Bu yaftayı sen ömür boyu taşıyacaksın'' dedi.
Erdoğan, Zonguldak Madenci Anıtı önünde partisince düzenlenen mitingde, muhalefetin ülkenin derdiyle dertlenmediğini ifade ederek, şunları söyledi: ''Milletin psikolojisini bozmak için ellerinden ne geliyorsa onu yapıyorlar. İnanın utanmasalar Kızılay Meydanı'na çıkıp zil takıp oynayacaklar. 'Bak küresel kriz var, AK Parti batıyor', inanın bunu yapacaklar. Ayıptır. Bu Türkiye'den kaynaklanan bir kriz değil. Amerika'dan esen bir kriz. Japonya'yı, Avrupa'yı, Çin'i kapsamına aldı. Ben de dedim ki 'Bizi teğet geçecek. En az biz bundan zarar göreceğiz'. Aynı düşüncedeyim, bugün de aynı düşüncedeyim. Bunu tüm uluslararası piyasalar geliyor, görüyor ve diyor ki 'Siz bu durumu iyi idare ediyorsunuz'. Ama bizdekiler kıyamet koparıyor. Ve hayali rakamlar, yalanlar... Aman yarabbi neler söylüyorlar.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti