"Erdoğan'ı parlamentoya taşımak da mı popülizmdi?"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bazı bağımsız milletvekili adaylarının adaylıklarının iptal edilmesi üzerine, sorunun aşılması ve seçim barajının indirilmesi için TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırmasıyla ilgili açıklamalarının ''popülizm'' olarak değerlendirilmesini anlamakta zorlandığını söyledi.

Yayınlanma: 20.04.2011 - 09:11
Abone Ol google-news

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin ekonomik paketini açıklamak üzere İstanbul Hilton Oteli'ne gelişinde, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

CHP Lideri; YSK'nın kararının ardından yaptığı değerlendirmelerin ''popülizm'' olarak nitelendirilmesine ilişkin bir soru üzerine şunları söyledi:

''Benim yaptığım açıklamanın popülizm olarak değerlendirilmesini anlamakta zorlanıyorum. Biz Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı parlamentoya taşırken popülizm mi yaptık? O gün ne yaptıysak bugün de aynı şeyleri söylüyoruz. Ama bizim söylediklerimizden onların rahatsız olduklarını biliyoruz. Onların rahatsız olmaları, bizim doğruları söylememize engel değil. Biz her yerde, her ortamda inandığımız doğruları söyleyeceğiz. Demokrasi ve özgürlüklerden yana ne gerekiyorsa hepsini söyleyeceğiz. Demokrasiden, vatandaştan korkmayacağız.''


''Arzu ederlerde yüzde 10 barajını hemen toplanıp kaldırabiliriz"


Bazı partilerin bağımsız aday göstermek zorunda kalması ve ardından yaşananların sorumlusunun 12 Eylül rejiminin getirdiği Siyasi Partiler Yasası'ndaki yüzde 10 barajı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Siyasi partilere diyorsunuz ki 'Yasaları dolanarak, seçime girin'. Yasaları dolanarak seçime girdiğiniz zaman da bu tür olumsuz tablolar çıkıyor. Baştan beri 'yüzde 10 seçim barajını kaldıralım, buyurun gelin, parlamentoya' diye söyledik. Popülizm mi yaptık? Hayır. Kurultayda söyledik, 'Kanun teklifi veremezsiniz' dediler, kanun teklifi verdik. Arzu ederlerse yüzde 10 barajını hemen toplanıp kaldırabiliriz. Bu, seçim sürecinde söylediğimiz bir söz değil, seçimlerden çok daha önce, seçimler daha belli değilken söyledik. Yüzde 10 barajı, demokrasinin önündeki en ciddi engellerden biridir. Yüzde 10 barajıyla milletin iradesine hırsızlık yapılmaktadır. Ben bir partiye oy vereceğim, benim verdiğim oyla bir başka parti milletvekili çıkaracak. Bu milli irade midir? O açıdan demokrasiyi, özgürlüğü insan haklarını, her ortamda savunmak bir siyasal partinin temel görevlerinden biridir. Bunun popülizmle yakından uzaktan ilgisi yoktur.''
 

''Savaş olsa bu parlamento toplanmayacak mı?"

Kemal Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin sorusu üzerine de yeniden aday gösterilmeyen milletvekillerinin halen milletvekili olduklarına dikkati çekerek, ''Yeni milletvekilleri seçilip, parlamentoda yemin edinceye kadar da milletvekili görevleri sürmektedir. Yarın savaş olsa bu parlamento toplanmayacak mı? Yarın Türkiye ile ilgili çok önemli bir karar alınması gerekirse ya da önemli bir yasanın çıkarılması gerekirse bu parlamento toplanmayacak mı? O nedenle biz seçim listelerinde yer almayan milletvekilleri, toplanmaz, karar vermezler gibi bir ucuz eleştiriye kendimizi kaptırmayalım. Böyle yaparsak, değerli milletvekillerine haksızlık yapmış oluruz. Onlar geçmiş süreç içinde parlamentoda onurla görev yaptılar, çalıştılar, emek harcadılar. 'Onlar listelerde yer almadı, küsecekler, parlamentoya gelmeyecekler, oy kullanmayacaklar' gibi bir düşünce, onlara haksızlık yapmamıza neden olur diye düşünüyorum'' ifadesini kullandı.

 

"Sosyal devleti yeniden ayağa kaldıracağız"

Kemal Kılıçdaroğlu, hazırladıkları ekonomi raporunun, CHP'nin kendi içinde yaptığı bir çalışmanın ötesinde, değişik akademik çevreler, iş çevreleri, sivil toplum kuruluşlarıyla uzun görüşmelerin sonunda olgunlaştırılmış, ekonomide temel sorunlara çözüm üreten bir çalışma olduğunu kaydetti.

Çalışmanın 3 temel ayağı bulunduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu şöyle dedi:

''Bir; sosyal devleti yeniden ayağa kaldıracağız. Yani bu ülkede yoksulluğu tarihe gömeceğiz. Bununla ilgili ayrıntılar raporumuzda yer alıyor. İki; ekonominin uluslararası rekabet gücünü artıracağız. Ekonomi daha dinamik, daha güçlü, üretken, istihdam yaratan bir yapıya kavuşmuş olacak. Üç; ekonomide kalıcı istikrarı sağlayacağız, kırılgan bir ekonomideyiz, dışa bağlı bir ekonomideyiz, bir tarafa bağlı bir ekonomideyiz, kendi iç dinamikleri olan güçlü, rekabet edebilen, istihdam yaratabilen, kalıcı istikrarı sağlayan bir ekonomiyi yaratma amacındayız. Bunun için yüzde 7 büyüme hızını hedefliyoruz. Yüzde 7 büyüme hızını yakaladığımızda, güzel bir gelişme olacak.''

Hedeflerle ilgili makro dengelerin ayrıntılarıyla hazırlanan 2 kitapçıkta yer aldığını belirten Kılıçdaroğlu, CHP dışında hiçbir siyasi partinin makro dengeleri iyi belirlenmiş, hedefleri ortaya konulmuş böyle bir raporu hazırlamadığı iddiasında olduklarını söyledi.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, ''Biz hazırladık, bizim çalışmamız daha iyidir'' diyen varsa, onlarla her ortamda tartışmaya hazır olduklarını belirtti.

 

"Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin Ortadoğu'nun ''lojistik üssü'' haline getirilecek"

''Doğu ve Güneydoğu bölgelerimiz, Ortadoğu'nun lojistik üssü haline getirilecek ve yine orası enerji tesislerinin de üssü olacak. Doğalgaz, petrol boru hatları oradan geçiyor. Güneş enerjisinden yine bu bölgede yararlanacağız. Yeni bir teşvik politikası anlayışıyla bölgede hızlı bir gelişmeyi öngörüyoruz. Mısır'ın tekstile verdiği teşviklerin daha fazlasını Doğu ve Güneydoğu bölgelerimiz için vereceğiz. Bizim iş adamlarımız gidip orada yatırım yapacaklar. Yani her türlü çalışma yapıldı.''

Bir gazetecinin ''Ekonomi programınız içinde vergi indirimi söz konusu olacak mı? Özellikle enerjide, benzin fiyatları konusunda vatandaş mustarip. Bununla ilgili çözümünüz var mı?'' sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, çiftçinin tarım için kullandığı mazotun 1,5 liraya indirilmesi konusunda bir taahhütleri olduğunu, bu taahhütlerinin arkasında durduklarını vurguladı.

Asgari ücretin üzerindeki vergiyi sıfırlamayacaklarını, ancak minimize edeceklerini, bunun hem istihdamın artması hem de maliyetin düşmesi açısından önemli olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, ayrıca peşin vergiyi de kademeli olarak kaldıracaklarını söyledi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin 1967'de dünyanın en büyük 14. ekonomisi iken şimdi dünyanın en büyük 17. ekonomisi olduğunu dile getirerek, bunun bir ilerleme değil gerileme olduğunu kaydetti.


Mayınlar arındırıldıktan sonra toprak köylüye verilecek

Ekonomide ilerlemeyi sağlamak ve Türkiye'nin dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmesi için çalıştıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Eğer bizim işadamımız tekstil açısından Mısır'a gidiyorsa bir sorun vardır. Bizim kalkınmamış bir bölgemiz var, Doğu ve Güneydoğu... Buraları kesinlikle bir tekstil merkezi haline getirebiliriz. Aynı teşvikleri vererek, işadamlarımız gelip burada yatırım, üretim yapabilirler. Bizim düşündüğümüz ölçüde nitelikli eleman olmayabilir, okuma yazma oranı daha sınırlı, eğitim düzeyi daha sınırlı insanlara istihdam yaratılması bizim için çok önemli. Mayınlı araziler var. Mayınlı arazilerin mayınlardan arındırdıktan sonra toprakları köylüye vereceğiz. Buralar için özel planlamalarımız var, buralarda istihdam yaratacağız. Doğu ve Güneydoğu'yu bir lojistik merkez haline getirmenin ötesinde bir petrol kimya üssü haline getireceğiz. Madem doğalgaz boru hatları, petrol boru hatları oradan geçiyor biz orayı petrol kimya üssü haline getirebiliriz.

Güneş enerjisinden yararlanma açısından orayı yine özellikle nitelikli iş gücünün istihdam edildiği bir alan haline getireceğiz. Kendi içinde tutarlı olan orada güneş tarlalarını yaratacağız.''

Kemal Kılıçdaroğlu, bir başka önemli projenin de KOBİ'lere sıfır faizle kredi vermek olduğunu vurgulayarak, ''KOBİ'nin bir yılda ödediği vergi ve sigorta primi ne kadarsa ertesi yıl sıfır faizle o kadar kredi alacak'' diye konuştu.

Böylece KOBİ'lerin vergisini, primini ödeyeceğini, kayıt dışı istihdamın önleneceğini aktaran Kılıçdaroğlu, ''Bir iktidar döneminde 9 yılda 4 kez mali af çıktı. Demek ki ekonomiyi iyi yönetemiyorsunuz siz'' dedi.

Kılıçdaroğlu, Hayvancılık ve Et Ürünleri Kurumu kurmayı da öngördüklerini anlatarak, ''O bölgeyi kesinlikle Ortadoğu'nun hayvancılık merkezi yapacağız. Ziraat Bankası aracılığıyla kredi vereceğiz ve yeni kurum o bölgeyi ayağa kaldıracak. Doğu ve Güneydoğu'da tekstille başlayacağız, kaliteyi ve istihdamı o bölgede zaman içerisinde artıracağız'' şeklinde konuştu.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, tek başına iktidar istediklerini vurgulayarak, konuşmasına şöyle devam etti:

''AKP'yi denediler, geldiğimiz nokta belli. Biz saydam bir politika izleyeceğiz. Her kuruşun hesabını vereceğiz. Bizim kadrolarımız 3-4 bakanlar kurulu oluşturabilecek kapasitede. Türkiye'ye lig atlatabiliriz, atlatmakta da kararlıyız. Kendi cebimizi düşünmüyoruz, ülkeyi düşünüyoruz ve Türkiye bu ekonomi yönetimini, siyasal yönetimini de hak etmiyor. Enerjisini gereksiz pek çok alanda kaybediyor. Biz enerjimizi yönlendireceğiz. Demokrasiyi özgürlüğü getireceğiz, bunu tartışma alanının tamamen dışına çıkaracağız. Türkiye'nin temel gündemi ekonomi olmalıdır.''

 

Sosyal güvenlik primlerini gelir iadresi başkanlığı toplayacak

Kılıçdaroğlu, Türkiye'de 9 yıldır izlenen politikada zenginliğin halka dokunmadığını, sadece birilerin zengin olduğunu ileri sürerek, bunu değiştireceklerini dile getirdi.

''İç tasarrufun yükseltilmesi için vergi sisteminde ne gibi değişiklikler öngörüyorsunuz?'' sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, askerliğin 15 aydan 9 aya indirilmesinin önemli bir tasarruf sağlayacağını, aşamalı olarak da askerliği 6 aya indireceklerini söyleyerek, şu yanıtı verdi:

''Biz Gelir İdaresi Başkanlığını bağımsız kılacağız. Sosyal güvenlik primlerini de toplayacak. Böylece milyonlarca beyanname de bitecek, olağanüstü bir tasarruf. Cumhuriyet tarihinin en büyük bürokratik operasyonunu yapacağız. Muhtasar beyanname zaten veriliyor, çalışanlar zaten orada var. KDV beyannamesi zaten her ay veriliyor. Her beyanname veren yurttaş beyannamesinin arkasında bir yıl önce ödediği vergilerin nereye harcandığını da görecek. Gelir İdaresi Başkanlığı sadece prim toplayan değil, devletin bütün vergilerini toplayan otorite olacak. Kağıt tasarrufu, insan tasarrufu olağan üstü boyutlara ulaşacak. Sosyal Güvenlik Kurumu sadece sosyal güvenlik hizmeti veren bir kurum haline gelecek.''

Kent rantları ile ilgili bir soru üzerine de Kılıçdaroğlu, kent rantlarının çok önemli olduğunu ama kent rantlarının vergilenmesinin de çok ciddi problem yarattığını, bu konuda önce idarenin yeniden yapılanması gerektiğini belirtti.

Kemal Kılıçdaroğlu, kendi izledikleri ekonomi politikalarında rant alanının olabildiğince üretime kaydırılmasının bulunduğunu ifade ederek, sağlık ve eğitimi de devletin vazgeçilmez iki görevi olarak değerlendirdiklerini anlattı.

''Kemal Derviş'in IMF Başkanlığına adaylığını destekler misiniz?'' sorusu üzerine ''Bir arkadaşımızın IMF başkanı olması bize mutluluk verir'' diyen Kılıçdaroğlu, Derviş'in uyguladığı programın Türkiye'yi krizden çıkarma programı olduğunu, bu programın sürekli program haline dönüştürülemeyeceğini kaydetti. Kılıçdaroğlu, bu nedenle Türkiye'nin yeni bir strateji, yeni bir hedefe kilitlenmesi gerektiğini bildirdi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ekonomi programını uygularken en çok enerji konusunda sorunla karşı karşıya kalacaklarını bildiklerine ifade ederek, şunları dile getirdi:

''Enerjide yapılması gereken yatırımlar yapılmadı. Nükleer santralle ilgili 20 milyar dolarlık bir anlaşma yapıldı. Bununla sağlıklı rekabet ortamı yaratmanın güçlüğünü biz de biliyoruz ama bunu söyleyen sadece biziz. Bu ülkenin işverenleri ses çıkaramıyor korkudan. Bu anlaşmayı hangi koşullarda yaptınız diye kimse soramıyor. O anlaşmanın sanayicilere getirdiği ciddi bir maliyet yükü var ama ses çıkaramıyorlar. İktidar olduğumuzda bu anlaşmaların arkasındaki gerekçeleri bulacağız. Gerekirse oturup değerlendireceğiz. En ciddi sorunumuz enerji.''

Enerjide yüzde 70 dışa bağımlılık oranını nasıl aşağı çekmeyi planlıyorsunuz?'' sorusuna da Kılıçdaroğlu, enerji konusunda yüzde 70 dışa bağımlı olmaktan çok belli bir ülkeye bağımlı olmanın daha tehlikeli olduğunu vurgulayarak, Türkiye'nin nükleerde ise yüzde 100 Rusya'ya bağlı olduğunu kaydetti.

Türkiye ile Rusya arasında imzalanan anlaşma konusunda kamuoyuna yeteri kadar bilgi verilmediğini iddia eden Kılıçdaroğlu, yapılan anlaşma ile Türkiye'de kurulması planlanan nükleer santralin maliyetinin yarısıyla Rusya'da nükleer santral yapılabildiğini savundu.

Hidrolelektrik santrallere karşı olmadıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, bunun çevre dostu teknolojilerle yapılmasını sağlayacaklarını söyledi.

CHP tarihinde ilk kez CHP kontenjanından bir kadının İş Bankasının Yönetim Kurulu üyeliğine atandığını anlatan Kılıçdaroğlu, CHP'nin listelerinde 109 kadın aday olduğunu, 38'inin seçilebilir yerlerde bulunduğunu kaydetti.
 

Öte yandan, CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, partisinin yeni ekonomi stratejisine göre, 2023 yılına kadar Türkiye genelinde yılda ortalama yüzde 7, Doğu ve Güneydoğu'da yılda ortalama yüzde 9,5 büyüme hızının sağlanmasının ve 2023'e kadar kişi başına milli gelirin 31 bin 500 dolar olmasının planlandığını bildirdi.

Türkiye'nin ortalama büyüme hızının düşük, büyümenin oynaklığının ise yüksek olduğunu, Türkiye'nin benzer ekonomiler arasında büyüme yarışında geride kaldığını, rekabet gücünün gerilediğini, dış açığın arttığını, iç tasarrufların düşük, büyümenin finansmanının dış kaynak girişine bağımlı olduğunu ifade eden Öztrak, dış borçlar ve özel sektör döviz pozisyon açığının arttığını belirtti.

Büyümenin istihdam yaratmadığını, istihdam düzeyinin düşük, işsizliğin yüksek olduğunu söyleyen Öztrak, benzer ekonomiler içinde Türkiye'nin işsizlik sorununun kötüleştiğini öne sürdü.

Türkiye'deki büyümenin sektörlere dengeli yayılmadığını, sanayinin zemin kaybettiğini vurgulayan Faik Öztrak, üretimin ithal girdi bağımlılığının hızla arttığını, katma değer yaratma yeteneğinin hızla azaldığını, eğitim sisteminin çağdaş normlardan uzak, iş gücünün eğitim düzeyi ve yaratılan işlerin niteliğinin zayıf olduğunu ifade etti.
 


 



Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler