Erdoğan'dan kritik açıklamalar

Başbakan Erdoğan, Hakkari'de 8 güvenlik görevlisinin şehit edilmesiyle ilgili olarak PKK'nin Suriye'den sızdığını ve gerekirse Suriye'ye operasyon düzenlenebileceğini söyledi. Erdoğan, Alevilik ile ilgili de kritik açıklamalarda bulundu.

Erdoğan'dan kritik açıklamalar
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 05.08.2012 - 13:00

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AHaber'deki canlı yayında gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.

Erdoğan, Hakkari’deki 8 şehit için yayınladığı başsağlığı mesajında dile getirdiği ‘dış güçler’ konusuna ilişkin, PKK'nin bazı komşu ülkeler ve bazı Batı ülkelerinden de destek aldığını öne sürdü.

PKK'nin son dönemde medya desteği aldığını savunan Erdoğan, ''Bir kısım medya onlara halen bu desteği vermeye devam ediyor. Yurt içi ve Yurt dışında da var ve bu desteği vermeye devam ediyorlar. Zaten terör örgütünün en çok aradığı şey propagandasını yaptırabilmektir'' dedi.

Daha önce medya yöneticileriyle terör örgütünün propagandasına karşı görüşmeler yaptıklarını ancak bu görüşmelerden olumlu sonuçlar çıkmadığını söyleyen Erdoğan, ''Bir defa insanımızın moral değerlerini altüst ettikleri gibi psikolojik üstünlüğü sağlamada da terör örgütüne belli destekleri vermiş oluyorlar. Bunları görmemezlikten gelemeyiz. Bunları gayet iyi görüyoruz. Tabii bunların değerlendirmesini de kendi aramızda ona göre yapıyoruz'' diye konuştu.

 

''Eski otoritelerini kaybettikleri için''

AKP iktidarının PKK'ye medya desteği veren çevreleri rahatsız ettiğini iddia eden Erdoğan, ''Çünkü alışageldikleri bir süreç vardı. Bu anlayış, 'bu ülkeyi siyaset değil, bu ülkeyi biz yönetiriz' havası vardı. Bunun için de sermaye de vardı. Bunu da açık söylüyorum ve gerek sermaye gerekse bu bir kısım medya tabii o eski otoritelerini kaybettikleri için, bunu sağlayamadıkları için, bunu başaramadıkları için, 'acaba AK Parti iktidarını biz nasıl zayıf düşürebiliriz' bunun gayreti içindeler. Tabii AK Parti'nin, şahsım ve arkadaşlarımın bu noktada asla taviz vermemiz mümkün değil'' dedi.

 

"Muhalefetin çözüm önerisi yok"

CHP'nin, 'Kürt sorununu çözeriz' söylemini eleştirerek, ''Ana muhalefet partisinin veya onun liderinin bugüne kadar çözüm önerisi olarak getirdiği bir şey var mı?'' diyen Erdoğan, ''Önerin varsa söyle. Bu iktidar bu öneriyi yerine getirmiyorsa ondan sonra çık milletin huzurunda hesabını sor ama böyle bir öneri yok'' dedi. CHP Lideri Kılıçdaroğlu'na 3'er kişilik ortak komisyon kurma teklifine de halen cevap gelmediğini hatırlatan Erdoğan, ama bazı medya kuruluşlarının ''ana muhalefet adım atıyor'' gibi yayın yaptığını kaydetti.


Zana'ya ''tetik'' cevabı


Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana'nın kendisine yaptığı ziyarette, ''tetiklerden parmaklar çekilsin'' ifadesini kullandığını açıklayan Başbakan Erdoğan, kendisinin de ona ''Sizin bu ifadenizi kabullenmemiz mümkün değil. Tetiklerden elin çekilmesi çözüm değil. Silahların bırakılması çözümdür. Silahı terör örgütü bırakacak. Güvenlik güçleri silah bırakamaz. Silah, güvenlik güçlerinin tabii doğal enstrümanıdır. Zaten güvenlik güçlerini silahını taşıyarak güvenliği teşkil ediyor'' dediğini anlattı.
 


"Belediyeleri başkaları yönetiyor"

İsim vermeden BDP'yi eleştiren Erdoğan, şöyle konuştu:

''Halen 'PKK bölücü terör örgütüdür' açıklamasını yapamıyorlar. Çünkü oradan besleniyorlar, yapabilirler mi? Yaptıkları anda akıbetlerini biliyorlar, sonlarının ne olacağını biliyorlar. Benim Kürt kardeşimi de istismar ediyorlar. Benim Kürt kardeşimin terörle bir alakası yok ki bugün ülkemizde terörizm var. Bunun bölücü terör örgütü içinde yapılanması var. Bir de bunun maalesef uzantıları var birçok yerlerde. Bugün belediyelerin bir çoğunda görünen belediye başkanları, belediyeyi yönetmiyor. Bunların tayin ettiği, gönderdiği kişiler belediyeyi yönetiyor ve tabii bunların da sicilleri malum.''

 

"115 terörist etkisiz hale getirildi"

Şemdinli'de, 23 Temmuz itibarıyla operasyon sürecinin başladığını kaydeden Erdoğan, ''Bu son süreçte de yine ifade ettiğimiz medya Şemdinli'de adeta bir psikolojik harekatı başlattı. Çok çirkin bir harekattı ve bu Silahlı Kuvvetlerimizde gerekse Genelkurmay Başkanımı gerekse diğer arkadaşlarımızı moral noktasında ister istemez etkiliyor. Bizi etkiliyor ama orada karada, havada sürekli bir mücadele sürdüren güvenlik güçlerimiz var ve artık polisle iç içe müşterek bu mücadeleyi yürütüyorlar. Bugüne kadar olmayan bir şeydi bu. Bu da bizim iftihar vesilemizdir'' diye konuştu.

Şemdinli ve çevresinde yürütülen operasyon neticesinde 23 Temmuz'dan bu yana etkisiz hale getirilen PKK'li sayısına ilişkin rakamlar veren Erdoğan, ''Şu ana kadar bütün istihbarat bilgileri olarak söylüyorum. Şemdinli olayında 23'ünden itibaren bizim 2 şehidimiz var fakat 115 terörist etkisiz hale getirildi'' dedi.
 


''Kimin medyası diye soruyorum''

Daha fazla askerin şehit olduğu ancak gizlendiği yönündeki iddiaları yalanlayan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bunların hepsi yalan. Malum onların kendilerine ait özel medyaları var ya oralardan, internet sitelerinden, tivitlerden falan buralardan yapılmış işler. İşte o dediğim bir kısım medya bunu haber yapmak suretiyle 'işte şu kadar asker şehit oldu gizleniyor. Şu kadar helikopter düştü, gizleniyor' falan. Silahlı Kuvvetler, şehit olan erini gizler mi veyahut da şu kadar düşen helikopterini gizler mi? Ama burada karşı taraf bir psikolojik harekat yapıyor ve bu psikolojik harekata da ne yazık ki bu medya alet oluyor. 'Kimin medyası diye' ben soruyorum bu soruyu. Hani terör örgütünün yayın organları var bunu biliyoruz ama bir de onlarla ilişkisi olmadığını söylediği halde bilerek veya bilmeyerek maalesef onların tezgahına veya onların ocağına odun taşıyanlar var. Bunları nereye kadar kabulleneceğiz. İsmen mi bunları ifşa edeceğiz. Bunları okuyanlar, benim vatandaşımın aklıselim ile değerlendirmek suretiyle gereken tavrı takınması lazım. Aynı zamanda televizyon ekranlarında izliyoruz, bunlara gereken tavrı koymamız lazım. Şu anda benim söylediğim sizlere teknik takiplerde elde ettikleri. Çünkü aşırı derecede havadan insansız hava araçlarının tespitleriyle helikopterlerimiz, uçaklarımız bütün o bölgeleri ve hassasiyetle yani sivilin yaşamadığı bölgelerde bu operasyonlar bu süre içinde yapılmıştır, yapılmaktadır."

 

Cumhurbaşkanlığı seçimleri

Erdoğan, Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağına ilişkin soruya, ''Türkiye olarak bizim de şu anda çok işimiz var. Bakın biz 2014 hedeflerini belirliyoruz ama bir diğer taraftan 2015, 2023, bunları da belirliyoruz. Tabii gündeme bu olayın bu şekilde düşmesi bizi üzmüştür. Çünkü bizim sayın Cumhurbaşkanımız'la aramızdaki mesafeyi kimsenin açmaya ne yetkisi, ne hakkı, ne de cüreti olamaz'' diye yanıt verdi.

''Abdullah Bey'in basın danışmanının açıklamalarını mı kastediyorsunuz?'' şeklindeki soruya karşılık Erdoğan, şunları kaydetti:

''Tabii o da, bazı köşe yazarlarının yazdıkları da... Oradan başlayan bir süreç. Aslında bu süreç tabii ta işin şeyi, Meclis'teki düzenlemeye dayanıyor. O düzenlemenin daha sonra CHP tarafından Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesi, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karar ve bu karar üzerinde malum milletvekili bakan arkadaşlarımın yaptığı bazı yorumlar oldu Anayasa Mahkemesi kararı üzerinde ki bu bir hukuku tespittir, hukuki bir yaklaşımdır, yorumdur, bu var ama daha sonra bu tekrar işte basın müşaviri arkadaşın, ki böyle bir şeye onun girmesi bir defa yani ne hakkınadır, ne haddinedir. En azından bir memurdur, böyle bir şeye o giremez. Kaldı ki biz Cumhurbaşkanımız'la aramızdaki şeyi biz kendi aramızda hallederiz zaten. Yani Cumhurbaşkanlığı seçiminden bu yana olsun, önceki dönemlerde olsun, kendileri Başbakan'ken ben milletvekili seçildikten sonra bana görevin devredilmesi olsun, kendilerinin Cumhurbaşkanlığı'na geliş süreçleri olsun, bunlar Türkiye demokrasisinde görülmemiş şeylerdir.

Biz bu iki kardeşlik hukukunun ötesindeki fiili durumları, hukuki durumları birlikte yaşadık zaten, ispat ettik. Kimse kalkıp bizden yeniden bunun ispatını filan beklemesin. Ha şimdi bu 2 yıllık süreçte de biz yatıp kalkıp bununla uğraşacak değiliz. Bizim şimdi yatıp kalkıp yapacağımız tek şey var; 2012'yi nasıl daha başarılı geçireceğiz, 2013'ü daha başarılı nasıl geçireceğiz, 2014 seçimlerine nasıl gireceğiz.''

Erdoğan, ''Eğer muhalefetle arkadaşlarım görüşecekler, muhalefet de kabul ederse Eylül, Ekim, Kasım, buralara yerel seçimi alabiliriz, ama bunun müşterek kararını birlikte vermek suretiyle alabiliriz dedik. Şimdi sayın Bahçeli'nin yaptığı bir açıklamayı duydum. Mesela Sayın Bahçeli, Meclis açıldıktan sonra görüşmek suretiyle bunları, yani kendileri Kasım, (6 ay önceye çekilmesi) oraya çekilmesi konusunu, böyle bir olumlu yaklaşım gördük. Bu konu oturulur, konuşulur, hakikaten mutabakatımız da olması halinde olmaması için hiç bir sebep yok. Sadece daha sağlıklı bir seçim yılı yaşayalım diye böyle bir teklif gündeme gelmiştir. Olayın aslı budur ve asla Cumhurbaşkanımız'la ilgili bizim aramızdaki hukuku kimsenin bozmaya yetkisi yoktur, haddi de de yoktur ve buradan kimseye de ekmek çıkmaz, yani boşu boşuna uğraşmasınlar'' diye konuştu.

 

İlker Başbuğ'un tutuklu yargılanması

Erdoğan, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un tutuklu yargılanmasına ilişkin, ''İlker Paşamız'la alakalı olarak ben yapılan benzetmeleri ve yakıştırmaları asla doğru bulmuyorum. Yani bir örgüt elemanıymış, bir örgütün mensubuymuş gibi bu tür yaklaşımları kesinlikle çok çok çirkin buluyorum'' dedi.

Erdoğan şunları söyledi:

''İlker paşamızla alakalı olarak ben yapılan benzetmeleri ve yakıştırmaları asla doğru bulmuyorum. Yani bir örgüt elemanıymış, bir örgütün mensubuymuş gibi bu tür yaklaşımları kesinlikle çok çok çirkin buluyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri'nde Genelkurmay Başkanlığı makamına gelmiş bir insan için bu tür bir yakıştırmanın, bu tür bir benzetmenin doğru olmadığını ve insaf dışı olduğunu kesinlikle düşünüyorum. Daha önce de söyledim tutuklu yargılanmasını dahi yargıda olmasına rağmen söylüyorum doğru bulmuyorum, tutuksuz yargılanmasından yana olduğumu da daha başta söyledim.''

 

MHP'ye teşekkür

Terörle mücadele konusunda hükümetin yanında olduklarını belirten MHP'ye şükranlarını bildiren Erdoğan, şunları söyledi:

''MHP'ye özellikle şükranlarımı bildirmek istiyorum. Çünkü çok açık, net terörle mücadele konusunda hükümetin yanında olduğuna dair bu konudaki tavrını açıkladı birkaç gün önce sayın Genel Başkan. Biz bunu bekliyoruz. Burada bizim yok 'Silah bırakmak', yok 'Parlamentoda özel oturum yapalım'... Bunları çok yaptık. Artık icraat zamanı. Biz şu anda tüm güvenlik güçlerimizle, sonuna kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz ta ki silahı bırakacaklar, o ana kadar. Silahı bırakmadıktan sonra bizim durmamız mümkün değil. "

 

"Ahmet Türk dağıttı"

Ahmet Türk'ün AKP'ye oy verenlerin vatan haini sayılacağına ilişkin sözlerini hatırlatılması üzerine Erdoğan, "Ben Ahmet Türk'ü aklıselim sahibi görüyordum o bile dağıtmış durumda. O da kim bilir nasıl tehditler alıyordur. En azından bir olgunluğu var diye düşünürdüm ama bunlarda olgunluk falan kalmamış" dedi. AKP'nin 21 milyon oy aldığını kaydeden Erdoğan, Bu çevrelerin AKP'nin özellikle doğu ve güneydoğudaki etkinliğinden rahatsız olduğunu savundu. Operasyonlar sırasında terör örgütü üyelerinin arasında geçen telsiz konuşmalarının da ellerinde olduğunu ifade eden Erdoğan, terör örgütünün kendi yaralılarını öldürecek kadar "insanlıktan nasipsiz bir zihniyetin temsilcileri" olduğunu ifade etti.




Şemdinli

Erdoğan, Şemdinli'de durumun kontrol altında olup olmadığının sorulması üzerine de bölgede kontrol dışında bir yer olmadığını, güvenlik güçlerinin istediği her yere operasyonlarını gerçekleştirdiğini, bunun aksi yönündeki haberlerin ise psikolojik operasyonun bir parçası olduğunu savundu. AKP'nin doğu ve güneydoğudaki teşkilatlarının sürekli saldırıya uğradığını öne süren Erdoğan, "Bu mücadeleyi demokrasi içinde vermeye varlarsa buyursunlar. Ama demokrasi dışında bir yolla vereceklerse güvenlik güçlerimizi her zaman karşılarında bulacaklardır" diye konuştu.


"Gerekirse Suriye'ye operasyon düzenlenebilir"

Bir gazetecinin Şemdinli'de yaşanan terör olaylarının bir yandan Suriye yönetimi üzerindeki baskıları hafifletmek bir yandan da Suriye'nin kuzeyindeki oluşumların üzerindeki dikkatleri dağıtmak için yapıldığı yönünde iddialar olduğunu belirterek değerlendirmesini sorması üzerine Başbakan Erdoğan, ''Bizim asıl sıkıntı alanlarımızdan bir tanesi Irak, Kandil o bölgeden ülkemize sürekli nüfuz etme gayretleri vardı, bu unsurlar vardı. Bunlara karşı silahlı kuvvetlerimizin çok ciddi sınırdaki mücadeleleri oldu'' diye konuştu. Erdoğan, şöyle devam etti:

''Son olaylarda yine 200 kadar böyle sızma gayreti içinde olanlar oldu, tespit edildi, anında müdahalesi yapıldı. Yine Amanoslar'da son dönemlerde yine bir mücadele var. Bu mücadelede de yine bu defa, ismini açık veriyorum, Suriye tarafından özellikle Beşşar Esed'in şu anda desteklediği PKK unsurları oradan ülkemize sızma gayreti içerisinde. Tabii ki Baas'ı Türkiye'de destekleyen birinci derecede parti hangi parti? CHP. Şu anda Beşşar'ın yanında yer alan parti hangi parti? CHP. Ama şu anda ülkemize bölücü terör örgütünün Suriye'de de yapılanmasına destek veren yine Beşşar Esed ve oradan sızmalar oluyor. Daha önce Beşşar bu noktada onlardan kopma mücadelesi içindeydi, bizlerle iyi niyetli şeyleri olduğu dönemlerde. Ama bizden koptuktan sonra nereyle nasıl paslaştığı ortaya çıktı. Bizim, bütün bunları bilerek attığımız adımlar var. Ben Dışişleri Bakanımı kuzey Irak'a boşuna göndermedim. Orada gidip atması gereken adımlar ve oranın yerel yönetimiyle de paylaşması gerekenleri kendisine söyledik. Dedik ki, 'Bunları kararlı bir şekilde onlara ifade edeceksin.' Bu iş eğer bir tehdit unsuru olarak devam edecek olursa bizim aramızdaki bütün dostluk, şu bu filan hepsi ortadan kalkar. Ama eğer biz dostluk içinde bunu bir kardeşlik anlayışı içinde sürdüreceksek burada da sizler artık bu terör örgütüne burada yaşama hakkı vermemeniz lazım. Bize düşen bir şey varsa biz bunu yaparız.''
 

"İran'ın yaklaşımı kabul edilemez"

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun İran Dışişleri Bakanı ile bu konuları görüştüğünü, bu konuda İran'ın yaklaşım tarzının kabul edilmesinin mümkün olmadığını ifade eden Erdoğan, "Bu durum terör örgütüne güç katıyor" mesajının verildiğini fakat atılan bir olumlu adım olmadığını kaydetti. "Ama Kerkük'e Ahmet Bey'in gidişinden rahatsız olma sebepleri, 'Niçin Irak ile Türkiye'nin en tepe noktası görüşemiyor. Bu aslında ona yönelik bir markaj siyasetidir" diyen Erdoğan, İran'dan Irak'a gelen siyasilerin nereye gideceğinin adresini vermediğini, dolayısıyla Davutoğlu'nun ziyaretinin soydaşlarını ziyaret etmesinin normal bir durum olduğunu belirtti. Irak tarafından verilen nota için gereğinin yapıldığını belirten Erdoğan, "Bizim maslahatgüzarımzı çağırıp güya nota veriyor. Sen o notayı verirsen Türkiye de senin büyükelçine nota verir. Bir taraftan ilişikleri iyileştirmeye çalışıyor sonra siyaset acemisi olarak maslahatgüzarımıza nota veriyor. Ahmet Bey'in ziyaretlerinde olumlu adımlar atıldı. Biz bu bütünleşmeyi Kuzey Irak'ta ve Suriye'ye doğru planlanan özellikle PKK'nın PYD ile yapmak istediği oyunu kabul edemeyiz, müsaade edemeyiz" diye konuştu.


"Esed'in sonu her geçen gün yaklaşıyor"

Türkiye'nin Irak ve Suriye'de yaşanan süreci öngöremediği ve yeni düşmanlar kazandığı yorumları hakkında da konuşan Erdoğan, "Kuzey Irak yerel yönetimine petrol ürünü vermezsen o da çaresine bakar. Biz de Türkiye olarak sana petrol ürünü veririz diyoruz. Bunu yapıyoruz ve yapacağız" dedi. Suriye'de muhalif güçlerin Kürt bölgesine izin vermeyeceklerini belirttiğini söyleyen Erdoğan, Suriye lideri Esad'ın buraları onlara bırakmış gibi görünmekle birlikte o bölgede ordusu olduğunu ifade etti. Esad'ın artık iktidarda son zamanlarını yaşadığı görüntüsü verdiğini kaydeden Erdoğan, "Artık finali oynuyorlar. Esed'in sonu her geçen gün yaklaşıyor" değerlendirmesinde bulundu.


"Fırat'ın içinde de dışında da"

Erdoğan, "Ergenekon davalarının Fırat'ın ötesine geçip geçmeyeceğine" yönelik soruyu da "10 sene öncesinde böyle bir Ergenekon veya Balyoz düşünülebilir miydi? 12 Eylül'ün, 28 Şubat'ın yargılanması düşünülebilir miydi? Bunlar yapılıyor mu yapılıyor. Fırat'ın içinde de dışında da ne varsa yargı sürecinde hepsi ortaya çıkıyor" dedi. Erdoğan, kendilerine verilen her bilginin üzerine gideceklerini ifade etti.


"Tanıdığım Obama saygılıdır"

ABD Başkanı Barack Obama'nın kendisiyle yaptığı telefon konuşmasındaki beyzbol sopalı fotoğrafı ile ilgili olarak da Obama'nın telefon görüşmesi sırasında hangi pozisyonda olduğunu bilemeyeceğini fakat kendisinin karşılıklı konuşmalarında gayet saygılı ve "o saygıyı eksik etmeyen bir dostu" olduğunu kaydetti. Erdoğan, "Benim tanıdığım Obama karşımda ciddi ve saygılıdır, saygındır" diye konuştu.

 

Yaşar Büyükanıt'la yaptığı görüşme

Erdoğan, Dolmabahçe'de Yaşar Büyükanıt'la yaptığı görüşmeyle ilgili soruya da şu cevabı verdi:

"Ben genelkurmay başkanı ile her zaman konuşurum. Ama ben kendisiyle 27 nisan sonrası yaptığımız görüşmede şunu söyledim: 'Bu görüşme sizde kalırsa benimki de benimle mezara gider. Sizden bir şey çıkarsa ben de söylenmesi gereken söylerim. İki insanın kendi arasında mahremi olmaz mı? Hele bir Başbakan'la Genelkurmay Başkanı'nın mahremi olmaz mı? CHP'li bir milletvekili Genelkurmay Başkanı'nın hanımıyla ilgili şeyler konuştuğumuzu söyledi. Ayıptır ya. Devlet işlerinde 'sır' diye bir şey yok mu? Bir çok yazışmalarımızda 'çok gizli' ya da 'kişiye özel' gibi ibareler var." Gazetecilerin, "Bu tip görüşmeler gizli de olsa yazılı olur. Oysa Dolmabahçe görüşmesi böyle bir tutanağa bağlanmadı" hatırlatması üzerine Erdoğan, "O da işte bizim aramızda. Sivil olarak görüşmüşüz. Aramızda olan bir görüşme bu" yanıtını vermekle yetindi. Erdoğan, Büyükanıt'la pazarlık iddiaları hakkında da "Neyin pazarlığı olacak? Ben Başbakanım, Büyükanıt da Genelkurmay Başkanı, neyin pazarlığını yapacağız?" dedi. Programda konuşmanın içeriği ile ilgili ısrarlı sorular sorulması üzerine Erdoğan, "Sizinle onları öbür dünyada görüşürüz. Ben verdiğim sözü asla yemem" dedi.


çeride olanların hepsi haklı olarak içeridedir diyemeyiz"

Erdoğan, "Yargılama sürecinde içeride haksız olarak tutulduğunu düşündüğünüz kimse var mı?" sorusunu ise "Bunu genel olarak almanız lazım. Şu an içeride olanların hepsi haklı olarak içeridedir diyemeyiz. Adi suçlarda bile yanlış bilgi ve belgeye dayalı olarak içeri düşenler var. Yani şu an tutuklu olanların yaşadığı şeyler ayrı. Bunların işçinde yanlış hükme mahkum olanlar da var. Beni niçin içeri attıklarını bile bilemiyorum. Devletin kitaplarında olan bir şiiri okuyan bir insan içeri giriyor. Sonra bir ambalaj koyuyorlar, seni de içeri ambalajlıyorlar. Bunu yaşadık. Bizzat yaşadığım için de biliyorum. Buna karşı biz de mücadele vermeliyiz. Yargının bağımsızlığı iddiasının altında söylediğimiz zaten buydu" şeklinde yanıtladı.


"Ben bir TSK mensubunun bu ülkeden kaçacağına ihtimal vermiyorum"

Yargılanan TSK mensuplarının da tutuksuz yargılanması gerektiğini düşündüğünü ifade eden Erdoğan, "Ben bir TSK mensubunun bu ülkeden kaçacağına ihtimal vermiyorum. Hatta NATO'da görev yapan ya da yurtdışında görev yapan personelden çağrılan ve tutuklananlar var. Bu bir inceliktir. Burada bir hassasiyet var" diye konuştu.

 

Yüksek Askeri Şura ile ilgili tartışmalar

Sonuçları kamuoyuna dün açıklanan Yüksek Askeri Şura ile ilgili tartışmalara da değinen Erdoğan, " Burada bir şey söylemem lazım. Bazı köşe yazarları bilir bilmez yazıyorlar. Emekli edilen 55 general ve amiral kadrosuzluk nedeniyle emekli edildi. Neden uzatılmadı? Uzatma ya bir ihtiyaç nedeniyle karar verir ya da emekli eder. Bir generalin generallikte kalma süresi 4 yıldır. Bu sürenin sonunda ya terfi eder ya emekli olur ya da süre uzatılır. İhtiyaç olanlar ya ertelenmiştir ya da terfi edilmiştir. Burada art niyete girmenin anlamı yoktur. Bu 55 kişinin içinde 36'sı tutuklu olanlar. Daha önce erteleme yapılmıştı zaten. Bunların içinde 1, 2, 3 yıl ertelemeye girenler var. Bu durumda arkada da bir sıkışma oluyor. Terfien gelmekte olanların önü kapanmış oluyor. Diğer tutuklu olan generallerden süreleri dolmadığı için onlar hakkında alınan bir karar yok" ifadelerini kullandı. Erdoğan, Hilmi Özkök'ün Genelkurmay Başkanlığı yaptığı dönemi de, "Özkök Paşa'yla 4 yıl çalıştık. İktidarımızın ilk dönemleri Türkiye'nin kaostan çıktığı dönem. Böyle bir durumda bizim TSK ile ilişkilerimiz önemliydi. Bu 4 yılı Özkök Paşa'yla iyi geçirdik. Sonrası için iyi bir temel taşı oldu" sözleriyle değerlendirdi.


"O cemevi ucube"

Programın sonunda bir soru üzerine Alevilerin AKP'ye bakışındaki olumsuz tavrı değerlendiren Erdoğan, şunları anlattı: "CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Alevi olduğu için onu Alevi vatandaşlar onu destekliyorlar. Biz hizmetin prim yapmasını istiyoruz. Beni Alevilik düşmanı gösterenler var. Ben Aleviliği Hazreti Ali'yi sevenler olarak biliyorum. O zaman ben bugün Aleviyim diyenlerden daha Aleviyim. Ben Hazreti Ali gibi yaşamaya çalışıyorum ama onlarda öyle bir yaşam tarzı yok. İstanbul Belediye Başkanlığım döneminde bir haber geldi 'Karacaahmet mezarlığını söküyorlar' dendi. Atladım gittim. 106 tarihi mezar başlık taşını sökmüşler kenara dizmişler. Bunu yapan derneğin başkanı o zaman ticaret odasının üyesi, ticaret odası başkanı aracılığıyla iletişime geçtik. Ben kendilerine Üsküdar'da 46 ayrı yerde yer gösteriyorum, hangisini beğenirlerse orada Cemevi kuralım dedim. O mezarlığa dokunulmasın istedim. Sonra bir araya geldik ve bana ne dedi biliyor musunuz? 'Beni oraya gömersiniz ama bunu yapamazsınız.' Bu nasıl söylenir. Ben sana ruhsat veremem, başlarsan yıkarım dedim. Bunlar kaçak inşaata başladılar, ben de dozeri gönderdim dozeri vurdum. O zaman Vali Hayri Kozakçıoğlu duruma müdahale etti, yıkımı durdurdu. Allahtan biz yıkım resimlerini çekmiştik. Daha sonra o Cemevi bir ucube olarak yapıldı. O Cemevi hala ruhsatsız kaçaktır. Karacaahmet Türbesi'nin yanında durur. Hakkımda orayı yıkmadım diye dava açıldı. Resimleri ibraz ettim de beraat ettim. Alevilik kendi içinde paramparça. Alevi Müslüman diyen var. Müslüman değil diyen var. Ateist olanlar da var. Biz Müslümansak tek ibadethane olması lazım. Aksi takdirde ayrımcılık, bölücülük olur. Mesela Türkmen Alevileri camiye gelirler. Bu bağıran çağıran tiplerin zaten camiyle, mamiyle alakası yok, Cemeviyle alakası olduğunu da zannetmiyorum. Belediye Başkanlarım Cemevlerine olumlu yaklaşırlar, istisnalar hariç. Ama eğer Alevilik bir dindir deniliyorsa, o zaman bunu müşterek olarak açıklasınlar, biz de bunu diyelim. O zaman bir Cemevi bir ibadethane değil bir kültürel etkinlik merkezidir. İbadethanemiz tektir, mescittir camidir burada ibadetlerimizi yaparız, Cemevi'nde de kültürel etkinliklerimizi yaparız. Olay Hz. Ali'yi sevmekse ben çok güçlü bir Aleviyim."

Eşi ve kızı Arakan'a gidiyor

Erdoğan, Çarşamba günü Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile gazetecilerin yapacağı Arakan ziyaretine eşinin ve kızının da katılacağını bildirdi. Erdoğan, Türkiye'nin olimpiyatlardaki başarısızlığının üzerinde kendisinin de düşündüğünü, olimpiyatlarda başarının artırılması için ilgili bakanlarla bu konuyu görüştüğünü, ilgili branşlarda ilkokula kadar sportif etkinliklerin indirileceğini, ilkokullardan üniversitelere kadar spor müsabakalarını artırılacağını, kapalı spor salonlarının sayısının ülke genelinde artırılması için gerekli adımların atılacağını ifade etti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon